Bazı seneler Türkiye kar açısından oldukça zayıf bir sezon geçiriyor. Kartalkaya haricinde diğer kayak merkezlerinin yüzü çok fazla gülmeyebiliyor. Global ısınmanın etkisi sanırım.
Hem İstanbul´dan ulaşımı kolay, hem ucuz, hem de pistleri oldukça güzel olan Bansko´ya gidelim dedik. Ama bu kararı vermek, işin sadece başıydı.
Schengen vizeyi kabul etmeyen ve özellikle şahsi olarak Bulgaristan konsolosluğuna başvurarak alınması gereken vize işlemlerini başlatmak gerekliydi. Turistik vize için gerekli belgelerin listesine konsolosluğun websitesinden de ulaşabilirsiniz kolaylıkla, ama bazı ipuçları verebilirim:
Belgelerinizi hazırladıktan sonra, önce 0212 340 4949 numaralı telefonu arayarak randevu almanız gerekli. Randevu alırken, kredi kartınızı yanınızda bulundurmayı unutmayın, çünkü randevu alma ücreti 26 TL. (Biz aldığımız dönemde tabii…)
Vize ücreti olan 60 Euro´yu anlaşmalı oldukları ING Bankası´nın herhangi bir şubesine yatırıp dekontu da dosyanıza ekleyebilirsiniz.
Tüm dökümanlarla beraber Akmerkez yakınında yer alan Konsolosluk binasına randevu saatinden 10 dakika kadar önce varmanızda fayda var.
Vize formunuzda kesinlikle hiçbir soruya boşluk bırakarak ya da çizgi çekerek cevaplamayın. Bu kısımlara mutlaka “YOK” yazın, eğer çizgi ya da boşluk görürlerse formu tekrar size teslim edip gereksiz zamanınızı alabiliyorlar.
Eğer herşey yolunda giderse, tek giriş vizeyi – çoklu giriş verecekleri konusunda kesinlikle ümitlenmeyin. Pasaportunuzu da beş iş günü içerisinde teslim alabiliyorsunuz.
Evet, o an geldi, ekipteki herkes pasaportlarını sağ salim teslim aldı. İşin en büyük kısmı atlatılmıştı. Ya da o anda daha zor kısım ile karşılaşacağımızın farkında değildik. Asıl macera şimdi başlıyordu…
Salı günü yola çıkacaktık, herkes o anı heyecanla beklerken Pazartesi aldığımız bir haberle turun Çarşamba akşamı harekete geçeceğini öğrendik. Tüm izinler alınmıştı. Herkes dört dolu gün kayacağına dair hayallere kapılmıştı ve gelen o e-mail hepimizi darmadağın etti. Abartmıyorum bu arada…
Tüm gün tur lideri ile süren diyaloglar sonunda Salı akşamı 7 kişilik ekibimizin İstanbul-Plovdiv arası otobüs biletleri alındı. Plovdiv-Bansko arası transfer Guinness otel tarafından ayarlandı.
Saat 23:00´de İstanbul’da hareket eden otobüsümüz, sabah saat 08:00 sularında Plovdiv´e vardı. Yaklaşık 3 saat gümrükte – bizim tahminimizce 2 Meksikalı yüzünden – mahsur kaldık, tüm bavullar teker teker arandı. Otobüsün bana göre ilginç tarafı gece uzun otobüs yolculuğunda bayan hostesin servis yapmasıydı, ve daha da ilginci Bulgarca konuşmasına rağmen sanki bizim anlamamızı beklemesiydi. Bu anı daha önce de sanki yaşamıştım dedim kendi kendime.
Bulgaristan konsolosluğundaki görevli amcam, Bulgarca konuşuyordu ve biz de onu takip ediyorduk, sanki anlıyormuşuz gibi havaya da girmiştik aslında:)
Plovdiv´e vardığımızda pek otobüs terminaline benzemeyen normal belediye otobüsü durağı olarak nitelendireceğimiz bir yerde bırakıldık. Otelin ayarladığı transfer bizleri hemen karşıladı ve 2-3 saatlik Plovdiv-Bansko yolumuza koyulduk. Yol boyunca derelerden, karlı yollardan, orman içinden geçtik, her ne kadar gözlerimiz uykudan kapansa da bu manzarayı da hiçbirimiz kaçırmak istemedik.
Ve sonunda Bansko´ya, 950 metrede bulunan oteller bölgesine varmıştık.
Derler ya, her işte bir hayır vardır diye, o kadar memnun olduk ki turun programının değişmesinden, otel daha dolmadan malzemeleri olmayanlar için otel içerisindeki kiralama ofisinden board ve botlar ayarlandı. Günlük fiyatı 50 Leva civarında olan ski pass´ler alındı, pist keşfine çıkıldı. Yanınızda kesinlikle nakit para taşımanız gerekli, çoğu yerde kredi kartı geçmiyor.
Oteller bölgesinden Gondol ile kayak alanına varış sağlanıyor. Eğer hava açık ise buradan manzarayı izlemek oldukça keyifli.
Tavsiyem, sabahın erken saatlerinde kalkıp gondola binmek üzere saat 08:00 gibi kuyruğa girmeniz, aksi takdirde uzun kuyruklar beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. Ya da otelinizin shuttle servisi ile anlaşıp 30-40 Leva karşılığında kayak alanına minibüs ile de çıkabilirsiniz.
Zorlu, yumuşak, oyuncaklı, dik, orta seviyede alternatifleri olan kayak alanında pistlerin toplam uzunluğu 70 kilometreden fazla.
2.600 metre yüksekliğinde olan zirveden başlayarak kesintisiz, oteller bölgesine kadar kayabileceğiniz pistin uzunluğu ise 16 kilometre civarında. Bu durumda dönüşte gondola binmenize dahi gerek yok.
Her ne kadar sonlarına doğru pist düzleşse de, son 7 kilometre oldukça zevkli. Ve yolun sonunda vardığınız yer, “Happy End”.
Hemen pistin sona erdiği noktada ahşap bar, ismini kesinlikle hak ediyor. Tatlı bir yorgunluğun ardından burada Bulgar birası ve çerez keyfi kesinlikle olmazsa olmazlardan…
Akşam yemeği için Victoria Restaurant, her ne kadar yer bulamasak da çoğu kişi tarafından tavsiye edilen bir yer. Önceden rezervasyon yaptırmanızda fayda olabilir bizim gibi kapıda kalmamak için.
Eğer ocakbaşı seviyorsanız ve lezzetli ve bol et yemek istiyorsanız diğer alternatif ise, “La Skara”.
Ama şunu da ekleyeyim, eğer gün içinde yüzünüz kardan yanmışsa, üstüne bir de mangalın sıcaklığı eklenince fotoğraflarda yüzünüz, enteresan renklere bürünebiliyor. Bu nedenle en iyisi fotoğraf çektirmemek:)
Sonuç olarak, ucuz içki ve yemek, uzun pistler, güzel kar ilginizi cezbediyorsa, Bansko, kesinlikle durağınız olmalı.