İç İçe Geçmiş Halkların Mutfağı

Balkan topraklarına baktığınızda birbiri içine geçmiş bir tarih, yakın zamana kadar sürekli değişen sınırlar ve beraberinde gelen ortak bir kültürel birikimi kolayca gözlemleyebilirsiniz. Arnavutları Boşnaklardan, Sırpları Hırvatlardan, Makedonları Bulgarlardan ayırmak ne denli kolaydır bilmiyoruz. Zira bu topraklarda yaşayan halkların yüzyıllardır birbirlerini besleyip ortak bir yaşamı paylaştıkları aşikâr. Kültürel ve tarihi cephede hal böyle olunca mutfak kültüründe de durum farklı olmuyor tabii. Zira Balkan halklarının yeme-içme alışkanlıkları da en az tarihleri kadar benzerlik taşıyor.

Akdeniz mutfağından etkilenen Balkan mutfağını en genel hattıyla Türk, Yunan, İtalyan, Avusturya ve Macar mutfaklarının bir sentezi olarak tanımlamak mümkün. Kullanılan malzemeler ve pişirme teknikleri gözetildiğinde söz konusu ülkelerin Balkan mutfağındaki etkisinin yadsınamayacak kadar fazla olduğu rahatlıkla görülebilir. Mutfağın öne çıkan bir diğer özelliğiyse çeşitliliği… Hamur işi ise birçok öğünün olmazsa olmazı. Öyle ki ana yemeklerde dahi hamur işi sıkça kullanılan bir malzeme olarak karşımıza çıkıyor.  

Hamur demişken böreğin Balkan mutfağındaki yerine değinmeden olmaz. Böreğin kökenine dair birçok farklı görüş var. Kimi Balkan halklarından, kimi Türklerden, kimi Araplardan dünyaya yayılan bir lezzet olarak tanımlıyor böreği. Ancak gerçek şu ki Balkanlar bu konuda 1-0 önde. Zira Arnavut ve Boşnak böreklerinin ünü sınırları aşarak tüm dünyaya yayılmış durumda. Sadece bunlar da değil; neredeyse her Balkan ülkesinin kendisine özgü bir börek çeşidi mutlaka var

Balkan ülkelerinde en çok yetiştirilen ürünler arasında buğday, mısır, tütün, şekerpancarı, ayçiçeği, üzüm ve kuru soğanı sayabiliriz. Bu ürünler mutfakta da sık sık kullanılır. Ancak yine de mutfakların ve geleneksel yemeklerin en sık kullanılan malzemesi nedir diye soracak olursanız; cevabımız et olur. Nitekim çeşitli tava yemeklerinden köftelere bölgenin en çok tüketilen yemeklerinin ana malzemesi kırmızı ettir.

Hamburger köftesini andıran pleskavitsa, süzme yoğurtlu biber turşusu, patlıcan ve kırmızı biberden elde edilen ajvar sos, bayatlamış ekmek ve peynirleri değerlendirmek için yapılan popara, bir tür kurutulmuş et olan suho meso, kuru erik ve kuru incirle soslu bir et yemeği olan paşticada, bir börek türü olan frija Balkan mutfağı deyince akla gelen yemeklerden birkaçı. Özellikle et yemekleri yanında soğan, pilav, kuru fasulye gibi garnitürlerle servis edilir. Ancak bunlar bir yana Balkan mutfağından sofralarımıza uzanan bir tatlı var ki son yıllarda nereye kafanızı çevirseniz görebilirsiniz: Trileçe. İnek, keçi ve manda sütleriyle yapılan Trileçe, bölge halklarının da en sevdiği tatlılar arasında gösteriliyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki 500’ü aşkın sene süren egemenliği düşünülürse beslenme ve sofra alışkanlıkları açısından ne kadar çok benzediğimiz hiç de şaşırtıcı olmasa gerek. Tıpkı bizim gibi Balkan halkları da günde üç öğün yiyor ve kahvaltıda peynir, domates, salatalık, bal, yumurta gibi ürünleri tercih ediyorlar. Kahvaltılarda tüketilen bir diğer tür yiyecek de çorba çeşitleri. Sırf bu özellikleri bile mutfak kültürü açısından ne denli benzediğimizi kanıtlamaya yetiyor. 

Diğer Avrupa ülkelerine kıyasla insan ve özellikle de aile ilişkilerinde daha samimi bağlar kuran Balkan halkları her türlü bayram ve kutlamayı bahane ederek geniş sofralar etrafında bir araya geliyorlar. Rakiya ise bu sofraların baş konuğu. Rakiya, yüzde 40 alkol oranına sahip ve açık sarı renkteki bir içki türü. Tahmininiz üzerine adını rakıdan alıyor. Şeftali, kayısı, elma, incir ve ayvadan üretilen rakiyalar da mevcut.