İyi Kalplerdeki Nefret

Sri Lanka’ya gitmiş olanlar bilir, gitmemişler için ben anlatayım: Sri Lankalılar dünyanın en tatlı insanları. İnanılmaz derecede misafirperver, birbirlerine ve yabancılara son derece saygılı; yardımseverliği doğallıkla, içten gelerek yapan insanlar. Misafirperverlik derken çay ısmarlayıp da sonradan taksiyle dolaştırıp hesap şişiren, turist kazıklayıcı bir misafirperverlikten bahsetmiyorum. Gerçek anlamda yardımcı olmaya çalışan, ülkesini ziyaret edeni yolunacak kaz gibi görmeyen, kalbi temiz insanlar. Ve bu tatlı insanlar 1983-2009 yılları arasında kanlı bir iç savaşta birbirini öldürdü. 77 Milyonluk ülke nüfusunun dörtte birini oluşturan Tamiller ile çoğunluk olan Sinhalalar, eski İngiliz sömürge düzeninin etkisiyle çıkan bir takım ayrımcılık kanunları sonunda birbirine girdi ve 25 yıl boyunca çoğu masum vatandaşlardan olmak üzere 100,000 kişi öldü.

Saat geceyarısına birkaç dakika kala, beni havaalanından alıp Beruwela’daki gruba yetişmek için götüren şoför Rohan’a geniş vakit bulduğumuz yolculuğumuzda işte bu konuyu soruyorum: “İnsanlar neden savaştı? Bu kadar iyi kalpli insanlarsınız, barış içinde yaşarken neden bu kavga?” Rohan’ın cevabı çok net: “Beyim, her yerde aynı değil mi bu işler? Haberlerde duyuyoruz hep, siz de Türkiye’de birbirinizle kavga etmiyor musunuz?”

Haklısın Rohan. Ediyoruz. Ve haklısın, bütün dünyada bu işler aynı. Türkiye’deki durumu dillendirip zaten sıkkın canınızı iyice sıkmak istemiyorum ama durum bizde de, dünyanın geri kalanında da aynı. İrlandalı İngiliz’le, Katalan İspanyol’la, Kuzey Kore Güney Kore’deki kardeşleriyle, Suud Yemenli’yle, Afgan kendi halkıyla, Suriye’de herkes birbiriyle kavgalı. Kardeş kavgası insanlığın laneti maalesef.

Burada durup da bir dolu komplo teorisi kurulabilir. Bu konu her açıldığında dünyayı yöneten birkaç aileden, silah sanayinin oyunlarından, emperyalizmden ve bir dizi benzeri açıdan girip de ahkâm kesmeyi çok seviyoruz milletçe. Fakat aynı ahkâmı kesen aynı insanlar yeri geldiğinde bir nefret söyleminin de parçası olarak bulabiliyor kendini sosyal medyada. Demek ki entellektüel bilinç sorunu çözmüyor, sorun daha derinlerde.

Sorun bana göre nerede biliyor musunuz? İnsanın karakterinde, ahlaki değerlerinde, maneviyatında... Politik karşıtı olduğu görüştekileri eleştirirken adil ve sevecen davranmayan bir insanın samimiyetine inanmıyorum. Cinayet ya da başka bir şiddet eyleminin suçlusu bir insana şiddet içeren cezalar vermek gerektiğini söyleyen bir insanı o caniden sadece birkaç kademe aşağıda görüyorum. Karşısında olduğu kişi ya da görüşe karşı nefret duyan insanın kanun önünde suç işlemese dahi suçlu olduğuna inanıyorum. Üzerine bomba bağlayıp da intihar eden cihatçı gençlerin, terör eylemi bombacısı hamile kadının, Hindu köyünü basan Tamil gerillanın, gay barı basarak masumları öldüren dengesiz adamın, tecavüz, cinayet, darp gibi tüm şiddet suçlarını işleyen faillerin içine giren ya da yerleştirilen şey nefret duygusu. Bu nefret duygusu bizim bu insanlara kızdığımızda söylediğimiz kelimelerin içinde de var maalesef. Sırf bu nedenden dolayı nefret dünya üzerinden hiç silinmiyor.

Çözüm mü arıyorsunuz? Bilmiyorum. O kadar akıllı değilim. Ama belki bizim kendi yöntemimiz sizde de işe yarar. Gidin gezin. Haftasonu denize girmek için yazlığa gitmekten bahsetmiyorum sadece. Yurtiçinde sadece sahil rotalarına gitmeyi bırakın. Muhteşem bir coğrafyadayız, gidip farklı şehirlerdeki insanların nasıl yaşadıklarını, neler düşünüp hissettiklerini görün. Yurtdışını gezip farklı kültürler tanıyın. İlla da lüks Avrupa şehirlerine giderek yapılmıyor seyahat. Uzak Doğu’ya gidin; Latin Amerika’ya, Afrika’ya... Fotoğraf çekip, magnet alıp dönmeyin. Oradaki insanların yaşantılarını, inançlarını, politik düşüncelerini anlayın. Anladıkça daha anlayışlı, daha hoşgörülü ve daha olgun hale geliyor insan. İşte içinizde nefret canavarını da ancak o zaman yok edebiliyor. O zaman görüyor ki aslında Sri Lankalı şöför Rohan çok haklı. Tüm dünyada insanlar saçma sapan sebeplerden nefret ediyor, nefret ettikçe kavga ediyor.
 
/sites/default/files/styles/800x600_/public/ozel-yazi/2019-11/image-img_2469.jpg