Arnavutluk ve Skenderbeu

Skenderbeu? Sakın İskender Bey olmasın. Şu sıralar her Beşiktaşlı’nın aklına takılan garip bir benzerlik değil mi? Evet, aslında İskender Bey. Ama Büyük İskender değil. Bu farklı. Gene de hikayesini duyunca isminin kaderi olduğunu düşünmeden edemeyeceksiniz.

Avrupa Ligi kuraları açıklandığından beri bu Arnavut takımının adını sık duyar olduk. Böyle olunca “Galiba ben bu konuda bir şeyler biliyorum.” diye düşümdüm. Aslında Tiran gezisini bu şekilde kaleme almak hiç aklıma gelmemişti. Ama sanırım tam yeri tam zamanı. Takım adını Arnavutların en büyük halk kahramanı İskender Bey’den alıyor. Onun çok ilginç bir hayat hikayesi var. Hatta Arnavut bayrağındaki iki başlı kartal da onun geldiği soylu aile olan Kastriotilerin armasından gelir. Tiran seyahatim boyunca hakkında bir sürü hikaye dinledim. Döndükten sonra da merakım devam etmişti. Bu yüzden hakkında birçok makale okudum.

Tiran seyahatim bana Balkanlardaki Osmanlı tarihine farklı bir gözle bakma fırsatı vermişti. İskender Bey’in izinden içinde dört dolandığım ortaçağ tarihi artık lise sıralarındaki kadar sıkıcı ve klişe gelmiyordu. Bu seyahat sayesinde tanıdık gelen hikayeleri başkalarından dinlemiş oldum. Ama gerçek bizim bildiğimizden biraz farklı. İskender Bey neredeyse 40 yıl boyunca Osmanlılar’ın Arnavutluk’u fethetmesini engellemiş. Tarihte vur kaç taktiğinin en başarılı uygulayıcılarından biri olmuş. Adını tarih kitaplarımız yazmaz ama o Balkanlardaki ilerleyişin önündeki en büyük dirençti. Ünü de buradan geliyor. Hatta Ortaçağ Avrupa’sında Hristiyanlık’ın en büyük koruyucusu olarak görülmüş. Voltaire onun taç giymemiş en büyük krallardan biri olduğunu yazmıştır. Taçsız kral. Konu gene futbola geldi.

İskender Bey’in hiçbir zaman bir tacı olmadı ama çok ilginç bir başlığı vardı. Başlığın da gene ilginç bir hikayesi var. İskender Bey bir Osmanlı kuşatması sırasında ovada kurulmuş ordugahın üzerine gece karanlığında büyük bir keçi sürüsü gönderir. Karanlıkta baskına uğradıklarını sanan askerlerin kargaşa yarattığı bir anda İskender Bey şövalyeleriyle beraber ters bir yönden saldırıya geçer. Bu baskın Osmanlı ordusunun büyük kayıp vermesine neden olur. Kuşatma kalktıktan sonra İskender Bey nalbantlara demir bir başlık döktürür. Kaskın üzerine o gecenin onuruna bir keçi kafası yaptırır. Beşiktaşlılar dikkat ederse, bu başlık Skenderbeu futbol takımının armasında da görülüyor.

İskender Bey’in gerçek adı George’dur. Burası onun hikayesini daha da ilginç yapan kısım. İskender Bey aslında devşirme bir Osmanlı kumandanıydı. II. Murad onu daha on sekiz yaşındayken, o zamanlar Arnavutluk’un hakimi olan babasından rehin olarak alıp saraya getirtmişti. Tıpkı Kont Drakula efsanesine konu olan Vlad Tepeş gibi. George yetenekleriyle sultanın gözüne girip kısa sürede büyük bir kumandan oldu. Osmanlı adına bir çok zafer kazandı. II. Murad’ın ona İskender adını verirken Büyük İskender’den ilham aldığı söylenir. Fakat İskender Bey tarihsel bir Arnavut inadı örneği sergiler. Osmanlı’ya ihanet edip bir zamanlar babasının olan kaleyi ele geçirip bağımsızlığını ilan eder. Osmanlı bu kaleyi ancak İskender Bey öldükten sonra düşürür. Bu kale Tiran yakınlarında bir dağın kayalık yamaçlarında beyaz taştan inşa edilmiş görkemli bir yapıdır. Adına KrujaKalesi denen bu yer ülkenin en turistik yerlerinden biridir. Kalenin içerisinde İskender Bey anıtı yer alır.

Beşiktaş bütün bunlardan nasıl bir ders çıkarmalı? Bilmiyorum. İskender Bey kaskındaki keçi kadar inatçı, taçsız bir Arnavut kralı. Vur kaç yaparak Osmanlı’yı 40 sene oyalamış eski bir Osmanlı paşası. Benden söylemesi. Mücadele 500 yıl sonra kaldığı yerden devam edecek gibi gözüküyor. Umarım Skenderbeu Beşiktaş’ı, İskender Bey’in Fatih Sultan Mehmet’i uğraştırdığı kadar uğraştırmaz.

Yazarın diğer yazıları için kişisel blogu: www.gezegendebiryer.com