Sapanca’da Gezilecek Yerler

Sapanca, doğal güzellikleriyle herkesi etkisine alan şehirlerin arasına sıkıştırılmış bir cennet gibidir. Doğası, havası, yeşillikleri, gölü ve tepeleriyle Sapanca herkese huzur vadetmektedir. Buraya geldiğinizde doğanın tadını çıkarabilmenizin yanı sıra, gezilip görülecek tarihi yerler bulabilirsiniz. Ayrıca Sapanca’nın etrafında yer alan birbirinden güzel köyler de ziyaret edilebilir. Her mevsim ayrı bir güzelliğe bürünen, şehir stresinden uzak, sakin ve huzurlu zamanların durağı olan Sapanca, kısa hafta sonu tatillerinizin alternatifi olabilir. 

Sapanca’da Gezilecek Yerler

Sapanca, tarihe de şahitlik ettiği için merkezde önemli eserler barındırır. Rüstempaşa Camii, Hasan Fehmi Paşa Camii, Camii Cedid ve Rahime Sultan Camii ile Vecihi Kapısı, Osmanlı mimarisinin ve etkilerinin bölgedeki imzaları gibidir. Birbirinden güzel süslemelere sahip olan bu yerler ve çevreleri, sizi tarihte bir yolculuğa davet edecektir. Daha eskiye gitmek isterseniz de Bizans kalıntıları hemen Hükümet Konağı’nın olduğu yerde sizi bekleyecektir. Bu eserleri gezdikten sonra dinlenmek için Sapanca Gölü’nü ziyaret edebilirsiniz. Eğer bahar aylarındaysanız ve merkezi gezmeyi bitirdiyseniz Maşukiye ve Kırkpınar’da şelale ve dereler eşliğinde huzurlu doğa yürüyüşlerinize devam edebilir, burada bulunan restoranlarda oturabilirsiniz. Eğer bölgeye kışın geldiyseniz, kayak takımlarınızı hazırlayın. Çünkü Sapanca Gölü manzaralı Kartepe, kış sporları için size muhteşem bir deneyim yaşatacaktır.

Adı geçen yerler hakkında daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki listeyi inceleyebilirsiniz.

Maşukiye

Yoğunluktan kaçmak isteyenlerin adreslerinden biri de, Sapanca Gölü’ne çok yakın bir konumda bulunan Maşukiye’dir. Hem yerli hem yabancı turistlerce yıl boyunca ziyaret edilen bu yer, doğanın bize sunmuş olduğu özel köylerden biridir. Buraya gelmek isterseniz, Sapanca’dan kalkan minibüslere binebilirsiniz.

Maşukiye, her mevsim farklı bir renge bürünür. Hem sonbaharın kızıllığı ile uykuya dalışı, hem de ilkbaharın taptaze yeşilliğiyle uyanışı burada muhteşem şekilde izlenebilir. Maşukiye’ye geldiğinizde, sizi yemyeşil bir çevre karşılar. Yeşillikler arasında kayaların üzerinden akan ve seyrine doyum olmayan şelalenin sesleri ve serinliği ile burada enfes bir köy kahvaltısı yapabilirsiniz. Hatta bazı mekanlar, masalarını suyun içine oturttuğu için dere içerisinde taze meze ve alabalık yemenin keyfine varabilirsiniz. Burada etrafı gezerken meyve bahçelerine uğramanızı tavsiye ederiz.

Rüstempaşa Camii

100009226.jpg

Rüstempaşa Camii, Sapanca’nın en önemli değerlerinden biridir. Kanuni Sultan Süleyman devrinde 1550-1560 yılları arasında yapılan bu cami, Osmanlı sadrazamlarından devlete on beş yıl bu görevde hizmet vermiş Rüstem Paşa adına yaptırılmıştır. Caminin mimarı ünlü üstat Mimar Sinan’dır. 16. yüzyıldan günümüze hakkıyla ulaşamamış bu cami ne yazık ki depremler ve diğer etkenlerden olayı zarar görmüştür.

Yapıldığı zamanlarda, burası caminin yanı sıra imaret, hamam ve kervansaraydan oluşan bir külliye halindeydi. Camii zamanla ayakta tutulabilmek için restorasyonlarla birlikte orijinalinden sonra değişikliğe uğramış ve Rumi 1146’da ikinci defa inşa edilmiştir. Mimari teknik olarak Rüstempaşa Camii’nin üstü ahşap çatı ve kiremit ile örülmüş vaziyettedir. Camiinin yan cephesinde yer alan kitabede “Rüstempaşa Camii Yapım Tarihi 1554” ibaresi bulunur. Camiinin duvarları alçaktır. Kerpiç-ahşap karışımı bir binadır. Sapanca merkezindeki Rüstempaşa Camii, 1.200 kişilik kapasiteye sahiptir.

