Bahreyn’de Gezilecek Yerler

Bahreyn, yüzyıllarca süre gelen tarihi ve jeopolitik konumu etkisiyle pek çok medeniyetle kaynaşmış bir ülkedir. Bu nedenle ülkede görkemli yapılara ve ilginç tarihi bölgelere rastlayabilirsiniz. Ülkenin kendisini geliştirme politikalarıyla elden geçen ve yeni olarak da açılan pek çok turistik yeriyle Bahreyn, ziyaretçiler için oldukça cazip bir ülkedir.

Bahreyn Ulusal Müzesi

_72274370_img_6589bahrain,nationalmuseumatnight.jpg

Bahreyn Ulusal Müzesi, Bahreyn'deki en eski kamu müzelerinden biridir. Müze, Manama'daki Kral Faysal Yolu yakınlarında inşa edilmiş ve Aralık 1988'de açılmıştır. 30 milyon ABD doları tutarındaki müze kompleksi, 27.800 metrekarelik dev bir alan kaplar ve iki bina yapısından oluşur. Sanatsal faaliyetlerin yer aldığı meşhur Bahreyn Ulusal Tiyatrosu ise müzenin yanında yer almaktadır.

Bahreyn Ulusal Müzesi, 1988'den beri edinilmiş Bahreyn'in eski arkeolojik eserlerinden oluşan zengin bir koleksiyona sahiptir ve eserler, Bahreyn'in yaklaşık 5000 yıllık tarihini kapsar niteliktedir. Komplekste, arkeolojiye ayrılmış üç salon ve Dilmun'un eski uygarlığı yer alırken, diğer iki salon Bahreyn'in sanayi öncesi geçmişinin kültür ve yaşam tarzını tasvir eder.

1993'te Bahreyn'in doğal ortamına odaklanan Doğal Tarih Salonu'nda bir salon açılmıştır. Bu salonda Bahreyn'in flora ve faunasının örnekleri bulunur. Eski tarih bölümündeki sergiler arasında, çölün içindeki yerinden taşınan ve müzede yeniden bir araya getirilen gerçek bir mezar höyüğü de yer almaktadır. Başka bir özellik ise, Gılgamış Destanı'ndan Bahreyn'e referans olan Dilmun'un cenneti olarak yapılmış bir sahneyi tasvir eden bir tablodur. Eski Kur’an-ı Kerim el yazmaları, astronomi notları ve tarihi belgeler ile mektuplar ise Belgeler ve Makaleler Salonu’nda sergilenmektedir.

Binada, orijinal dokuz büyük galeri, eğitim salonu, hediyelik eşya dükkanı ve kafeteryanın yanı sıra idari ofisler, laboratuvarlar ve işletmeler ile park yerlerinin korunması için antrepolar bulunmaktadır.

Bahreyn Kalesi

Bahrain_Fort_7.jpg

Bahreyn Kalesi veya daha önce Portekiz Kalesi olarak da bilinen Qal'at al-Bahreyn, Bahreyn'de, Arap Yarımadası’nda bulunan bir arkeolojik bölgedir. 1954'ten beri sürdürülen arkeolojik kazılar, M.Ö. 2300'den 18. yüzyıla kadar Kassites, Yunanlılar, Portekizli ve Persleri de içine alan çeşitli yerleşimcilere ait yedi katmanlı tabaka içeren 12 metre yüksekliğinde yapay bir höyükten çıkarılan antik çağları ortaya çıkardı. Bir zamanlar Dilmun Uygarlığı’nın başkenti olan bu yer, 2005 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiştir.

Kale içinde ortaya çıkarılan arkeolojik bulgular, ülkenin tarihi hakkında çok şey açıklamaktadır. Alanın yaklaşık 5000 yıldır işgal edildiği düşünülmekte ve Bahreyn'in Bakır ve Bronz Çağları’na dair değerli bir bakış açısı içermektedir. İlk Bahreyn Kalesi yaklaşık 3000 yıl önce, Bahreyn'in kuzeydoğu zirvesinde kurulmuştur. Mevcut kale M.S. 6. yüzyıldan kalmıştır. Dilmun Uygarlığı’nın başkenti olan Dilmun, Gılgamış destanı uyarınca "Ölümsüzlük Ülkesi", Sümerlerin atası ve tanrıların buluşma noktasıydı. 1987'den bu yana Bahreyn arkeologları da bu çalışmaya dahil olmuşlardır. Arkeolojik bulgular, bölgenin en önemli antik medeniyeti olan Dilmun İmparatorluğu ile başlayarak, yedi medeniyete ait kentsel yapılar ortaya koymuştur. Bölgenin Helenistik açıdan da önemli bir yer olduğunu da ortaya çıkmıştır.

