Akdeniz ile Ege'nin Birleştiği Yer: Girit

Akdeniz ile Ege’nin birleştiği yerde Yunanistan’ın en büyük adası Girit’teyim. Girit uzun zamandır merak ettiğim, görmek istediğim bir ada idi. Bu yazımda sizinle Girit’te neler yapılır, nereler gezilir, neler yenir bunları paylaşmak istiyorum.

Ada’ya gitmek için en uygun zamanlar mayıs ve ekim ayları arası. Ben de sıcaklar basmadan mayıs başı gideyim dedim. Henüz ada turist akınına da uğramamıştı rahat rahat gezip tadını çıkardım. En kalabalık ve sıcak zamanlar ise temmuz ve ağustos ayları, bu aylar pek tavsiye edilmiyor.

İstanbul Atatürk Havaalanı’ndan Girit’e direkt uçuş bir saat sürdü. Yunan hava yolu şirketi Aegean Air ile uçuşumu gerçekleştirdim. Ayrıca İstanbul’dan Atina’ya gidip oradan da adaya uçabilirsiniz ya da Pire, Rodos ve Santorini’den feribotla da geçebilirsiniz.

Girit’te kaç gün kalınır? derseniz ben gezmek için dört tam gün ayırdım, dolu dolu birçok şehrini gezdim, ama denize de gireyim diyorsanız birkaç gün daha eklemeniz gerekebilir. Denizi çok güzel tertemiz, adada her yerden denize girilebilirsiniz. Çok güzel tesisler, plajlar var.

Avrupa'nın en eski tarihi kalıntıları Girit'te!

Girit; Minos Uygarlığı’na ev sahipliği yapmış, adada Avrupa’nın en eski tarihî kalıntıları bulunmuş. Knossos Sarayı bunların en önemlisi. Girit uzun süre İtalya, uzun süre de Osmanlılar hâkimiyetinde kalmış. Osmanlılar adayı almak için yirmi bir yıl uğraşmışlar. Dolayısıyla birçok yerde Osmanlı ve İtalyan izleri görebilirsiniz.

Tarihî kalıntılar ve plajlar dışında Yunan mutfağı da adaya gitmeniz için bir sebep olabilir. Her yer zeytin ağaçları ile kaplı, zeytinyağları da çok güzel.

Heraklion nam-ı diğer Kandiye

Adada üç tane havalimanı var. Ben Heraklion Havalimanı’na indim, adayı gezmeye buradan başladım. Heraklion’un diğer adı Kandiye.

Burada Arkeoloji Müzesi’ni gezmenizi tavsiye ederim. Yaklaşık iki saat ayırabilirsiniz, girişi ise 10 euro. Müzenin solunda az ilerinden sokağa girince alışveriş dükkânları, butik mağazaları görünce doğru devam edin, Aslanlı Çeşme’nin olduğu meydana çıkacaksınız, bir diğer adıyla Morosini Çeşmesi.

Adanın ünlü kafesi Kipkop Cafe de burada bulunuyor. Burada içi muhallebili üzeri tarçınlı bir tatlı olan ve bizdeki Laz böreğine benzeyen bougatsa’yı tadabilir Yunanistan’ın frappe’sini içebilirsiniz.

Kafenin köşeden sağa dönünce yine çarşı içinden geçerek Osmanlıdan ve Romalılardan kalma iki çeşmeyi yan yana göreceksiniz. Bu çarşı bizdeki Mısır Çarşısı gibi. İçinde birçok lokumcu, baklavacı, hediyelik eşyacı var.

Agios Minas Katedrali ve Agios Titos Kilisesi de yine buraya geldiğinizde görülecek yerlerden.

Aslanlı Meydan’dan sahile doğru giderseniz, yine birçok hediyelik eşya satıcılarını gezerek sahile inebilirsiniz. Sahilde Venedik Kalesi’ni görebilirsiniz ve birçok restoran bulabilirsiniz. Heraklion’a gelmişken, benim gibi tarih ve arkeoloji sevenlerdenseniz, yaklaşık 8 kilometre uzaktaki Knossos Sarayı mutlaka görülmeli. Burada Minos Uygarlığı’na ait kalıntıları gezebilirsiniz.

Elounda ve Spinalonga Adası

Girit’in şehirlerinden biri olan Elounda ikinci durağım oldu. Heraklion’a yaklaşık bir saat mesafede bulunuyor. Önce burada Plaka semtini gezdim. Bu semtte plaj ve kafeler var ve aanın en güzel balık restoranları da burada.

Daha sonra sahilden tekne ile 25 dakikada Spinalonga Adası’na geçtim. Bu adada yıllar boyu cüzzamlılar yaşamış. Ada cüzzamlılar adası olarak biliniyor ve onların yaşam alanlarını gezebiliyorsunuz. Bir de içeride küçük bir müze var. Adanın etrafını tam tur atarak yaklaşık bir saatte yürüyerek dolaşabilirsiniz. Ayrıca adaya girişte küçük bir kafe ve market var, isterseniz burada mola verebilirsiniz. Aşağıdaki fotoğraf uzaktan Spinalonga Adası ve altındakiler de adanın içinden kareler.

Sahilleriyle meşhur Agios Nikolaos

Elounda’dan kısa bir yolculuk sonrası Agios Nikolaos şehrine geldim. Burada deniz dar bir boğazdan içeri girmiş ve göl gibi bir görüntü oluşturmuş, etrafı kafe, restoran dolmuş. Aşağıda bu gölden bir görüntüyü size iletiyorum.

