Paniğe yatkın bünyeli bir insan olarak aylar önce uçak biletlerini aldığım Belgrad'a gidiş Saraybosna'dan dönüşlü seyahatimin benim için "Nasıl olacak?", "Nasıl yapacağım?", "Ay yoksa değişiklik yapıp tek yere mi gitsem?" kısmı Belgrad'dan Saraybosna'ya karayolu üzerinden otobüsle yapacağım geçişti. Seyahatim öncesi özellikle başka gezginlerin yazdıklarından aşağı yukarı otobüs saatlerini, firmalarını, buna benzer bilgileri öğrenmeye çalıştım. Gece saatlerinde yolculuk yapmayı düşünüyordum. İnternet üzerinden takip etiğim ya da tesadüfen bulduğum gezginler arasında 22.30 kalkış saatli bir otobüsle seyahatini gerçekleştirmiş olanlar vardı. Ama hâlâ bu saatte var mıydı? Çünkü bulduğum otobüs firmalarının ya da Belgrad Otobüs Terminali'nin internet sitesine ya da Balkan ülkelerinin otobüs seferlerini gösteren bu siteye baktığımda bu saatte hatta buna yakın bir saatte bir sefer görünmüyordu; ya da ben göremiyordum, sonuç aynıydı nasıl olsa! Zaten belirtilen saatlerin bile garantisi yoktu. E ben kalacağım yeri, gezi programımı "gece giderim" diye ayarlamıştım!
Sonra bir an durdum "Ne olur yani benim kafamdakine uymuyorsa bir şeyler? Ne olur önceden saati, saniyesi belirli değilse yapacaklarımın? Niye geziyordum ben? Niye mümkün olduğunca yalnız geziyordum üstelik? Bu kadar korkacaksam bir şeylerden..." Bu kısa aydınlanma anından sonra birden bire hayatım değişti!
Şaka şaka o otobüs biletini çantamın en güvenli köşesine koyana kadar bu minik panikleri ve sonrasındaki aydınlanma anlarını bolca yaşadım.
Belgrad Otobüs Terminali hemen Tarihi Belgrad Tren İstasyonu'nun yanında. Küçük sayılır ama oldukça hareketli. Bagaj için akşam saat 22.00'ye kadar açık emaneti var. Bizdeki gibi firmalar ayrı ayrı bilet satmıyor. Bilet gişelerinden istediğiniz yere olan seferleri sorup biletinizi alıyorsunuz. Biletinizin üstünde sefer tarihi, saati, otobüsün kalkacağı peron yazıyor. Benim bilet aldığım görevli hepsini tek tek gösterip açıklama inceliğini de gösterdi. Ayrıca biletle birlikte bir adet jeton veriliyor. Peronlara geçiş turnikelerden bu jetonlarla oluyor. Eğer gişede verilmezse mutlaka hatırlatmak gerekli aksi takdirde ekstra ücret karşılığı almak durumunda kalınabilir.
Biletimi gidiş tarihinden bir gün önce erken saatlerde alıp terminalin emanetini, tuvaletini, büfesini, peronunu daha aklıma gelen bir sürü ıvır zıvırını kontrol edip rahatlıyorum!
Ertesi gün kaldığım yerden çıkışımı yapıp erken saatlerde tekrar geliyorum ve çantamı emanete bırakıyorum. Akşam 21.30'da çantamı alıp otobüslerin mola durumunu bilmediğim için su, kraker gibi ihtiyacım olabilecek şeyleri buradaki büfelerden birinden temin ediyorum. Beklemek aynı beklemek olduğundan 22.00 gibi jetonumu kullanarak otobüsümün kalkacağı perona geçiyorum.
Hareket saatinden 10-15 dakika önce gelen otobüse binmeden önce çantamı 50 Sırp Dinarı karşılığında bagaja verip (Belgrad'da ve Saraybosna'da bagaj ücretli) otobüse biniyorum. Bu noktada biletimde yazılı olan bir rakamı daha açıklamalıyım; koltuk numarası! Ama kendi var işlevi yok bu rakamın çünkü Balkan ülkelerinde "geç otur kardeşim" sistemi var. İlk Saraybosna seyahatimde günübirlik Mostar'a gittiğimden bu konuda hazırlıklıyım. Aslında en ön sıra 3 numaralı koltuk verilmiş bana, ülkemde olsam bayıla bayıla otururdum ama burada pek canım istemiyor. Arka kapı yanı koltuklara atıyorum kendimi. Otobüs korktuğum kadar eski değil. Duyduğum ve gördüğüm kadarıyla "yürüyerek mi gitsem acaba?" kuşkusuna düşebileceğiniz görünüşte otobüsler ülkelere, kentlere sefer yapıyor burada. Benim bindiğim otobüsün en azından koltukları beklediğimden rahat. Ancak sigarayla karışık hoş olmayan bir koku var otobüste. Malum buralarda açık kapalı demeden bütün mekânlarda sigara serbest. Aslında hatırlayacak yaşta olanlar için 1980'ler sonları ve 1990'ların başındaki şehirlerarası otobüslerimizi örnek verebilirim.
