Roma'nın Sırları

Roma binlerce yıl öncesinden eserleri ve sizi sarıp sarmalayan atmosferi ile seyahat severlerin ve benim gibi gezginlerin ilk rotası. Roma'yı görmediyseniz henüz iyi bir şey görmemişsiniz diyerek olayı bir tık daha öteye götürebilirim. Öyle bir şehir ki yıllarca gitseniz her gittiğinizde keşfedecek yeni bir yer bulursunuz. Ki en güzel örneklerinden biri olarak yazıyorum bu yazıyı (yazar burada hafifçe gülümser) 7-8 yıldır yılda en az bir kez ziyaret ettiğim artık insanların sen uzmansın diyerek yanıma gelip öneriler aldığı bu şehirde benim hala bilmediğim hatta vakit bulup gitmediğim yerler var desem inanır mısınız? Önce size herkesin bildiği Roma turları dışında Roma'ya gittiğinizde mutlaka yapmanız gereken şeyler görmeniz gerekenlerden bahsedip sonrasında belki ilk kez okuyacağınız (belki daha önce keşfetmişsinizdir ona da bir şey diyemem) birkaç sürpriz mekandan bahsedeceğim...

Roma için kaç gün gerekir nerde konaklamak gerekir  bunlar kolay bilgiler ..Roma'ya ilk kez gidiyorsanız ve herkesin gördüğünü görsem yeter bana diyorsanız dört günle açılış yapabilirsiniz. Biraz standart dışına çıkayım keyif alayım gördüğümü sindireyim derseniz 5 gün derim. Ben çok gezerim doymam artık yol tarif edecek kadar bileyim Roma'yı diyorsanız (hele ki etrafı da gezeyim göreyim modunda iseniz) bir haftadan önce dönmeyiniz der ve konaklamanızı da buna göre programlayın tavsiyesini veririm. Kolay değil aldığınız yediğiniz her şeyin parasını 3,5 ile çarpacaksınız ;) ne kadarhesaplı ve konforlu o kadar iyi prensibi ile seyahat eden biri olarak her zaman şehir turlarında merkezi noktalarda oteller ve sadece uyumaya gideceğiniz oteller için anlaşılmaz paralar vermemek kararındayım. Temiz nezih ve merkezi otelleri Roma'da da bolca bulabilirsiniz. Trastevere Bölgesi ve nehre yakın noktaları bunun için bakmanız gereken yerlerden.

Öncelikle havaalanından şehre ulaşımla başlayalım. Birçok firma var, otobüs şirketleri ortalama 4-6 Euro arasında. 45 dakika sürede sizi şehre ulaştırıyorlar ve ana tren istasyonu olan Termini yanında son durak. Roma'ya ulaşmak için evet, ancak Roma'dan havaalanına ulaşmak için tavsiye etmeyeceğim bir ulaşım. Bunu sonra anlatacağım.

Öncelikle İtalyanların Türklere çok benzediğinden bahsedilir bunu öğrendiyseniz bazı işlerin nasıl yürüdüğünü de anlarsınız. Otobüse elinizde bilet olsa da binemeyceğinizi de : )

Şehre gelirken firma çok önemli değil; Atr var Terravision var başka firmalar var hangisi boşsa beklemeden onlarla gelebilirsiniz. Trenle de gelebilirsiniz (ancak tren biraz daha pahalı, iki katı kadar). Bunun dışında yerel otobüsler var bizim belediye otobüslerimiz gibi : ) Onları da kullanabilirsiniz ancak onlar daha uzun sürede ulaşıyormuş.

Evet ilk adımımızı attık efendim. Otobüsü bulduk, eşyaları verdik ve sevgili kuzenim uyumaya başladı : ) 45 dakika kadar süren yolculuğunuz sırasında Roma'nın tarihi bölgesi dışında normal bölgelerini görme şansınız var. Uyumayın siz de izleyin, gözlemleyin derim.

Gelelim standart bir Roma turunda neler yapmalı kısmına...Olmazsa olmazlarla başlayalım mı? Haydi o zaman düşelim yollara...