Vecihi Kapısı

vecihiorhonkapisi1.jpg

Sapanca’nın eski Ünlüce Caddesi’nin hemen başında, Avrupa’daki taklara benzer bir yapı sizi karşılayacaktır. Kemer Mezarlığı girişindeki bu yer Vecihi Kapısı’dır. Osmanlı’dan günümüze kalan eserlerden olan Vecihi Kapısı, rivayete göre bir zamanlar İpek Yolu üzerinde yer almakta, ticaret için giriş çıkışlarda görev yapmaktaydı. Şehir içi ulaşım araçlarıyla gidebileceğiniz bu yerin Mimar Sinan eseri olduğu söylenir. Ancak hakkında derin ve kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Kapı üzerinde yer alan bir kitabede, bu eski eserin Vecihi Kapısı adı ile Rumi takvime göre 1321 yılında yapıldığı yazar. Ayrıca kitabede burada iki devre nahiye müdürlüğü yapan Yanyalı Vecihi Orhon Bey’in bu eseri yaptırttığı bilgisi yer alır.

Hasan Fehmi Paşa Camii

100008213.jpg

Sapanca’nın en gözde yerlerinden biri olan Hasan Fehmi Paşa Camii, 1887 yılında yapılmıştır. Sapanca’nın Mahmudiye Köyü’nde bulunan bu sade ve değerli eser, Osmanlı veziri Hasan Fehmi Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami yapısının mimari şekli taş, tuğla ve ahşaptır. Beyaz ve dikdörtgen şeklindeki caminin içi çok güzel kalem işlemeleriyle süslüdür. Caminin içine dört basamaklı bir merdiven çıkılarak girilmektedir. Caminin bahçesinde de eski bir şadırvan bulunmaktadır. Hasan Fehmi Paşa Camii minaresi cami içinden yukarıya yükselmektedir. Yapı, balkonludur ve üst kata tek merdivenle çıkılmaktadır.

Cami içindeki işçilik çok detaylı ve özenli olduğundan burası Sapanca’nın en değerli yerlerinden biridir. Zaman içerisindeki yıpranmalardan dolayı cami kısa bir zaman önce restorasyon çalışmasından geçirilmiş ve yeniden ibadete açılarak buraya kazandırılmıştır.

Kırkpınar

İlk zamanlarındaki adı Çizemua Hable olan Kırkpınar, Kuzey Kafkasya Çerkezlerinin Ubıh Boyu’ndan Çizemua Ailesi tarafından 1864 yılında kurulmuştur. Bugünkü Yanıkköy (Hunca Hable) ve Maşukiye (Öçbe Hable) ile birlikte kurulmuş bir mahalle olan Kırkpınar, doğası ve iklimi ile yerleşim yeri olarak değerlendirilmiştir.

1864 yılı, Kafkasya’daki direnişin son bulmasına sahne olmuştur. Çerkezlerin Türkiye’ye göç etmesi konusunda Rusya devleti ile anlaşma yapan Sultan Abdülaziz, göç konusunu görüşmek üzere Çerkezlerden saygın kişileri İstanbul’a davet etmiştir. Çizemua Hable’nin kurucusu Çizemua Musavest Bey ve beraberindeki 13 kişi saraydaki görüşmeye gitmiştir. Bu görüşme ile Kafkasya’dan gelecek ailelere zor durumda kalmamaları için makul büyüklükte bir arazi temin edileceği bildirilmiştir. Bunun üzerine bu aile, memurlar ve jandarmalar eşliğinde, İzmit’ten sonra olmak şartıyla yer beğenmek üzere yola koyulmuşlardır. Musavest Bey, Kırkpınar civarına gelindiğinde göl ve yeşilliğin oluşturduğu doğal ortamdan etkilenerek ve buranın iklimi ve yeşilliği ile Rusya’nın Soçi kentine benzeterek etkilenmiş ve yerleşmek için burayı seçmiştir. Fakat ertesi sabah yemeklerine zehir konularak hayatlarını kaybetmişler ve bu trajik olay Sultan Abdülaziz’i üzmüştür. Bunun üzerine Sultan Abdülaziz, Musavest Bey’in okuma çağındaki çocuklarını saraydaki Enderun’da eğitim görmeleri üzerine saraya getirilmesini istemiştir. Daha sonra bu kişilere devlet katında önemli görevler de bahşedilmiştir. Musavest Bey’in oğullarından biri olan Hacı Hüseyin Bey’in torunu Neslihan Hanım, Necip Fazıl Kısakürek’in eşi olmuştur.
İlk adı Çizemua Köyü anlamına gelen Çizemua Hable’de zamanla nüfusun artış göstermesi ile birlikte, daha anlaşılır bir ad konulması bir gereklilik olmuştur. Dönemin Adapazarı kaymakamı bölgede çok fazla pınar olması, köyde dünyaya gelen ilk kız çocuğunun adını Şadiye olması ve 40 sayısının Türklerce öneme sahip olması sebebiyle buraya “Kırkpınar Şadiye” adını koymuştur. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ise Şadiye adı kaldırılıp mahallenin adı sadeleştirilerek Kırkpınar olarak nihai halini almıştır.

