Para birimi : Konvertible Mark (KM) Otelimiz: Demodino Otel
Kalış Süresi: 1 gün
Mostar yolu tek kelimeyle arabayla giderken herkesin hayran olabileceği bir yol. Etraf yeşilliklerle dolu ve Neretva nehiriyle çevrili bir yol. Neretva nehrinin rengi harika bir yeşil. Suyun rengi harika canlı bir yeşil, genellikle yeşil renkli sular biraz bulamaç gibi gözükür ama bu nehirin rengine hayran kaldık. Resim çekmek bize yetmedi. Devamlı tanıtımlı videolar çektik. . Yer yer molalarla bu yolu seyretmeye doyamadık. Nehir’in kenarındaki az sayıda hoş yapıda ki evler buraya ayrı bir hava katmış. Boğaz köprüsünden denizin görünüşü hissi verse de bir balkan turu yapan gezerin söylediği gibi boğazın yapılaşmamış hali.(aynı lafı bir sonraki Dubrovnik’ten gezerken de söyleyeceğimizi daha sonra anlayacaktık.) Gerçekten te mükemmel bir manzara.. Bu yolu muhakkak arabayla katetmeniz gerekiyor. Tren yolculuğu içinde güzel bir yolculuk diyorlar. Mostar’a kadar hayran kala kala yolumuza ilerledik.. Mostarda 1 gün kalacağız. Özellikle Mostar köprüsünün akşam görüntüsünü çok methettikleri için geceyi orada geçirmeyi planladık.
Ve Demodino otele vardık. Bugüne kadar kaldığımız otellerden en güzeliydi. 2 oda bir oturma odası, mutfak tuvalet olan harika bir odada kaldık. Resmen küçük bir evdi. Biz aile olduğumuz için böyle bir daire verdiler mi bilmiyorum ama herkese bu oteli şiddetle öneririm. Resepsiyonda Nermin adlı görevli. Nermin bu arada onlarda erkek ismi.. Çocukcağız ilk andan itibaren o kadar samimi idi ki burayı çok sevdik. Bu otelde gönül rahatlığı ile kalabilirsiniz. Kahvaltısı güzel. Kahvaltıda biten şeylerin yerine anında yenisini koyan çok hamarat bir çocuk..
Akşam yediden sonra Mostar’ı gördük. Köprü 1993 yılı Bosna savaşından sonra tekrar onarılmış. Orjinaline sadık yapılmış ama nedense yürümekte zorluk çekiyorsun. Büyük ihtimalle orjinali paket taştan yapıldığı için kaymıyordur. Şimdi yapılan taşlar bayağı kaygan. Zor yürüyorsun. 1993 yılında bir Hırvat bombalamasına maruz kalarak köprü tamamen yıkılmış. Orjinaline uygun yapılmış. Nehire düşen taşlar denizi olmayan Macaristan’lı dalgıçlar tarafından toplanarak hatta kilit taşı da tam yerine konarak tekrar inşaa edilmiş. Ben yine de orjinali bu kadar kaygan değildir. Bunlar turistlerin düşerek Ecdadımıza söylenmesi için kaygan yapılmışlardır diye şakalaştım. Tayfun adamlar orjinaline uygun yapmışlar diye ısrar etse de ben yine fikr-i sabittim. Mostar Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Hayrettin’in eseriymiş. Hocasına çekmiş çocuk. Gerçekten Muhteşem bir eser. UNESCO’nun kültür mirasları listesine girebilmiş. Etrafı ve Nehirin üstündeki duruşuyla Mostar’dan etkilendik. Gece dolunayda çekimler yaptık. 1 gece Mostar’da kalmak bizi bayağı etkiledi. Yemek için şık giyimli kızlar sizi lokantaya çağırıyor. Biz Şadırvan Restaurant’ı tercih ettik. Kurufasulye yemek istiyorduk aslında.(yazılarım bitince, notlarımı okuyunca biz balkanlarda bu kurufasulyeye neden bu kadar takmışız bilmiyorum yani…) Mostarda yemelisiniz diye okumuştuk. Ama bulamadık. Yine Şadırvan restauranta cevabcici yedik. Garsonlar biraz hizmette kusur ediyorlar. Servis bayağı geç geliyor. Ama mekan güzel olduğu için 2 saate yakın oturduk. Gece otele geldiğimizde bu otelde 1 gece kalmanın aslında yazık olduğuna keşke birkaç gece daha bu otelde kalabilseydik diye konuştuk ama ne yazık ki yolumuza devam etmemiz gerekiyordu. Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra son kez Mostar köprüsüne gidip hediyelik eşya almak istedik. Çünkü Saraybosna’daki buzdolabı magnetleri burada daha ucuz ve daha güzeldi. Terlik şeklinde üzerinde Mostar’ın resmi olan, ucunda da şişe açacağı olan hediyeler satın aldık. Durmak yok yola devam diyerek yolumuza devam edecektik. Tayfun Mostar yolu üzerinde bir tekke olduğunu söyledi. Güzel bir yer orayı da görelim dedi. Mostar'ın Blagay köyüne yakın olduğu için Blagay tekkesi adıyla da bilinen bu Halveti tekkesinin 550 yıllık bir tarihi varmış.