Site, Saar nekropolü, Hacar Nekropolü, Kassite Sarayı, Madimat Hermand nekropolü, Madimat İsa nekropolü, El-Maqsha Nekropolü, Uperi Sarayı, Shakhura nekropolü ve Kuzey şehir suru gibi birçok alan ve duvar içermektedir. Bakır Çağı’nın kalıntıları, sokakları ve evleri çevreleyen sur duvarının iki bölümünden ve ortadaki Portekiz kale hendek kenarındaki devasa bir binadan oluşmaktadır. Barbar Tapınakları'yla aynı yaşlara dayanan merkez binasının duvarlarında Barbar çanak çömlek parçaları bulunmuştur; ancak diğer bazı çanak çömleklerin ve ortaya çıkarılan eserlerin bazıları M.Ö 3000 yılına tarihlenen tapınakları öncelediğini göstermektedir. Bakır ve fildişi kalıntılar antik ticaret bağlantılarına dair bir fikir vermektedir. Sahada çok sayıda gemi de ele geçirilmiştir. Tüm bu zenginliğiyle kale, turistlerin ve özellikle arkeoloji meraklılarının ilgisini çekmektedir.

 Fatih Camii

masjidalfateh.jpg

Al-Fateh Camisi ya da Fatih Camii olarak da bilinen ibadethane, 6.500 metrekarelik alanıyla dünyanın en büyük camilerinden biridir. Bir seferde 7.000'den fazla ibadet kapasitesine sahip olma özelliğiyle de camii dünyaca ünlüdür. Cami, Şeyh İsa bin Salman Al Khalifa tarafından 1987'de yaptırılmıştır ve adını Bahreyn'in kurucusu Ahmed Al Fateh'den almıştır. 2006'da Al-Fateh, Bahreyn Ulusal Kütüphanesi'nin sitesi haline gelmiştir.

Cami, Bahreyn'deki en büyük ibadet yeridir. Manama başkentinde bulunan Juffair'deki King Faisal Otoyolu’nun yanında yer almaktadır. Al-Fatih Camii'nin üzerine inşa edilen devasa kubbe tamamen cam elyaftan imal edilmiştir. 60 tondan fazla ağırlığa sahip olan kubbe, şu anda dünyanın en büyük fiberglas kubbesidir. Katlarda kullanılan mermer İtalyan, avize Avusturya yapımıdır. Kapılar, Hindistan'dan gelen tik ağacından yapılmıştır. Cami boyunca kaligrafi yazıları çok eski bir tarz olan küfik yazıdan oluşmuştur.

Ahmed Al-Fateh İslam Merkezi kütüphanesi, bünyesinde yaklaşık 100 yıl veya daha eski olan yaklaşık 7.000 kitap barındırmaktadır. Bunlar arasında Hz. Muhammed'in öğretilerinin kitaplarının kopyaları veya Hadis kitapları, Küresel Arapça Ansiklopedisi, İslam Hukukunun Ansiklopedisi, yüzyıl öncesinden fazla basılan El-Azhar dergileri ile çok sayıda dergi yer almaktadır.

İbadet yeri olmanın yanı sıra, cami Bahreyn'deki en önemli turistik mekanlardan biridir. İbadethane, 09:00-19:00 saatleri arasında açıktır ve turlar İngilizce, Fransızca, Filipince, Rusça ve diğer birçok dilde yapılmaktadır. Ancak cami, Cuma günleri ziyaretçilere ve turistlere kapalıdır.