Vatikan

Roma'ya gelen birinin muhteşem Vatikan şehrini görmemesi (şehir diyorum pardon düzeltelim burası ayrı bir ülke!) mümkün değil. Roma denince ilk akla gelen yer olan Vatikan San Pietro Klisesi ve Vatikan Müzesi bütün bir gününüzü ayırmanız gereken ve uzun kuyruklarda bekleyeceğiniz bir bölge. Sabah erken saatlerde giderseniz daha az sıra beklersiniz ya da cumartesi pazar dışında bir gün ziyaret ederseniz, her ayın son pazar günü Vatikan Müzesi ücretsiz hatırlatmadan geçmeyelim.

Vatikan’ın girişi St. Pietro Kilisesi benim şimdiye kadar gördüğüm en muazzam kilise (Sagra Da Familia dışında o bambaşka). Roma'daki en büyük 4 bazilikadan ikincisidir. Kubbesi Roma siluetinin en önemli parçasıdır desek yalan olmaz (meşhur tepelerden baktığınızda sizi selamlarken bulursunuz). Hristiyan âleminin de en büyük kilisesidir. İçine girdiğinizde freskler ve heykellerin muhteşemliğine kapılıp gidiyorsunuz. 1626 yılında tamamlanan kilisenin önündeki meydan ise yine Bernini tarafından düzene kavuşturulmuş. Meydanın ortasında Roma'da her yerde gördüğünüz dikilitaşlardan var hangisi olduğu bilinmeyen bir firavun tarafından yaptırılmış.

Kilisenin içinde pek çok eser değerli ve önemli ancak içlerinden biri hem heykeltıraşı hem de Vatikan için çok önemli olduğundan camekân içinde korunuyor. Michelangelo'nun Pietà'sı... Michelangelo imzasını atarak bu eserin özelliğini belli etmiş ki zaten şahsen ben o dönemde nasıl taşlar üzerinde bu derece titiz incelikle çalışmışlar çok şaşırıyorum. Renkli olsalardı canlanacaklarmış izlenimi veren yapıtlar. İnsanın tüyleri ürperiyor.

Trevi Çeşmesi (Aşk Çeşmesi)

Size de bozuk para verdiler mi? Evet bir göreviniz var, önemli bir görev! İhmal etmeyiniz.

Çeşmeye para atanların tekrar Roma'ya gelecekleri ve dileklerinin gerçek olacağına inanılır ve akşamları çeşmeden toplanan paralar belediye tarafından hayır kurumlarına iletilir. Bendeniz ilk gittiğimde Türk Lirası ile tekrar gitmeyi dilemiştim 3 yıl sonra gidebildim : ) Bu gidişimde Euro attım bakalım ne zaman giderim. Poli Sarayı'nın bir köşesine Nicola Salvi tarafından yapılmıştır. İsmi konusunda çeşitli fikirler vardır. Üçyol Çeşmesi anlamına gelen bu isim üç yolun kesişme noktasındadır. Bir diğer rivayette ise üç su kaynağının buluşma noktası olmasından geldiğidir. Çeşmenin ana temasının deniz ve su olmasından yola çıkarak ben su kaynağı rivayetine inanıyorum. Fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere muhteşem bir heykel. Ancak her zaman, gece gündüz çok kalabalık. Ne zaman gitsem aradan köşeden yaklaşabiliyorum çeşmeye : )

Biz de kuzenciğimle gittik paralarımızı attık sonrasında yolumuza devam ettik ve çeşmeye yüzünüzü döndüğünüzde hemen çeşmenin sağından devam eden yoldan İspanyol Merdivenleri'ne yürüdük. Burası adını orada bulunan İspanyol konsolosluğundan alıyor, meydan da aynı ismi taşıyor. Pek bir enteresanlığı yok yani bolca gençlerin ve turistlerin oturduğu bir mekan bir buluşma yeri. Benim sevdiğim kısmı ise kesinlikle hemen merdivenlerin bitimindeki heykel ve merdivenlerin sonunda sanatçıların yer aldığı teras. Heykel yine bir çeşme aslında. Fontana della Barcaccia... Çeşme 1627 yılında baba ve oğul Berniniler tarafından yapılmış. Tiber Nehri'nin taşması sonucu İspanya meydanı sular altında kalır ve sular çekildiğinde bu meydanda yarı batmış şekilde bir sandal görülür. Bundan esinlenen Bernini bu heykeli çeşme ile birlikte meydana yapar. Efendim terasa gelince kendisi Roma manzarasını izleyebileceğiniz noktalardan biri aynı zamanda ressamlarla sohbet edip resminizi yaptırabileceğiniz bir başka mekan (Roma'da bunlardan çok var).

