Kars: Rus İşgali Döneminden Kalma Binalar

Şehrin mevcut düzenlemesi ve yapıların pek çoğu 43 yıllık Rus işgali sırasında Ruslar tarafından yapılmış taş binalar ile Rus kentlerine benzemekte. Rus Baltık mimarisi çizgileri, balkonları ve süslemeleri ile günümüze kadar varlığını devam ettiren yapılar, geniş yollar, geniş kaldırımlar şehre güzellik katmakta. Şehirde göreceğiniz büyük gri ya da siyah taştan yapılmış binaların hepsi Ruslardan kalma ve çok güzel yapılar. 130 yıl önce Ruslar tarafından yapılan binaların tamamında yağmur suyu için oluk bulunurken, kent merkezindeki yeni binalarda oluk olmaması da ilginç.

Bu güzel binaların çoğu bugün resmi daireler, Defterdarlık, Emniyet Müdürlüğü, Sular İdaresi, Kent Konseyi, okul, konsolosluklar, ve benzeri gibi.

DEFTERDARLIK : Kars şehir merkezinde, Baltık mimari tarzında yapılmış ve dönem mimarisinin en önemli, şehrin de en güzel ve ilgi çeken yapılarından biri. Rus yapımı bina, bir süre Hükümet binası olarak kullanıldıktan sonra Defterdarlık binası olmuş. Üç katlı binanın dış cephesindeki kartuş süsleme ve köşelerindeki balkonların güzelliği hemen dikkat çekiyor.  

ESKİ BİR ZENGİN EVİ: Bize de sürpriz olan eski birinin evine gidiyoruz. Ev harap durumda ve artık yaşanmıyor, ama içerideki süslemeler yer yer bozulmuş olsa da hala çok güzel kalmış. Ev sahibinden aldığımız özel izinle evi geziyoruz. Pencereler iklime bağlı olarak küçük ve çift camlı, odalar geniş, tavanlar yüksek, taban tahta. Duvar ve tavan süslemeleri ise gerçekten muhteşem, anlatması zor, iyisi mi yine fotoğraflar konuşsun benim yerime.


 
FETHİYE CAMİİ(Büyük Katedral - Alexander Nevski Kilisesi)

Kars il merkezinde bulunan Fethiye Cami'si, yazıtlara ve tarihçilere göre, temelleri Bagratlı Kralı Sembat tarafından atılan kilise, Kral Sembat öldükten sonra eşi kraliçe Katranide tarafından bitirilmiş. Baltık mimari tarzındaki Kilisenin mimarı aynı yüzyılda İstanbul Ayasofya Kilisesinin tamiratını yapan Tiridat usta. Rusya’nın Kars’ı işgali sırasında kilise olarak yapılmış, Kars’ın kurtuluşundan sonra camiye çevrilen yapının çatı bölümünün hemen altında onu çepeçevre kuşatan dantela gibi işlenmiş kabartma süsler, çatının dikkat çekiyor. Yapının ibadet mekanı, camiye dönüştürüldükten sonra kısmen onarılmış ve orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmış. Siyah kesme taş yapının iki yanında, taş kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli taştan ve ikişer şerefeli birer minare, yonca yaprağı görünümünde sağır kemerler ve hemen ön tarafında ise Kars Belediyesi tarafından yerleştirilen şadırvanlı saati ile şehrin simgelerinden biri.

Kars’ta son olarak Müzeye gidiyoruz. Doğu Anadolu bölgesinin en zengin müzelerinden biri olan Müze küçük ama çok değerli eserler sergilemekte. Bu müzenin bir özelliği de içinde bir “Çocuk Müze Odası” barındırması. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) işbirliğiyle hayata geçirilen müze odası Türkiye’de bir ilk. Karslı çocuklar çeşitli eğitim almaları ve atölye çalışmaları yapmaları çok güzel bir proje, umarım tüm müzelerde uygulanır.
 

