Balkanlarda Hafta Sonu Kaçamağı: Tiran

Bir havayolu şirketinin yaptığı mevsim kampanyası ile bir anda kendimi Tiran için uçak bileti alırken buldum. Başta Tiran hakkında pek bir bilgim yoktu. Küçük bir şehir olduğu ve hafta sonu için yeterli olacağını biliyordum sadece. Bu yüzden iki günlük bir seyahat için Tiran yollarına düştüm.

Uçak saatimizin geç olması nedeniyle şehir hakkında ilk öğrendiğim şey toplu taşıma sorunuydu. Havaalanından şehir merkezine belirli saatlerde otobüs var. Bize söylenen sabah 6:30 ile akşam 6:30 arası oluşuydu. Eğer bu saatler dışında orada olacaksanız ya da havalanıyla işiniz olacaksa taksiye başvurmanız gerekiyor. Havaalanı taksileri şehir içindeki taksilere oranla daha pahalı. Örneğin; havaalanından şehir merkezine 2500 Lek, yaklaşık 66 TL'ye giderken; şehir merkezinden havaalanına 1500 Lek'e, yaklaşık 40 TL'ye gittik. Taksiler pazarlığa açık, rahatlıkla pazarlık yapabilirsiniz. Yalnız ufak bir dip not taksicileri gerçekten asabi insanlar. Fazla sinirlendirmemeye dikkat edin :)

Şimdi gelelim Tiran'a. Biz Tiran'ın "Ish-Blloku" bölgesinde, popüler olan bir hostelde konakladık. Ish-Blloku ya da diğer adıyla Blloku şehir içinde bulabileceğiniz en güzel kafeler ve barlarının bulunduğu bir bölge. Şehir merkezi sayılan İskender Bey Meydanı'na yaklaşık olarak 10 dakikalık bir yürüme mesafesinde bulunuyor. Şehirdeki ilk gecemde taksi beni bu meydanda bıraktığında insanların erkenden uyuduğunu ve şehrin ölü olduğunu düşünmüştüm. Ama bu caddeye geldiğimde aslında insanların burada toplantığını ve genç nüfusun neredeyse tamamının burada olduğunu gördüm. Bu yüzden şehirdeki akşam/gece hayatınızın bu bölgede geçeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Birçok kafeden yüksek sesli müzik sokakları doldurup taşıyor.

Şehir içinde börek kültürünün ve dilim pizza kültürünün yaygın olduğunu göreceksiniz. Özellikle börek kültürü, şehrin yerleşik bir yemek kültürü diyebiliriz. Ufak dükkanlar içinde satılan börekler kahvaltı için hem ideal hem de uygun. Biz kahvaltılarımızı tesadüfen bulduğumuz, tadını çok sevdiğimiz ve size önerebileceğim Taiwan Center'ın önünde bulunan ışıkların hemen sağında kalan küçük bir börekçide yaptık. İki börek ve bir ayran için 140 lek ödedik. Bu da yaklaşık 4 TL'ye denk geliyor. (Domatesli börek favorimdi.) Genel olarak yeme içme konusunda sıkıntı yaşamazsınız. Damak zevkleri bizimkine oldukça yakın. Yemekleri de öyle. Yerel denebilecek çok fazla tat, lezzet yok zaten.

Kahvaltımızı da ettiğimize göre turistik mekanları anlatmaya başlayabiliriz. Tiran'ın merkezi tasarlanırken Vatikan'ın meşhur Aziz Petrus Meydanı'ndan ilham alınmış. Bu bölgede görebileceğiniz tüm turistik mekanlar bu meydan boyunca devam ediyor. Başlangıç noktasını Doğal Tarih Müzesi kabul ederek yolculuğumuza başlayalım.

Doğal Tarih Müzesi

Doğal Tarih Müzesi, giriş kapısında bulunan ünlü mozaikle Tiran denince akla gelen ilk mekanlardan biri. Müzenin giriş ücreti için 200 Lek, yaklaşık 6 TL. Müze içerisinde gezintiye Arnavutluk toprakları içinde bulunan ilk yerleşimlerden, Antik çağlardan kalan kalıntılarla başlayarak Arnavutluk'un bugününe nasıl geldiğini, nasıl süreçlerden geçtiğini ve bu topraklarda yaşayan her olayı tek tek öğrenerek gezintinize devam ediyorsunuz. Müzeyi gezmeyi bitirip, dışarı çıktığınızda giriş kapısındaki mozaiğin anlamını iyice kavramış oluyor, daha bir hayran oluyorsunuz. Ayrıca bu müze içerisinde kendi tarihimizden de bir şeyler görebiliyoruz. Osmanlı yazışmaları, savaşların resmedildiği gravürler, vs ile müze içinde karşılaşıyoruz.

