Düsseldorf, Almanya’nın en güçlü şehirlerinden biri. Biz de öncelikle Düsseldorf limanına yanaştık. Limanın tam karşısında ise Adalet Sarayı var.
Almanya’nın en önemli sanayi şehirlerinden biri olan Düsseldorf, yeni bir şehir. Kentte sürekli sanayi fuarları gerçekleşiyor. Bu nedenle bir fuar şehri aynı zamanda...
600 bin kişilik nüfusa sahip olan kent, dünyada Milano’dan sonra gelen en popüler moda kenti olarak biliniyor. Sokak aralarında yürürken tasarım mağazalarında dikkatimi çekenler de bunu doğruluyor.
Futbol topundan şapka ve kibritlerden kolye bir hayli yaratıcıydı.
Düsseldorf’a coğrafi olarak en yakın olan büyük Alman kenti ise Köln. İki şehir de aynı havaalanını kullanıyor. Ama her nedense bu iki şehir birbiriyle hiç iyi anlaşamıyormuş. Sürekli bir rekabet halindeler...
Düsseldorf; sanayi, moda ve de medya anlamında çok daha fazla gelişmiş. Ancak sahip olduğu meşhur Köln Katedrali ile Köln de turizm açısından çok dikkat çekiyor.
Gemi ile Düsseldorf’a gelirken gördüğümüz pek çok fabrika bacası, bir sanayi şehrine girdiğimizi hissettiriyor. Bu nedenle ekonomisi oldukça iyi ancak tüm dünyadaki ekonomik kriz, burayı da etkilemiş. Sosyal imkânlar son yıllarda daralmış.
Biz yine dönelim kente… Yolda bina tadilatı için bir sokağa park etmiş vinç görüyoruz. Sokağa zarar vermemek için plastik ayakların üzerinde duruyordu. Çünkü burada kamu malına zarar vermenin bedeli oldukça yüksek. Almanya tam bir kurallar ülkesi…
Şehirde dikkatimi çeken bir diğer nokta ise yönlendirme tabelaları idi ve bu tabelalar sadece yayalar ve araçlara yönelik değil, aynı zamanda bisikletliler için de mevcut.
Avrupa’nın en uzun bar sokağı da burada yer alıyor.
Kölnlüler ile Düsseldorflular arasındaki çekişme, bira içme alışkanlıklarına da yansımış. Bira markaları bile farklı. Köln’de Düsseldorf, Düsseldorf’ta Köln birası bulunmuyormuş.
Düsseldorf’un en popüler biraları Düssel ve Fassbrause.
Fassbrause’nin tadı oldukça acı, rengi koyu. Tadının acılığını almak için içine tuz ve karabiber koyularak içiliyor. Biranın yanındaysa en çok sosis ve patates tüketiyorlar. Bir de kentte mayalı hamur ile yaptıkları ekmek ve çörekler nefis. Pazar yerine yakın olan Hınkel isimli ekmek fırınına uğrayıp değişik lezzetler deneyebilirsiniz. İnsan tok olsa da bu ekmek fırınının önünden geçerken birden acıkabiliyor.
Buradan biraz daha ilerlediğinizde pazar yerine ulaşabilirsiniz. İlk dikkati çeken çok düzenli ve tertemiz olması… Ancak fiyatlar çok yüksek; ½ kg domates 4,4 Euro, ½ kg çilek 2,5 Euro, ½ kg kayısı 2,95 Euro, ½ kg kiraz 3,95 Euro.
Ren Nehri’nin küçük bir kolu olan Düssel Deresi’nin iki yanında uzanan Königsalle, kentin en büyük alışveriş caddesi. İsmi Kral Yolu, Kral Caddesi anlamına gelen bu caddede sağlı sollu büyük alışveriş merkezlerini ve ünlü markalara ait mağazaları görmek mümkün.
İnsana ve sanata çok büyük değer veriyorlar. Bu değere örnek olarak da o sokakta gösteri yapan bir sokak sanatçısını heykelleştirerek, kentin en hareketli yerlerinden birine yerleştirmiş ve ölümsüzleştirmişler.
Bu yazıda ben biraz kendi gözlemlerimi yazdım. Kentte tabii ki görülmesi gereken çok önemli yapılar da var. Opera Binası, Belediye Binası, Rhine Kulesi, Stadttor, Gehry Binası, Altstadt bölgesi, Marktplatz, Mary Sütunu, Andrea Kilisesi, Schlossturm Kulesi, Girardet Köprüsü, Tritonebrunnen Çeşmesi, St. Lambertus Kilisesi ve kentin biraz dışına doğru yer alan Benrath Sarayı bunlar arasında sayılabilir.