Viyana: Hofburg Sarayı ve Çevresi

Viyana’da ulaşım çok rahat ve kolay. Otobüsler, metro, tramvay, tren,... Ulaşım ağını gösteren bir haritayı da turist bürolarından ya da otellerden kolaylıkla temin edebiliyorsunuz. Ancak Viyana’da tüm turistik yerler birbirine yakın olduğu için yürümeyi de tercih edebilirsiniz. Çünkü tüm sokaklar farklı farklı tarihlere taşıyor sizi. Gözlerinizi kapatıp, bu sokakların tarihteki halini düşünmek, etrafta düklerin, baroneslerin, baronların, at arabalarının geçtiğini hayal etmek ayrı bir haz veriyor insana.

Viyana’da konaklama konusunda birkaç otel önerisi verilebilir. Hemen hemen her yere metroyla ulaşım mümkün olduğundan, metro istasyonlarına yakın otellere bakmakta fayda var. Messe Wien Sergi Merkezi'ne ve Praterstern Tren ve Metro İstasyonu'na sadece 5 dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunan Best Western Plus oteli şehrin imkanlarını ve turistik mekanlarını gezebilmeniz açısından iyi bir konumda. Bu otele alternatif bir diğer tavsiye ise Mariahilfer Strasse alışveriş caddesine 100 metre, Westbahnhof’a 400 metre, ve Viyana şehir merkezine de metroyla yaklaşık 5 dakikada ulaşım sağlayan Leonardo Hotel Vienna’yı düşünebilirsiniz. Her iki otelde sunduğu imkanlar bakımından oldukça elverişli, ekonomik ve kaliteli. Viyana'da kentin Belediye Sarayı'nın hemen arkasında oldukça uygun bir konumda bulunan ve  Ringstrabe Bulvarı’na ise 5 dakikalık bir yürüme mesafesinde ki Fleming's Deluxe Hotel Wien-City ise tercih listenize koyabileceğiniz bir diğer uygun otel. Bu tavsiye edilen otellerin dışında, buradan booking.com’a girerek diğer otellere de göz atabilirsiniz.  

Osmanlılar, tarihte Viyana’yı iki defa kuşatıyorlar. Bu kuşatmaların birincisi 1529'da Kanuni Sultan Süleyman, ikincisi ise 1683'te Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yapıldı. Şu an 1,8 milyon nüfusu olan Viyana, döneminde 50 Milyonluk Habsburg Hanedanlığı’na başkentlik yapmıştır. Viyana, Osmanlılar için Batıya giriş kapısı olarak düşünülüyordu. Ancak bu kapıdan girmek mümkün olmadı. Osmanlı’nın en güçlü olduğu dönemde bile Viyana bir türlü düşürülemediği için Habsburg Hanedanlığı “Bütün Dünya’nın Eğemenliği Avusturya’ya aittir” sözünün Latincesinin baş harflerini armalarına yazmışlardır.

Viyana’nın merkezi Ring denen yollardan geçmekte ve 23 bölgeden oluşmaktadır. Ring aslında şehri sarmalayan surları temsil ediyor. Her bölgenin adının yanında mutlaka numarası da yazmaktadır. Şehir, halkalar halinde büyümüş, genişletilmiş. Şöyle ki; en eski yerleşim yeri olan “Innere Stadt”a birinci bölge deniyor. 1850 senesine kadar burası eski kent merkeziymiş. İmparator Franz Joseph 1850 sonrasında ilk büyük kent genişletmesini yaparak, kentin çevresindeki yerleşimleri de içine katarak bu günkü 9. Bölgeye kadar uzanmış. 1850’de artık Türk ordusunun gelmeyeceğini düşündükleri için surları yıkmışlar. 1892'de kent ikinci defa genişletilmiş ve 19 bölgeye çıkmış. Bu şekilde devam ederek 23 bölgeye kadar yükselmişler. Bu yapılanma biraz Paris’i andırıyor. Şu anda itibarlı ve zengin kişiler kentin birinci bölgesinde oturuyorlar. 3.bölgesiden itibaren yabancılar oturuyor. (Macarlar, Sırplar, Slovaklar, Türkler, vb...) 1940’ta ise Türklerin artık gelmeyeceklerine kesin kanaat getirdikten sonra St.Stefan kilisesindeki gözetleme kulesini ve 1952 senesinde de banliyödeki kuleleri kapatmışlar.

Viyana’nın içindeki en önemli saray Hofburg Sarayı yani Viyana Kraliyet Sarayı. Franz Josef ve Kraliçe Elizabeth’in (nam-ı diğer Sisi) yaşadığı ve o dönemden kalma tüm kullandıkları eşyaların sergilendiği, aslına uygun şekilde korunmuş muazzam bir saray. Tam anlamıyla gezmek 1 tam gününüzü alabilir ama vakit sınırlı ise 1 saatte de burayı gezebilirsiniz.

Hofburg Sarayına yürüme mesafesinde muhakkak ziyaret edilmesi gereken Spanische Reitschule (İspanyol binicilik okulu) var. Viyana atları beyaz renkli. Pazar günleri burada atlar ile yapılan bir gösteri oluyor. Ancak hem fiyatlar çok pahalı hem de gösteri çok kısa sürüyor. Bu nedenle hafta içi atların antreman yaptığı zamanları kollamaya çalışabilirsiniz.

Bunun hemen ilerisinde ise Joseph Meydanı var. Ortada 2. Joseph’in at üzerinde heykeli bulunmakta. (1795 – 1807). Hemen arkasında ise 2 milyondan fazla el yazması kitabı barındıran Ulusal Kütüphane var. Barok tarzındaki bu yapı önceleri evlilik törenleri için kullanılıyormuş. Hatta Joseph ile Kraliçe Elizabeth de burada evlenmişler.

Viyana’nın 10 km kadar güneyinde tarihte yazlık saray olarak kullanılmış olan Schönnbrunn sarayı var. Schönnbrunn’ün anlamı güzel pınar, güzel ilkbahar demek. 1683 senesinde yapılmış. Osmanlı saldırıları döneminde bir kısmı yıkılmış ancak onarımı yapılmış. “Viyana'nın Versailles”i olarak anılan bu sarayın 1.400 odası var. Her odasının ayrı bir dekoru ve süslemesi var. UNESCO Dünya tarihi miraslar listesinde bulunuyor. Güneş ışıkları içerideki eşyalara zarar verdiğinden, Unesco heyeti odaların pencerelerini kapatma kararı almış. Ayrıca sarayın dillere destan bir de bahçesi var. Rengarenk çiçekler arasında çimlere uzanıp güneşlenebilirsiniz. Noel zamanında ise sarayın bahçesinde Christkindlmarkt dedikleri bir Pazar kuruyorlar. Çeşitli hediyelik eşyalar almak, sıcak şarap ve yöresel tatları denemek mümkün bu pazarda.

Sarayın içinde soluklanmak için Schwarzenberg Café’de mola verebilir. Meşhur Avusturya kahvesini deneyebilirsiniz. Kahve kültürlerinde kendilerine oldukça güveniyorlar. Hatta bir kafe müzesi bile var. Ancak Avusturya’nın kahve ile tanışmalarına vesile olan da Osmanlılar. Osmanlılar burada kahve çuvallarını bırakmasalarmış belki de Avusturya kahveyi tanımıyor olacaktı.

Sarayın yanındaki parktan yürürseniz Hayvanat bahçesine varıyorsunuz.

Viyana’da sanat galerilerinin de önemi büyük. Ama en etkileyici olanı Belvedere Sarayı. Bu saray ise generalin yazlık sarayıymış o dönemde. Burası 3. bölgede yer alıyor. Buradaki tablolar, sarayın girişindeki bahçenin ve sarayın mimarisinin güzelliğini geride bırakıyor. İçerideki en önemli sergi Gustav Kilmt’in sergisi. Bunun yanı sıra Avusturyalı dünyaca ünlü ressamların da (Kokoshka, Egon Schiele gibi) burada uzun dönemli sergileri oluyor. Sanata ilgi duyuyorsanız atlamayın.

Viyana süslü, gösterişli ve pahalı bir şehir. Gençlerin genel olarak yardımseverler, sorduğunuz şeyi size detaylı şekilde açıklıyorlar. Orta yaş üstü ise Almanca tercih ediyor ve genelde net ve kısa yanıtlar veriyorlar. Zaten Türk olduğunuzu öğrenince size bakışları değişiyor. Tabii bunda şehri iki defa kuşatmamızın bir etkisi olduğunu söylemek yanlış olmaz.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni