Düşler Ülkesinden Nameste

Gandhi'nin bir sözüyle başlamak istiyorum yazıma "Dinler aynı noktada birleşen farklı yollardır. Aynı amaca ulaşacak olduktan sonra ayrı yollar seçmemizin ne önemi olabilir ki". Evet Hindistan'da denildiği gibi farklı dinlerin,farklı irkların,farklı ne varsa bu topraklarda bulunan insanların aynı havayı soluğudu yerdir.

3 yıldır Mühendislik öğrencisi olarak yaşamımı sürdürken bir yaz bende  yurtdışına,düşler ülkesine neden gitmeyim dedim. Ülkeler arasında ilk yurtdışı deneyimi olarak Hindistanı, Uzakdoğuyu seçmek biraz cesaret işiydi benim için ama Asya bana hep Avrupadan daha cazip gelmiştir.

Hindistan'ın cazip gelen bir diğer tarafıda bilgisayar programlarında bir numara olmasıydı. Ben de bir yurtdışı staj programıyla bu deneyimi bende tadayım dedim.Uçak yolcuğum tam olarak Dubai aktarmasıyla 24 saat sürdü.Vardığımda saat gece 4.00 geçiyordu.Hindistan Indira Ganhdi Havalimanına ilk ayak bastığımda yorğunluğum halıyla kaplanmış yollardan geçerken yerini heyacana bıraktı.Kapının ardından geçtiğimde karşıma beni karşılıcak öğrenciler yaklaştı.Kapıdaki askerlerin içten gülümseleriyle bana bakması rüyada değil gerçekten Hindistanda olduğumu anladım.

Bu 1,5 ay boyunca Yeni Delhi'de kalacaktım.Konaklayacağımız yere gidene kadar dışarda uyuyan insanlar,sokaklarda boş boş gezen köpekler,inekler,yolda cirit atan farelerle ilk başta ben ne kadar hazırlıklı olsamda böyle konulara yerini şaşkınlığa bıraktı.Vardığımızda gecenin vermiş olduğu tehdirğinlikle odama geçtim.Kaldiğim yer Turistlerin çoğunlukla tercih ettiği bir yerdi.

İlk 3 gün hep kafamı kurculayan sorularla geçirdim Hindistanda yaşadığım kültür şokunu atlatmam gerekiyordu, hem kendimi yıprattım hem de zamanımı... Ama o günlerin ardından dışarıya ayak bastığımda aklımı kurcalayan soruları kenara attıp,Hindistan sokakları keşfetmeye başladım.Haftaiçi fırsat buldukça Delhi'yi keşfetmeyi haftasonuda diğer şehirleri keşfetmeyi umuyordum.

İlk haftasonu Jaipur gezisine katıldım.Delhiden sonra ikinci göreceğim şehirdi.Jaipurda 2 gün kalarak tüm yerleri gezebiliyorsunuz.Jaipurun bir diğer adına Pembe Şehir olarak geçiyor.Binalara o renkler o kadar işlemiş ki adıyla bütünleşiyor.Jaipuru gezmek için 2 gün yeterli bir süre ve büyüleyici o kadar güzel yerler var ki saymakla bitmaz.Monkey Temple,Hava Mahal,Jal Mahal bunlar sadece birkaçı.Burada ilk fille binme deneyimini elde edebilirsiniz.

Benim gittimiğim dönemde Temmuzun son haftaları Jaipur yağmurluydu.Bu sebeple bazı tarihi yerleri fazla bakamadan geri döndüm.Haftaiçi olduğunda Delhi metrosunu öğrenerek nerelere gidilebilir onları planladım.Metro istasyonu kaldığım yere çok yakın ve 10 dakikalık mesafedeydi.Metroyu kendi ülkemde kullanmazken Delhide neredeyse heryere hergün metroyla gitmek mümkün ve Hindistana baktığında bu kadar güzel bir metro nasıl oluyor düşünmedim değil.Hindistanın sokaktaki trafiğini gördükten sonra en iyi yatırımlarından biri.Çünkü sokağa çıktığında veya bir şehirden bir şehire gittiğinde korna çalmak şoforlerin en çok yaptığı eylemlerden ve arabaların arkasında "Lütfen kornaya basın" yazar.Delhide geçirdiğim zaman boyunca 1,5 ayda bitmeyecek kadar tarihi yerler var ben hergün 2 farklı tarihi yerleri gezdiğimi düşünürsek.

2. haftasonunu en çok görmek istediğim yere Dünyanın 8 Harikalarından birini Tac Mahal'i görmeye gittim.Ağustos ayının ilk haftası cumartesi çıktığım yolda Jaipur kadar uzun sürmedi ve yolları daha düzgündü.Agra Jaipura göre görülebilecek yerleri az diyebilirim ve bu sebeple 1 gün gezmek için yeterlidir.Tac Mahalle biraz uzakta kaldığı ve 20 dakika yürümemiz gerekti bir yerde bıraktılar ve denilene göre Tac Mahal'in ihtişamlı mermerleri kararmaya başladığından dolayı hükümet arabaların dumanından uzak tutmak için böyle bir önlem almış.

