Basel, İsviçre’nin Zürih ve Cenevre’den sonra üçüncü en kalabalık şehridir. İçinden Rhein Nehri geçen bir Avrupa şehridir. Basel, ülkenin kuzeyinde, Fransa ve Almanya sınırında bulunur. 180 bin kişinin yaşadığı Basel’e yaz aylarında ve önemli etkinliklerin gerçekleştiği dönemlerde yerli-yabancı 1 milyon turist gelir. Basel sadece şehir merkezini gezmek için değil kayak yapmak için de tercih edilir. Çok fazla yabancı göçmen alan bir şehirdir. Basel’de sırayla en çok Almanya, İtalya ve Türkiye vatandaşları yaşar. İsviçre Avrupa Birliği üyesi değildir ancak Şengen bölgesindedir. Bu yüzden Şengen vizesiyle Basel’e gidilebilir. İsviçre’nin 4 resmi dili olmasına karşın Basel nüfusu ağırlıklı olarak Almanca ve Alemannik diye bilinen İsviçre Almancası konuşur. Çoğu kişi İngilizce de bilir nitekim tüm İsviçre’de olduğu gibi Basel’deki okullarda da yüksek kalitede eğitim verilir. 200 bini bile bulmayan nüfusu olmasına rağmen Basel bir metropoldür çünkü dünyanın her yerinden insan yaşar. Basel’de 4 resmi dil ve İngilizce dışında yoğunlukla İtalyanca, Sırpça, İbranice, Türkçe ve Kürtçe konuşulur.
İsviçre’nin olduğu gibi Basel’in de çok köklü bir tarihi vardır. Basel’e ilk insan yerleşimlerinin M.Ö 5. yüzyılda gerçekleştiği görülmektedir. Basel isminin Eski Yunanca’da “kral, imparator” anlamına gelen Basileus’tan geldiği sanılmaktadır. Basel’e Alemanniklerin, nam-ı diğer Alamanların, yerleşmesi MS 368 yılında yaşanan Solicinium Muharebesi sonucunda mümkün olmuştur. 987 yılında Karolenj İmparatorluğu’nun çökmesi ve Avrupa’nın binlerce derebeyliğe bölünmesi sonucu Orta Çağ başlamış ve Basel üzerinde çeşitli güçler her dönem hak iddia etmiştir. 1302 yılında Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu hâkimiyeti altına giren Basel şehri Protestanlığın kuruluşuna kadar din adamları tarafından yönetilir. 13. yüzyılda açılan 13 lonca ile Basel’deki ticaret kuvvetlenir. Loncalarda çoğunluğu ellerinde bulunduran Musevilere karşı 14. yüzyılın ortalarında katliam yapılır ve şehirdeki 600 Musevi öldürülür. Basel yönetimi 200 yıl boyunca Musevilerin loncalara üyeliğini yasaklamıştır. 1356’da Basel tarihinin en büyük depremi yaşanır ve kaleler başta olmak üzere tüm yapılar yerle bir olur. 1460’da kurulan Basel Üniversitesi İsviçre’nin en eski üniversitesidir. Bu üniversite Orta Çağ Avrupa’sında Katolik Kilisesi’nin baskısından kaçan ve özgürce akademik araştırmalar yapmak isteyen bilim insanlarının güvenli limanı olmuştur. Örneğin Hollandalı bilim insanı Erasmus Basel’e gelerek mesleğine Basel Üniversitesi’nde devam etmiştir. 1897’de Siyonizm’i kuran Theodore Herzl de Siyonizm kongrelerinin çoğunu Basel’de gerçekleştirmiştir.
Sanat ve felsefede yaşanan yeniden doğuş (Rönesans) ve Katolik Kilisesi’nin baskı ve yalanlarına karşı ortaya çıkan Protestan mezhebi ve Reform hareketi tüm Avrupa’yı olduğu gibi Basel’i de değiştirecektir. Resmi belgelerde 1 Ağustos 1291 yılında bugünkü İsviçre Konfederasyonu’nun kurulduğu kabul edilir. Basel’in 11. Kanton olarak İsviçre Konfederasyonu’na katılması 1501 yılında gerçekleşmiştir. 16. yüzyıldan itibaren artık İsviçre sadece akademiyada değil dinden siyasete ekonomiden sanata kadar her alanda “Avrupa’nın güvenli alanıdır”. Avrupa’nın tam ortasında olmasına rağmen kıtada yaşanan hiçbir olumsuz olaydan İsviçre etkilenmeyecektir. Bu hala da böyledir. İsviçre hiçbir savaşa taraf olmadığı için yüzyıllardır huzur ve refah içinde yaşanmaktadır. Dolayısıyla Basel’de de huzur ve barış ortamı vardır. İsviçre savaşlara dâhil olmadığı gibi dünyada ne zaman bir savaşın sonuna gelinse barış anlaşmaları Basel, Cenevre, Lozan gibi İsviçre şehirlerinde imzalanır. İsviçre’nin bankacılık sistemi ülkenin “dünyanın güvenli alanı” olmasında en büyük etkendir. Bu yüzden ülke adeta “barışın simgesi” olmuştur. Savaşlardan uzak duran İsviçre kalkınma ve büyümede kayda değer ilerleme gösterir. Basel gibi önemli şehirlerine tarihte her zaman yatırım yaptığı görülmektedir. Örneğin 1854’ta hizmete açılan Basel Tren İstasyonu dünyanın ilk uluslararası tren istasyonudur. İsviçre ayrıca saat üretiminde, diş hekimliğinde, kuyumculukta, çikolata yapımında ve bankacılıkta dünyada öncüdür.
Siz de Basel’e gittiğiniz anda farklı bir dünyaya girdiğinizi anlayacaksınız. Orta Çağ’dan günümüze en iyi şekilde korunarak gelen sokak ve evler ile modern teknolojinin nasıl bir arada yaşadığına şahit olacaksınız. Basel’de İsviçre mutfağının en lezzetli yemek ve tatlılarını tadacak, 1226 yılında kalan ve Basel’in iki yakasını birleştiren Orta Köprü’den geçeceksiniz. Basel Karnavalı’na renkli maskeler takarak katılacak, dünyanın en önemli sanat eserlerini Basel müzelerinde ziyaret edeceksiniz. Kannenfeld Park’ta çimler üzerinde piknik yapacak Basel pazarlarındaki yeni veya ikinci el ürünleri keşfedeceksiniz. Basel’e kışın kayak yapmak amacıyla geliyorsanız hayatınızın en iyi kış tatilini İsviçre Alplerinde yaşayacaksınız. Dopdolu geçecek Basel tatiliniz sizde unutulmaz hatıralar bırakacak. İşte bu yüzden Basel’e gitmeden önce bilmeniz gerekenleri Basel rehberinde bir araya getirdik.
Tanıtım Videosu: