UYKU VADİSİ
Sadece deniz, güneş, kum için bu güzel kente gelenlerin birçoğu farkında olmasa da, bu güzel beldemizin içinde ve çevresinde o kadar çok tarihî ve doğal güzellikler var ki.
Senenin 7 ayı yaşadığım bu güzel kentte, ilkbahar ve sonbahar aylarında çevredeki sayısız tarihî yerleri ve tabiat güzelliklerini geziyorum. İşte yepyeni bir gezi, doğa ve doğa yürüyüşü sevenler için son derece keyifli ve son günlerde de oldukça popüler. Zeytin, çam, çınar, ceviz ve narenciye ağaçları arasında “Uyku Vadisi” içinde bir kanyon ve kısa bir süre önce turizme açılan bir mağara.
Bodrum - Milas yolu üzerinde “Uyku Vadisi” tabelalarını göreceksiniz. Köylerin içinden geçen dar ama keyifli bir yol. Fakat ben size Milas’a yakın olan tabeladan girmenizi öneriyorum, yine keyifli ama daha düz, kısa ve güzel bir yol.
Sonra iki seçeneğiniz var. “Kanyon” tabelasından saparak, otel - restoran olan bir alabalık tesisine gelip buradan 2,5 kilometre kadar sürecek kanyon yürüyüşü ile mağaraya ulaşır, mağara gezisinden sonra dönüp arabanızı alır, tepedeki Seyir Terası’ndaki kafeye gidebilirsiniz.
Kahvenizi yudumlarken uçsuz bucaksız bir manzara, yemyeşil Manastır Dağı, sarp kayalıklar tüm heybetiyle karşınızda yükselecek. Kanyon ayaklarınızın altında uzanacak ve siz yemyeşil doğa ile kucaklaşarak, kanyon manzarası ve havasını içinize çekeceksiniz.
Gittiğiniz mevsim yaz değilse oldukça serin bir yol. Seyir Terası’nın en sol ucundan aşağı baktığınızda soldaki kayalıkların uç tarafındaki ilginç profili kaçırmayın.
İkinci seçenek ise tam tersi, Gökçeler Köyü’nden yukarı doğru “Seyir Terası” ve “Mağara” tabelalarını izleyerek tepeye çıkıp önce kahvenizi için. Daha sonra buradan 400 metre kadar aşağıdaki mağaraya yürüyün. Ağaçlıklı yol baharda bile epey serin oluyor.
Dönüş yolu biraz yokuş ancak hem tahta basamaklar var hem de ara ara dinlemeniz için banklar bulacaksınız. Bu bankların yanına asılan çöp poşetleri de boşuna konmuş, zira anlaşılan kimse görmüyor ki tüm çöpler yerlerde!
İncirliin Mağarası – (İncirli Inn ya da İncirli Mağarası olsa mıydı…)
Manastır Dağı’nın yamacında, içindeki jeolojik oluşumlar, tarihî kalıntılar ve doğal çevresi ile ülkemizin Mencilis ve Karaca gibi en güzel mağaralarından olan İncirliin Mağarası bulunuyor. Belirgin bir fay etkili olarak yatay olarak gelişmiş. Kafesli bir yapıya sahip fosil mağaranın ilk yerleşimi neolitik döneme tarihlenmekte. İrili ufaklı 30 mağaradan 345 kilometre uzunluğundaki İncirliin Mağarası 1. Derece Arkeolojik ve Doğal Sit Alanı olarak tescilli. Mağaraya giriş ücreti ise 15 TL. Birbiriyle bağlantılı birçok salondan oluşan mağaranın sadece 155 metrelik bölümü rehber eşliğinde gezilebiliyor.
Ne yazık ki, son bölümdeki Gösteri Salonu haricinde fotoğraf çekmek yasaklanmış.
Dünya isimli genç delikanlı bizi gezdirirken ilginç oluşumlara da dikkatimizi çekiyor. Ters bir lale ile yanında ağzını açmış timsah ve bir ceylan yavrusu figürü hayli ilginç. Ben yasaklara uyup fotoğraf çekmedim tabii. İlginç dev sarkıt ve dikitlerin, Pamukkale görünümündeki şekillerin bazıları 2 milyon yılda oluşmuş güzellikler. Sarkıttan damlayan tortulu sular; sarkıt ve dikit oluşumunun halen devam ettiğini gösteriyor. Mağaranın içinde inişli çıkışlı yürüme yolları, kimi yerde merdivenler var. Yer yer zemin ve korkuluklar ıslak ve kaygan, aman dikkat.
Gösteri Salonu’nun ortasındaki dikite dikkatle bakın. Başta ilginç bir şey görmeyebilirsiniz ancak kameranızla özellikle de cep telefonunuzun kamerasıyla baktığınızda bir surat dikkatinizi çekecek, sakın kaçırmayın.
Mağaranın içerisindeki Yarasa Galerisi’ndeki yarasalar doğal ortamlarında mutlu, kendi hallerinde yaşıyorlar ama korkmanıza gerek yok. Ziyaretçiler mağaraya girerken ışıklar yakıldığı için korkup özel galerilerine çekiliyorlar. Mağaranın birçok yerinde tavanlarda göreceğiniz minik siyah benek ve çizgiler de tavanda ters durabilen yarasaların pislikleri.
Gökçeler Kanyonu
10 kilometre uzunluğundaki kanyon, Akdeniz’in maki bitki örtüsünün yanı sıra 73 değişik bitki türü ve zeytin, çınar, incir, kavak, söğüt, meşe, okalüptüs ve ceviz gibi asırlık ağaçları ve sonbaharda biz gittiğimizde hiç su olmamasına rağmen bahar aylarında serin suları ile her mevsim güzel.
Florası kadar faunası da oldukça zengin. Kirpi, keklik, tavşan, üveyik, karatavuk, bıldırcın, çakal, tilki, yaban domuzu gibi hayvanların yanı sıra mağaradaki yarasalar da doğal ortamlarında yaşamakta.
Hamzabey Çayı üzerinde, bir zamanlar 14 su değirmeninden günümüze sadece üç tanesinin kalıntıları kalmış. Yerli ve yabancı turistler, doğa ve fotoğrafseverler için ise bir cennet.