Rüya Gibi Bir Şehir Viyana

Yıllarca almak için çok uğraş verilen ancak kuşatmaları başarı ile atlatmış, tarihimiz içinde önemli bir yere sahip olan Viyana’ya giderken  güzel bir şehirle karşılaşacağımdan emindim. Yaklaşık 2 saatlik bir hava yolculuğu ile Viyana Havaalanı'na inerken daha havadan şehri izlemeye başladım. Tuna Nehri’nin küçük bir çocucuğu sarar gibi sardığı Viyana sarayları ve katedralleri ile beni almaya hazırdı.

Saat 11.40 gibi Viyana Havaalanı'na indim. Havaalanından şehir merkezine gitmek için tren, otobüs yada taksiyi kullanabilirsiniz. Tren ile şehre inmeye karar verdim hemen havaalanı çıkışında bulunan tren istasyonuna gittim. Viyana’dan şehir merkezine iki ayrı tren hattı çalışmakta: ilk tren hattı CAT trenleri ile hiçbir istasyonda durmadan 12 Euro gibi bir ücretle 15 dakika içinde şehir merkezine varıyorsunuz; diğer hat ise OBB S7 hattı. Bu hat ile de 3,90 Euro ile şehir merkezine 40 dakika civarında varabilirsiniz. Ben şehir merkezinden önce ineceğim için OBB S7 hattını tercih ettim. Tren ile metroyu bağlayan istasyonlarla kolay bir yolculuk ile istediğiniz yere ulaşabilirsiniz.

Viyana seyahatim için metro, otobüs, tramvaylar ve trenlerde geçerli 48 saatlik ulaşım biletini 13,30 Euro'ya aldım. Bu bilet ile tüm toplu taşıma araçlarını 48 saat sınırsız kullabiliyorsunuz; ancak hatırlatayım bileti alınca mutlaka bileti aldığınız yerdeki makinalarda onaylatmanız gerekiyor. Aksi halde 100 Euro gibi bir ceza alabilirsiniz. Tren, otobüs ve tramvayda hiçbir kontrol görmedim; ancak metrodaki bazı istasyonlarda görevliler bilet kontörlü yapabiliyorlar. Özellikle turist olduğu belli olan kişilere bilet kontrolü yaptıklarını söylemeliyim. Bu sebeple biletinizi mutlaka makinede onaylatın.

Viyana’da her bütçeye göre çeşitli konaklama seçenekleri mevcut; hostel fiyatları 20 Euro civarında gecelik; ancak şehir merkezinde iyi bir hotelde konaklayacaksanız gecelik en az 200 Euro iki kişilik oda fiyatını gözden çıkarmanız gerekiyor. Ben merkeze 3 km kadar mesafede, hem tramvay hem tren hemde metro durağına yakın Simmering bölgesinde bir hotelde kaldım ve çok keyif aldım. Viyana’ya gitmeden önce mutlaka Booking.com gibi sitelerden kampanyalarına göz atın, bazen %50 indirimli odalara kavuşabiliyorsunuz.

Viyana gezisi için görmek istediğim yerleri daha önce listelemiştim, önceliği Viyana’nın kalbinde bulunan Aziz Stephan Katedrali'ne verdim. Katedrale ulaşmak çok basit metro ile hemen katedralin önünde iniyorsunuz. Metrodan çıkar çıkmaz harika bir meydan ve katedral sizi selamlalıyor. Benim gittiğim gün şanslı günümdü ve katedral ücretsiz olarak ziyarete açıktı. Bu sebeple bir bedel ödemeden katedarale girdim ve hemen her Gotik mimari özelliklerini taşıyan yapılar gibi bu katedral de beni etkilemeye başladı.

Tüm Gotik yapılardaki şatafat burada da kendini gösteriyor. 1147 yılında inşa edilmiş yapı hala Viyana’nın en çok turist yerlerinden biri olarak sizi karşılıyor. Katedrali gezdikten sonra isterseniz 4,5 euro karşılığında katedralin kulesine çıkıp şehri yüksekten seyredebilirsiniz. Ancak hemen hatırlatayım kuleye yürüyerek çıkmak durumundasınız yanı 300 küsür merdiveni çıkarken ciddi anlamda yoruluyorsunuz ama yüksekten şehri seyretmek yorgunluğa değiyor.

