Düsseldorf, Kültür ve Sanat Kenti

Düsseldorf ile Köln arası tren ile yaklaşık 25 dakika sürüyor. Düsseldorf tren istasyonu Köln’deki gibi şehrin göbeğinde olmasa da, şehir merkezine 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Tren istasyonu yanında İbis otel var. Tren istasyonundan çıktığınız gibi bir reklam panosu üzerine yapılmış olan paparazzi heykeli sizi fotoğraflıyor gibi duruyor.

Düsseldorf’da her bütçeye göre oteller bulunabiliyor. Düsseldorf merkez istasyonuna 5 dakika mesafede bulunan Hotel Stadt München, Düsseldorf’un ünlü alışveriş caddesi Königsalle’ye oldukça yakın. Şehir merkezinde konaklamak ve ulaşım ağlarına yakın olmak isteyenler için uygun bir seçim olacaktır. Bu otele alternatif olarak aynı konumda yer alan Novum Hotel Madison’ıda düşünebilirsiniz.

Düsseldorf’ta konaklama için kısıtlı bir bütçeniz var iseKönigsalle Caddesi’ne 4 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan ve çevresinde birçok restoran ile alışveriş noktası bulunan Select Suites & Apartments gayet uygun bir tercih olabilir. Eğer biraz lükse kaçmak ve 5 yıldızlı bir otelde kalmak istiyorsanız da, Derag Livinghotel De Medici uygun oteller arasında. Şehir merkezinde ki Ren gezinti yeri ve Eski Kent bölgesinde yer alan otel, Kuntshalle Galerisi ve Deutsch Oper Am Rhein gibi kültürel mekanlara da çok yakın bir lokasyonda bulunuyor. Bu otellerin yanında Düsseldorf’ta bulunan diğer otellere göz atmak için ise buradan booking.com’a girerek Düsseldorf otellerini inceleyebilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.

Düsseldorf gerek doğası, gerek tarihi eserleri, gerekse sanatsal etkinlikleri ile mutlaka görülmesi gereken bir şehir. Düsseldorf’u keşfe Media Harbour’dan başlayabilirsiniz. Çünkü burada yer alan 172 metre yüksekliktekiRhine Kulesine çıkarak Rhein Nehri ve Düsseldorf manzarasını fotoğraflayabilirsiniz. Bu kulenin yanında Kuzey Rhine tarafında Westphalian Parlamento binası var. Yine bu çevrede Avrupa’nın en iyi ofis binası ödülünü alan Stadttor’u da görebilirsiniz.

Eski Rhine limanı yeniden yapılandırıldığı dönemlerde gelecekteki kullanıma yönelik binalar inşa etmişler ve burada birçok mimar ve mühendisin kendi yaratıcılıklarını uygulamasına fırsat verilmiş. Şu an bu bölgede birçok TV kanalı, radyo istasyonu, dijital ajanslar, reklam ve medya ajanslarının merkezleri bulunuyor.

Şehrin güney tarafında bulunan ve merkezden tren ile sadece 6 dakikalık mesafede bulunan 1756-1773 senelerinde yapılmış olan Benrath Sarayı ve Parkı da görülmesi gereken yerlerden. Bu saray döneminde Carl Theodor’un av sarayı olarak 60 hektarlık bir alan üzerine barok tarzında inşaa edilmiş. Bu sarayın mimarı olan Nicolas de Pigage aynı zamanda Hofgarten parkını da yapmış. Bu sarayda 18.yy’ın 2. yarısına ait mobilyalar, resimler ve porselenleri görebilirsiniz. Bu sarayın doğu kanadındaki bölümü Avrupa bahçecilik sanatı müzesi, batı kanadındaki bölümü ise Doğal bilimler müzesi olarak hizmet veriyor.

Şehirden metro ile 20 dakika uzaklıkta ise sizi ortaçağa sürükleyecek olan Barbarossa’nın imparatorluk sarayı “Kaiserswerth”I ziyaret edebilirsiniz. Tabii ki sarayın tamamı değil şu an kalıntıları mevcut. Şu an 50 metre uzunlukta ve 4,5 metre kalınlıktaki duvarlarını görebilirsiniz. Ancak burası olmazsa olmazlarından değil. Özellikle kısıtlı zamanı olanlar için şehrin içi kesinlikle daha cezbedici.