Blagay tekkesine vardığımızda manzaradan çok etkilendik. Evliya Çelebi'nin de uğramadan geçmediği bu tekkeye bizim Evliya Çelebiden ne eksiğimiz var diye uğradık. Ne iyi etmişiz de uğramışız meğer.
Buna nehrinin kaynağının hemen yanına yapılmış. Buna'nın kaynağı da öyle alelade bir kaynak değil. Avrupa'daki en büyük karstik kaynaklardanmış. Orada tekneyle mağaranın içine girdik. Tekkeye bitişik bir de türbe var. Sarı Saltuk, tekkenin uzun süre şeyhliğini yapmış Tekneyi kullanan çocuğun söylediğine göre Türkiye devleti bu tekkenin işletmesini 30 yıllığına almış.Şu anda restorasyon çalışması yapılıyor. Geçenlerde burada zikr yapıldı dedi. Tahminimize göre 3 gün evvel kandil gecesiydi. Her halde o gün yapıldı.
Suların arasında restaurantlar yapılmıştı. Alabalığın görünüşünü beğendik. Burada alabalık yedik. Çok güzeldi. Buradaki garsonlar çok nazikti. Porsiyonlar bayağı büyüktü. Buraya gelirseniz muhakkak burada nehirin ortasına yapılmış, güzel manzaralı yerde alabalık yemeden geçmeyiniz. (Gezimizin sonraki zamanlarında buradaki yediğimiz balığın yerini alan hiç bir şey yiyemediğimizi anlayacaktık, ama geçti bolun pazarı modunda, geçti balagay’ın balığı sür arabayı diğer yerlere) Gerçekten Blagay tekkesinde yediğimiz yağda kızarmış Alabalık, nehir suyuna tekkenin aksinin vurmasıyla oluşan manzarada pek bir lezzetli oluyordu.
Blagay Tekkesi adıyla anılan bu yeri Mostar’a gelip te görmeden gitmeyiniz sakın. Mostara ziyarete gelenler Poçitel köyü ve Blagay tekkesini muhakkak görmeliler.
Dubrovnikte artık bir şey yemeyiz diyerek yola koyulduk..
Tekkeden sonra yolda Poçiteli diye bir yere daha uğrayacakmışız. Yine güzel yollardan geçerken notlarımı yazdım.
Poçiteli son kalmış bir Türk köyü, Camisi köyün ilk girişinde sizi karşılıyor. Tepede cırcır böceklerinin sesleriyle hoş bir ahenk kazanmış bir cami. İçeride Müslüman olduğunuzu anlayınca kapıyı açıyorlar yoksa kilitli. Küçük paket taşlarıyla süslenmiş bir yer. Halk sizinle Türkçe konuşuyor ve kendi yetiştirdiği meyvaları küçük külahlarda 1 Euroya satıyor. Meyvalar çok tazeydi aldık. Güleryüzlü satıcı bayan meyvalarınızı fresh yıkayayım dedi. Yani temiz suyla meyvalarınızı yıkayayım mı demek istemiş. Orada pronto turla karşılaştık. Rehber kendi arabamızla çıkmamızdan dolayı rotamızı beğendiğini söyledi. Selamlaşarak ayrıldık.
Önce Bosna sınırından çıktık. Sonra Hırvatistan sınırından geçtik.
''Balkanlar'da 15 Günde Devr-i Alem'' yazı dizisinin bölümlerine aşağıdaki şehirlerin isimlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
* YOLA ÇIKIŞ VE KAVALA, Kavala'nın kalesine kadar yürüyünüz
* ÜSKÜP, çarşısını gezin. Köftelerinden yiyin, limonatasını için.
* TETEVO, Alaca camiyi ve Harabati baba tekkesini gezin.
* PRİZREN, Kosova’nın en güzel yeri. Faytonla büyük şehir turu yapın.
* SARAYBOSNA, Başçarsıyı gezin. Hatta tabiri caizce kaybolun Başçarşıda.
* MOSTAR, Demodino otelde kalın. Çok memnun kaldık.
* DUBROVNİK, burayı görmezseniz çok şey kaçırırsınız. muhakkak görün ve Adriyatik’de denize girin.
*BUDVA. Deniz kenti. Akşamları sahile inin.
*KOTOR güzel bir sahil yolu. Arabayla girip çıkma şeklinde de olsa burayı gezin.
* ARNAVUTLUK, yol güzergahı olmasa görmeseniz de olur ama mecbursunuz.
* OHRİ Her yer güzel ama Ohrid bir başka güzel.
* RESEN Ahmet niyazı bey konağını gezin.
* MANASTIR Atatürkün askeri okulunu gezin.
* EDESA Su şehri Edesa’ya muhakkak uğrayın. Mümkünse içinizde mayonuz olsun. Şelalenin altında aldırış etmeden ıslanın. * SELANİK Atatürk’ün doğduğu evi gezin