Müzenin kapısından çıktığınızda sizi tam karşınızda İskender Bey Heykeli selamlıyor. Zaten bu meydanın adı da İskender Bey Meydanı. Bizim orada bulunduğumuz tarihte bu meydanda çalışmalar vardı. Yıllardır aynı görüntüden rahatsız olan belediye, bu meydan için yeni bir alan tasarlamış ve bunun çalışmaları yapılıyordu. İskender Bey hakkında ufak bir bilgi verecek olursam da kendisi Arnavutların ulusal kahramanıdır. Arnavut halkı için büyük emekler harcamış, halkını bir arada tutmuş ve dış tehditlere karşı savaşmıştır.

Doğal Tarih Müzesi'nin sol tarafında Opera Binası'nı görürsünüz. Buranın bize turistik olarak da gezilebildiği ama akşam bir temsil olduğu için içeride prova olduğu ve girilemeyeceği söylendi. Bu yüzden içeriyi göremedik maalesef. Siz yine de oradayken şansınızı deneyebilirsiniz. Turist Bilgilendirme Merkezi de bu bina sınırları içinde yer almaktadır. Herhangi bir ihtiyacınız ya da bilgi almak istediğiniz bir şey olursa onlara da danışabilirsiniz. 

Meydanda bulunan bir diğer turistik mekan da Enver Hoca Camii. Günümüzde halen ibadete açık olan bu camii merkezde bulunuyor olması ve giriş kapısında bulunan güzel işlemeleriyle görülmeye değer bir diğer durak oluyor.  Camiinin hemen arkasında saat kulesi bulunuyor. Burası meydanı bu kadar yakından görebileceğiniz en yüksek bina. 100 Lek'e kuleye çıkabilir, meydana bir bakış atabilirsiniz. 

Saat Kulesi & Enver Hoca Camii

Meydanı çevreleyen diğer önemli binalar ise bakanlıklara ait. Bu bakanlıkların arasından kıvrılan yol aşağı doğru ilerliyor. Burası Dëshmorët e Kombit Caddesi. Bu yoldan ilerlediğinizde ilk olarak sol tarafınızda Murat Toptani Caddesi ile karşılaşıyorsunuz. Bu cadde genel olarak araç trafiğine kapalı, yürüyüş alanı olarak kullanılıyor. Cadde içinde hediyelik eşya dükkanlar ve Eski Tiran Kalesi'nden kalan kalıntılar bulunuyor. Caddenin sonu Arnavut şair Fan Noli'nin heykelinin içinde bulunduğu bir parka bağlanıyor. Parkı sağınız kabul ettiğimizde solunuzda bir otel var. Bu otelin şöyle bir özelliği var. Diğer yola bakan köşe cephesinde Kaplan Paşa'nın türbe mezarı bulunuyor. Otel bu mezara zarar vermeden hatta bir köşesini içeri alarak inşa edilmiş. Bu arada bu otelin önünde Kuveyt ile Arnavutluk arasındaki ilişkileri temsil eden Dostluk Anıtı bulunuyor. Şehrin bir çok yerinde bu dostluk için yapılmış olan sebillerle de karşılaşabiliyorsunuz.

Kaplan Paşa Türbesi

Otelin Önünde Bulunan Kuveyt İle Dostluk Anıtı.

Eğer parkın önündeki yoldan karşıya geçerseniz, aşağı inen Arnavut kaldırımlı bir yol göreceksiniz. Bu yoldan ilerlediğinizde yolun, bir Osmanlı yapımı olan Tabancalar Köprüsü'ne bağlandığını göreceksiniz.