İtalyanların üç yol çeşmesi bize ve dünyanın pek çok yerindeki insanlara göre "Aşk Çeşmesi" her zaman her saat kalabalık bir yer. Ziyaretçilerin aşk dilemek için attıkları paralar gece belediye tarafından kiliseye bağış olarak toplanıyor. Aman yanlış olmasın sağ elle tutup sol omuzdan atıyoruz arkamızı çeşmeye dönerek. Aşk dışında attığınız paralar ile Roma'ya tekrar geri gelmeyi de garantiliyorsunuz. Bakınız bendeniz:) Şimdi asıl önemli konu Roma da dondurma yemek için pek çok yer var beni en sevdiklerimden biri Aşk Çesmesi'nin sağ tarafında bulunuyor. İki dükkan bulunuyor benim sevdiğim en sağdaki gençlerin çalıştığı.

İspanyol Merdivenleri

Merdivenin nesini görücez demeyiniz efendim. Evet ilk anda bir merdivenin ne özelliği var gibi görünebilir ancak Roma'nın kalbinin burada attığını ve Bernini'nin kayık heykeliyle son bulan bu merdivenlerde oturup nehre doğru şehri seyretmenin bir ritüel olduğunu unutmayın.Tüm turistler ve gençler burada sosyalleşiyor da diyebiliriz. Meydanda bulunan İspanyol Büyük Elçiliği nedeniyle bu ismi aldığınıda hatırlattıktan sonra yeme içme tavsiyelerimizle sonlandıralım bu bölgeyi. Öğle saatlerinde Pastaficio makarnacısından kutuda makarna alabilir ve merdivenlerde ya da hemen merdivenlerin üstünde bulunan Villa Borghese Parkı'nda yeşilliklere bırakabilirsiniz. Merdivenlere sırtınızı veriyorsunuz, en sağdaki sokaktan aşağı doğru iniyorsunuz bir kaç metre ötede solda Pastaficio solda Pompi (tiramisucu) bulunuyor. Pakette 4 Euro'ya tiramisu bu kadar mı güzel olur diyeceksiniz demeyin yiyin:) Biraz daha ilerde solda Venchi Dondurmacısı da önerilerimizdendir.Tarihi bir atmosferde kahvenizi yudumlamak isterseniz  iki sokak yürürseniz  Via Dei Condotti (meşhur sosyetik markalar sokağı) üzerinde bulunan Antico Cafe Greco'da dinlenebilirsiniz.

Piazza Navona

Meydanda 3 farklı çeşme var bunların en ünlüsü Fontana dei Quattro Fiumi (dört ırmak çeşmesi). Bernini tarafından yapılan bu çeşme Roma'da göreceğiniz muhteşem Bernini eserlerinden biri. Roma'da göreceğiniz sanat eserlerinin %70'i Bernini'ye ait, özellikle Vatikan yapıları. Bunun nedeni de yeteneği sayesinde kilisenin gözüne giren Bernini'nin Vatikan himayesine alınması bir nevi devlet sanatçısı olması. Tabi "Melekler ve Şeytanlar" kitabını okuduysanız kendisinin İlluminati üyesi olduğu ve eserleriyle buluşma noktası olan Aydınlanma Kilisesi'nin yerini gösterdiği iddia ediliyor. Ne kadar doğrudur bilinmez efendim ancak eserleri ile ruhumuzu gönlümüzü fethettiği bir gerçek. Bu arada kendisi Borromini ile çokça atışmış ve Vatikan'da yaptığı saat kulelerinin bataklık üzerine yapıldığından çatlaması üzerine kankası olan Papa da ölünce Vatikan'dan uzaklaştırılmış. Bernini konusunda geri döneceğim ancak yolumuza devam edelim istiyorum : )