Tac Mahal'e girmek 750 ruppi,kendi vatandaşına 10 ruppi gibi ucuz bir fiyata bilet veriliyor.Tac Mahal girdiğimde hiç heyecanlanmadığım kadar heyecanlandım.O güzel duyguları yaşamak apayrı.Tac Mahal'i anlatamak ayrı bir gezi yazısı gerektirir.Böylece Agra gezimi de tamamladım ve geri Delhide kalan yerleri haftaiçi gezinerek sürdürdüm.Hint yemeklerini tatmak güzel ama onu sokakta tatmanın ayrı bir tadı var.İlk başta yadırgadığım olayın içine düşmüş oldum.İnsanların dışarda yediğinize içtiğinize dikkat et dedikleri laflar beynimden uçtu ve gitti.Hindistanı yaşamaya başladım.

3. haftasonunu Manaliye gitmeye karar verdim.Oraya gitmeden önce yanınıza İnce hırka,mont almanızda fayda var.Temmuz ayında Delhi yanarken,Manali soğuk oluyor.Bu sıcak havalardan bunalmıştım ve 2 günlüğüne Manaliye temiz havanın ve benim benzetimimle Türkiye'nin Karadenizi'ne gitmek için yolla çıktım.Yolculuk tam olarak 24 saat geçti.Fakat bu kadar uzun sürmesinin yolun uzunluğu değil şöforun her saat başı durmasından kaynaklıydı.Hindistanda ilk sinirlenişim değildi ama şöfore bile kızamadım.Çünkü ben burda korna seslerine,insaların arasında geçip yol almanın verdiği zorlukları insanların yaptığı gülümselerele ve iyilikleriyle önemsemedim.En ufak şeye sinirlenen ben sanki sinirlerimi aldırmışta gelmişti.Bu uzun yolculuk boyunca şöfor sadece maymunlar doysun diye aldığı ekmeyi internete gördüğümüz bir kenarı uçurum,taşlık yollardan geçerken dağıttı.Evet bu insanlara kızamazsınız ne kadar hayatlarınında tembelliğe düşkün olsalar da...

Manali'de 2 gün kaldım ve o bunaltıcı havadan sonra çok iyi geldi.O süre boyunca zirveye Himalayalara çıktık.Oraya çıktığımızda karı görebiliyor,kendi iç sesinizi dinleyebiliyor ve dağlarda başıboş gezen güzel atlara dokunabiliyorsunuz.Manalide yapabileceğin birçok aktivite var.Paraşüt,Rafting aklıma gelendenden bazıları.Manaliden dönerken şöforun farklı olmasıyla daha erken Delhiye varabildik.Delhide ve Hindistandanda son haftalara yaklaşmak üzereydim.

Son haftasonu gezisi olarak Rishikesh tercih ettim.Anladım ki o kadar görülebilecek yerler varki,şehirler 1 buçuk ay buna yetmedi.Rishikeshte Manali kadar yol sürdü.Orda 2 gün kaldım yeterlimi bilinmez ama benim için yetmedi.Rishikesh'in en önemli özelliklerinden biri çok turist çekmesi yoganın başkenti olmasından kaynaklı, nehrin kenarında yoga yapan yerli,yabancı turistler, neredeyse her yerde yoga merkezleri var.

Benim geldiğim günün akşamüstü ayin vardı ve gerçekten o kadar güzel dinlerini yaşıyorlar ki insan hayran kalıyor.Rishikesh Manali gibi bir hava bekliyordum çünkü internetten baktığımda Manaliye benziyordu.Fakat gittiğimde Delhi'den daha basık bir hava ve nem vardı.Konakladığımız yer nehrin kenarında 4 tarafı orman kaplı muazzam bir yerdi.Son gezimide içim buruk bir şekilde tamamlarken gidecek o kadar şehir ve yer duruken bu ülkeden ayrılmak beni çok üzdü.Son haftalar ilk 3 gün düşündü şeylerin ne kadar saçma ve bu ülkenin diğer ülkelerde olmayan bir ruh olduğunu biliyordum.Bu yaz yaptıklarıma baktığımda keşkelerimi iyiki yaptım,gittim diye tekrar tekrar söylüyorum.Hala etkisinden kurtulamadığım bir daha olsa yine gideceğim ve Hindistanın güney bölgelerine inemenin ve Bollywoodun başkenti Mumbaiye gidememiş olmanın veridiği buruklukla geri dönerken ülkeme ilk düşüncelerimi söyle değiştirdim, "İyi ki Hindistan".Evet tam olarak ben aşık oldum bu ülkeye.İnsanların bu ülke hakkında dedikleri kötü şeyleri bir kenara attıp geldim ve o insanları şaşırtım.

Artık Hindistan'ı başka kişilerinde hayalllerinede yerleştirdim.İnanıyorum ben bu ülkeye bir daha ayak basıcam.Hindistanı kelimelere anlatmak biraz yorucu olur çünkü anlatılacak çok şey dururken.Bu diyarlara herkezin önyargılarını çöpe attıp gelmesi gerekiyor.Son sözlerimi Ganhdi'nin sözleriyle kapatmak istiyorum çünkü Hindistanı anlatan en güzel düşünürlerden biri."Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun." evet söylenen sözler gibi hayatınızı değiştirecek olan siziniz kendinize şans tanıyın ve dünyayı tanıyın.