Mostar ve Kocitelli Köyü

Saraybosna’dan Mostar’a günübirlik turlar organize edilmekte. Biz de hazır gelmişken Mostar'a da gitmeye karar verdik.  Mostar’a giderken yolda baraj göllerinin ve ırmakların nefis manzarası eşliğinde seyahat ettik.

Kocitelli Köyü

Mostar’a giderken Kocitelli köyü denen ufak bir yerde mola verildi. Bu köy oldukça ilginç. Eski bir Osmanlı köyü olan bu köyde tepede epeyce büyük bir de kalesi var.

Hikayeye göre; bu köyü önce Osmanlılar alıyor, sonra Hırvatlar ele geçiriyor. Ardından tekrar Osmanlılar alıyor ve sonra tekrar Hırvatlar ele geçiriyor. İki kez burayı Hırvatlar alınca, Osmanlı bu köyü yeniden fethediyor ve küçücük köye kocaman bir kale ve de bir camii inşa ediyor. Bundan sonra da Hırvatlar bir daha alamıyor. Köyün nüfusu çok az. Ancak gelen giden turist sayısı epeyce fazla. Bu köydeki Boşnakların bir kısmı oldukça güzel Türkçe konuşuyorlar.

Bu köyde insanlar kivi, nar, kuru meyve ve üzüm gibi meyveler satıyorlar.

Ressamlar Ağustos ayının ilk haftası buraya gelip nefis manzara resimleri yapıyorlarmış. Buraya 20 km mesafede Hırvatistan’a da sınırı olan bölgede bir de Halim Paşa Camii var.

Mostar

Mostar’a girişte ilk dikkatimizi çeken yüksek tepeye oturtulmuş çok büyük bir Haç oluyor. Haçı bulunduğu kısmın yani Neretva nehrinin batısının Hırvatlara ait olduğunu, Boşnakların ise nehrin doğusunda yaşadığını anımsıyoruz. Mostar’da neredeyse tüm binalar kurşunlanmış. Savaşın izlerini halen taşıyan Mostar küçük ama çok şirin bir yerleşim yeri. 

Şu an sakin turistik bir yerleşim yeri havasında olan Mostar şehrinde nehrin üzerinde köprüler var. Biz ise asıl hedefimiz olan Mostar Köprüsünü görmek için ilerliyoruz

Mostar’ın parke taşlı, küçük dükkanlar ve restoranlardan oluşan sokağına varıyoruz. Köprünün iki girişinde ufak çarşılar var. Osmanlı mimarisi kendisini belli ediyor. Çarşının içi çok kalabalık ve içerisi turist dolu. Japon, Fransız, İngiliz, Türk, her milletten insan var burada. Çarşıda bol miktarda mermi kapsülleri, kasatura ve top mermilerinin dış kısmının üzerleri işlenerek hediyelik eşyalar yapmışlar, satıyorlar. Çarşının içinden köprüye doğru ilerliyoruz.

Savaşta Mostar köprüsü Hırvatlar tarafından yıkılmış. Savaş sonrasında gelen parasal yardımlarla tekrar yapılmasını sağlamışlar. Köprü yapımında en çok yardımı Türkiye sağlamış.

Tam bir Osmanlı kimliği taşıyan Mostar köprüsü Kanuni Sultan Süleyman zamanında Mimar Sinan’ın çırağı Mimar Hayrettin tarafından 1557 – 1566 yılları arasında inşa edilmiş. Köprünün altındaki nehrin derinliği 7 metreymiş. Köprü için 456 kalıp taş kullanılmış. Neretva Nehri'nden 24 metre yüksekte olan köprünün genişliği 4 metre ve uzunluğu 30 metre. Köprü yapıldıktan sonra bu kentte ticaret canlanarak Mostar’ı, Hersek bölgesinin önemli bir şehri haline getirmiş.

Köprü fotoğrafçılar için oldukça çekici bir nokta. Çarşının sonunda yine Osmanlı döneminden kalma bir camii var. İçinde Osmanlı mezarları bulunuyor. Camiinin avlusundan köprünün ve ırmağın manzarası nefis. En güzel fotoğraf ya buradan ya da köprünün ayağına inerek nehir kenarından alınabiliyor. Mostar seyahatiniz sırasında konaklamak istiyorsanız hizmet kalitesi yüksek köprüye çok yakın Hotel Eden ve Hotel-Restaurant Kriva Ćuprija gibi oteller mevcut. 

1992 senesinde Bosna-Hersek'te başlayan iç savaşta köprüye ilk olarak Bosnalı Sırplar saldırmış. 1993'te ise Hırvatlar tanklar ile köprüye büyük bir zarar vermişler. 1993 senesi Kasım sonunda ise Köprü tamamen yıkılarak, dev taşları Neretva nehrine gömülmüş. Yüzyıllar boyunca Müslüman ve Hırvat kesimini birbirine bağlayan hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olan köprü yerine savaş sonrası İngilizler yıkılan köprü yerine geçici bir demir köprü yapmışlar.

UNESCO ve Dünya Bankası’nın desteğiyle 1997 senesinde köprünün aslına uygun olarak yeniden inşası başlatılmış. Köprünün inşaatını ER-BU isimli bir Türk şirket üstlenmiş. Orijinal modele sadık kalan şirket, köprünün temellerini de sağlamlaştırarak ve sağlam kalan orijinal taşları da kullanarak 2002’de köprünün inşasına başlamış ve Köprünün yeniden açılışı 23 Temmuz 2004 senesinde İngiliz Prensi Charles tarafından yapılmış.

Mostar’a giderseniz eski çarşı içinde bir restoranda mutlaka Cevabi Köftesi ve yöresel Boşnak yemeklerini deneyin. Türk mutfağına çok benzer tatlar bulacaksınız.

Yemeğimizi yedikten sonra aşağıya nehir kıyısına giderek bu muhteşem yapıyı bir de aşağıdan görmek istiyoruz. Tam aşağıya inerken köprü üzerindeki kalabalığı fark ediyor ve kalabalığa doğru yaklaşıyoruz.

Mostar Köprüsü, cesur sporcular tarafından yıllarca bir atlama platformu olarak kullanılmış. Geleneklerine göre, genç erkekler, nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak için düğün öncesinde bu köprüden atlarlarmış. Ama şimdilerde bu durum turizme yönlendirilmiş.

Bir kaç Boşnak genç köprünün üzerinde duruyor ve turistler ile gülerek sohbet ediyorlar. İki tanesi ise şapka ellerinde, para topluyorlar. Ne için mi? Mostar’da eski bir gelenek var, genç erkekler kendilerini ve cesaretlerini kanıtlamak için köprüden atlıyorlar. Bunu da bir şov haline dönüştürmüşler ve para topluyorlar. Köprünün korkuluklarında yeterli paranın toplanmasını bekleyen gençler atlamadan bu kareyi yakalamak için daha öncede de planladığımız gibi aşağıya nehir kıyısına doğru koşarcasına inmeye başladık.

Ve kimse atlamadan nehir kıyısında muhteşem Mostar manzarasında yerimizi aldık. Kameralar, fotoğraf makinelerini hazırladık ve bu seferde hadi atlasın diye sabırsızlanıyoruz.

Yaklaşık 5 dakika sonra, korkuluklardaki 3 genç de aşağıya iniyor ve hiç ortalarda olmayan 35 yaşlarında bir adam çıkıyor korkuluklara ve insanlara tempo tutturmak için ellerini havaya kaldırıyor.Biz balıklama mı, çivileme mi atlar derken çivileme şekilde yaklaşık 40 metre yükseklikteki Mostar Köprüsünden kendisini bırakıyor. Alkışlar ve ıslıklar… Genç adam sudan kafasını çıkartınca biz de katılıyoruz bu coşkuya.

Mostar köprüsünden otogara doğru yürürken sağ tarafımızda yeni düzenlenmiş tertemiz bir şehitlik dikkatimizi çekiyor. Şehitliğin merdivenlerinden çıkarken gözlerimiz mezar taşındaki tarihlere takılıyor, çoğu 30 yaşının altında yüzlerce kardeş bir arada yatıyordu. İçimizi bir burukluk kaplıyor.

HÜSEYİN YILMAZ

Yazar Hakkında

HÜSEYİN YILMAZ

 1942 Sinop Ayancık doğumluyum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Mecburi hizmet nedeni ile Hakkari, Yüksekova, Siirt’te görev yaptım.