Agios Nikolas’tan çok az daha gidip Lera Petra’yı (Yerapetra) da gezebilirsiniz. Uzun sahilinde yine alışveriş dükkânları ve kafeler var. Ben biraz sahilde yürüyüp dondurma molası verdim, Yunanistan’da dondurma yemenizi tavsiye ederim. Çok güzel dondurmaları var.

Asıl adı Domenikos Theotokopulos olan ünlü ressam El Greco, Girit’te Fodele köyünde doğmuş, daha sonra Venedik’e gitmiş. İtalyanlar ona Yunan anlamına gelen El Greco ismini vermiş. Doğduğu köy Fodele’de küçük bir müzesi var ve 2 euro karşılığı bu müzeyi gezebilirsiniz. Köy portakal ağaçları ile kaplı. Köyde birçok hediyelik eşya satan yerler ve reçel satıcıları var. Köye gezmek için yaklaşık bir saat ayırmanız yeterli.

Venedikliler'in izleri... Hanya

Hanya (Chania) bir diğer önemli Girit şehri. Burada uzun zaman Venedikliler yaşamış. Şehrin dar sokakları, eski Venedik evleri ,çeşmeleri ile kendine has bir yapısı var. Hanya’da dar sokaklarda taş evler arasında gezebilir alışveriş yapabilir, sahilde bulunan kafelerde ve restoranlarda oturup deniz fenerinekarşı keyif yapabilirsiniz. Bu arada şehirdeki bizdeki Kapalı Çarşı tarzı çarşıyı da gezmeyi unutmayın derim

Aşağıda Hanya’da bir dönem kilise bir dönem cami olarak kullanılan Aghios Nikolaos Kilisesi’ni göreceksiniz. Bir köşesinde çan kulesi bir köşesinde cami minaresi ile değişik bir görüntü oluşturmuş.

Girit'in en renklisi Rethymno

Heraklion’dan yaklaşık bir buçuk saat uzaklıktakiResmo (Rethymno) da görülmesi gereken bir diğer şehir. Eski Şehir’e surların içine açılan kapıdan girerek ulaşabilir ve yine hediyelik eşyacıları, kafeleri görerek sahile inebilirsiniz. Uzun, palmiyelerle kaplı sahili, sahil boyunca uzanan kafeleri ve yine restoranları da görmelisiniz.

Benim favorim: Hersonissos

Benim sevdiğim, uzun zaman ayırıp gezdiğim bir diğer şehir ise Hersonissos şehri. Heraklion’a yarım saat mesafede. Çarşı içinde gezebileceğiniz gibi bir alt caddeye geçip sahil kısmını da gezebilirsiniz. Burada alışveriş yapabilir, kafelerde oturabilirsiniz. Yolun sonundaki kilisenin olduğu tepeye çıkıp koyu tepeden izleme imkânını ise kaçırmayın derim. Tam yolun sonunda kiliseye çıkmadan turistik trenin kalktığı bir istasyon var. 13 euro karşılığı yaklaşık bir saat kırk dakika süren şehir turu atmanızı tavsiye ederim. Bu şehir turunda da yine plajları, otelleri görebilirsiniz ve zeytin ağaçları arasında gezinti yapıp Hersonissos’un tadını çıkarabilirsiniz.

Kilise'ye çıkmadan sola dönen yolda güzel bir koy var. Ben bu koyda kahve molamı verdim. Burada kafeler bitiyor ve plajlar başlıyor. Aşağıda Hersonissos şehrindeki bu koydan bir görüntüyü paylaşıyorum.

Girit’te ne yenir, ne içilir?

Yunanistan’da nereye gidersem gideyim mutlaka frappe içerim ve dondurma yerim. Heraklion’da meşhur Kipkop Cafe’de bougatsa tadıp kahvenizi içmenizi öneririm. Bizdeki Laz böreği benzeri üzeri tarçınlı bir tatlı.

Yine Girit’e gitmişken Greek salad ve dakos yemeden dönülmezdi. Dakos, Girit’in meşhur salatası.

Bizde yapılan kanepelerin benzeri bir salata, kızarmış ekmek dilimi üzerine domates ve peynir konulup bol zeytinyağı dökülerek yapılıyor. Adanın zeytinyağları çok güzel ve satın alabileceğiniz birçok mağaza ve market var. Litresi ise 10 euro civarında.

Girit’in kendine has bir de rakısı var, adı uzo değil raki. Yunanistan’daki uzodan daha acı, sert bir tadı var. Dilerseniz siz de Girit’e gitmişken bu rakıdan tadabilirsiniz.

Gittiğiniz birçok restoranda bu raki’dan ikram olarak getiriyorlar, sek olarak shot bardağında sunuluyor.

Yunanistan döneri olarak bildiğimiz gyros burada da var. Bir öğünümü de buna ayırdım. Pita ekmeği içine döner (Tercihe göre et, domuz, tavuk çeşitleri var), caciki ve patates kızartması konulup külah gibi sarılarak yapılıyor, gerçekten lezzetli idi.

Bunların dışında adadan peynir çeşitleri, adanın iç kısımlarından ise şarap alabilirsiniz, salyangoz da tadabilirsiniz. Salyangozun kızartma ya da zeytinyağlı çeşitleri var.

Girit’e gitmişken Santorini’ye de geçebilirsiniz. Girit, Santorini’ye feribotla bir buçuk saat mesafede, ister günübirlik ister birkaç gün kalmalı gidebilirsiniz. Her gün karşılıklı seferler mevcut. Yeni rotalarda görüşmek dileğiyle bu günlük benden bu kadar.