Düsseldorf’un en hareketli caddelerinde Königsallee’de birçok mağaza, alışveriş merkezi yer almakta. Bu caddenin ortasından ise insan yapımı nehir havası verilmiş bir göl bulunmakta. Bu gölün kuzey kısmında yer alan Tritononbrunnen çeşmesi ise şehrin simgesi haline gelmiş olan eserlerden.

Bu heykelde denizi temsil eden deniz savaşçısı anlatılıyor. Buranın eski adı Kastanienallee, chestnut bulvarıymış ama 1851 sonrası Königsallee, Kral bulvarı olarak değiştirilmiş. Bu caddede yer alan Kaufhof binası ise Almanya’nın ilk department store’u olarak geçiyor. Köşede yer alan ‘Slim Matilda’ saati ise şehrin buluşma noktalarından.

Buradan eski şehre ilerlerken Heinrich-Heine-Allee’ye geliyorsunuz. Bu caddenin sol tarafında Almanya’nın en eski ve yüksek ofis binalarından biri olan Wilhelm-Marx-House’u (1922-24) göreceksiniz. Hemen ileride de Heine Platz. Ben gittiğim dönemde burada Jazz festivali vardı. 3 gün boyunca burada konserler veriliyordu. Meydanda hem konseri dinleyen, hem güneşlenen bir çok insan vardı.

Eski şehir, şehrin en renkli bölgelerinden. Flinger caddesinden devam edip, sağa Hunsrücken caddesine dönüp Carsch-Haus’a ulaşıyorsunuz. Onun sonunda ise Rhine nehri sırasında tyer alan en güzel barok tarzı kiliselerden biri olan St. Andreas kilisesine ulaşıyorsunuz.

Yine eski şehirde yer alan Bolker caddesi en hareketli caddelerinden çok fazla restaurant ve bar var. Tabii bol bol döner-kebapçı da görebiliyorsunuz. Bu cadde aynı zamanda ünlü şair Heinrich-Heine’nin doğduğu yer. Bu caddede bir de Neander protestan kilisesini görebilirsiniz.

Bolker caddesinin sonuna doğru yürüdüğünüzde ise Marktplatz’a ulaşıyorsunuz. 1933 senesinde yapımına başlanıp, 1940 senesinde bitirilen Town Hall da Marktplatzda yer alıyor. Bu bina üzerindeki sarmaşıklar ile meydana farklı bir ruh katıyor. Meydan’ın ortasında atın üzerinde yer alan Jan Wellem’in bronz heykeli yer alıyor. Marktplatz’dan Rhine nehrine doğru yürüyebilirsiniz. Ben gittiğim dönemde bu meydanda da konser vardı.

Şehrin havası, ortamı o kadar büyüleyiciydi ki, kendinizi müziğin sesine bırakıp duyduğunuz melodileri izleyerek şehri keşfedebilirsiniz. Her sokağın sonu farklı bir aktivitenin yapıldığı bir meydana ya da bir başka caddeye açılıyor.

Eski şehir bölgesi dar bir alanda yan yana 260 tane bar/pub’a ev sahipliği yaparak, dünyadaki en uzun bar sırası olarak gösteriliyor. Burada elektronik müzik yapandan, jazz barlara, latin clublardan chillout’a her tarz bar bulunmakta.

Düsseldorf tam anlamıyla kültür ve sanat kenti. Birçok sanat galerisinin yanında Deutsche Oper am Rhein (Opera), Düsseldorfer Schauspielhaus (Tiyatro binası) ve Tonhalle (Konser salonu) da gezilecek yerlerden.

Eski şehir bölgesinde bulunan 13.yy’dan kalma Sankt Lambertus Bazelikası, 17.yy’dan kalma Berger kilisesi, Johannes kilisesi ve Kreuzherren kilisesi de görülmeye değer.

Rheine nehri kenarı ve bu ana nehre dökülen aynı zamanda şehre ismini veren Düssel nehri kenarı kafeler ile dolup taşıyor. Düssel nehri üzerindeki köprünün yanındaki anıt 1288’de yapılmış olup şehrin tarihine ithaf edilmiş. Rheine nehri manzaralı basamaklarda oturup gün batımını izleyenler arasına katılmamak mümkün değil.

Son olarak ise sanat ve antika severlere Carlstadt bölgesini önerebilirim. Düsseldorf herkesin kendi ilgi alanına yönelik farklı aktiviteler bulabileceği nadir şehirlerden.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni