Dünyanın 7 Harikasından birini zamanında barındırmış Rodos Adası hala 16. yüzyıldan kalma surlarını korumuş durumda. Marmaris’ten feribotlar düzenli sefer yapıyor. Ayrıca Atina’dan uçak ile de adaya ulaşabilirsiniz. Burası gemiyle yaptığım seyahat sırasında uğradığım ilk adaydı. Tüm Yunan adalarında olduğu gibi adada geçerli para birimi Euro'dur.
Limana yaklaştığınızda dev Rodos Heykeli sizi karşılamıyor. Şu anda heykelin yerine üzerinde geyikler bulunan iki küçük sütün yer alıyor. İlk dikkatinizi çeken surlarla çevrili şehir duvarları. Boyut olarak İstanbul’u hatırlatmakla beraber Dubrovnik’e çok benzer gözüküyor. Şehri, surlarla çevrili eski şehir ve dışarısındaki modern taraf diye ikiye ayrılır. Burası dışında bir de adanın Lindos bölgesi görülmesi için önerilir. 2 gün tüm adayı görmek için yeterli olacaktır.
Bir tam günü kale içerisindeki müzeleri gezerek, hediyelik eşyalar alarak ve bol bol fotoğraf çekerek geçirebilirsiniz. Bir de kalenin dışında adanın tepesine doğru çıktığınızda Mountian Smith’e varacaksınız. Dik bir yokuş sizi oldukça yoracaktır. Yaklaşık 20-25 dakika yürümeniz gerekiyor. Alternatif olarak adanın merkezinden kalkan küçük gezi trenlerini de kullanabilirsiniz.
Tepeye çıktığınızda muhteşem bir manzara sizi karşılar. Buradan açık mavi deniz ve kumsalı göreceksiniz. Tepenin dikleştiği yere vardığınızda Akropolis'e ulaşacaksınız. Kırık bir sütün yer alır. Bulunduğunuz yerden deniz tarafınıza doğru baktığınızda antik stadyumu görürsünüz.
Kentin en güzel yanı "Old Town" eski şehirdir. Harika fotoğraflar çekebileceğiniz dar ve taş sokaklar bulunur. Çiçeklerle süslü ahşap pencereli yapılar kale içini güzelleştiriyor. Büyük Ustalar Sarayı ziyaret edilecek yerlerin başında geliyor. Ücreti 6 Euro'dur. Şövalye mimarisi taşıyan kaleden çıktığınızda karşınıza Şövalyeler Sokağı çıkacak. Buradan indiğinizde ise büyük Arkeoloji Müzesiyle karşılaşacaksınız.
Pazartesi günü 15:15'te müzeye vardığımda kapıdaki görevli, ısrarlarıma rağmen 16:00′da kapanacak diye beni içeri almadı. Çok sayıda oda olduğunu belirterek içeriden 45 dakikada ayrılamayacağımı belirtti. Buranın da ücreti 6 Euro'dur. Kale içerisinde yapılacakları birkaç kelimeyle özetledim. Eğer fotoğraf tutkunuysanız her çeşmenin başında duracağınıza ve neredeyse her kafenin önünde duran papağanları görüntüleyeceğinize eminim.
Kalenin dışında, bir burunda büyük gemilerin yanaştığı bir liman, yel değirmeni ve surlar dikkatinizi çekecek. Bir diğer uç kısımdaysa eskiden bacaklarının arasından gemilerin limana giriş yaptığı Rodos Heykeli'nin bulunduğu yere ulaşacaksınız. Kale dışında, kıyı şeridinde yürürken deniz kenarında sünger, midye kabuğu gibi hediyelik eşyalar satan tekne yer alır.
Kıyı şeridi boyunca devam ettiğinizde diğer adalara ve Lindos, Falkari Plajı gibi adanın diğer bölgelerine giden tekneler yer alır. Liman kenarındaki denize giren turistlere rastladım. Fakat liman olduğunu düşünürseniz pek temiz olmaması da gayet normal. Smith Mountain'dan gözüken plajlar 20-25 dakikalık yürüme yolunda. Denize girmek istiyorsanız adanın merkezinden biraz uzaklaşmak gerekli.
Adada her yerde frappe içebilirsiniz. Tabi ki kahve zincirlerinden alışkın olduğumuz performansı beklemeyin. En azından ücretsiz wi-fi alanlarıyla kısa molalar verebilirsiniz. Sabahın köründe adaya vardığımda veya Atina’ya gittiğimde her esnafın elinde frappe gördüm. Bizim için güne çayla başlamakla eş değer. Yemek olarak musakkayı her yerde göreceksiniz. Çok sayıda tavernada alkolle beraber deniz ürünlerini tadabilirsiniz. Hediyelik eşya olarak dikkati çeken tunçtan yapılmış heykeller ve birebir aynı boyutlarda yapılmış keramikler var. Tunç (bronz) heykelcikler pazarlıkla beraber 8 Euro civarı. Fiyat boyutla orantılı olarak artmaktadır.
Ada kültürü ve tarihin içi içe olduğu Yunan kenti Rodos özellikle Marmaris’e geldiğinizde mutlaka uğramanız gereken bir yer. Camileri, kilisesi ve surlarıyla küçük İstanbul ve denizcilik yanında konumuyla da Büyükada’nın birleşimi gibi. 2 gün, seyahatiniz için çok ideal. 3 gününüz varsa Lindos ve Falakari Plajı'nı da rotanıza eklemelisiniz.