Benim için Roma, bu meydanda dört nehir çeşmesine bakarak günü sonlandırmaktır. En hareketli meydanlardan biri olmasının yanı sıra görsellik unsurları en rahat fotoğraflanabilen yer. Malum her yer çok kalabalık ve küçük alanlar sorunu var bir de. Roma Avrupanın en çok turist çeken yeri. Bu bölgede görülmesi gereken bir yer daha var; ara sokaklarda küçük bir kilise (Navona meydanında yukarı doğru yürüyüp sağa döndüğünüzde karşınıza çıkacaktır) Basilica of Saint' Augustine... Kilise küçük, içindeki eser büyük. Caravaggio'nun Madonna di Loreta'sı... Gitmişken görünüz. Biz müzelerde saklayamaz kıymet bilemezken güvenliksiz bir kilisede nasıl eserler sergileniyor bakmak görmek hissetmek lazım farkı farkındalığı...

Campo de Fiori    

Bu şehirde pek çok meydan var ancak birkaçı sizi sürekli çağıracak.Campo de Fiori'de onlardan biri.Buranın en büyük özelliği aslında turistlerin pek de fark etmediği, meydanın tam ortasında Vatikan'akarşı (belki de inatla karşısında) duran evrenin sonsuzluğuna inancını cesurca savunduğu için yakılarak katledilen (kilise tarafından tabiki de) Giordano Bruno'nun heykeli. Üzerine çok şey söylenecek bir konu olsa da konumuz turizm olduğundan es geçelim  ve yolumuza meydanın bugünki işleviyle devam edelim. Gündüz halk pazarı akşamları ise gençlerin uğrak mekanı bu meydan. Her meydanda olduğu gibi burada da restoranlar cafe ve barlar mevcut. Özellikle nispeten daha uygun fiyatlarıyla burada ki restoranları tercih edebilirsiniz. Ama benim önerim mümkün olduğunca meydanlar yerine daha lokal bölgeleri tercih etmeniz yemek için.Campo de Fioride yapmadan gelmemeniz gereken ise kahvaltı için pazardan meyveler ve tazecik kruvasan alıp meyve suyu eşliğinde nehir üstünde herhangi bir köprüde ya da parkta kahvaltınızı yapmanız. Roma'ya bahar yaz aylarında geliyorsanız unutmamanız gereken yanınıza bir piknik örtüsü almak...

Kolezyum

Biraz tarih diyelim… Asıl adı Flavianus amfitiyatro olan Colosseum M.Ö. 72 yılında yapılmaya başlanmış M.S. 80 yılında bitmiş. İmparator burada halkı eğlendirmek aslında kendini eğlendirmek için gladyatörleri dövüştürmüş. Tamam bunun dışında da kullanılmış; halk gösterileri, taklit deniz savaşları, hayvan avcılığı, infazlar, meşhur savaşların yeniden canlandırılması, klasik mitolojiye dayanan dramalar gibi ama sonuçta siz içeri girdiğinizde aklınızda sadece gladyatörler ve benim gibiyseniz aslanlar kalıyor. Neyse... Şu anda çok da iyi durumda olmasa da (taşları çalınmış depremler yüzünden bitap halde) günümüz Roma'sının en çok turist çeken yeri.

Bir de dipnot: Papa, Paskalya’dan önce Cuma günü burada fener alayı düzenliyormuş. Bu arada Colosseum’un içinde gladyatörlerin çıktığı arenaya çıkmaya çalıştık kuzenle ama bir türlü bulamadık girişini sonunda özel turlara izin verildiğine karar verdik sadece. Sonrasında hızlıca koşarak ve ıslanarak Roman Forum (yani Sezar’ın hizmet ve yaşam alanı sarayının kalıntılarına) gittik ancak yağmur hızını artırdığından fazlaca dolaşamadık. Malum açık alan. Bunların hepsini yaparken benim muhteşem kış botlarım su doldu sırılsıklam olan ben otele dönmeyi ve üstümü değiştirmeyi önerdim ve kendisi de ıslanan kuzenceğizim kabul etti : ) İlk kez bir turda bu kadar ıslandım.

