Tatlı şarapları tatmak, tertemiz güzel sahillerde yüzmek, orman yamaçlarında yürümek, yaz festivallerinde çılgınca eğlenmek, etkileyici antik anıtlarda zamana yolculuk yapmak, sahil kıyısında Sisam uzosu ve mezelerini tatmak, göz alıcı köylerde gezmek, kendinizi dinlemek mi istediniz?
Samos, o zaman tam da size göre!
Hadi bakalım yaz bitmeden bu defa Doğu Ege Adaları’nın belki de en muhteşemi Samos’a seyahate hazır mıyız? Adanın doğal güzelliklerini ve zenginliklerini görmeye, adanın güzel ve geleneksel yemeklerini tatmaya ve kendinizi sanki evdeymişsiniz gibi hissetmeye ve adadan ayrılırken en güzel anıları aklınızda tutarak ayrılmanız için yapılacaklar listesine mutlaka Samos’u dâhil etmelisiniz.
SisamAdası (Samos) Ege Denizi’nin doğu kısmında yer alıp, Küçük Asya’nın yani güzel Anadolu’muzun batı kıyılarında ve tarihi Antik Efes Kenti ile Kuşadası’nın karşısında bulunur. Yunanistan’ın Doğu Ege Adaları olarak adlandırılan grubuna dâhildir. Sisam Adası yemyeşil dağlık bir ada olup, hafif bir Akdeniz iklimi ile Çeşme, Kuşadası ve Bodrum kıyılarının iklimi ile pek çok benzerlikleri barındırır aynı zamanda muhteşem mevsim geçişleri sağlayarak insana nefes kesici bir duygu yaşatmasına yol açar.
Eylül başında sararmaya başlayan yapraklar adanın her tarafını sarıya boyar bir hava katsa da Samos her daim “Yeşil Ada” olarak kalmaya aday bir adadır. Masmavi deniz ile birlikte gökyüzünün sıcak güneşi ve adanın yeşilliği bir armoni içinde olup birbirleri ile oynarcasına bir hava yaratıyorlar. Bütün bunların olması adanın yoğun ve zengin bir bitki türüne sahip olmasından kaynaklanıyor.
Adanın doğal limanı Vathi’dir ve aynı zamanda adanın merkezi şehri konumundadır. Pisagor veKarlovassi Limanı ise yapaydır. Kuşadası’ndan kalkan Yunan ve Türk feribotları ile her gün karşılıklı seferler ile seyahat Vathi varışlı olarak yapılabilmektedir.
Samos’un en önemli florası selvi ağaçlarıdır. Bütün ada, zeytin bahçeleri ve üzüm bağlarıyla çevrili ve muhteşem bir uyum içinde görsel şölen sunmaktadır.
Samos Adası’nın tarihi renkli olduğu kadar uzun da olduğundan tüm detayları ile anlatmak sayfalar alır. Bu nedenle burada size adanın tarihi ve eski insanları hakkında kısa bir bilgi vereceğim. Mitolojiye göre Samos Adası, yüksek sesli çığlıklar atan Naiades ve Neiades isimli korkunç yaratıkların yaşadığı yerdir. Çığlıkları o kadar güçlüymüş ki toprağı resmen parçalayabiliyormuş ve bu şekilde Samos, Asya kıtasından ayrılmış ve bugünkü şeklini almıştır. İlginçtir ki tarih öncesi yaratıkların Samos’ta bulunduklarını gösteren milyonlarca yıl öncesinden kalma hayvan kemikleri Mitilini Köyü yakınlarında bulunmuştur. Samos isminin kaynağı hakkında birçok hikâye vardır ama Fenikeli denizcilerin adanın yüksek dağları ve inanılmaz güzelliği yüzünden “Sama”, yani “yüksek yer” ismini verdiklerinin doğru olduğu muhtemeldir.
Bereket Tanrıçası Hera, Samos’un güney kesiminde doğar daha sonra aynı yerde Zeus ile evlenir. Hera bu vakitten sonra Samos Adası’nın koruyucusu olur. Bereket Tanrıçası’na tapmak amacıyla birçok tapınak yapılır. En eskileri tahtadan, daha sonrakiler taştan yapılmıştır. Yapılan en son tapınak ise Polycrates zamanında yapılmıştır. 52,5 metre genişlikte ve 105 metre uzunlukta idi ve dünyanın eski harikalarından biriydi. Bu eşsiz eski kült merkezinden günümüze kalan sadece bir tek sütun ve birkaç kaide bulunmaktadır.