Otobüs hareket etmeden önce biletlerimiz kontrol ediliyor ve tam saatinde kalkıyoruz. 45 dakika kadar Belgrad'dan çıkış ve otobanda devam ettikten sonra tek şerit karayolunda ilerliyoruz. Loş yollarda karpuz, domates tezgahları bile var. Balkanlarda otobüs yolculuğu yapmak, final sınavları sonrasında İstanbul'dan eve dönmek gibi!
Yolculuğun başlamasından 1,5 saat sonra yolun kenarında lokanta benzeri bir yerin önünde duruyoruz. "Acaba mola mı verdik?" sorusuyla baş başa kalıyorum. Niye durduk? Ne kadar süre buradayız? Otobüsün yanından ayrılmadan biraz yürüyüp göğe bakıyorum. Uzunca bir zamandır gökyüzünde bu kadar yıldızı görmediğimi fark ediyorum. Varsın ne olur ne olmaz diye tuvalete gitmemiş olayım, çok da ihtiyacım yoktu zaten!
Yaklaşık 30 dakika kadar sürmesiyle bunun bir mola olduğundan emin oluyorum! Ama bu seferlerde düzenli olarak uygulanıyor mu? Yoksa tamamen şoförlerin açlık durumuna göre anlık karar verilmiş bir mola mıydı? Öğrenemiyorum. Bundan sonra yol boyunca yolcu indirip bindirmeleri dışında durmuyoruz. Zaten gündüzden o kadar yorgunum ki yol boyunca uyuyorum ve bu duraksamaları da uyku ile uyanıklık arasında fark ediyorum.
Epeyce bir süre sonra otobüs duruyor. Işıkların yanmasıyla uyanıyorum. Şoförlerden biri arabanın içinde ilerleyip hâlâ uyuyanları uyandırırken ben de şöyle bir dışarı bakıyorum. Sınıra gelmişiz. Çok geçmeden iki Sırp Sınır Polisi otobüse gelip tek tek yüzümüze bakıp pasaportlarımızı topluyor. Sırbistan ya da Bosna Hersek vatandaşı olduğunu tahmin ettiğim otobüsün çoğunluk yolcularında kimlik kartı var ve bunları teslim ediyorlar. Polisler çıkıyor biraz bekliyoruz. Sanırım 6-7 dakika sonra yolcuları uyandıran şoför güle oynaya pasaport ve kimlik belgelerini sahiplerine dağıtıyor. Hemen pasaportumun sayfalarını kontrol ediyorum. E mühür yok! Çıkmadım mı ben Sırbistan'dan?
Tüm bu işlem beklemek de dahil olmak üzere 15 dakika sürdü sürmedi derken otobüs hareket ediyor. Hızla bol virajlı bir iniş yaptıktan sonra hop Bosna Hersek sınırına geliyoruz! Bu arada saat gece 02.00 civarı. Bu sefer tek polis gelip hızlıca pasaport ve kimlikleri toplayıp çıkıyor, 10 dakikada şoför gelip yine sahiplerine dağıtıyor, ben yine pasaportumu kontrol ediyorum ve bu sefer damga olduğunu görüyorum! Vurup kafayı uyumaya devam ediyorum.
Gözümü açtığımda bir otobüs terminalindeyiz. Bir an Saraybosna'ya geldik sanıyorum ama neresi olduğunu bilmediğim bir kasabada olduğumuzu anlıyorum. Fazla oyalanmadan yola tekrar çıkıyoruz. Saat 5'e doğru ilerliyor. Yolculuğun aşağı yukarı 8 saat kadar sürdüğünü öğrenmiş olduğumdan Saraybosna'ya varmamıza az kaldığını düşünüyorum. Hava da aydınlanmaya başlamış, kendimi uyumamak için zorluyorum. Müthiş bir sis eşliğinde keskin virajlı yollarda güzelim koyu yeşil Bosna topraklarını seyrediyorum. Saat 5'i biraz geçerken kentin doğu tarafından giriş yapıyoruz, bir süre uyuyan kenti görerek devam ediyoruz. Çok geçmeden Lukavica Otobüs Terminali'ne ulaşıyoruz. Mostar otobüslerinin kalktığı tren istasyonu yanındaki Merkez Otobüs Terminali gibi kasvetli gelmiyor burası bana, çevresi ferah. Otobüsten iniyorum taksi durağından bir taksiciye gideceğim yerin adresini gösteriyorum "10 Euro" diyor. Beklediğim miktar! Taksiye biniyorum tüm yorgunluğumun üstüne varmış olmanın keyfi ve gevşekliği yayılıyor.