Tüm Roma fotoğraflarında gördüğünüz ve son yıllarda restorasyonu da hızla tamamlanan Kolezyum uzun kuyruklarda bekleyeceğiniz bir diğer yer. Ama bir bilene danışınca kuyruklar da kuyruk olmaktan çıkar! Kolezyum biletini nispeten sırası az olan hemen sağ taraftaki Roman Forumu gişesinden alıyorsunuz bir taşla iki kuşu sıra beklemeden vuruyorsunuz. Pek kimse bilmediğinden bu gişede işinizi daha kısa sürede halledersiniz. Tek biletle hem Roman Forum kısmını hem de Kolezyum'u gezebiliyorsunuz.

Castel Sant Angelo

Sosyal Medyanın vazgeçilmezlerinden biri de kale fotoğrafları. Bunların en ünlüsü ise muhteşem Melekler Köprüsü arkasından bize selam duran Melekler Kalesi yani Castel Sant Angelo Roma Kalesi olup Vatikan'ın hemen yanında bulunuyor. Yani Vatikan gezinizle aynı gün rahatlıkla ziyaret edebilirsiniz ki mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir kendileri.

Castel Sant Angelo ile Vatikan arasında gizli bir geçit olduğu da söylenir. Kale şuanda müze olarak hizmette ancak daha önce Papa'nın kalesi ve hapishane olarak da kullanılmış. Tiber Nehri’nin hemen kıyısında bulunan Kale 58 odadan oluşuyor. Kaleyi gezebilir ve üstünden muhteşem Roma ve Vatikan manzarasını izleyebilirsiniz.

Müzeye giriş ücreti 8 Euro Roma Pass kartınız varsa burada kullanabiliyorsunuz. Kale hemen önünde yer alan köprüyle birlikte bütünlük oluşturuyor. Pek çok fotoğrafta ve kart postalda kale ve önünde yer alan Ponte Sant Angelo köprüsünü birlikte görürsünüz.

Pantheon

Kelime anlamı "tüm tanrıların tapınağı" olan Pantheon bilinen en eski tapınaktır. 7.yüzyıldan beri Kilise olarak kullanılmış bu yapı Roma'daki en eski beton kubbeli binadır.Tepesinde daire biçiminde boşluk bulunur ve rivayetlere göre yağmur girmiyordur ama tamamen rivayettir gayet yağmur giriyor, zamanında pagan inanışında arınma olarak da tasvir edilmiş. Başlangıçta içinde pagan tanrı heykelleri varmış sonra tabi kilise bunları temizlemiş.

Trastevere

Papa Sixtus IV. tarafından yaptırılan ve günümüzde trafiğe kapalı olan Ponte Sisto'dan geçerek varıyorsunuz Trastevere Bölgesi'ne. Burası gerçek Roma'lıların yaşadığı yerel restoranlara ve barlara ulaşacağınız bölge. Ben ara sokaklarında dolaşmayı ve dükkanlarının önlerinde oturan italyan esnafla konuşmayı sevmiştim. Gündüz sokaklarını arşınlayabilir, akşam ise muhteşem lezzetli pizzaları için Dar Poeata önünde sıra bekleyebilirsiniz. İlerleyen saatlerde geceyi Cioccolata e Vino'da enteresan isimlerle hazırlanmış çikolata bardağında shot ile sonlandırabilirsiniz.

Gelelim Roma'nın gizemlerine ...Hemen herkesin bilmediği yerlisinin her gün yanından geçtiği ama artık bunca tarihi eser yanında görmezden geldiği ama sizi alıp götürecek ve Roma'yı içten içe sahiplenizi sağlayacak detayları sıralayalım şimdi de.

Porta Alchemica (Sihirli Kapı)

