Gölyazı, Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı bir köyü. Biz de bu köyü gezmeye gittik. Köye araçla giriş yasak, sadece köy halkının arabaları veya esnafa mal getiren araçlar var. Girişte arabayı bırakıp mıcırlarla dolu yoldan yaya olarak köye giriş yapmanız gerekiyor. Biraz toz toprak olacaksınız haliyle ama bu sevimli köyü görmek için değer.
Köye girdikten sonra dümdüz ilerleyince sol tarafta Aziz Panteleimon Kilisesi ve hemen yanında Gölyazı Kültür Evi var. Biraz daha ilerleyince bölgenin simgesi ağlayan çınar, tam meydanda yer alıyor. Yaklaşık 750 yaşında olduğu düşünülen bu çınarın çok hüzünlü bir hikâyesi var.
Çok eski bir dönemde köyün delikanlılarından Mehmet, Rum kızı Eleni’ye âşıktır. Meşhur çınarın önünde gizli gizli buluşurlar. Evlenmek isterler ama o dönemler mübadele sürecine denk gelir. Yine bir gün Mehmet çınarın önüne gelir, bekler bekler ama Eleni gelmez. O sırada köye bir haber gelir, bütün Rumlar kimseye haber vermeden sadece alabildikleri eşyalarını alıp köyü terk etmişlerdir. Mehmet bunu öğrenir ve sevdiğinin peşine düşer. Yolda Eleni’nin abisiyle karşılaşır. Aralarında tartışma çıkar ve Mehmet yaralanır ancak şehre getirilene kadar hayatını kaybeder. Eleni bu olayı arkadaşlarından öğrenir ve köye gelir. Mehmet, çınarın altında kanlar içinde yatmaktadır. Bu sebeple çınar, ağlayan çınar adını almıştır. Diğer bir rivayet de ağacın göle yakın olmasından kaynaklı nemden terleme yaptığı, bu sebeple bu adı aldığı düşünülmektedir. Köye gelenlerin fotoğraf molası verdikleri yerdir.
Bölgenin bir diğer fotoğraf noktası ise Uluabat Gölü. İznik Gölü'nden sonra Bursa’nın 2. büyük gölüdür. Doldukça kalkan 6 kişilik teknelerle gölde tur düzenleniyor ki kesinlikle tavsiye ederim. 10 - 15 dakika süren süper manzaralı bir gezi. Tüm gölü turlama şansınız var, sahil kenarındaki tarihî surları yaya olarak gezdiğinizde fark etmezsiniz ancak tekne turunda tam fotoğraflık bir manzarayla karşımıza çıkıyorlar. Göl çevresi fotoğraf ve gezi için de uygun, dinlenmek için banklar da bulunuyor. Kavun içinde dondurma köyde çok meşhur, bildiğimiz Maraş dondurması kavun içerisinde servis ediliyor.
Köyün içinde turlarken sahildeki balıkçı teknelerine ilişiyor gözünüz. Yayın, sazan ve turna tatlısu balıkları bu bölgeden çıkarılan türler. Çok ince kılçıklı olduğundan yağda kızarması gerekiyor çünkü kılçıklar yağda eriyor.
Tekneden indikten sonra da iç kısımlara doğru ilerlediğinizde evlerine çaya davet eden misafirperver köylülerle tanışma imkânınız var. Hatta benim gibi sıcağa aldırış etmeden bütün köyü turlama planınız varsa farklı birkaç noktada kuluçkaya yatmış leylek yuvalarını fotoğraflama imkânınız da var.
Bu kadar yorgunluğun üstüne meşhur balıklarından yemeden dönmek olmaz deyip o nefis balıkların tadına bakmak için göl manzaralı bir balık restoranına uğrayın mutlaka. Kılçıksız ve çok rahat yiyebileceğiniz şekilde geliyor önünüze. Hatta bazı yerlerde köylülerin yaptığı ekmekten de yanında servis ediliyor ve isterseniz ekmek alabileceğiniz yerler de var.