UZUNDERE’NİN HAZİNESİ TORTUM ŞELALESİ

Güzel yurdumun, özellikle de Çoruh Vadisi’nin bir başka güzeli, doğal bir hazinemiz, Tortum Çayı üzerinde oluşan Tortum Gölü'nün sonunda bulunan görkemli, müthiş bir şelale. 
1700'lü yılların ortalarında bugünkü Balıklı Köyü yakınlarında bulunan bir dağın heyelan sonucu Tortum Çayı'nın önünü kapatmasıyla, Tortum Gölü'nün sonunda ve gölün kuzey ucu arasındaki heyelan kütlesini aşarak dökülmesiyle oluşmuş. 


 
Yerel halk tarafından “Sudökülen” adıyla anılan şelale bizim gittiğimiz ağustos ayında bile oldukça coşkulu akıyordu; ama dağların zirvelerindeki karların eriyerek şelaleyi coşturduğu bahar aylarında burada olmak çok daha keyifli olur sanırım. Ben bu haliyle bile hayran kaldım. Güney Amerika’da bulunan, çok etkilendiğim ve büyülendiğim Iguazu Şelaleleri kadar değil elbette ama yurdumun görkemli bu hazinesine bayıldım. Türkiye’nin en yüksek, dünyanın da oluşum ve yükseklik bakımından önemli şelalelerinden olan Tortum Şelalesi sizi de kendine hayran bırakacak.

22 metre genişlikteki şelalenin 48 metre yükseklikten düşen suları, oluşturduğu gökkuşağı ile muazzam bir görüntü sunuyor. Şelalenin üst kısmından en alt noktasına kadar uzanan, hemen yanındaki merdivenlerden inerken suyun sesi doğa tutkunlarına bu yörelerin türküsünü söyler gibi. Kesinlikle görülmeye değer bir güzellik.


 
Bu güzel doğadan ayrılmak zor, ancak Erzurum’dan dönüş uçağımıza yetişmek için istemeyerek de olsa ayrılıyoruz Tortum Şelaleleri’nden. Öğlen yemeğimizi ise artık güzelliklerin son durağı Tortum Gölü'nün hemen altında Ulubağ köyünün bir mahallesinde yiyeceğiz.
 
Yedi Göller
Tortum Gölü Havzası’ndan sızan suların oluşturduğu, yemyeşil ağaçların yansımaları ile adeta birer zümrüt olan irili ufaklı göller yöresi burası. İşte yer gök mavi ve yeşil olan bu cennet bölgedeki göllerden yedinci göl, Tortum Gölü. Biz de yemek molamızı göl kenarlarında bulunan çok sayıdaki alabalık çiftliklerinden birinde veriyoruz. (Yedi Göller Restoran) 


 
Uzundere
Nüfusunun büyük bölümünü Kıpçak Türkleri ve Poşalar’ın oluşturduğu ilçe 3000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip. Etiler, İskitler, Sakalar, Persler, Doğu Roma, Sasaniler, Bagratlı Krallığı ve Vaspuragan Krallığı gibi devletlerin hakimiyeti altında kalarak Kanuni Sultan Süleyman döneminde de Osmanlı Devleti hükümranlığına girmiş.
 
Bu ilçenin bir özelliği de Türkiye’mizin 11. “Sakin Şehri” (Cittaslow – Slow City) olması.

(Dünyada 208 Türkiye'de ise sayısı 11 olan 'Sakin şehir' olabilmek için çevre ve altyapı politikaları, kentsel kalite, yerel üretimi korumak, misafirperverlik ve Slow Food aktivitelerinin desteklenmesi adı altında yedi başlıktaki 59 kriterin uygulanması gerekiyor. 'Sakin Şehirler' örgütlenmesine Türkiye'den ilk katılan, İzmir'in Seferihisar ilçesi oldu, diğer sakin şehirlerimiz ise; Şavşat, Akyaka, Gökçeada, Seferihisar, Taraklı,Yenipazar, Yalvaç, Perşembe, Vize, Halfeti ve Uzundere. Isparta'nın Yalvaç, Kırklareli'nin Vize ve Ordu'nun Perşembe ilçeleri de başvurularına yanıt bekleyen ilçeler.)
 
Erzurum Havaalanı’na doğru yolumuza devam ederken etrafımızdaki ilginç dağ oluşumlarını gezimin son kareleri olarak fotoğraflıyorum; dağlar çok sarp ve tepelik olup yamaçları akarsularla derin bir şekilde yarılmış. Bunu fotoğraflar size çok daha iyi anlatacak.


 
Böylece muhteşem bir Doğu Karadeniz gezisini tamamaladık. Yeşil bir cennette çok güzel, yok yok… Muhteşem yerler, ovalar, yaylalar, sarp dağlar ve zirveler, göller, nehirler, dereler, tarihi eserler gördük; güzel yemekler, tatlılar yedik; Karadeniz türküleri dinledik, horon izledik, hatta oynadık; çay topladık, çay içtik… Ve ben bu bölgeye tam anlamıyla hayran oldum. Yer yer çok üzüldüğüm durumlar, görüntüler de oldu elbette.
 

Umuyorum ve diliyorum bu cennet yörede daha fazla ağaç, nefesimiz, oksijenimiz kesilmez.
Buralara tekrar gelmek isterim, umarım gerçekleştirebilirim. Belki de önce Karadeniz’in görmediğim bölgelerine sevgili Tuğçe Yılmaz ve dans hocalarımdan sevgili Gülay Aymaz’ın memleketi Sinop’tan başlarım ☺
 Bize çok değerli bilgiler aktaran, her konuda yardımcı olan rehberimiz sevgili Mustafa Peşterili’ye de çok teşekkürler. Başka gezilerde buluşmak üzere...

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.