Yolunuz mutlaka Termini tren istasyonuna uğrayacak,işte o uğramalardan birinde istasyonun güney kısmına kalan tarafında kısa bir gezintiye çıkmanızı öneririm."Sihirli Kapı" turistlerin pek uğramadığı Vittorio Emmanuel II. Parkının içinde, 1600'lü yıllardan kalma bir villanın kalıntısı içinde simya formüllerini saklar. Simya ile ilgilenen Romalı Markiz Massimiliano Palombara "Palazzo Riario Simyacıları" bir grubun üyesi ve pek çok simyacıyı villasında ağırlıyor zamanında. Efsaneye göre Otlarla altın madenleri oluşturabildiğini söyleyen bir simyacıyla tanışıyor ve ona inanıyor. Ancak simyacı sabah ortadan kayboluyor ve geride sadece Markiz'in formüller olduğunu düşündüğü tabletler bırakıyor. Burdaki tabletlerin elinizdeki kaydır geçler olmadığını söylememe gerek yok sanırım. Ama o zamanlara göre aynı işlevlerde tabi... Markiz formülleri anlayacak kadar simyadan anlamıyormuş ve belki bir gün biri çözer diye formülleri kapıya yazdırmış. İşte derler ki villadan kalan bu tek kapı bu formüllerin yazıldığı kapıdır. Gizemi çözmeye gönüllü olur musunuz? Kapıdan geçip belkide sihre kavuşuruz. Kapıdan geçilmiyor tabi etrafı en son gittiğimde parmaklıklarla kaplıydı.

Torre Argentina

Etrafta bir sürü kedi görüyorsunuz kalıntıların üzerinde dolaşan...  Roma'da kediler kendi tarihi tapınaklarına sahipler. Oh, bu ne keyif diyorsunuz... Hele bir de bilseniz bu şehrin göbeğindeki kalıntılar neyin kalıntısı daha da şaşırırsınız. 1929  yılında Mussolini'nin yeniden inşa çabaları sırasında kazılan bu alan Largo di Torre Argentina olarak da biliniyor ve birkaç farklı tapınağın kalıntısını barındırıyor. Bunlardan en önemlisi Pompei tiyatro bölümü ki kendileri M.Ö. 44 yılında Julius Caesar'ın ihanete uğradığı bıçaklandığı yer. Kazı çalışmalarından sonra şehrin her yerinde olduğu gibi kediler istila etmiş ve kedi severler de onları burada bakmaya başlamış. Özellikle hasta, sakat ve evden atılmış kediler bakılıyor. Seviyorum bu şehri!

Tavan Yanılsaması  (Sant. İgnazio Kilisesi)

Pantheon'un hemen 500 metre yukarısında yol üstünde (her köşe başında kilise olunca hepsine girme gereği duymuyorsunuz ancak bunu görmelisiniz) muazzam olmaya ramak kala yarım kalmış bir kilise göreceksiniz. Ramak kalmış diyorum çünkü çok büyük kubbesi olan bir kilise yapmak üzere yola çıkmışlar ancak 1642 yılında para bitince hayaller yarım kalmış. Buna çözümü Andrea Pozzo bulmuş ve tavanı öyle bir göz yanılsamasına boyamış ki günümüzde dahi perspektifin en güzel örneklerinden olmaya devam ediyor. 1891  yılında yaşanan patlamayla hasar alan tavan 1961 de restore edilmiş. İlizyonu en iyi görebileceğiniz nokta mermer daire olarak işaretlidir kiliseye girdiğinizde onu takip etmenizi öneririm

Malta Şövalyeleri Anahtar Deliği

Bu da nerden çıktı diyeceksiniz, ben de gidin görün anlayın diyeceğim. Aventin Tepesi olarak anılan Kolezyum'un alt tarafına denk gelen bölgede baktığınızda Aziz Petrus Kilisesi yani Vatikanın kubbesini göreceğiniz sıradan görünümlü bir kapı anahtar deliği bulunur. Söz konusu kapı Malta Şövalyeleri,efsanevi haçlı şövalyeleri ve Tarikat Manastırı yolunu açar. Bahçe içinde Santa Maria del Priorato Kilisesi bulunur. Binanın mimarisi gemi ve deniz çağrışımlı motiflerle süslüdür. Üstünde ezotorik ve masonik semboller bulunur ki oymacı Giovanni Battista Piranesi  Mason grubu üyelerinden biri olarak anılır. Bu manzara planlı olarak mı oluşturuldu yoksa tamamen tesadüf müydü kimse bilmiyor. Manzaranın kalanını göreceğiniz kapılar ardındaki bahçeyi ise randevu ile gezebilirsiniz. Ama üzülmeyin hemen yan taraftaki portakal bahçeleri herkese açık.

.Cestius Piramidi

Hiç aklınıza gelir miydi, Roma'da hem de şehrin orta yerinde bir piramit var. Hayır, hayır yanlış okumadınız. Avrupa'da tek Mısır Piramiti ve Remus Mezarı Roma'da hatta Piramid Metro Durağındadır. Belki onlarca kez metroya bindiniz ve o metro durağından geçtiniz ancak inmediniz ve etrafınıza bakmadınız. Şimdi gitmek ve görmek için bir nedeniniz var! Piramit büyük olasılıkla zengin bir Romalı için inşa edilmiş. M.Ö.30 yılında Mısır'ın feth edilmesinden sonra Roma'da Mısır kültür ve eserlerinden etkilenilmeye başlamış ve kopyalamalar da tabi. Başlangışta Piramit şehrin dışında ve iki bronz figürle çevriliymiş ancak zamanlar şehrin içinde kalmış şu anda merkezi bir kavaşağın trafiğin ortasında kalıyor. İki piramitten sadece biri ayakta kalmış ve Mısır'dakilerden yapısal olarak biraz farklı tabi. Daha geniş alanlı ve kısa. Avrupa'da tek olan bu Piramiti yoldan geçerken bile görebilirsiniz, mezarı ise ancak özel ziyaretçiler görebiliyor.

The Mouth of Truth

Vittorio Emmanuel Anıtı'nın hemen alt kısmında Santa Maria Kilisesi'nin girişinde belki de tarihteki ilk yalan makinesini göreceksiniz. Evet uzun zaman önce titreşimlerle yalancıları tespit eden makineler icat edildi ancak onlardan yıllar yıllar önce yalancıların elini ısıran bu pagan heykeli vardı. Bu oyma çene ne zaman ve neden yapıldı kimse bilmiyor. Bir rögar kapağı olabilir ya da bir çeşme dekorasyonunun parçası. Bir bilim adamının yüzü yada kuyu kapağı, bir yerel nehir tanrısı ya da deniz tanrısı Oceanus, orman tanrısı Faunus... Genel inanış kesinlikle bir pagan tanrısını simgelediği. Filmlere de konu olan bu yalan makinesi hadisesi Ortaçağ'dan kalma muhtemelen bir cezalandırma yönteminden günümüze kadar aksetmiş hurafesinden başka bir şey değil. Ancak yine de kim bilir? Siz yine de elinizi aman diyim yanınızda tutun.

Kaleyi de gördükten sonra biz artık Roma gezimizi sonlandırmak üzere son kez Roma sokaklarını arşınlayıp otelimize döndük. Yol üstünde Campo di Fiori'de açılan pazardan alışveriş yapıp bavullarımızı topladık ve havaalanına bizi götürecek shuttle’a bine bilmek için Termini tren istasyonuna gittik. Öncelikle Colosseum’a yürüdük son kez fotoğraflarımızı çektik sonrasında metro ile iki durak ötedeki Termini durağına ulaştık. İşte şimdi çok önemli bir noktaya geldik. Havaalanından şehre ulaşırken otobüsleri kullanın ancak dönüş için onlara güvenmeyin ve trenle gidin derim. Neden derseniz, başımıza gelenleri anlatalım. Öncelikle internette her yerde yarım saatte bir otobüs olduğu yazdığından bizde hesaplamalarımızı buna göre yapıp durağa vardık ancak baktık ki daha belirtilen saatlere çok varken otobüs gidiyor. Tamam, bekleriz sonrakini vaktimiz var dedik bu arada bilet kesen görevliden biletlerimizi aldık. Otobüs geldiğinde binebileceğimizi düşünerek. Bu arada beklerken kalabalıklaştık her gelen bizim gibi biletini aldı ancak biletler numarasız bunu unutmayın. Otobüs rötarlı olarak geldi ve biz epey vakit kaybettik. Sıra olmadığından insanlar yığılma oldu ama görevli buna engel olmadı. Akıllı ve tecrübeli bir Türk olarak ufak tefekliğimi de kullanarak ben kendimi araca attım kuzenimde bavulları yerleştirmeye gitti. Ancak sonunda gördük ki ellerinde biletleriyle pek çok insan dışarıda kaldı. Anlayacağınız bilet almak garantilemedi işlerini. Uçağınızı kaçırmanıza neden olabilir bu gibi aksilikler. Bundandır ki tavsiyem trenle dönmeniz. Termini istasyonundan havaalanına tren seferleri var saatlerine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Zannediyorsanız ki aksilikler bununla kaldı yanılırsınız : ) Burası İtalya her an her şey olabilir. Havaalanına vardık efendim ve biletimizi aldık bavulumuzu verdik ve daha vaktimiz var alışveriş yaparız diyerek kapıya doğru yürümeye başladık. Kapıya vardık ne görelim az önce yanından geçtiğimiz insanların hepsi sırada kuyruk nerdeyse havaalanının giriş kapısında. Döndük geri ve sıraya girdik. İtalyanlar ağır ve rahat insanlar pratiklik ise Avrupa’da hiçbir yerde olmadığı gibi burada da yok! Uzun uzun kuyruk ardından gümrükten geçtik neyse ki burada sorun yaratmadılar hemen geçtik. Kapıyı bulmaya gittik ve gördük ki bizim uçağın kapısı değişmiş. Doğrusunu bulduk ve uçağımıza bindik. Âmâ bir türlü gidemedik : ) Yanlış uçağa binen bir yolcu yüzünden tekrar uçuş sırası aldık ve yaklaşık 1 saat sonra havalanabildik : ) Yani efendim İtalyanlar iyiler hoşlar ama yavaşlık ve rahatlıkları sizi zora sokabilir tedbirli olun derim ben.