KARS MÜZESİ: Arkeolojik eserler bölümünde Kars yöresinde bulunmuş seramik ve bronz eserler, yüzük taşları, çeşitli paralar, süslemeli ahşap kapılar, nişler, çanlar; etnografik eserler bölümünde Kars halkının tarih içinde kullandığı eşyalar; bahçede ise çeşitli devirlere ait rölyefler, koç heykelleri, mezar taşları sergileniyor. Kars´ta ilk olarak 1959 yılında müze memurluğu kurulmuştur. Daha sonra, arkeolojik kazıların ardından eser sayısının çoğalmasıyla birlikte Kümbet Cami (Havariler Kilisesi) müzeye dönüştürülmüş.

Birçok uygarlığa binlerce yıldan bu yana ev sahipliği yapan 1978 yılında daha büyük bir müzeye gereksinim duyularak 1981´de açılışı yapılan Modern Kars Müzesi günümüzdeki arkeolojik, etnografik ve taş eserlerin sergilendiği önemli müzeler arasında yer almakta.

1981 yılında açılan Modern Kars Müzesi'nde, objeler iki kat üzerinde sergilenmektedir. Müzenin zemin katında Eski Eser Deposu, Bürolar ve Arkeolojik Eser Salonu; birinci katta ise Etnografik Sergi Salonu ve Lojman bölümleri vardır. Ayrıca, müze bahçesinde de tarihi eserler yer almakta.

Arkeoloji Salonu: Paleolitik (yontma taş çağı) dönem eserleri, Taş El Baltaları ve Dinozor Kemiği, Eski tunç çağı eserler, Eski tunç çağı madeni, Selçuklu, Urartu, Roma ve Bizans, Hıristiyanlık dönemi eserleri, taş eserler ve Sikkeler, Pithoslar (zahire küpleri) görülmeye değer.
 
Etnografya Salonu: Çok sayıda yöresel yün dokuma aletleri, Osmanlı kaftanları, Gümüş Kafkas kemerler, el yazma eserler, mühürler, bakır mutfak kapları, Semaver ve Şamdanları ile görülmesi gereken bir salon.

Müzenin bahçesinde, Müze binasının hemen yanında ise Kazım Karabekir Paşa Vagon’u bulunuyor. 1921 Kars Antlaşması için şehrimize gelen Rus Generalleri tarafından, Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşaya hediye edilen Beyaz Vagon. Kars’ın kurtarıcısı Paşa Kolordu Komutanlığı yaptığı yıllarda Kars – Erzurum arasında bu özel vagonu kullanılmış. Vagon bir salon, çalışma, dinlenme, yemek ve yatak odası ile bir banyo bulunuyor. Müze ziyaretçileri bu nostaljik vagonu da gezebilir. Kars Müzesi de tüm müzeler gibi Pazartesi hariç her gün açık.

UCUBE! – Kars’a gelince bir süre tartışma konusu olup, basını çok meşgul eden ve Başbakan tarafından “ucube” olarak adlandırılan bir sanat eserinden bahsetmeden olmaz. Hasan Harakani Türbesinin karşı tepesinde yapılmakta iken Başbakan’ın şehri ziyareti sırasında “ucube” olarak adlandırdığı ve yıkılması isteği ile yıkılan Heykeltıraş Mehmet Aksoy’un yaptırdığı ‘İnsanlık Anıtı’. Çok tartışıldı ama  “zevkler ve renkler tartışılmaz” derler ya çok doğru. Ben “sanata ve sanatçıya saygı” diyorum, nedeni ne olursa olsun bir sanat eserini yok etmek onu yaratan sanatçı için pek hoş olmasa gerek. Ne dersiniz?
 
Birçok uygarlığa binlerce yıldan bu yana ev sahipliği yapan bu güzel coğrafyayı keşfettiğim ve Serhat şehri, Gazi Kars’a geldiğim için çok memnun olarak İstanbul’a dönerken, “Herkes Kars’a gitmeli, görmeli” diyorum, şehre daha fazla yatırım yapılmalı, yok olmaya yüz tutan tarihi yapılar özellikle de Osmanlı Hamamları daha iyi korunmalı, restore edilmeli, peynirciliğin yok olmaması için hayvancılığa, balın yok olmaması için de arıcılığa daha fazla özem verilmesi gerekli.
  Başka şehirlerde buluşmak üzere… Sevgiyle.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.