Tabancalar Köprüsü

Biz az önce geldiğimiz, meydanın devamı niteliğinde olan Dëshmorët e Kombit Caddesi'ne dönelim. Kaldığımız yerden devam ettiğimizde caddenin sağ tarafında Ulusal Sanat Galerisi ve önünde bulunan, şehrin başka bir ikonlaşmış yapısı "The Cloud" (Bulut) sol trafında ise "Bağımsızlığın 100. Yılı Anıtı" yer alıyor. Bu anıt Rinia Parkı sınırları içerisinde kalıyor. Rinia Parkı, aynı zamanda şehrin başka bir ikonik yapısı olan Taiwan Center'ı da bünyesinde bulunduruyor. Taiwan Center, önünde bulunan süs havuzu ve lezzetli restorantları ile ünlenmiş ayrı bir yapı. Hava güzel olduğunda süs havuzunun kenarında ufak bir panayır havası ile çocuklar için hazırlanmış oyuncaklar açılıyor ve burada ufak bir lunapark oluşuyor. 

The Cloud Pavilion - Bulut

Bu parkın hemen arka kısmında Mesih'in Dirilişi Ortodoks Katedrali yer alıyor. Katedral gerek mimari duruşu gerek de gece aydınlatmaları ile oldukça dikkat çekici ve görülesi bir yer. Hala ibadethaneye açık olan bu katedral, kuş bakışı bakıldığında meydanın sol tarafında yani camii'nin hemen çaprazında kalıyor. İskender Bey Meydanı'ndan biraz daha içeride olsa da, meydandan da görülebilen bir mimariye sahip. Şehir içinde ard arda hem ezan hem çan sesine şahit olabiliyorsunuz. Bu da şehirdeki hoşgörünün bir temsili oluyor.

Mesih'in Dirilişi Ortodoks Katedrali

Dëshmorët e Kombit Caddesi'nde kaldığımız yerden devam ettiğimizde, şehrin içinden geçen Lumi Nehri'nin üstünden geçiyoruz. Oldukça uzun bir hatta ama küçük bir ene sahip olan bu nehir, şehir içinde geçebileceğiniz köprülerle güzel bir görüntü oluşturuyor. Yürümeye devam ettiğimizde bir sonraki durağımız Enver Hoca Piramidi ve önünde bulunan Barış Çanı oluyor.

Enver Hoca Piramidi.

Zamanında ülkeyi diktatör bir rejimle yöneten Enver Hoca'nın ölümünden sonra kızı tarafından yapılmış bu bina günümüzde bakımsız ve sadece turistik bir mekan olarak kullanıyor. Dilerseniz piramidin eğimli duvarlarından yukarı çıkabilir ve şehre piramit tepesinden bakabilirsiniz. Yalnız inerken dikkatli olmanız gerekli. Eğitimli ve yüksek bir zeminden ineceksiniz. Yine de çıkmanızı tavsiye ederim. Zaten yerli küçük çocukların bile çıkabildiğini gördüğünüzde sizde gaza gelip çıkıyorsunuz :)

Caddeden aşağı doğru yürümeye devam ettiğinizde önünde Avlonyalı İsmail Kemal Bey'in olduğu bir park göreceksiniz. Bu park içinde Tiran için çok bahsedilen yeraltı sığınaklardan birkaç tanesini görebilir, dilerseniz içine girebilirsiniz. (Bu arada İsmail Kemal Bey, Arnavutluk devletinin kurucusudur.)

Caddeden bu kadar aşağı doğru yürüdüğünüze göre caddenin sonuna, yeni bir meydana gelmiş olmalısınız. Geldiğiniz bu meydanın adı Rahibe Teresa Meydanı. Meydanın tam göbeğinde bulunan bina ise Tiran Politeknik Üniversitesi.

Tiran Politeknik Üniversitesi

Üniversite binasını kuzey kabul ettiğinizde batı tarafınızda Ulusal Arkeoloji Müzesi, doğu tarafınızda ise Grand Park'ın girişi bulunacaktır. Üniversitenin hemen yan tarafından giriş yapabileceğiniz bu parkın içinde oldukça büyük bir göl bulunmaktadır. Aynı zamanda amfitiyatro, eğlence alanı gibi bölümleri bulunan bu parka Arnavutlar güzel havalarda akın ediyorlar. Akşamları göl kenarında yürüyüş yapan insanları da görebilirsiniz.

Şehrin alışveriş yapabileceğiniz, en uzun caddesi Myslym Shyri'dir. İki tarafı mağazalarla çevrili olan bu cadde meydana oldukça yakın olup, Rinia Park'dan içeri girdiğinizde karşınıza çıkacaktır. 

