İstanbul’dan ağır ağır süren yolculuğumuzla 445 kilometre sonra ulaşıyoruz İpsala Sınır Kapısı’na. İlk durağımız Kavala... MÖ 4. yüzyılda Makedonya Krallığı’nın sınırları içerisinde kalan bir şehirdir Kavala. Günümüzdeki nüfusu 350.000 dolaylarında olup, İzmir’in 20 yıl önceki halini görebileceğiniz bir şehir şu an…
Akla ilk gelen tabi ki kurabiyeleri… Şehre girişte kafe-dinlenme tesisi denilen bir yerde Anastasia adlı bir kadının dükkânında bulunuyor. Şehir içinde farklı yerlerde de uygun fiyatla bulmak mümkün.
Buralara kadar geldik madem, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan söz etmeden de geçmeyelim. Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Anadolu topraklarından 17 çocuklu bir ailenin hayatta kalabilen tek çocuğudur. Hayatta kalabilme becerisi yüksektir ve ileri yaşlarda bunu kanıtlamıştır. Bazı kaynaklara göre küçük yaşta amcasının yanına tütün işçiliği yapmak üzere gönderilir. O yıllarda Mısır’a Napolyon’un saldırılarından dolayı Kavala’dan asker birliği gönderilir ve kendisi de bu askerlerden biridir. Napolyon’un askerleriyle Mısır kurtarılır, bu arada Osmanlı’nın farklı şehirlerinden gelen askerler bulunmaya başlar ve bu durum şehrin huzurunu kaçırır. Kavalalı da bu askerlerin liderliğini yapmaktadır. Kendisine rütbe verilir ve bununla da kalmaz, 2 yıl içinde Mısır valiliğine kadar yükselir. Genç yaşta öngörüsü yüksek, geleceği görebilen Kavalalı, hem askerî hem de donanma anlamında Mısır’ı güçlendirir. 1878 Rus - Osmanlı Savaşı’nda, söz verdiği askerleri göndermediği için Osmanlı kara ordusu, Ruslar tarafından bertaraf edilir. Bu kayıptan sonra Kavalalı mimlenir çünkü söz verdiği askerleri göndermemiştir.
Osmanlı, o dönemde Rusya ile savaşa girer. Rusya yardımı kabul etmez. Bunun üzerine Osmanlı, İngiltere ile anlaşma kararı alır ancak İngiltere’nin bir şartı vardır. Rusya ile iskele anlaşması yapar ve bu anlaşmanın gizli bir maddesi vardır. Rusya savaşa girerse, Osmanlı boğazları o ülkenin gemilerinin geçişlerine kapatılacaktır. Ama madde gizli kalmaz ve İngiltere bu durumdan hiç hoşlanmaz; Osmanlı ile Kavalalı’yı anlaşmaya zorlar. Kavalalı o sırada Kütahya’da bulunmaktadır ve bunun üzerine oradan geri çekilme kararı alır. Osmanlı da bunun karşılığında bazı topraklarını verir. Bunlardan biri de bu bölgedir. Mısır valiliğine ait olur.
Şehir merkezine geldiğimizde görüyoruz ki, o dönemde yapılmış Kavalalı İmarethanesi, şu anda otel olarak kullanılmaktadır. Kanuni zamanında yapılmış cami, kiliseye dönüşmüştür. Üst tarafta Kanuni zamanında yapılmış su kemerleri, halen daha orijinalliğini korumaktadır. Bu kemerlerin de hikâyesi şu şekildedir: İbrahim Paşa, şehri ziyaret ederken halka bir istekleri olup olmadığını sorar. Halkın yanıtı “3 tarafımız su ile çevrili ama içecek suyumuz yok” olur. 20 kilometre uzaktan suyun şehre gelmesi bu kemerlerle sağlanır.
Sahil kesimi tam anlamıyla fotoğraf noktası olabilecek yerlerden. Sol tarafta bulunan Kıbrıs haritasının Kuzey kısmı kırmızıya boyalı olarak çıkıyor karşımıza… Kıbrıs Sorunu’nun yaşandığı dönemde en çok asker kaybının yaşandığı bölgedir Kavala… Bu sebeple kanı simgelemek üzere kırmızı boyalıdır Kuzey kısım. Savaşa girmiş ama ölmeyerek hayatta kalmış insanların gözyaşları da hemen karşısındaki binanın üzerinde kırmızı boya ile simgelenmiştir.