Merhaba sizlere sabah döndüğüm Bahreyn gezimin anılarını sıcağı sıcağına paylaşmak istiyorum ki aradan süre geçtikten sonra unutulanlar olmasın. Bahreyn’e giderken klasik bir turizm ülkesi olmadığı için çevremdekilerden “Neden Bahreyn?” sorularına maruz kaldım. Ben gezdiğim yerler arasında ülke ayırt etmiyorum hatta gittiğim yer turistik bir yer değilse daha fazla keyif alıyorum zaman zaman. Bu kadar gevezelikten sonra ana kısımlara geçebiliriz.
Bahreyn’in başkenti Manama’ya Türkiye’den ulaşım çok rahat. Çeşitli Türk havayollarının neredeyse her gün seferleri var. Yol yaklaşık 4 saat sürüyor. Bahreyn’de Bahreyn dinarı geçiyor. Bu konu önemli, dikkat etmeniz gerekenleri aşağıda açıklayacağım. Bahreyn’e hangi mevsimde gittiğiniz çok önemli. Kasım ve mart ayları arasında gitmenizi öneriyorum aksi takdirde sıcaktan duramayacağınız bir ülke. Hafta sonu rotası için gayet yeterli olacak bir ülke. Bu kadar girişten sonra gelelim neler yaptığımıza.
Uçağımız sorunsuz bir biçimde Manama’ya vardı. Otelden transfer istemedik. Taksi ile anlaşarak otelimizin de bulunduğu şehir merkezine 10 Bahreyn dinarı’na (100 TL) vardık. Muhtemelen taksimetre açtırsak daha ucuza gelecektik. Tabii bunu daha sonra anladık. Otelimiz alışveriş merkezleri bölgesinde bulunan dünyada zincir otellerinden biri olan Golden Tulip isimli oteldi. Bahreyn’de otel fiyatları pek uygun değil. Kaldığımız otel 5 yıldızlı ve fiyatı ülke geneline göre uygundu, konumu da gayet başarılıydı. Lüks otel arayışı olmayanlara tavsiye ederim. Bahreyn bir AVM ülkesi diyebilirim. Muhtemelen ülke genel olarak sıcak olmasından dolayı AVM kültürü çok gelişmiş. İlk gün otelimizin karşısında bulunan Moda AVM’ye kendimizi attık. Tüm tanınmış yüksek profil markaların mağazalarını burada bulabilirsiniz. Kahvaltımızı Künefeci isimli Türk restoranında yaptık. Fiyatlar bu pahalı ülkeye göre uygundu. 7 dinar (70TL) ödeyerek iki kişilik ciddi bir kahvaltı menüsü alabilirsiniz.
Kahvaltımızı yapıp enerjimizi topladıktan sonra Bahreyn Ulusal Müzesi’ne doğru yola koyulduk. Genelde şehirlerin kesinlikle yürüyerek keşfedilmesi taraftarıyım ama Bahreyn bu iş için pek uygun bir ülke değil. Biz kiralamadık ama araba kiralamanızıöneririm. Biz yürüme ve taksi seçeneklerini tercih ettik. Toplu taşıma ülkede çok zayıf. Gelelim tekrar müzeye. Açıkçası müzeden beklentim çok yüksek değildi. Müzeyi gezdikçe fikrim değişti, fotoğraftan da anlaşılacağı üzere ambiyansı çok güzel olan interaktif bir müze. Mutlaka görülmesi gereken bir yer. Müzeden deniz üzerinden kale ziyareti de mümkünmüş ama biz yorgun olduğumuz için bunu yapmadık.
Müzeden çıktık ve Bahreyn’in eski yüzü olan Bahrain Gate Souk yani Eski Çarşı’ya rotayı çevirdik. Burası tahmin edeceğiniz gibi hediyelik eşyaların Arap kültürüne ait ürünlerin, baharatların tatlıların satıldığı eski bir çarşı. Buradan kendime “kandura” adı verilen beyaz Arap kıyafetinden aldım. Hint hemşerimle sıkı bir pazarlıktan sonra 20 dinardan 10 dinara indirerek kıyafeti aldım ve oracıkta üstüme geçirdim. Bir günlüğüne de olsa oranın yerlisi gibi davranıp test etmek istedim. Üzerimde o elbiseyle Eski Çarşı’yı sonra sırasıyla gideceğim lüks AVM ve kafeyi gezdim. Tepkiler olumluydu ve ekipçe çok eğlendik bol bol fotoğraf çektirdik sizlere de böyle bir hınzırlığı tavsiye ediyorum. Çarşıda gezmemizi bitirince bu kültürün olmazsa olmazı nargilemizi içmek ve değişik lezzetlerini tatmak üzere daha önceden gelen tavsiye üzerine Mamnoon Cafe’ye doğru yola koyulduk. Bu gidişimizi taksi ile yaptık. Şehirde taksi bulmak maalesef kolay değil ya araç kiralama yolunu deneyeceksiniz ya da otel ve ana merkezlerde bulabileceğiniz taksileri kullanacaksınız. Mamnoon Cafe’yi tavsiye ederim. Yemekleri, nargilesi ve hizmeti başarılı. Burada uzun bir süre takıldıktan sonra ilk gün finalimiz yapıp otelimize geçtik.
