Bir Düzen Şehri: Minsk

Pasaport kontrolünden geçtik, valizlerimizi aldık ve bizi burada kiraladığımız eve götürecek şoför ve aynı zamanda rehberimiz ile buluşmak için dışarı çıktık.

Yuri ile tanışıyoruz, 35-38 yaşlarında çok temiz giyimli ve İngilizcesi çok düzgün biri. Gülümseyerek bizi karşılıyor ve arabaya binerek yola çıkıyoruz.

Beyaz Rusya, ya da resmi adıyla Belarus doğal güzelliklere ve zengin tarihe sahip eski bir SSCB ülkesidir. Kuzey Avrupa'da yer alır. Başkenti Minsk'dir. Polonya, Litvanya, Letonya, Rusya ve Ukrayna ile sınırı vardır. Ülke Türkiye’nin üçte biri kadar. Nüfusu ise 10,3 milyon kişi. 6 eyaletten oluşuyor. Sadece Minsk’in nüfusu 2 milyon kişi ile ülkenin beşte birini barındırıyor. İkinci büyük şehri ise Gomel. Beyaz Rusya, diğer BDT ülkelerinin yanında Moskova hükümetine en yakın olanıymış. 1991'de Sovyetlerin dağılmasıyla bağımsızlığını ilan eden Beyaz Rusya, Avrupa'da Rusya Federasyonu ile beraber idam cezası veren tek ülkedir.

Yuri’nin anlattığına göre, Beyaz Ruslar, şu anda Rusya’dan ayrılmış olmaktan mutsuzlarmış. Özellikle de doğalgaz krizi sonucunda halk ekonomik anlamda zor koşullar ile karşılaştığından Beyaz Rusya yönetimi tekrar Rusya ile birleşmek için görüşmeler yapıyormuş.

Beyaz Rusya denize kıyısı olmayan düz bir ülke. Belarus’un en yüksek noktası, 345 metre yükseklikteki Dzyarjınskaya Hara (Dzyarjınsk Tepesi)’ymiş.

Ülke’nin %40’ı ormanlar ile kaplı. Kayın ağaçlarıyla bezenmiş koruluklar, geniş yeşil düzlükler ve engebeli araziler, tahtadan yapılmış evlerden oluşan panoramik köyler, yoğun ormanların arasına gizlenmiş geniş bataklıklar ve binlerce göl, ülke coğrafyasının ana temasını oluşturuyor. Çok sayıda nehir (Yaklaşık 4.000) ve 11.000 göl var. En önemli nehirleri: Neman, Priyat ve Dinyeper. En önemli gölü ise Raubichi yakınlarındaki Minsk Gölü... Bu gölün içinde çok sayıda adacık var ve etrafı gür çam ağaçlarıyla çevrili. Ülkenin kuzeyinde bulunan Braslav Göl Bölgesi, bot/ kano gezintileri için harika bir fırsat. Bu ormanlık bölgede yer alan onlarca gölün çoğu, birbirlerine kanallarla bağlanıyormuş. Dolayısıyla bol miktarda bataklık var, ancak sivrisinek tahmin edildiği kadar çok değil. Hem iklim şartları hem de ilaçlamanın olumlu etkisi var.

Biz kayın ormanlarının arasından geçen otobandan ilerleyerek şehrin merkezine geldik. Hava alanı ile şehir merkezi arası yaklaşık 70 km. Burada transfer ücreti olarak gidiş-dönüş 50 Euro verdik.

Komünizm Dönemi Evleri

Burada kiraladığımız ev, eski komünizm döneminden kalma devasa bir apartmanın içinde. Sadece tek apartmanın boyu belki de 100-120 metre uzunluğunda. Evimiz burada da oldukça merkezi. Zafer Meydanı'nın (Pobedy – Victory Square) ortasındaki Zafer anıtının (Sönmeyen Ateş) çaprazında. Yuri ile birlikte apartmanın kapısının önüne geldik. Binalara girişte güvenlik çok sağlam. Önce dış kapı şifresi... Girdik ve apartmanın içindeyiz. Ama itiraf etmeliyim ki, apartmandan içeri girdiğimizde “Eyvah! Biz nereye geldik?..” dedim. Apartmanın içi çok bakımsız. Duvarlardaki sıvalar bile dökülüyor. Posta kutuları kırılmış, bir kısmı duvara asılı ama yan yatmış duruyor. Dairemiz ikinci katta. Bu katın girişinde de yine bir demir kapı var, ama asma kilitli değil, yine elektronik kilitli. Bunu da açıp, evin kapısına ulaşıyoruz. İçimde bir heyecan var tabii ki. Çünkü ne çıkacak bilmiyorum. Evet, eve girdik ve içi gayet güzel... Tüm eşyalar yepyeni, modern dekore edilmiş, jakuziden micro-dalga fırına kadar her şey var. Kapının içi ile dışı tam bir tezatlık oluşturuyor. Minsk seyahatiniz sırasında kalabileceğiniz hizmet kalitesi yüksek şehir gezi noktalarına ulaşımı kolay Minsk Apartment Service Luxe class ve Boutique Hotel Buta gibi oteller mevcut.

Yuri anahtarları bize teslim etmeden önce bizi kapıyı kimseye açmamamız konusunda uyarıyor. Diyor ki “Kapı çalarsa, kapı deliğinden bakın, polis bile olsa kapıyı açmayın.” Bir de onu ne zaman istersek arayabileceğimizi söylüyor. Bu uyarı beni şaşırttı işte! Gelmeden önce bu ülke ve Minsk ile ilgili yaptığım araştırmalarda “Minsk, gecenin bir yarısı sokaklarda yalnız başınıza güvenle dolaşabileceğiz bir şehir. Sadece başkentte değil, tüm ülkede hiç bir darp, gasp, soygun olayına rastlanmıyor. Ülkede resmi polisten fazla sivil polis olduğunu Beyaz Rusya halkı gibi sizin de bilmeniz önemli!” diyordu. Eee yani şimdi 2 alternatif var: Ya ülkede ciddi bir suç oranı var ama kayıtlara geçmiyor. Ya da Yuri bizi fena şekilde kandırdı. Artık hangisi doğru olsa da her zaman düşündüğüm bir şey vardır; “Olacağı varsa olur”... Özgürlüğünü kısıtlamadan, riskleri aklından çıkarmadan, temkinli olarak gezebildiğince gez.

"Kazananlar" Caddesi

Turumuza Zafer Anıtı, yani sönmeyen ateşten başlıyoruz. Buradaki ateş gece gündüz, yılın 365 günü Sovyet ordusunun Almanlar karşısında kazandığı zaferi hatırlatmak adına yanıyor. 1954 senesinde yapılan anıtın yüksekliği 38 metre. Küçük bir fotoğraf molasının ardından Şehrin en önemli ve işlek caddesi olan “Kazananlar” (Prospect – Nezavisimosti) Caddesi'nde yürümeye başlıyoruz. Mevsim yaz olmasına rağmen hava oldukça serin. Soğuğu sevmiyorsanız, kışın buraları tercih etmemekte yarar var. Kışın ortalama sıcaklık -5/-10 derece, yazın  ise 18/25 derece.

22 Haziran 1941’de başlayan II. Dünya Savaşı’nda Kızılordu Minsk’e girerek, şehri 3 yıl süren Alman işgalinden bu caddede kurtarmış. O nedenle bu cadde o gün bugündür Kazananlar Caddesi olarak anılıyor. Caddelerin genişliği Kiev’deki gibi insanı büyülüyor.

Kazananlar Caddesi üzerinde sönmeyen ateşten Bağımsızlık (Independence – Nezavisimosti) Meydanı'na ilerlerken nehrin hemen kenarında oldukça büyük bir park var. Burası Yanka Kupala Park olarak anılıyor. Yaz mevsimlerinde halk buraya gelip buradan kano, bot kiralayarak nehirde gezintiye çıkıyor. Bu parkın hemen karşısında Minsk Sirki var.

Cadde üzerinde biraz daha devam ettiğimizde sağ tarafta yine bir meydana geliyoruz. Bu meydan Oktyabrskaya olarak adlandırılıyor ve Parlemento Binası bu meydanda bulunuyor. Belarus Devleti geçmişlerine duyduğu saygı nedeniyle, binanın önündeki dev Lenin heykelini korumuşlar. Parlemento Binası'nın yanındaki Savaş Müzesi'ni gezmenizi tavsiye ederim.

Bağımsızlık Meydanı 

Caddenin bağımsızlık Meydanı'na yakın kısmında (Parlemento Binası ve Bağımsızlık Meydanı arası) daha çok kafeler ve restoranlar göze çarpıyor. Bağımsızlık Meydanı Minsk’in en meşhur meydanlarından. Köşede yer alan Hotel Minsk hem lokasyon olarak hem de konfor olarak tercih edebileceğiniz bir konaklama alternatifi.

Biz bu meydana varmadan önce Kazananlar Caddesi üzerinde para bozdurmak için bir change ofisine girdik. Buradaki change ofisler, ufak bürolara benziyor. Belarus’un para birimi; Belarus Rublesi. (100.000 Belarus Ruble = 23,6 Euro) Ve hiç demir paraları yok. Her şey kağıt para. Dünyada demir para kullanmayan iki ülkeden birisi. Diğeri ise Laos...

Belarus, özellikle de Minsk çok kozmopolit bir şehir. Burada nüfusun %73’ü Belarus, %13’ü Rus, geri kalan kısım ise Polonya ve Ukrayna yoğun olmak üzere toplam 123 devletten insandan oluşuyormuş.

Beyaz Rusya'nın insanları spor ve müziğe çok önem vermekte. Herkes en az bir spor dalı ile ilgileniyor ve en az bir müzik aleti çalabiliyormuş. Aynı zamanda eğitim seviyeleri de oldukça yüksek. Minsk’te Müzik Akademisi, 18 tane çeşitli tiyatro ve fakülte varmış.

Bağımsızlık Meydanı'nın hemen karşısında Belarus Devlet Üniversitesi bulunmakta. Bu devasa bina önceden KGB merkezi binası olarak kullanılıyormuş.

Meydandaki camdan kubbeler dikkat çekiyor. Bu kubbelerin altıda ise dev bir alışveriş merkezi var. Minsk’te 3 tane çok önemli alışveriş merkezi varmış; Tuzo, Gam ve Nemiga...

Kızıl Kilise 

Meydandaki havuzun yanında sıralanmış ufak kafelerden birinde birer bira içerek turumuza devam ediyoruz. Meydanda gözünüze kızıl bir kilise çarpıyor. Buranın adı aslen St. Simeon ve St Helen Roman Katolik Kilisesi olsa da renginden dolayı artık herkes “Kızıl Kilise” diyormuş. 1905-1910 senesinde yapılmış olan bu kilise gotik ve art nouveau stillerinin birleşimini sergiliyor.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni