Hindistan maceramız henüz uçaktayken başlıyor. Uçakta az sayıda Türk var, çoğunluğu tahminimizce bir turist grubun üyeleri olan Hintli yolcular oluşturuyor. Biz Hint yemeklerimizi yiyerek ve Bollywood filmleri izleyerek kendimizi ertesi güne hazırlamaya çalışırken, Hindistan kaosu uçakta çoktan başlamış durumda… Sürekli bir hareket var uçakta; emniyet kemeri ışıkları yanarken, hava boşluğunda sarsılırken bile Hintli yolcuları yerlerine oturtmak mümkün değil. Bir koltuktan ötekine geziyor, arkadaş ziyaretleri yapıyorlar. Uçak inişe geçeceği sırada tuvalette halen bir yolcu olduğunu fark ediyor hostesler… Kapı çalınıyor, ses yok, “beyefendi/hanımefendi inişe geçiyoruz, lütfen çıkın”, yine ses yok… 5 dakikadan fazla süren bir mücadeleden sonra tam hostes “beyefendi üzgünüz ama şu an kapıyı zorla açmak zorundayız, güvenlik gereği” demişken kapı açılıyor, Hintli bir amca gayet rahat bir şekilde salına salına çıkıp yerine oturuyor. Hostesler bile bu durumda, gerginliğe rağmen gülümsemelerine engel olamıyorlar. Bu ülkenin sevimli insanlarını yakından tanımak için sabırsızlanıyoruz.
Delhi Havaalanı’na sabaha karşı iniyoruz. İnsan kalabalığı, kokular, renkler ve kültürlerden oluşan bir karmaşa beklerken son derece sakin ve modern bir havaalanında buluyoruz kendimizi… Dışarı çıktığımızda ise yüzümüze çarpan (sabah serinliğine rağmen) 35 derece sıcaklık ve üzerimize üşüşen Riksha (üç tekerli, bazen motorla bazen insan gücüyle çalışan bisiklet-taksiler) şoförleri karşılıyor bizi. Dersimize çalıştık, eğer etrafta resmi bir Riksha durağı varsa (ki havaalanlarında mutlaka var), sokaktan Riksha çevirip kazık yememek lazım. Duraktan bir Riksha’ya binip, bizi eski şehrin turistik merkezi olan Pahar Ganj’a götürmesini istiyoruz. Otel rezervasyonumuz yok ama yüksek sezon değil, elimizde Lonely Planet var, nasıl olsa bir otel buluruz diyoruz. Şoför bizi bir önceki gece bombalanmış gibi görünen bir yıkıntı ve inşaat alanının ortasında bırakıp gidiyor. Sonradan öğrendik ki o zamanlar Common Wealth Games organize edildiği için, tüm şehri yapılandırma çalışmalarına girmişlerdi.
Pahar Ganj’da yıkıntılar arasında
Şehrin en turistik yerine gelmeyi beklerken, kendimizi burada bulmanın ilk şokunu atlatınca otel aramaya başlıyoruz. Rehberde tavsiye edilen düşük ve orta bütçeli birkaç otele şöyle bir bakıp, kaçarak uzaklaşıyoruz. Hala aklımdan çıkmıyor, otellerden birinde bize gösterilen ve neredeyse duvarda bir delikten ibaret olan bir odanın duvarında ”This is the worst night of my life - Bu hayatımın en kötü gecesi” yazıyor! Kendinden sonraki kurbanlara bu şekilde mesaj gönderen bu gizemli turiste minnettar olarak oradan da çıkıyoruz : ) Sırt çantalı gezgin olmaya kararlıyım ama en azından ilk gün şokunu atlatmak için klimalı ve temiz çarşaflı bir otele ihtiyacım var. Til de ucuz otellerin halini görünce fazla direnemiyor ve seyahatimiz boyunca kalıp kalacağımız en pahalı otelde buluyoruz kendimizi. Pahalı derken; iki kişi gecelik 25 euro : )
Muson yağmuru altında Delhi
Öğleden sonra Delhi’yi gezmek istiyoruz biraz. Çılgın şehir trafiğinde 1-2 maceralı Riksha turu yapıyoruz, Humayun’un mezar taşının olduğu sarayı ziyaret ediyoruz. Delhi’yi sevmedik bu ilk günümüzde… Çok sıcak, çok pis, çok gürültülü, çok çirkin görünümlü… Biz de henüz çok amatör turistleriz… Daha fazla gezmeye bile isteğimiz yok, akşam yemeğini yine rehber tavsiyesi olan eski Delhi’deki Karim’s’de yiyoruz. Bol yağlı ama lezzetli lokal yemekler…
Karim’in mutfağı
Gandhi Smriti - Gandhi’nin öldürülmeden önceki son adımları
Gündüz kendini resmi Turist Info bürosu olarak tanıtan bir yere gidip Rajasthan turu yapmak için bilgi istediğimizi söylemiştik. Karşılığında bize 5 günlük, her şey dâhil tur paketi satmak isteyen ve ısrarla Rajasthan’a paket tur dışında kendi başımıza ulaşım bulamayacağımızı söyleyen adamdan huylanarak çıktık buradan. Sonradan öğrendik ki burada kendini resmi turist bürosu olarak tanıtıp turistlere bir şeyler satmaya çalışan bir sürü sahte büro varmış. Akşam yemekten sonra rastgele bir seyahat acentesine dalıyoruz ve ertesi gün Agra’ya gidecek ilk otobüs için iki bilet alıyoruz. Bekle bizi Tac Mahal!