İkinci gün yine Moda AVM’deki tek marketin içinde bulunan restoranda Arap usulü kahvaltıyı denedik. Gözümüz de karnımız da doydu. Bu mekânda aynı zamanda pizza çeşitleri de bulunuyor. Bugün planımızı sevimli dostlarımızdan yana yaptık. Önce övülen Hayvanat Bahçesi’ne gidip oradan da bu ülkeye özgü içinde yüzlerce devenin bulunduğu Deve Çiftliği’ne doğru yola koyulduk. Buralara araçsız gitme imkânınız maalesef yok. Bizim yaptığımız gibi taksi ile anlaşıp paket program yaptırabilirsiniz.
Önce hayvanat bahçesine geldik kişi başı giriş 1 dinar. Alanı 1 saat dolandık tabii ki çeşit çeşit hayvanları gördük ama maalesef hayvanların birçoğu kafese tıkılıydı. Bize daha çok doğal alanlarında onları görebileceğimizi söylemişlerdi ama klasik bir hayvanat bahçesinden öteye geçmiyor. Buraya kesinlikle gitmenizi önermiyorum. Biz sizin yerinize gittik bir şey yok gördük. Buranın yakınında Formula’nın da yapıldığı pist alanı var. Biz gittiğimiz dönemde herhangi bir organizasyon olmadığı için pist alanına uğramadık. Galiba bu sene nisan ayında Bahreyn’de Formula 1 yarışları yapılacak. Biletleri şimdiden alırsanız yüzde 15 indirimden yararlanabilirsiniz.
Buradan Camel Farm yani Deve Çiftliği’ne geçiş yaptık. Buraya girişte herhangi bir ücret almıyorlar. Kendi hallerine bırakılmış yüzlerce görkemli deveyi burada görebilirsiniz. Bu güzel ve farklı mekânı görmenizi kesinlikle tavsiye ederim ama pazarlamaları maalesef çok zayıf. Burada herhangi bir ticari veya sosyal aktivite bulunmuyor. Kendiniz gezerken develeri besleyip fotoğraf çektirebilirsiniz.
Buradan ayrılıp Fatih Camii’ne doğru yola koyulduk. Bahreyn’e gelmişken bizim yaptığımız gibi Al-Fatih Camii’ni ziyaret etmelisiniz. 1984’te inşa edilen cami ülkenin en büyük yapısı olup 7.000 kişilik kapasitesi bulunmaktadır.
Şimdi gelelim buradan sonraki bonus rotamıza. Bu rotasyonu forumlarda veya başka gezi yazılarınızda bulamazsınız ona göre. Cosi Complex isimli bir iş hanında elektronik eşyalara özellikle telefon çeşitlerine çok uygun fiyatlara ulaşabilirsiniz. Biz gerekenleri yaptık siz de mutlaka uğramalısınız. Buradan rotayı Suudi Arabistan ve civar ülkelerden gelenlerin ve Bahreyn yerlilerin de uğrak yeri olan Amwash Island’a çevirdik. Burası su birikintisini çevreleyen bir alanda onlarca kafenin bulunduğu zengin Arapların piyasa yaptığı bir bölge. Fiyatlar merkeze göre bir tık daha pahalı ama burayı da gelmişken görmenizde fayda var.
Gelelim Bahreyn’deki son günümüze yukarıda belirttiğim gibi bu küçük ülke için 2 gün gayet yeterli. Biz son günümüzde ülkenin tarihî yerlerinden biri olan Bahrain Fort alanını gezdik. Bahreyn Kalesi olarak da biliniyor. Tarihî kalıntıları güzel bir biçimde korunan, 1 saatte rahatlıkla gezilebilecek bir yer.
Burayı gezdikten sonra rotayı tekrardan daha önce de gittiğimiz Eski Çarşı’ya çevirdik. Burada tamamen tesadüfi bir şekilde küçük bir festival olduğunu öğrendik. Arap kıyafetleri giymiş yaklaşık 15 kişinin verdiği güzel konser, önümüzde geleneksel kıyafetleriyle Arap yemekleri pişiren kadınlar ve kurulmuş masalarda dama oynayan yerli Arapları izlemek oldukça keyifliydi ve gezimize renk kattı. Siz de böyle festival tarihlerini takip edip bu ülkeye gelirseniz bu renkli görüntüleri izleyebilirsiniz.
Buradan da süpermarketlerini gezdik ama nargile tütünü ve Bahreyn kahvesi dışında alınacak pek bir şey göremedik. Zaten birçok Türk ürününü raflarda görebilirsiniz. Böylelikle bir gezimizi daha bitirdik. Artı ve eksilerini de son olarak yazacağım gibi ona göre gidip gitmemeyi değerlendirebilirsiniz.
Şimdiden iyi gezmeler dilerim.
Artıları
Hafta sonu rotası için ideal. Kısa zamanda şehri gezebilirsiniz.
Bahreyn Türk vatandaşlarından vize istemiyor.
Türkiye’de kış mevsimi yaşanırken burada denize girebilirsiniz.
Elektronik eşyaları özellikle telefonları ucuza satın alabilirsiniz.
Eksileri
Ulaşım zayıf, araba kiralamanız gerekebilir.
Ucuz bir ülke değil.
Turistik bir ülke değil Bir Dubai, Katar hiç değil. Katar’daki şatafat ve lüks hayatı burada göremeyebilirsiniz.Para birimleri dinar, Türk parasına çevirmek için 10 ile çarpıyoruz. Para üstlerine dikkat etmek gerekiyor Arabistan parası verebiliyorlar. Kredi kartı çektirirken yine dikkatli olmak gerekir kötü niyetli olmayarak 3,75 çekecekken 375 çekebiliyorlar.