Göreme Ulusal Parkı ve Kapadokya

Anadolu coğrafyasının insanı en çok şaşkınlığa uğratan, onu alıp başka dünyalara götüren parçasıdırKapadokya. Erciyes’in ve Hasan Dağı’nın binlerce yıl öncesinden püskürttüğü lavlarla örtülü bölge, zaman içerisinde rüzgârın ve yağmurun bir oya gibi inceden inceye işlemesiyle harikalar ülkesine benzemiştir bir bakıma.

Kayalara oyulmuş binlerce mağara, peribacaları ile dolu vadiler, yerin 7 kat altına dek inen yeraltı kentleri ve buralara dokunmuş insanın elinden kalmış zarif çizgilerle Kapadokya’ya hayran kalmamak mümkün değildir.

Fotoğraf

Kayalara Oyulmuş Mağaralar

Nevşehir’e 14 km uzaklıktaki Göreme, Kapadokya gerdanlığının en paha biçilmez parçası gibi ışıldar. Bölgenin en iyi korunmuş, göz alıcı freskleriyle ziyaretçilerini büyüleyen kaya kiliselerin en çarpıcı örnekleri buradadır çünkü. Öncelerine kendilerine uygulanan baskılardan kaçarak buraya sığınan Hristiyanlar, Romalıların da bu dini benimsemelerinden sonra Bizans dönemi dâhil Kapadokya’yı hem yerleşim hem de dinsel merkez olarak kullanmayı sürdürdüler.


Fotoğraf

Göz Alıcı Freskler

Göreme Açık Hava Müzesi’nde bulunan 6 kilise, Bizans döneminden kalmadır. Kayalara oyulmuş olmalarına karşın Bizans mimarisinin karakteristik özellikleri hemen fark edilir.

Freskoların bir bölümü 725-843 yılları arasında yaşanan İkonaklazm (İslam dünyasının Bizans’a bir etkisi olarak da düşünülebilen kutsal kişilerin ve azizlerin ikon denilen tasvirlerinin yasaklandığı dönem) döneminin izlerini taşıyor. İnsan figürlerinin yasaklandığı bu yıllarda balık, horoz, üzüm gibi simgesel motifler ve geometrik desenler kullanılmıştır.

9. yüzyılın ikinci yarısından sonra yani İkonakırıcılık (İkonaklazm) sonrası yapılan fresklerde ise insan ve dinsel olaylar tasvir edilmiştir. Tüften oluşan duvarlar, emici olmadıklarından fresklerin renkleri, bütün canlılıkları ile günümüze dek ulaşmıştır.

Göreme Vadisi 12. yüzyıldan sonra eski önemini yitirmekle birlikte münzevi kesişlerin her zaman tercih ettikleri yer olma özelliğini uzunca bir süre daha korudu.

İncil’den Sahneler

Müzedeki kiliselerin önemlilerinden olan basit planlı Elmalı Kilise’de 11. yüzyıla tarihlenen İsa Mesih’in yaşamından sahneler, İncil’i yazan azizlerin ve bazı peygamberlerin resimleri oldukça iyi durumdadır. İki sütun üzerinde yükselen küçük kubbesi ile dikkat çeken Azize Barbara Kilisesi’nde haç motifleri, geometrik süslemeler ile azizlerin betimlemeleri duvarları süslüyor.

Son Akşam Yemeği

İki bölümden oluşan Yılanlı Kilise’nin tavanı düzdür. Girişteki duvara resmedilen Aziz Onophirus’a atfedilen çeşitli hikâyeler mevcut. Kilise adını azizler tarafından öldürüldüğü iddia edilen ejderhadan alıyor. Duvardan duvara freskleriyle öne çıkan Karanlık Kilise de bir tünelle ulaşılan konumu itibariyle iyi korunmuş durumdadır.

İsa Mesih’in yaşamından sahnelerin yer aldığı freskler içinde tabi ki en ilginci “Son Akşam Yemeği”. Demir basamaklardan çıkılarak içine girilebilen iki sütunlu çapraz tonozlu Çarıklı Kilise ve beşik tonozlu tek nefli bir mekândan oluşan Tokalı Kilise’deki freskler de dinsel sahneleri içermektedir.

Fotoğraf

Göreme’yi Görmeden Geçmeyin!

Bir zamanlar Hristiyanlığın dinsel merkezlerinden biri olan Kapadokya, günümüzde önemli bir turizm merkezidir. Ürgüp’ün taş evleri, Avanos’un çömlek atölyeleri, Ortahisar ve Uçhisar’ın kaleleri, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Kentleri, Paşabağı, Çavuşini, Zelve’si, 386 basamakla inilen Ihlara Vadisi ve gün batımlarında Peribacalarının doyumsuz manzarası ile Kızılçukur Vadisi insanı düşler âleminde renkli bir yolculuğa çıkarıyor.

Doğanın ve insanın var ettiği bu diyarı ve hele Göreme’yi görmeden bu dünyadan geçip gitmenin eksikliği kimsede kalmamalı : )