Aksaklıklara hava muhalefetine rağmen güzel küçük bir tatildi. Şimdi gelelim yapmanız gerekenlere : )

Çok derin not: 2015'te sizler için Pompi de tiramisu ve güzel bir restoran denedim. Pompi ayaküstü tiramisu yiyebileceğiniz hem ekonomik hem lezzetli mi lezzetli tatlıcımız. İspanyol Merdivenleri’ne sırtınızı veriyorsunuz sağınıza doğru yürüyorsunuz meydanın en sağındaki sokaktan aşağı yürüyorsunuz. Çok değil 10 metre ötenizde aşağı inerken sağda  göreceksiniz. Zaten karton kutular ellerinde yüzlerinde mutluluk insanları görmeye başlarsınız : )

2. güzel önerim yine aynı sokaktan devam ettiğiniz de solda Ristorante Diforente A. Temiz, lezzetli ve çalışanları sevimli mi sevimli : ) Avrupa’da hizmet maalesef yerlerde. Her yerde bir umursamama durumu var burada aldığımız hizmet ve güler yüzü hiçbir yerde alamadık desem yeridir. Gidiniz deneyiniz. Andrea'ya da bizden selam iletin : )

Görülmesi gereken bir yer daha var; ara sokaklarda küçük bir kilise (Navona meydanında yukarı doğru yürüyüp sağa döndüğünüzde karşınıza çıkacaktır) Basilica of Saint' Augustine... Kilise küçük, içindeki eser büyük. Caravaggio'nun Madonna di Loreta'sı... Gitmişken görünüz. Biz müzelerde saklayamaz kıymet bilemezken güvenliksiz bir kilisede nasıl eserler sergileniyor bakmak görmek hissetmek lazım farkı farkındalığı...

Mutlaka Görün:

Piazza del Campidoglio
San Pietro Meydanı
Gianicolo Tepesi
Colosseo (Kollezyum)
San Pietro (St. Peter) Bazilikası
Vatikan
Navona Meydanı

Mutlaka Deneyin:

Spagetti alla Vongole (İstiridyeli Spagetti)
Pizza
Parmiggano Peyniri
Limoncello (Limon likörü)
Chianti Şarabı
Gelato (Meşhur İtalyan Dondurması)
Pompi de tiramisu

Shuttle servis firması:
www.terravision.eu/rome_fiumicino.html

Roma Pass:
www.romapass.it/?l=en

Tren Saatleri:
www.trenitalia.com

Fiumicino:www.adr.it/fiumicino

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
ÖZLEM YILDIRIM

Yazar Hakkında

ÖZLEM YILDIRIM

Tam zamanlı bankacı,gönülden gezginim...Fırsat buldukça seyahat etmek artık bir hobi değil yaşam biçimim...Yollarda kendini,ruhunu bulanlardan oldum...Seyahat planları yaparken bir de kitaplara göm