Devamını Oku

Camii Cedid

Cami-Cedid-Camii-Sapanca.jpg

Osmanlı’nın gelişiyle birlikte Sapanca’nın da bayındır hale getirilmeye çalışıldığından bahsetmiştik. Osmanlı yapılarından biri de şimdilerde çarşıda yer alan Camii Cedid’tir. 1889 yılında inşa edilen bu cami, adını bulunduğu mahalleden almıştır. Küçük, bölgenin ihtiyacını karşılayacak büyüklükteki bu ibadethane, son zamanlarda geçirdiği restorasyonlar ile düzgün bir görünüme kavuşabilmiştir. Şimdilerde de tam merkezde yol üzerinde yer alan bu yer çarşıdaki kişilerin hizmetindedir.

Caminin çatısı ahşaptır. Buna uygun olarak içerisinde de ahşap dekorlar kullanılmıştır. Dışı taş örgü ve krem oymalı desenlerle süslü caminin içerisi de krem rengindedir. Dini levhalarla süslü caminin uzun ve geniş tipik Osmanlı ahşap pencereleri sade vitray sanatıyla bezenmiştir. Bölgeye geldiğinizde bu sade ve şık Osmanlı eserini görmenizi tavsiye ederiz.

Bizans Kalıntıları

Derin bir tarihi olan Sapanca, bir zamanlar Bizans İmparatorluğu egemenliği altında kalmıştır. O dönemden günümüze de ilçenin içinde bazı eski imparatorluk kalıntıları gelmiştir. Bizans kalıntıları ya da Bizans lahitleri olarak anılan bu eserler, Sapanca’da gezilecek yerler listenizde olması gereken tarihi ve sanat eserleridir. Sapanca’da Hükümet Konağı önünde dört adet lahit bulunur. Bu Bizans devrine ait lahitlerin ikisi 1976 yılında İlmiye Köyü civarında bulunmuştur. Diğer ikisi ise 1987 yılında TEM otoyolunun inşaatı sürerken yapılan kazılarda bulunarak bölgeye taşınmıştır. Hepsi Cumhuriyet döneminde aydınlatılan bu değerli lahitler, açık müze görünümünde dışarıda sergilenmektedir. Bu lahitlerin haricinde, Sapanca Kurtköy Köyiçi’nde Britanyalıların son kralının saklandığı kalenin tarihî kalıntıları da bulunur.

Rahime Sultan Camii

sapanca-rahime-sultan-camii.jpg

Rahime Sultan Camii de bir Osmanlı İmparatorluğu eserdir. 1892 yapımı olan cami, Sultan Abdülmecit’in dördüncü eşi Peruste Rahime Sultan tarafından yaptırılmıştır. Sapanca Uzunkum’da, Uzunkum Köyü İlköğretim Okulu’nun hemen arkasında yer alman bu eseri ziyaret etmek için merkezden 12 kilometre yol gelmeniz gerekir. Rahime Sultan Camii’ne şehir içi ulaşım araçlarını kullanarak gelmeniz mümkündür.

Cami mimarisi, yığma taş, tuğla mimari usulü yapılmıştır. Yeşil kubbeli caminin ön cephesinde kemerli pencereleri bulunmaktadır. 17 Ağustos depreminde ne yazık ki burası da zarar görmüş ve minaresi yıkılmıştır. Özgün yapısına uygun olarak onarılmıştır.

Rahime Sultan Camii kubbelidir ve içi oymalarla süslüdür. Burası, günümüzde orijinalliğini koruyan nadir eserlerdendir. Ön cephede, orta pencerenin hemen üstünde Sultan Abdülmecit’in tuğrası bulunur.

Kartepe

DSC_1494.JPG

Kartepe, Sapanca’nın kış turizmini ayakta tutan ve merkezlere yakınlığı nedeniyle turistlerin akınına uğrayan bir yerdir. Ayrıca Sarımeşe semtinde de yağlı güreşler düzenlenen bu yer, spor faaliyetleri ile oldukça canlı durumdadır. Kayak turizmi için bölgeye gelen turistler, merkezin haricinde burada da konaklayabilmektelerdir. Tıpkı Uludağ gibi, Kartepe de rağbet gören bir diğer kış sporu merkezini oluşturmaktadır. Kartepe de ülkemizin en yüksek kayak merkezlerinden biridir. İstanbul’a yakın olması nedeniyle de Sapanca tarafına gelen turistlerin ilgisini çekmektedir. İklimin de elverişli olması, Sapanca’ya turizm geliri olarak büyük katkı sağlamaktadır.

Çeşitli seviyelere hitap eden kayak pistlerinden ayrıca muhteşem bir Sapanca Gölü manzarası da görülmektedir. Kartepe Dağı’nın zirvesine ulaşabilmek için Sapanca’dan İzmit minibüslerine binip ardından Maşukiye’de indikten sonra buradan tesislere gelebilmek için taksiye binmeniz gerekmektedir.