M.Ö. 310’da doğan ve Pisagor olarak ifade ettiğimizPythagoras, evrenin birliği ve uyumunun matematiksel oranlarla ifade edilen kanunlar sayesinde olduğunu keşfetti. “Dik açılı üçgende hipotenüsün karesi diğer iki kenarın karesinin toplamına eşittir” teorisi ile trigonometrinin temelini atmıştır.
Yine Samos’ta M.Ö. 310’da doğan Aristarchus en ünlü uzay bilimcilerindendi ve Dünya’nın Güneşin etrafında bir yörüngede döndüğünü anlayan ilk insandı. Ayrıca, Ay’ın hacminin Dünya’nınkinin üçte biri olduğunu hesaplamış ve Ay’ın ve Güneş’in Dünya’dan uzaklığı hakkındaki hesaplamaları 18 asır boyunca daha bilimsel bir yöntem bulunana kadar ve hesaplamalarının doğruluğu kanıtlanana kadar kabul edilmiştir. Yazılarından “Ay ve Güneş’in uzaklığı ve boyutu üzerine” isimli bir yazı günümüze kadar gelmiştir.
Roma İmparatorluğu döneminde özellikle Pisagor’da birçok Roma yapıları inşa edilmiş. Devamında Bizans İmparatorluğu adayı etkin Hristiyanlık motiflerine uygun bir anlayışla yeni bir yapılaşmaya girmişler ve bu zengin yapılaşma mirası günümüze kadar adada kalmayı başarmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun çöküşü ile birlikte ada, Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine geçmiştir. 1550 yılında Türkler, Osmanlı Amirali Kılıç Ali girişimiyle Sultan Kanuni Süleyman’ın izniyle adaya dışarıdan daha fazla insan getirmeye başlamışlar. Adada halka tanınan imtiyazlar ve Müslüman nüfusun adaya yerleşme yasağı, adayı daha cazip bir hale getirmiş ve Yunanistan’ın diğer bölgelerinden insanların adaya yerleşmesine yol açmış.
Balkan savaşlarının başlamasıyla birlikte ada halkında bir telaş ve korku hâkim olmaya başlıyor ve 1912 yılında ada halkının Yunanistan ile birleşme arzuları artıyor. 2. Dünya Savaşı yılları Sisamlıları yorar ve Sisamlılar için zorlu dönemler başlar ve 1960 yıllarının başlarında adadan yurtdışına ilk göçenlerin başlamasına (Avustralya, Amerika ve Almanya’ya) neden oluyor. Adada yeni bir kalkınma ve gelişim süreci 1980’li yıllarda turizmle birlikte geliyor ve günümüze kadar devam ediyor.
UZO VE ŞARAP ADALARDA AYRILMAZ İKİLİ
Mitolojide söz edilen Şarap Tanrısı Dionysos, Samos’a asma ağacı hediye ettiğinde sanki adayı asma bahçeleriyle vaftiz etmiş ve adayı bununla özdeşleştirmiş gibiydi. Antik Çağ’dan beri Samos meşhur şarabıyla anılıyordu. Yıllar boyunca gezginler her zaman üzüm bağlarına vurgu yaptılar ve bol üzüm bağlarından söz ettiler. Bugün adada birçok çeşit üzüm yetiştiriliyor ama küçük çekirdekli Muscat üzümü en ünlü olanıdır. Üzüm ezmesinden şıra dışında aynı zamanda preslenmiş üzüm posalarının da çok büyük değeri vardır. Bu posalar bir süre bekletildikten sonra “Suma” ve “Uzo” elde edilir. Samos Uzosu çok köklü bir geleneğe sahip olup, üretimini yapan birçok üreticiler tat ve kalite değerinin yüksek olmasına özen gösteriyorlar. Ülkemizin milli içkisi rakıya en benzer nitelikte üretilen ise Frantzeskos markası ile satılan uzodur.
ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞLARI
Mitolojik öykülerde de geçen ve tarihsel anlamda da kutsal kabul edilen zeytin ağaçları eski çağlardan beri adada var olmuş. Samos Adası’nın zeytinlerinin karakteristik özelliği ürünün dip zeytini olmasıdır. Bu mükemmel ve çok değerli zeytinden yapılan zeytinyağını restoranlarda ve ticari amaçlı dükkânlarda bulmak oldukça zordur. Eğer köylerde dolaşırsanız orada bu yağlardan bulma imkânı vardır. Malum zeytin hasat dönemi ise ülkemizdeki gibi Kasım ayından başlar ve Şubat sonuna kadar devam eder.
NELER YAPMALI?
Samos’a günübirlik bir seyahat planlayan gezginlerin başkent Vathi’de kalmalarını öneririm. Adanın idari merkezi olan başkent Vathi aynı zamanda neo-klasik yapıları ve geleneksel Samos mahalleleriyle konuklarına ayrı bir heyecan yaşatıyor. Adanın ana şehri Vathi, büyük bir koyun ortasında amfitiyatro şeklinde inşa edilmiş olup limanın tam yanında yer almaktadır. Vathi, Samos Adası’nın üç ana limanından biridir. Kuşadası’ndan gelen feribotlar Vathi Limanı’na yanaşır. Burada kordon boyuna sıralanmış kafeler yaz boyunca cıvıl cıvıldır. Vathi’de adadaki antik yerleşimde bulunmuş tarihi eserlerin sergilendiği bir de arkeoloji müzesi vardır.Samos Arkeoloji Müzesi, Yunanistan’ın en ilginç müzelerinden biri olarak kabul edilir. Müzenin en önemli parçası 5 metre devasa boydaki Kouros’tur.
Pythagoras Meydanı, insanların buluşup dinlenmeleri için popüler bir yer olup şehrin başlıca meydanıdır. Meydanın ortasındaki mermer aslan heykeli memleketlerini savunurken Samos halkının gösterdiği cesaret ve fedakârlığın sembolüdür.
Buralarda turizm büroları, oteller ve kiralık odalar bulabilirsiniz, ayrıca buralarda araba ve motosiklet kiralayabilir, lokantalarda yemek yiyebilir, alışveriş yapabilir ve geceleri de eğlenebilirsiniz. Bütün sahil boyunca yazlık barlar burada sıralanmıştır.
Şarap severler için Samos’ta bir de Şarap Müzesi bulunmaktadır. Samos Şarabı’nın tarihi ve üretim yöntemleri hakkında bilgi sahibi olup aynı zamanda tadım yaparak bir deneyim sağlamak bir gezginin olmazsa olmazlarındandır.
Eğer geleneksel mimariyi, şirin dar sokakları, iki katlı taş evleri görmek ister ve dar sokaklarda yürümeyi seviyorsanız o zaman yokuşlu yolları tırmanarak Yukarı Vathi’ye gidebilirsiniz. Bu yürüyüş esnasında kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan ve Vathi Körfezi’nin muhteşem görüntüsüne sahip olan modern açık hava tiyatrosunu ve en eski kiliselerden biri olan Aziz Yannakis Kilisesi’ni görebilirsiniz.
PİSAGOR
Adanın Dilek Yarımadası Milli Parkı’na bakan tarafında bulunan Pythagorio’nun (Pisagor) nüfusu 10.000 civarındadır. Adını burada doğmuş olan ünlü matematikçi Pythagoras (Pisagor)’dan almaktadır. Antik dönemin en önemli tapınaklarından biri olan Hera Tapınağı, Eupalion Tüneli gibi eşsiz arkeolojik yerleri, tertemiz plajları, restoranları, otantik köyleri ile Pythagoreio; adada harika vakit geçireceğiniz yerlerden biridir. Pythagoreio, UNESCO tarafından korunması gereken dünya mirası arasına alınmıştır.
Antik yerleşim kalıntıları üzerine inşa edilen Pisagor, bugün adanın en ünlü ve en uğrak yeri olma özelliğini koruyor. Yaz mevsiminde yoğun bir turizm merkezine dönüşüyor. Liman ve alışveriş merkezli caddeleri, bütün turistik dükkânları burada toplanmaktadır. Sahil boyunca yelkenlilerin ve yatların arasında bir akşam yürüyüşü sizleri büyülenmek için yeterli. Yaseminlerle, begonvillerle ve birçok güzel çiçeklerle süslenmiş evlerin bulunduğu özenli sokaklarda yürümek gezginlere ayrı bir heyecan ve keyif veriyor. Özellikle limandan Logothetis Kulesi’ne doğru yürüyüş muhteşem bir cazibeye sahiptir. Sahil yolu üzerinde Pisagor onuruna yapılmış Pisagor Anıtı’na uğramayı sakın unutmayın derim. Eğer acıktı iseniz Elia Restoran ise buradaki favori mekânım.
DENİZE GİRMEK İÇİNELBETTE MUHTEŞEM PLAJLAR
Öncelikle ifade etmeliyim ki Samos’a gelip de bir gezginin kendisine göre plaj bulamaması gibi bir durum asla söz konusu değildir. Adanın tüm kıyılarında her türlü zevke hitap eden büyüleyici plajlar mevcuttur.
Vathi’de bulunan Gagkou, gençlerin fazla uğrak yeri olması nedeniyle en popüler plajdır. Burada birçok kafeterya, plaj barları ve lokantalar bulabilirsiniz.
Posidonio Plajı Yunanistan’ın Anadolu kıyılarına en yakın olan noktası olup kumluk ve sığ başlayıp uzun bir mesafeden sonra derinleşen bir denize ev sahipliği yapar. Aynı bölgede bulunan Klima Bay ise suyu biraz soğuk olarak düşünülse bile son derece mükemmel bir denizi gezginlere armağan eder.
Kerveli ise egzotik bir plaj olup şık ve güzel lokantalara sahiptir ve burada kurulu bulunan Kerveli Village Hotel gerçekten konuklarına son derece rahat bir konaklama imkânı sunmaktadır.
Yine adanın güneydoğu istikametinde yer alan ve ülkemizin Dilek Yarımadası Milli Parkı manzaralı plajlarından olan Psili Ammos ve Mykaly anlatılmaz sadece yaşanır. Ancak Mykaly plajında yer alan Mirto Taverna Hotel adlı bir tesiste çok kötü bir sürprizle karşılaştım anlatmadan geçemeyeceğim. Dünyaca ünlü bir booking firmasından otel rezervasyonumu yapıp adı geçen yere geldiğimde sahibesi olduğunu orada öğrendiğim Maria adındaki bir şahıs tarafından Türk olmam sebebi ile kovuldum. Sonra ilgili site yöneticileri ellerinden geleni yapıp başka bir otele beni yerleştirmeye çalışmışlar ise de iş işten geçmişti. O yüzden olur ya adı geçen yere gidecek bir Türk vatandaşı gezginimiz olursa bu kararını bu deneyimden sonra bir daha gözden geçirsin isterim. Elbette bazı gezilerimizde bu tür kötü sürprizlerle karşılaşmak bir gezginin her zaman başına gelebilecek bir olay değildir.
Adanın kuzeyinde yer alan ve adanın ikinci büyük şehri Karlovassi’nin 4 km kadar dışında yer alan Potami ise kesinlikle favorim. Aslına bakarsak derin ve çakıl plaj sevenler için adanın kuzeyinde yer alan tüm plajlar birbirinden güzel. Kokkari, Lemonakia, Tsamadou, Tsabou, Avlakia köylerinde yer alan muhteşem koylar sanki cennetten birer parça. Her birinde saatlerce vakit geçirmek isteyeceğiniz konusunda en ufak şüphe yok. Tadına doyamayacağınız bir görsel şölen adası Samos. Yine adanın tam güneyinde yer alan Kampos, Ormos ve Votsalakia ise biraz da Antalya Kemer bölgesinin plajlarını bize anımsatacaktır. Adanın en batısında yer alan Kalithea ise bu adada benim görmediğim tek yer olarak kaldı.
Pythagoreio kıyılarındaki Chora Köyü bir zamanlar adanın başkentliğini yapmıştır. Günümüzde otantik yapısıyla orijinal köy yaşantısını görebileceğiniz ender yerlerdendir.
Mytilini Köyü, Vathi’nin 12 kilometre güney batısında bir vadide konumlanmıştır. Otantik güzel evleri, kiliseleri, Doğa Tarihi Müzesi ve yerel üretim olan nefis şarapları ile iyi zaman geçirilebilecek bir yerdir.
Adanın kuzeyinde yer alan ve adanın ikinci büyük şehri Karlovassi’nin 4 km kadar dışında yer alan Potami ise kesinlikle favorim. Aslına bakarsak derin ve çakıl plaj sevenler için adanın kuzeyinde yer alan tüm plajlar birbirinden güzel. Kokkari, Lemonakia, Tsamadou, Tsabou, Avlakia köylerinde yer alan muhteşem koylar sanki cennetten birer parça. Her birinde saatlerce vakit geçirmek isteyeceğiniz konusunda en ufak şüphe yok. Tadına doyamayacağınız bir görsel şölen adası Samos. Yine adanın tam güneyinde yer alan Kampos, Ormos ve Votsalakia ise biraz da Antalya Kemer bölgesinin plajlarını bize anımsatacaktır. Adanın en batısında yer alan Kalithea ise bu adada benim görmediğim tek yer olarak kaldı.
Pythagoreio kıyılarındaki Chora Köyü bir zamanlar adanın başkentliğini yapmıştır. Günümüzde otantik yapısıyla orijinal köy yaşantısını görebileceğiniz ender yerlerdendir.
Mytilini Köyü, Vathi’nin 12 kilometre güney batısında bir vadide konumlanmıştır. Otantik güzel evleri, kiliseleri, Doğa Tarihi Müzesi ve yerel üretim olan nefis şarapları ile iyi zaman geçirilebilecek bir yerdir.
KOKKARİ (Kesinlikle Ayrıcalıklı)
Benim de adada konakladığım ve kartpostallarda görülebilecek güzellikteki bir coğrafyaya sahip olan Kokkari ise Vathi’nin 10 km kuzeyinde zeytin ve çam ağaçları, üzüm bağları arasında yer alan küçük bir balıkçı köyü. Adını geçmişte burada yetiştirilen küçük bir soğan türünden almış.
Benzersiz konumu ve manzarasıyla Samos’un en güzel ve turistik köylerindendir. Berrak denizi, plajları, su sporları, yürüyüş rotaları, tavernaları, restoranları ve barlarıyla adanın en canlı yerleri arasında. Burada yer alan Acrogiali Taverna iki Yunan kardeş Samatis ve Nikolas’ın işlettiği muhteşem Yunan yemekleri sunan bir taverna. Bir de Meltemi Restoran var ki anlatılmaz sadece yaşanır. Gerçekten de sadece Yunanistan’dan değil tüm dünyadan konukları ağırlayan bu iki geleneksel lokantada yiyeceğiniz kurutulmuş ve akabinde ızgara yapılmış ahtapotu, jumbo karidesleri, taze balıkları, istiridyeleri asla unutamayacaksınız.
Kokkari’nin Vathi’ye bakan cephesinde yer alan Cavos Kafe ise sahibi Christos ve Alman asıllı eşi Ukriki ile tüm dünyadan konuklarına muhteşem lezzetleri sunmak için adeta yarışıyorlar.
AMBELOS
Samos’un kuzeyinde Karnauvi Dağı’nda çam ormanları arasından dar ve dik bir yolla ulaşılan küçük Ambelos Köyü’nün ve manzarasının güzelliğini ise özellikle gün batımında yaşamanızı öneririm. Türk mutfağında da çok tüketilen ve Anadolu’muzun meşhur “Pişi”si burada da yapılıyor ve birçok çeşidi ile sunuluyor.
MANOLATES
Vathi ile Kokkari arasındaki Bülbül Vadisi’nde yer alan harika Manolates Köyü dar sokakları, çiçek saksılarıyla süslemiş köy evleri ile Samos Adası’ndaki mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. Köy nüfusu bayağı bir yaşlı. Nerede ise bir tek gence rastlamanın imkânsız olduğu köyde, köye gelen yabancıların seramik atölyeleri görülmeye değer.
Ege’nin Karşı Kıyısındaki Adam Anchiano Rovaniemi’nin Samos’a olan aşkını tüm gezginlerin yaşaması için yaz bitmeden siz de rüya yolculuklarınıza izin verin!
Avukat Suat ŞİMŞEK Eylül 2014