Bab Al Bahreyn

bg_Bab-Al-Bahrain-Manama.jpg

Bab Al Bahreyn, Manama'nın eski ticaret merkezi olan Gümrük Meydanı'nda yer alan tarihi bir binadır. Bina esasen, sembolik olarak şehrin kapısı olma özeliğiyle yapılmıştır. 1945’te başlanıp 1949'da İngilizlerce tamamlanan Emir'in danışmanı ve Sir Charles Belgrave tarafından tasarlanan, Bab Al Bahreyn bir zamanlar su kenarına yakın bir yerde durmaktaydı. Daha sonraki yıllardaki geniş arazi ıslahına bağlı olarak, denizin birkaç kilometre kuzeyinde kalmıştır.

Bab Al Bahreyn'in yanındaki Hükümet Caddesi ve Suudi Arabistan Krallığı'na geçiş yoluna giden yeni otoyol, ıslah edilmiş arazide inşa edilmiştir. Bahreyn Finans Limanı da bu yeni araziye inşa edilmiştir.

Anıtın kendisi, 1986 yılında İslam mimari özelliklerin eklenmesi için bina yenilenmiştir. Bugün, zemin katta artık turistler bilgi bürosu ve bir el sanatları dükkanı bulunmaktadır. Anıt esasen Manama pazar yerinin girişi olarak anılacak olan bir yol üzerindeki büyük bir kemerden oluşmaktadır.

Bab Al Bahreyn'in önünden geçen Hükümet Caddesi, pek çok büyük banka ve işyerini bünyesinde barındırmaktadır. Hükümet Caddesi, Bahreyn Hükümeti’nin tüm ofisleri bir zamanlar buraya ev sahipliği yaptığından dolayı işlevine uygun olarak adlandırılmıştır. Altın Şehri (Gold Souq'dan farklı bir yerdir) altın süs eşyaları için bir alışveriş kompleksidir ve aynı zamanda Hükümet Caddesi üzerinde bulunur. Hintli mücevher perakendecisi Alukkas'ın Gold City'de burada bir şubesi var. Şehrin kapısı olarak nitelendirilen yapı etrafında böyle alanların barındırılması tesadüfi değildir. Merkezi bir yerde bulunan bu tarihi yapı, görkemli ihtişamıyla gündüz ve gece ışıklandırmalarının şıklığıyla turistlerin dikkatini çekmektedir.

İnci Çıkarma Müzesi

museum-of-pearl-diving.jpg

Bahreyn’de yer alan ve çok sayıda turist çeken İnci Çıkarma Müzesi, 1937'de inşa edilen eski Bahreyn Yüksek Mahkemeleri’nde bulunur. Müze, Körfez'deki petrol keşfinden önceki dönemde Bahreyn'in tarihçesini gösterir niteliktedir. Petrol çıkarılmadan önce Bahreyn’de geçim kaynağı olarak çok yaygın bir şekilde inci avcılığı yapılmaktaydı. İnci avcılığının günümüzde de sürdüğü ve ekonomiye hala daha büyük bir katkısının olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu müzede, Bahreyn için çok kıymetli olan incinin çıkarılış hikayesine şahit olacağınız bir yerdir.

Müzede, geçmişten günümüze inci çıkarmak için kullanılan aletleri kronolojik olarak inceleyebilirsiniz. Birinci katta inci dalış ekipmanları, ulusal kostümler ve müzik aletleri yer alır. İkinci katta ise önceki yüzyıldan kalma geniş bir fotoğraf koleksiyonu sergilenir. İnci Çıkarma Müzesi, adeta ülkenin gururudur.

Müzede, incinin oluşumuna dair de bilgi alabilirsiniz. Kısaca inci, başta istiridye, tarak ve bazı midye türlerinin içinde oluşur. Bu canlıların vücuduna giren yabancı madde, zamanla katmanlar halinde kabuk bağlar ve soyutlanan madde kalınlaşıp yuvarlanmaya başlar. Bu katmanlar esasen sedef katmanlardır ancak bunların yuvarlanarak bir araya gelmesiyle inci oluşur. Doğal inci de oldukça zor bulunur. İnci bulunup çıkarılsa bile değerli olanları çok azdır. İncinin değeri ve oluşum süreci, deniz suyunun tuz oranına, ısısına, derecesine kadar pek çok faktörle ilgilidir. Bu nedenle inci çıkarmak da değerine göre ayırmak da oldukça zahmetli ve masraflı bir iştir. Tur sonunda incinin çıkarılmasının ne kadar zor olduğuna siz de şahit olacaksınız.