Stephanplatz Meydanı'nndan yürümeye devam ederseniz az ilerde Viyana Opera Binası'nı göreceksiniz. Hemen her akşam çeşitli klasik müzik ya da bale gösterileri ile sizi karşılayan yapının hemen dışında bilet bulamayanlar için her akşam dev ekrandan içerdeki konseri ya da gösteriyi izleme şansı sunuluyor. İçerde olmasanız bile dışarda genelde turistlerle birlikte gösteri izleyebilirsiniz. Tam da dev ekranın önündeki alanda büyük ve ünlü bestecilerin isimleri cadde üzerine bulunan yıldızlara işlenmiş. Gerçekten güzel bir hava da güzel müziklerle güzel vakit geçirebilirsiniz. Opera binasının hemen yanında Cafe Sacher var. Ünlü Sacher pastasının ilk servis edildiği ve pastaya ismini veren mekanda denemenizi tavsiye ederim. Çikolata ve kayısılı pastanın tadı gerçekten farklı.

Stephanplatz Meydanı'nın tersinde yürümeye başlarsanız St Peter Kilisesi'ni göreceksiniz. Küçük ama etkileyici bir kilise olan St Peter Kilisesi'nde konserler verilmektedir. Eğer klasik müzik seviyorsanız ve opera binasında yer bulamamışsanız burada ki konserlerden birine katılabilirsiniz.St Peter Kilisesi'nden çıkınca dünyanın önemli markalarının yer aldığı alışveriş caddesini göreceksiniz. Gucci, Burrberry gibi markalar son kreasyonları ile sizi bekliyor olacak, ancak fiyatlarını tahmin edebilirsiniz.

Yine buraya yürüyüş mesafesinde Hofburg Sarayı'nı göreceksiniz. Sarayda şu anda Efes Müzesi, Sisi Müzesi gibi müzeler yer almakta. İsterseniz bu müzeleri ziyaret edebilirsiniz. Sisi Müzesi'nde Kraliçe Sisi'nin şahsi eşyaları ve altın gümüş koleksiyonu sergilenmektedir. Müzeyi gezdikten sonra ise İspanya Binicilik Okulu'nda yapılan gösterilere katılabilirsiniz.

Benim Viyana’ya giderken en çok gitmek istediğim yerlerden biri olan Hunderwasser Hause'a 1 numaralı tramvay ile ulaşabiliyosunuz. Mimar Hunderwasser tarafından dizayn edilen farklı bir bina olan Hunderwasser House turistlerin Viyana’da en çok ziyaret ettikleri yapılardan biri olmaya devam ediyor. Resimlerine bakıp çok büyük bir beklenti içine girmenizi tavsiye etmem ama ben çok etkilendim binadan. Binanın terasında 50 adet ağaç dikildiği için bol bir yeşillik ile karşılaşacaksınız. Farklı mimari görmek isteyenler mutlaka ziyaret etmeliler.

Viyana’da gidilmesi gereken en önemli saraylardan biri Belvedere diğeri de Schörnburn Sarayı. Ben bu iki sarayı da büyük bir merakla ve istekle ziyaret ettim. Belvedere Sarayı merkeze daha yakın ve 71 numaralı tramvay ile rahatça ulaşılabiliyor. 1648 yılında yapımına başlanan sarayın hem önünde hem de arka tarafında göz alıcı ve devasa bir park bulunuyor. Günümüzde Viyanalıların koşu ve spor yaptığı havuzun yanında dinlendikleri bir yer olan Belvedere’de zaman zaman düğünler için fotoğraf çekimleri belirli ücret karşılığında yapılıyormuş. Göz alıcı Barok tarzında ki yapı kendine hayran bırakıyor gerçekten.

Schörnburn Sarayı ise merkeze 7 km kadar mesafede ama metro ile ulaşımı oldukça kolay. Schörnburn Sarayı'nda iki farklı tur satın alabilirsiniz. Küçük tur yerine büyük turu almanızı tavsiye ederim. Tura başlarken size verilen kulaklıklarda bulunan Türkçe menüsünden turu dinleyebiliyorsunuz. Avusturya’ya uzun yıllar hükmetmiş Habsburg Hanedanı'nın yazlık sarayı olarak yapılan sarayda hükümdarın yatak odası, toplantı odaları dahil birçok odasını ziyaret ediyorsunuz. 18 yaşında tahta çıkıp 86 yaşında ölen ve 68 yıl hükümdarlık yapan Kaiser Franz Joseph’in öldüğü yatakta hala ziyarete açık. Bu müzenin bir diğer özelliği de Mozart’ın henüz 6 yaşında kraliçe karşısında burada konser vermesi, bu tarihi oda da hala konserler verilmekte ve akşam saray kapandıktan sonra eğer bilet bulabilirseniz bu oda da konser dinleyebiliyorsunuz.  

Ben iki günlük Viyana turumda ancak bu yazdığım yerlere yetişebildim, gece yarılarına kadar dolaştığım ve çeşitli kafelerde çeşitli tadlar denediğim Viyana’ya giderken yanınıza mutlaka fotoğraf makinanızı alın çok güzel tarihi kareler yakalayacaksınız.