Karadeniz sahil şehirleri hep güzeldir, hep birbirine benzer. Sinop'tan başlayıp Artvin'e kadar uzandığınızda her şehir etkilenmiştir yan komşusundan ama kendi içinde özel şehirler karşılar sizi… Bu özel şehirlerden biride Ünye'dir.
Son yıllarda Karadeniz turizminin artmasıyla birlikte ilgi odağı haline gelen Karadeniz'in ve Ordu'nun en büyük ilçesidir. Müdavimleri vardır bu kentin; aşık olup şarkılar, şiirler yazan sanatçıları vardır. Yolu buradan geçerken “aman dur Ünye'de bir çay içelim” diyeni çoktur mesela, Karadeniz'in en uzun sahil ve temiz kumsallarına sahiptir. O yüzden Karadeniz'in incisi Ünye'dir derler...
Sabah iner inmez ilk uğradığım yer iskele olur. Gün doğumuna şahit olur, hasret olduğum denizi doyasıya içime çeker ve burayı mesken eylemiş Deli Murat'a afili bir selam çakarım. Gün doğumundan hemen sonra Ünye simidi yedikten sonra başlarım şehri gezmeye…
İskelede Gün Doğumu
Cumhuriyet Meydanı'ndan yukarılara doğru yürüyerek sokaklarda kaybolmak bu şehirde ayrı keyiflidir. Sıkıldığınızda tekrar aşağıya yürümeniz yeterli, nasılsa her sokak denize çıkıyor. Bu sokaklardan biri Kadılar Yokuşu'dur. Eski Ünye mimarisine, Rum evlerine neredeyse her sokakta rastlayabilirsiniz ama Kadılar Yokuşu'nda dönemin kadıları konakladığından burası ayrı bir özelliğe sahiptir. Özellikle avluların ve evlerin giriş kapılarına dikkat etmenizi isterim, ince bir işçiliktir. Tabii belediyenin ya da ilgililerin bir an önce restorasyon çalışmasına başlaması gerekiyor.
Eski Ünye Evi
Eski Ünye Evi
Eski Ünye Evi
Eski Ünye Evi
Artık tamam diyerek Burunucu olarak anılan mevkiye diye yol alıyorum. Sokakları ve evleri arşınlarken pencerede bana yardımcı olmak isteyen teyze ile geçen sohbet tam bir Karadeniz fıkrası olarak kazınıyor aklıma...
- Teyze merhaba, bu Kadılar Yokuşu'na buradan nasıl gidebilirim? (ben)
- Ne yapacaksın orada? (teyze)
- Evleri çekeceğim!
- Ben siz turistleri anlamıyorum evladım, eski püskü yıkık evleri çekeceğinize, bunu çekiversene…
- : )
Bu güzel sohbetten sonra anlaşıyoruz, teyzem de gülmeye başlıyor zaten.
Eski Ünye Evi
Ünye aslında denize doğru sokulmuş bir tepeceğin batı ve doğu eteklerine kurulmuş bir şehir, Burunucu ise bu tepenin denize sokulduğu uç nokta. İlginç olanı denize girmiş evler… O evlerde konaklamayı o kadar çok isterim ki… Gece uyuyorsunuz ve evinizin duvarında dalga sesleri… Yüzüncü Yıl Çay Bahçesi'nde soluklanarak çay yudumlamayı unutmayın.
Burunucu’da Evler
Buradan Samsun yönüne doğru yürüyünce Çamlık'a geliyorsunuz. Önce meteoroloji, hemen yanında deniz feneri ve Çamlık… İçinde eski mezarlar da olan, Ünyelinin soluklanma alanı… Sabah sporunu yapan, yürüyüşe çıkan, denize doğru kayalıklarda oturan, restoranlarda yemek yiyenler var. Fok fok diye anılan ve denize girilen kayalıklar yine burada yer alıyor. Dilerseniz pikniğinizi de yapabilirsiniz burada. Ünyeli için vazgeçilmez bir alan Çamlık.
Fok Fok
Çamlık'tan Denize İnerken
Sahilden Çamlık'a Bakış
Ünye Çamlık'ta deniz ürünlerini tadabileceğiniz bir restoran da bulunuyor. Yine bu kısımda İnciraltı olarak anılan küçük bir koy var; yazın denize girebildiğiniz ve kumsalda güneşlenebildiğiniz, ağaçlar altında harika bir yer. Deniz mevsiminde gelirseniz, buraya da uğramayı unutmayın.
İnciraltı Plajı
Ünye'nin asıl ve uzun plajları, Çamlık’tan biraz daha Samsun yönüne doğru gittikçe karşınıza çıkıyor. Şehrin, otel, motel, kamp gibi turistik tesislerinin büyük çoğunluğu da yine bu bölgede yer alıyor. Özellikle Uzunkum Plajı, yörenin en uzun ve temiz sahillerini oluşturuyor. Kamp yapmak isteyenler bu bölgede çadır kurabilirler; az daha ileride Çınarsuyu Tesisleri'nde, Ayanikola Tesisleri'nde kamp alanlarındaki bungalov evlerinde tatillerini çok rahat geçirebilirler. Bu uzunluktaki uzun sahiller tam ters istikamette, Ünye'nin Fatsa çıkışında yer alıyor. Mavi Deniz Plajı önerebileceğim sahillerden biri…
Sahilden Bir Kesit
Bu kadar tamam diyerek şehir merkezine doğru ilerliyorum. Şehrin merkezinde plaj futbolu dahi organize edilebiliyor. Sahil yolunun şehrin içinden geçmemiş olmaması, sahili belli oranda kurtarmış.
Şehir Merkezinde Kumsal
Şehir Merkezinde Kumsal
İskele
Kumsaldan Şehir
Ünye'ye geldiğinizde sokaklarda esnafla konuşun, sohbet edin çok keyif alacaksınız. Sizi güler yüzle karşılayacaklardır. Bakırcılar Çarşısı'na gidin örneğin, bakır işlenen emeğin sesini dinleyin. Anadolu'da kaybolmaya yüz tutan şekercileri ziyaret edin. Metin Amca bunlardan en iyisi, size geçmişle ilgili öyle güzel hikâyeler anlatıyor ki…
Şekerci Metin
Ünye'de denizcilik tüm tarih boyunca önemli imiş, Osmanlı döneminin en büyük limanının burada olduğu söylenir. Bu yüzden Cumhuriyet Meydanı'na gelmeden, kocaman iki tane çapa Ünye'nin denize olan tutkusunu açıklıyor aslında…
Deniz Kenarındaki Çapa
Meydana Giriş
Sahilde Ambar
Karnınız mı acıktı? En güzeli Karadeniz pidesi! Karadeniz pidesinin en güzel yapıldığı yerlerden biridir Ünye. Suyundan mı, unundan mı, etinden mi geliyor bu lezzet bilmiyorum ama bir başka güzel… Çakırtepe'ye çıktığınız zaman, bu lezzeti öyle güzel bir manzara eşliğinde yiyorsunuz ki Ünye ayaklar altında diyebilirim.
Çakırtepe
Aslında buraya dair ne kadar yazsam da anlatmak yeterli olmayacak, iyisi mi siz de gidin. Doğanın böylesine cömert davrandığı topraklarda yeşil-mavi duyguları bir arada yaşamanın duyguları da eşsiz oluyor. Tarihi sokaklarda büyülenin, Uzunkum'da mutlaka gün batımını seyredin, öğle yemeğinizi Osmanlı sofranızda yiyin, Ünye Kalesi'ne tırmanın ve Ünye'ye bir de buradan bakın, Asarkaya Kent Ormanı'nda piknik yapın, güneşin denizden doğup denizden battığına şahit olun…
Şairin dediği gibi: “Burada güneş denizin bin bir renkli kızıdır, doğarken suları sarı, batarken kırmızıdır”.