Renklerin Cazibesi: Havana

Puro sevdiğim ve yıllardır merak ettiğim için 40. yaş günümü Küba’da kutlamaya karar verdim.

Havana'ya Nasıl Gidilir

AirFrance (Paris üzerinden), AirCanada (Toronto üzerinden, bazen Frankfurt-Toronto üzerinden 2 aktarma ile), Aeroflot (Moskova üzerinden), KLM (Amsterdam üzerinden), Iberia (Madrid üzerinden) Küba’ya Avrupa’dan giden havayolu şirketleri.

Aktarmalı uçuşlarda 1,5 saat ile 20 saat arasında farklı bekleme süreleri oluyor. Havana’ya Moskova’dan 13 saatte, Amsterdam’dan 10 saatte, Paris’ten 10 saatte, Madrid’den 10,5 saatte gidiliyor. KLM ile uçmaya karar verdiğimden, giderken 1 gece dönerken 2 gece Amsterdam’da kalacak şekilde program yaptım.

Amsterdam’dan Havana’ya 10 saatlik bir uçuş ile varıyorsunuz. İlk başta biraz söylensem de uçuştaki konforu ve pasaport kontrolündeki inanılmaz kolaylıkları nedeniyle business class'a ödediğim her kuruşa helal olsun. Normalde Havana’ya indiğinizde bitmeyecekmiş gibi görünen bir kuyruk ile karşılaşıyorsunuz ancak kız arkadaşım ve ben çok fazla beklemeden kolayca ülkeye giriş yaptık. Pasaport kontrolünden sonra, eşyalarınız X-rayden geçiriliyor ve yasak madde taşıyıp taşımadığınız kontrol ediliyor.

İmkânı olanlara Havana’ya giderken KLM’in business class’ında yolculuk etmelerini öneririm, özellikle dönüş saati (Havana’dan 17.20’de kalktı, Amsterdam’a ertesi sabah 9.00’da vardı) jetlag yaşanmasını minimize ediyor.

Tüm damgalar pasaport dışında verilen iki parçalı Küba vizesine basılıyor. İstanbul’da WTS turdan veya Gazelle turdan vizeyi 5 dakikada kolayca alabilirsiniz. 

Havana’daki hoteller hakkında yazılan çok sayıdaki olumsuz yorum üzerine,  Havana merkeze araba ile 10 dakikalık mesafedeki Miramar bölgesinde Casa tabir edilen devlet kontrolündeki pansiyonlarda kalmaya karar verdik.

Bavullarımız aldıktan sonra dışarıda rehberimiz Fidel Tapanes bey bizi karşıladı. Para bozdurma sırası çok uzun olduğundan bizi bir taksiye bindirip kalacağımız Casa’ya gönderirken oda masraflar için gerekli parayı bozdurmak ve tatilimiz boyunca kullanacağımız aracımızı ayarlamak üzere yola koyuldu. 

Miramar'da Gezilecek Yerler

Casa’ya vardığımızda ev sahibesi ve kocası bizi karşıladı, onlar tek kelime İngilizce biz ise “Grascias” ve “Ola” dışında İspanyolca bilmediğimiz halde bir şekilde anlaştık ve pansiyona ilişkin giriş evrakları imzaladıktan sonra bir duş alıp Miramar’da dolaşmaya başladık.

Küba’da devrim öncesi Amerikalılar küçük bir Amerika yaratmışlar, evlerin büyük kısmı köhnemiş ya da yıpranmış olsa da eskiden ihtişamlı yaşamlar olduğunu belli ediyor, etrafta dolaşırken insan kendini Amerika’nın bir sayfiyesinde dolaşırmış gibi hissediyor. 

Akşam, Fidel beyin önerisi ile gittiğimiz Palamar’da lezzetli bir karides yemeği yiyip, Küba’daki ilk Daiquiri'mizi içtik. Küba’da porsiyonlar beklediğimden daha büyüktü. Akşam yemeği sonrasında Old Havana ve El Malecon çevresinde gece araba ile dolaştık.

Ertesi sabah, ev sahibemizin yardımcısı Mayra hanım tarafından hazırlanan son derece lezzetli bir sabah kahvaltısı yedik (Taze meyve suyu, kahve, domates/salatalık, taze meyve tabağı, peynirli/salamlı omlet ve peynirli/salamlı tost.).  Özellikle Kübakahvesini çok beğendik.

Kahvaltı sonrasında önce Melia Cohiba Hotel’e gittik, para bozdurduktan sonra Old Havana’ya doğru yola koyulduk. Rahat yürüyüş ayakkabılarımızı getirmenin faydasını ilk gün tecrübe ettik.

Palacio de la Artesania, Santo Angel, Seminario de san Carlos, Templete müzesi, Plaza de Armas, Oficios sokağı, Plaza de San Francisco de Asis, Hostal Los Frailes, Plaza Vieja, Mercaderes günün ilk gezi noktaları oldu. Güzergâh boyunca birçok baskı atölyesi ve sanat galerisini gezmeyi ihmal etmedik. 

Öğle yemeği ve biraz dinlenmek için Plaza de la Catedral yakınlarındaki bir restoranı seçtik. Yerel bira Crystal, etli nohut ve yerel 1-2 yemek ile keyifli bir öğle yemeği yedik… Puro ve canlı müzik yemeğe ayrı bir tat kattı…

Yemek sonrası Pano, Bodeguita del Medio, Obispo sokağı, Parque Central, San Rafael Caddesi, Çin Mahallesi, Galiano, Neptuno, Paseo del Prado ile yürüme turumuza devam ettik.

Şehir turu sırasında Old Havana’da Habana 1791’de hediye sabunlarımızı  aldık, çikolata müzesine uğramamıza rağmen uzun kuyruk nedeniyle çikolata alamadan döndük. Mason locası, TABACUBA Empresa de Tabaco Torcido LA CORONA fabrika gezisi, yasal puro satışı yapılan 9 farklı LCDH, Opera binası, Capitolio ve hemen arkasındaki Partagas Puro binası yürüyüş güzergâhımızdaki diğer duraklarımızdı. Floridita barda Heminway’ın heykeli ile foto çektirmek için girmeye çalıştık ama o kadar kalabalıktı ki yanına yaklaşamadık bile…

Gezi güzergâhımıza Old Havana’nın yanı sıra Havana merkezini de dâhil ettiğimizden normalden daha uzun bir tur oldu ama şehrin turistik olmayan kesimlerini de görmek açısından çok faydalı oldu. Baseball taraftarlarının buluştuğu parkta hararetli bir şekilde ama kavga etmeden tartışmalarına şahit olmak ve wifi noktalarında bir araya gelen Havanalıları görmek ilginç birkaç enstantane…

El Malecon’da ise gündüz foto çekmek güneş nedeniyle oldukça zor ama gün batımı muhteşem fakat foto çekiminde en büyük sıkıntı o ünlü dalgaları yakalayabilmek.

El Moro kalesinin benzerlerini daha önce farklı ülkelerden gezdiğimden, her akşam 21.00’de yapılan top atışı ve sembolik askerlerin merasimi fazlasıyla turisttik koktuğundan ilgimizi çekmedi. Fakat gün batımında foto çekmek için kısa bir mola verdik.

Casa’ya uğrayıp duş alıp üstümüzü değiştirdikten sonra Fidel beyin önerisi ile fazlasıyla turistik yemekli canlı müzik yapılan bir yere gittik. Müzik güzeldi ama mekândaki kalabalık nedeniyle pek keyif almadım. Normalde gittiğim ülkelerde bu kadar turistik mekânlara gitmiyorum.

17 Kasım sabahı 40 yaşına basmanın değişik coşkusu ile uyandıktan ve kahvaltı sonrası, tütün plantasyonları için Pinar de Rio’ya doğru yola koyulduk. Cohiba puroları için üretim yapan 2 tütün plantasyonu gezisi sırasında ürettikleri tütünden sarılma puro içtik ve puro satın aldım. Vinales’teki muhteşem doğa harikası vadiyi ve dağa yapılan resme karşı Pina Coloda’larımızı yudumladık. Vinales köyündeki bir restoranda yengeç kıskacı ve bira içerek keyifli bir öğle yemeği yedik. Bakir ve inanılmaz yeşillikteki vadi insanın ruhunu dinlendiriyor ve huzur veriyor. Vinales, renkli tek katlı ve taraçasında mutlaka sallanan koltuklar bulunan sakin ve huzur verici küçük bir kasaba...

Akşam yemeği için Miramar’daki Rio Mar’ı özellikle seçtik. Almendra körfezine bakan restoran, tüm seyahat boyunca yediğim en lezzetli ıstakozu yaptı, Havana standartlarına göre ikinci pahalı yer olmasına rağmen her anı son derece keyif verdi. Akşam yemeği sonrası kaldığımız Miramar bölgesindeki Casa de la Musica’da sabah saatlerine kadar salsa ve Latin müziğin bizce en coşkulu örnekleri ile eğlendik. 

Havana'da Gezilecek Yerler

18 Kasım’da normalde Küba Havana dışında bir program yapmıştık ama onu iptal edip, Havana’nın görmediğimiz kısımlarını gezmek ve alışverişe ayırdık. Kahvaltı sonrası ilk durağımız İspanyol Gaudi’den etkilenerek kendi evini ve mahallesindeki diğer evleri kırık seramik parçaları ve kendi imal ettiği seramiklerle kaplayarak farklı eserler çıkartan Jose Fuster’in müze evini ve mahallesini gezerek başladık.

Ardından Havana ormanını gezdik, özellikle Afrika kökenlilerin adak törenleri burada yapılıyor. Havana’yı gezerken göreceğiniz tamamen beyaz giyen kadın ve erkekler Afrika kökenli dinlerin rahipleri, adak sonrası 1 yıl süreyle bembeyaz giyiniyorlar...

Christophe Kolomb mezarlığı, Ulusal Sanat Müzesi, Devrim Müzesi, Afrika mahallesi, Açık Pazar, Nacional Hotel gezerken arada bira imalathanesinde kısa bir mola verdik. Servis oldukça yavaş olmasına rağmen bira lezzetli ve canlı müzik keyif vericiydi.

Casa’ya dönüş yolunda erken happyhour için Rio Mar’a tekrar uğradık, Daiquiri ve puro eşliğinde bol keyifli vakit geçirdik. Akşam 19.00-21.00 arasında Casa de la Musica Miramar’da salsa gecesine katıldık. Yerel halkla birlikte bolca dans ettik. Akşam yemeği için Havana’nın en eski ve Havana’daki yabancılar arasında son derece popüler olan La Cocina de Lilliam Restoranı’na gittik. Son zamanlarda yediğim en lezzetli sebzeli lazanyayı burada yedim.

19 Kasım Havana’daki son günümüzdü, o nedenle sabah erkenden bavullarımızı hazırlayıp Club Habana’ya gidip denize girdik. Amerikalıların deniz ve yat kulübü olarak inşaa ettiği bu yer daha ziyade Havana’da yaşayan yabancılar tarafından kullanılıyor.

Havalimanında duty free son derece vasat. Tüm Küba seyahatimiz sırasında kullanmadığımız interneti business lounge’da 5 CUC karşılığında aldığımız internet kartı ile kullandık. 

Amerika ambargoyu tamamen kaldırıpta zaman kapsülüne hapsolmuş bu muhteşem ülkeyi yok edip rezil etmeden önce görmenizi tavsiye ederim.

Daha önce örneklerini eski doğu bloğu ülkelerinde (özellikle 90’larda) şahit olduğum cebinde parası olan Batılı tekeler, genç ve güzel ama maddi olarak sıkıntıda olan kızların peşine düşmüş… Birlikte gezdikleri kızların gözlerindeki hüznü görebiliyorsunuz.

Old Havana gibi turistik merkezlerde bir çok satıcı turistlerden ne kadar bahşiş kopartırsak iyidir eğiliminde, tüm Havana yazılarında göreceğiniz ağzında purosu, üzerinde yerel kıyafetleri olan kadınlar (sokak sanatçısı diyemeyiz) 2-3 CUC bahşiş almadan fotoğraf çekmenize izin vermiyorlar.

Rehberler pek önermese de bizim kâğıt helva arası dondurma benzeri Bocaditos de Helado lezzetli ama denenmediğinde çok büyük eksiklik yaratacak bir lezzet değil.

Sokakta puro satmak için yanınıza gelenler nedense hep en iyi puroyu ucuza alabileceğimizi söyleyip hep Cohiba satmaya çalışıyorlar… Küba standartları için kaliteli olan bazı ürünler Türkiye’de alıştığımız kalitede olmayabiliyor, bu nedenle ihtiyacınızı düşünerek tuvalet kâğıdı, kadın pedi, ıslak mendil, makyaj temizlik pamuğu ve losyonunu yanınızda getirmeniz hayatınızı kolaylaştıracaktır. Tropik taze meyveler son derece lezzetli ve kolaylıkla bulunabiliyor, CUC ile almak mümkün ama bu durumda normalin üzerinde para ödemiş oluyorsunuz.

Bici taxi (bisiklet) ve Coco taxi (üç tekerlekli motorsiklet) macera duygunuzun ne kadar yoğun olduğuna göre denenebilir.

İnternet bağlantısının son derece sınırlı ve kısıtlı olması nedeniyle akıllı telefonlar basit birer telefona dönüşüyor ve hayattan daha fazla keyif almaya başlıyorsunuz… Günde en az 60 e-mail alan biri olarak ulaşılamayan biri olma özgürlüğü inanılmazdı!

Kalbim Küba’da kaldı, bir sonraki sefere kesinlikle en az 1 hafta kalacak şekilde gideceğim.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı