Karadeniz’in Samsun’dan sonra 2. Büyük nüfus yoğunluğuna sahip kenti olan Trabzon hem tarihi hem de doğası açısından çok zengin bir bölge. Kaleleri, manastırları, konakları, camileri, türbeleri, müze ve ören yerleri, hanlar ve hamamları, köprüleri, çeşmeleri ve su kemerleri ayrı ayrı görülmeye değer.
İlk olarak Ayasofya Müzesi’nden gezimize başlıyoruz. Trabzon İmparatorluğu döneminde Kral 1. Manuel Komnenos tarafından 1238-1263 yılları arasında inşa edilmiş olan Ayasofya Kilisesi, Fatih Sultan Mehmet Trabzon’u fethettikten sonra camiye çevrilmiştir. I. Dünya Savaşı döneminde sırasıyla depo, hastane daha sonra yine cami olarak kullanılmıştır. 1964 yılından sonra müze olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Bu kilise, kare-haç planlı olup, yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Kubbesi oniki köşelidir. Nartex denilen giriş holüne sahip olan bina üç neflidir. Nartex’in üzerinde şapel vardır. Aynı zamanda ana kubbenin altına rastlayan kısmında çok renkli mermerden yapılmış bir yer mozaiği yer alıyor.
Ayasofya’nın içindeki fresklerde İncil’den alınmış konular tasvir edilmiştir. İsa’nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneleri görüyoruz. Pencere aralarında ise on iki havari betimlenmiştir.
Dış kapı üzerinde ise dünyanın yaradılışını sembolize eden kabartmalar bulunuyor. Ayasofya Kilisesi’nin dışında bir de deniz feneri bulunuyor.
Daha sonra Atatürk Köşkü’ne geliyoruz. Köşk ilk olarak, Trabzon zenginlerinden Konstantin Kabayanidis tarafından Soğuksu sırtlarında 1890 – 1903 yılları arasında 13 yıl süren bir çalışma ile yaptırılmış. Kendisi ve ailesi için çok özen göstererek yaptırdığı bu 4 katlı köşk, Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşımaktadır.
Buranın yapımında her detay düşünülmüş. Rusya’dan kalorifer petekleri, İtalya’dan yer döşemeleri getirtilmiş. Her odanın kapısında o odanın özelliğini yansıtan vitraylar bulunuyor.
Giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası bulunmaktadır. Birinci katta çalışma odası, yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası var. İkinci katta ise iki küçük oda bulunuyor.
Lozan Anlaşması sonucunda bu köşk hazineye kalmış. Atatürk 1924’te ilk olarak Trabzon’a geldiğinde, gezi amaçlı Soğuksu’ya götürülmüş ve bu köşkü çok beğenmiş. Atatürk 1930 senesinde ikinci kez Trabzon’a geldiğinde bu Köşk’te ağırlanmış ve çok memnun kalmıştır. 1931’de encümen kararı ile köşk tapusu ile birlikte Trabzon halkı tarafından Atatürk’e hediye edilmiştir. Atatürk, 1937’de buraya geldiğinde vasiyetini burada yazmış ve bu köşk hariç tüm mal varlığını Türk Ulusuna armağan etme kararı almıştır. Ölümünden sonra köşk kızkardeşi Makbule Boysan’a kalmıştır. Daha sonra 1942’de köşk Makbule Hanım’dan satın alınarak Atatürk Müzesi haline getirilerek ziyarete açılmıştır.
Köşkün kendisi kadar çevresi de oldukça etkileyici. Trabzon’a gelen ziyaretçilerin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında yer alıyor.
Trabzon müzesi ise 1889-1913 yıllarında banker Kostaki Thopylaktos tarafından büyük bir konak olarak yaptırılmıştır. Buranın İtalya’dan getirilen malzemelerle İtalyan mimarlara yaptırtıldığı tahmin edilmektedir. 1937 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsis edilen yapı, 1987 senesine kadar Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermiş, ardından müzeye çevrilmiştir. 1988-2001 yılları arasında Kültür Bakanlığı tarafından restorasyonu yapılarak Nisan 2001’de ziyarete açılmıştır.
Konağın en önemli özelliği bodrum katı dışında diğer tüm kat duvarlarının tamamen kalem işi ile bezeli olmasıdır.
Kentte gezilebilecek diğer müzeler ise Trabzonspor Müzesi ve Çaykara ilçesine 21 kilometre mesafede yer alan Cevdet Sunay Müzesi’dir.
Kentte yer alan Ortahisar Mahallesi, Trabzon kentinin ilk kurulduğu yer olup, tarihi dokusu nedeniyle sit alanı olarak tescillenmiştir. 10.000 metrekarelik alana yayılan Ortahisar Mahallesi’ndeki Etnografik Müze, Kanuni Evi, Anfora Müzesi, yöresel el sanatları ve yöre mutfağının tadılabileceği mekanlar yer almaktadır.
Bu bölgede en dikkat çeken yapılar Eski Türk evleridir. Bu evler aynı zamanda Ortahisar Evleri ya da Trabzon evleri olarak da bilinmektedir.
Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun’a ithafen Orta Hisar’ın batısında, Zağnos Köprüsü’nün yakınındaki bir külliye içerisinde yer alan Gülbahar Hatun Cami, Osmanlı mimarisindeki Zaviyeli Camilere bir örnektir. Kemerleri ve minaresinde kullanılan koyu gri ve sarımsı beyaz taşlar dikkat çekmektedir.
Buradan sonra Ortahisar Fatih Camisi’ni görüyoruz. Burası ilk olarak 914 senesinde kilise olarak inşa edilmiştir. Burası fetihten sonra camiye çevrilmiştir. Fatih’in ilk Cuma namazını burada kıldığı inanışı yaygındır.
Diğer bir önemli cami ise Yeni Cuma Cami’dir. Burası ilk olarak Trabzon’un kurtarıcı ve koruyucu azizi Eugenios’a ithaf edilmiş olup, fetih sonrası bir minare eklenmiş ve camiye çevrilmiştir. Caminin içinde çok değerli kalem işi süslemeler yer alır.
Pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Trabzon, gerek tarihi gerekse doğasıyla görülmeye değer yerlerdendir.
Trabzon'da şehir merkezinde rahat bir konaklama için Jedid Premium Apartment ve Central VIP Apartments tercih edilebilir.