İskender Bey Meydanı'nı arkanıza alıp, Saat Kulesi ve caminin önündeki sokaktan devam ederseniz "Eski Şehir" bölgesine ulaşırsınız. Burada semt pazarı diyebileceğimiz bir pazar bulunmaktadır. İnsanların meyve, sebze hatta kahvaltılık alış verişlerini ağırlıkla buradan yaptığını görebileceksiniz.

Şehir merkezinden biraz uzaklaşıp, farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız kesinlikle Dajti (Dayti) Dağını ziyaret etmelisiniz. Saat Kulesi'nin hemen arka tarafından kalkan "Porcelani" isimli otobüse binerek yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuk yapıyorsunuz. Otobüs için ödediğiniz bilet ücreti 40 Lek, yani yaklaşık 1 TL. Otobüsün son durağında indiğinizde, otobüsün hemen arka tarafında "Dajti Ekspres" yazan servisler göreceksiniz. Bu servisler sizi ücretsiz olarak teleferiğe götürecektir. Teleferik ücreti ise gidiş dönüş 800 Lek, yaklaşık 21 lira. Dönüşünüzü de aynı şekilde yapabilirsiniz. Ücretsiz servisle sizi ilk aldığı yerde inebilir, otobüsten indiğinizden yerden aynı otobüse binerek şehre gidebilirsiniz.

Dajti & Teleferik

Teleferik ile dağa yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuk yapıyorsunuz. Dağın vardığınız noktası denizden 1280 metre yüksekte. Burada dilerseniz ata binebilir, yürüyüş yapabilir, kafesinde vakit geçirebilir ya da sadece şehri izleyerek fotoğraf çekebilirsiniz. Hatta vaktiniz varsa dağ içinde ayrılmış arazilerden birinde kamp bile yapabilirsiniz. Şehrin tepeden görünüşü, dağlara bu kadar yakın olmak ve saf oksijen almak deneyimleniz gereken bir his. Üstelik tek bir nefeste yapacağınız 15 dakikalık bir teleferik yolculuğu da var. Bunu şiddetle tavsiye ediyorum.

Dajti - 3

Dajti - 2

Teleferiğe oldukça yakın bir alanda olan Bunk.Art'ı ziyaret edebilirsiniz. Yer altı tünelleri şeklinde sığınaklardan oluşan bu alan şehrin en ilgi çekici mekanlarından.

Yeme-içme konusunda birkaç mekan önerecek olursam, yerel lezzetler denemez istiyorsanız Eski Şehir'e doğru yürüdüğünüz yol üzerinde "Oda" isimli bir restoran var. Fiyatları normal düzeyde. Burayı deneyebilirsiniz. Sakatat ağırlıklı bir menüsü olsa da, vejeteryanlar için seçenekleri de var.

Konsept bir kafede kahve içmek isterseniz şehrin birçok yerinde şubesi olan "Mon Cheri"yi öneririm. Özellikle Blloku bölgesinde, Pjeter Bogdani Caddesi'nde olan şubesi favorim. İçerinin dizaynını çok beğenceksiniz.

Meydana yakın olsun, tatlıları da güzel olsun derseniz Kaplan Paşa Türbesi'nin önündeki ışıklarda bulunan "Sophie"yi beğenirsiniz.

Akşam eğlencesi için bar önerisi isterseniz bölgenin en popüler olan barı "Radio Bar"ı öneririm. Damsız almama gibi bir durumları var ama turist olduğunuzu gördüğünüzde azıcık da ısrar ederseniz direk girebiliyorsunuz. 

Pizza yemek isterseniz hemen Pjeter Bogdani Caddesi'nin girişinde bulunan "La Pizza Mia"yı önerebilirim.

Daha elegant bir yer olsun derseniz Sky Tower ya da Taiwan Center'da yemek yiyebilirsiniz.

Dilim pizza istiyorum derseniz, Enver Hoca Piramidi'nin hemen karşı kaldırımında bulunan seyyar büfeden alabilirsiniz. Oldukça lezzetli pizzaları var.

Tüm bunların dışında aradığınız birçok şeyi Blloku bölgesinde bulabilirsiniz.

İyi eğlenceler...

Burakkyt

Yazar Hakkında

burakben

Lise sıralarındayken keşfettiğim ve hayranı olduğum Goethe der ki: "Gezgin bir yere varmak için değil, keşfetmek için seyahat eder." Aslında bütün yaşamımızın da bir seyahat olduğunu düşünürsek ama