1010 senesinde kurulmuş olan Yaroslavl, oldukça eski bir şehir. Bu bölge endüstrinin de oldukça gelişmiş olduğu bir yerleşim. Lastik, boya, traktör ve araba motorlarının üretildiği irili ufaklı 110 adet fabrika mevcut.
Yaroslavl’daki İlyas Peygamber kilisesini geziyoruz. Bu kilise 5 soğan kubbeli güzel bir kilise. Yaroslav, Volga nehri kenarına kurulmuş bir sanayi şehri.
Yaroslavl’da Volga nehrine bir başka nehir daha karışıyor. Karıştığı yerde çok küçük bir adacık oluşturmuş. Şehrin Parkından bu manzara çok güzel görünüyor. Bu şehrin sembolü “Ayı”. Yaroslav’dan demir alıp, Volga nehrini takip ederek, Rybinsk şehrini görüyoruz ve Uglich’e devam ediyoruz.
Yaroslavl’dan 210 km sonra Uglich’e geliyoruz. İskelede yerel kıyafet ve yerel müzikle bizi karşılıyorlar. Şarkı olarak tabii ki “Kalinka”... Rusların en meşhur şarkısının adı “Kalinka”. Bu şarkı, frambuaz toplayan genç kızların frambuaz toplarken, frambuaz yemelerini önlemek amacı ile tarla sahiplerinin kızlara söylettiği şarkı imiş.
Geleneklerine göre bize ekmek ikram ediyorlar. Ekmeğin ortasında bir tuz kabı var. Ekmeği koparıp tuza banıp yiyoruz. Çünkü misafirlerin kendilerine ikram edilen ekmeği tuza banarak yemeleri gerekiyor.
Diğer ana yemeklerinden bahsedecek olursak, yemeğe giriş tabağında yeşil salata, pancar, kırmızı lahana, soğuk et, isli balık bulunuyor. Borç çorbası çok meşhur. İçinde havuç, patates, bol lahana, et parçaları ile krema mevcut. Güveçte pişirilen sebzeli et yemekleri, et kızartmaları, balıklar kurutulmuş, tütsülenmiş, et balık ve tavuklar soğan soslu krema ile servis ediliyor. Vatruski denilen tatlıları da denenmesi gereken lezzetlerden.
Burada bir de Korkunç İvan’ın 9 yaşında öldürülen oğluDimitri’ye adanmış kilise bulunuyor. Bu kilise bir hayli etkileyici. Özellikle içindeki ikonaları ve metal yer döşemesini çok beğendik.
Yol kenarında satıcılar hediyelik eşyalar satıyorlar. Yine matruşkalar yani Rusya’ya özgü iç içe geçen bebekler. Bu bebeklerde rekor 93’müş. 93 bebeği iç içe geçirmeyi başarmışlar. Kehribar takıların fiyatları bize oldukça uygun geldi. Yünden örülmüş şallar ve masa örtüleri gibi pek çok el emeği sergileniyor ancak pazarlık şart. Uglich, köşe veya cep anlamına geliyor. Burası 937 senesinde kurulmuş. Ama nüfusu yaklaşık 1000 senedir 40 bin civarında imiş. Burada maden suyu, peynir ve saat fabrikaları mevcut.
Uglich’ten Volga nehri ve Moskova kanalı yolu ile Moskova’ya doğru hareket ediyoruz. Moskova’yı Volga nehrine bağlayan Moskova kanalı, 1932 ile 1937 yılları arasında 128 km uzunluğunda yapılmış yapay bir kanal. Bu kanal, Moskova’yı Volga nehrine oradan da göl nehir kanal ve havuzlarla Beyaz deniz, Baltık denizi ve Hazar denizine bağlıyor. Müthiş bir su taşımacılığı. Bu kanalda su debisi yok, devamlı kanala pompalarla su basılıyor.
260 kilometrelik yol boyunca, 5 kademe havuzundan yükselerek denizden 162 metre yükseklikte yer alan Rusya’nın başkenti Moskova’ya ulaşıyoruz.
Moskova’da konaklamaya gelecek olursak, şehir merkezinde ki oteller arasında birkaç öneri yapılabilir. İlk tavsiye olarak Kremlin Sarayı ve Aziz Vasil Katedrali'ne 15 dakikalık yürüme mesafesindeki Aquamarine Hotel’i düşünebilirsiniz. Otel hem merkezi konumuyla hem de turistik mekanlara yakınlığıyla çok uygun bir seçenek. Buna alternatif olarak ise yine şehir merkezinde ki Kuznetsky’de yer alan ve Bolşoy Tiyatrosu'na sadece 2 dakikalık yürüme mesafesinde ki Kyznetskiy Inn Hotel’i de tercihleriniz arasında bulundurmanız gereken bir yer. Eğer konaklamayı ucuza getirmek için uygun fiyatlı bir şeyler bakıyorsanız da TSUM Alışveriş Merkezi'ne yürüyerek 5 dakika, Kızıl Meydan ve Saint Basil Katedrali'ne ise 10 dakika uzaklıkta ki Matreshka HotelMoskova’nın ekonomik otelleri arasında uygun bir seçenek olacaktır. Bu önerilerin dışında Moskova’da ki diğer otellere buradan booking.com’a girerek göz atabilir, isterseniz rezervasyon da yapabilirsiniz.