Kristof Kolomb’un ifadesi ile dünyada insan gözünün görebileceği en muhteşem kara parçası. Küba sana geldik, bakalım bizi nasıl karşılayacaksın.
Otelimiz merkezi ve çok konforlu. Burada görülecek çok şey olduğundan, büyük bir heyecanla kendimizi dışarı attık. 8 kilometre uzunluğundaki sahil şeridi boyunca uçurtma uçuran, balık tutan, dev dalgalar arasında dans eden Kübalılar arasına karışarak şehri tanımaya başlıyoruz.
Havana'nın en renklisi Katedral Meydanı
Havana’nın en renkli meydanı kesinlikle Katedral meydanı. Burası bir karnaval meydanı gibi. Renk renk abartılı kıyafet ve makyajları ile Küba kadınları 1 $ karşılığı sizinle resim çektirme yarışındalar.
Yerel halka ayrı, turiste ayrı para birimi
Fıstık satıcıları da bu meydanın renklerinden bir diğeri. Küçücük kağıt külahlarda fıstık satan yerel Küba kadını elimdeki yüzüğü çok beğendi. Zaten onlara verilmek üzere Türkiye’den gelirken pek çok aksesuar ve giysi getirmiştik yanımızda. Elimdeki yüzük de buna dahildi. Benim için maddi değeri olmayan yüzük fıstık satıcısı bayanı çok mutlu etti. Fakir ancak onurlu insanlar. Yüzük karşılığı bana bir fazla külah fıstık vermek istedi. Kabul etmeyince yerel halkın kullandığı paradan hatıra olması için verdi. Çünkü turistlerin kullandığı para başka, yerel halkın kullandığı para başka. Yerel halkın kullandığı peso, turistinki ise Cue. 1 Cue 30 pesoya eşit. Yerli halkın 1’e aldığını siz neredeyse 30’a alıyorsunuz. Bayanla öpüşerek vedalaştık. Türkiye’den yanımızda getirdiğimiz giysi, aksesuar, kalem, defter, silgi, sabun gibi eşyaları dağıtarak hem kendimizi hem onları mutlu etmeye çalıştık, ama nereye kadar?
Bu meydandaki cafelerde oturup canlı Küba müziği eşliğinde dans edilebilir. Mohitolarınızı içerek çok keyifli saatler geçirebilirsiniz.
Küba halkına özel dev dondurma parkı
Tüm Havanalılar’ın buluşma noktalarından biri de Dev Dondurma Parkı: Capellia. İlk defa bu kadar büyük dondurma parkı gördüm. Dışarıdaki uzun kuyruklarda beklemek istemezseniz aynı dondurmayı dışarıdaki büfelerden çok daha yüksek ücretle yiyebilirsiniz. Zira bu dev dondurma parkı Küba yerel halkına hizmet veriyor.
Hiç bir pazar beni bu kadar etkilememişti
Havana’nın benim için en etkileyici yerlerinden biri de sebze ve meyve pazarı. Tezgahlarda 1’er, 2’şer kiloluk eciş bücüş domates, siyah fasulye ve buruşmuş havuçlardan başka bir şey göremedik. İnsanların evlerinden getirdiği şişelere plastik bidondan akan kola benzeri bir sıvıyı doldurarak evlerine götürmeleri ve pazardaki kısıtlı sayıdaki sebzeler beni çok etkiledi. Tanrı’ma defalarca şükrettim.
Küba’ya gelip puro almadan olmaz
Puro fabrikasına gidip, puronun nasıl yapıldığını izledik. Öyle kızlar bacaklarında falan sarmıyorlar, biz görmedik. Fabrikadan purolarımızı aldık. İllegal olarak puro almak da yaygın. Heyecan yaşamak ve ucuza puro almak istiyorsanız, yanınıza sokulan Kübalı’nın peşine takılıp temin edebilirsiniz.
Oteller turistler için mükemmel, yemekler de öyle… Ancak Paladar dedikleri Kübalıların kendi evlerinin mutfaklarında pişirdikleri deniz ürünlerini mutlaka yemelisiniz.
Ürkütücü dev dalgalar
Havana’nın en büyük özelliklerinden biri de okyanusun dev dalgaları. Sahildeki otelimizin 15. katından mohitolarımızı yudumlarken bu muhteşem görüntüyü izlemek çok keyifli, bir o kadar da ürkütücü idi. Dev dalgalar o denli büyüktü ki, okyanus kıyısındaki caddede trafik bir süre kesildi.
Küba halkı Che’ye derin bir sevgi ile bağlı
Che Guevera ve 1950’lerden kalma Amerikan arabalarından bahsetmeden Küba yarım kalır. Sokaklarda, şapkalarda, tişörtlerde ve pek çok hediyelik eşyada Guevera ile karşılaşıyorsunuz.
Küba'nın simgesi: Eski Amerikan Arabaları
1950’lerden kalma rengarenk eski Amerikan arabaları Küba’nın simgesi haline gelmiş.
Görkemli mimariye sahip eski bakımsız evleri, bu evlerin balkon veya avlularındaki temiz ama çok yıpranmış çamaşırları Küba’da aklımda kalanlardan sadece birkaçı.