Favela, bizdeki gecekondu mahallelerinin Brezilya’daki ismi. Ama bizdekilerden çok farklı, çok derin, çok daha yoksul ve daha acı bir hayatın özeti. Aslında kapitalizmin özeti. Yoksulluğun, dibe vurmuşluğun, hayata eksi 1500’le başlamanın mekanıdır favelalar. Buradan kurtulmak, daha iyi bir hayata yelken açmak çok ama çok zor.
Rio’ya gitmeden önce favelaları gezmeyi kafaya koymuştuk. 8 Şubat’ta geldik Rio’ya ve karnaval biletimizin yer numaralarını almak için seferber olduğumuzu Rio Karnavalı yazımızda anlatmıştık. Yer numaralarımızı aldıktan sonra turizm bürolarını dolaşıp favela turu arandık. Sonunda güvendiğimiz bir tur şirketinden 10 Şubat için Rio turu, 11 Şubat için favela turu satın aldık. Firma yetkilisi, bizzat faveladan yetişmiş yerli birisinin İngilizce rehberliğinde sadece bize özel bir tur olacağını söyleyince kabul ettik. 290 Real yani yaklaşık 250 TL ödedik bu tura. Sadece bize özel olduğu için normal bir rakam sayılır.
Favelalalarla ilk karşılaşmamız karnaval için geldiğimiz Sambadrome’da olmuştu. Tribüne yerleştik. Birazdan dünyanın en büyük görsel şovu önümüzden geçecek. Milyon dolarlar su gibi akıtılacak. Kendimizi bu zengin şova hazırlarken kafamızı kaldırdığımızda karşılaştığımız manzara ile sarsıldık. Karşımızda, hemen tribünlerin arkasında favelalar. Bir an yutkunuyor insan. Boğazı düğümleniyor. Bu ne yaman çelişki? Onların manzarası da karnaval… Tepeden her şeyi izleyebilecek noktadalar. Bir yanda yakıcı bir yoksulluk, bir yanda inanılmaz paralar harcanan ve sadece bir hafta süren görsel bir zenginlik. Dünya bu kadar acımasız ve izahtan yoksun ne yazık ki. İşte Sambadrom tribünleri ve arkası:
11 Şubat saat 11.00’de rehberimiz geldi ve taksiye atlayıp bizi Favela Rocinha’ya götürdü. Rocinha, Rio’nun en zengin bölgesi olan Copacabana ve İpanema plajlarının hemen yanında. Rehberimiz Leonardo Leopoldino çok tatlı bir genç. Bizi götürdüğü favelada geçmiş çocukluğu. Zorluklarla okumuş ve sonra İngilizce öğrenebilmek için boğaz tokluğuna turistlerin gittiği otellerde çalışmış. Çalışkanlığı ile tutunmuş ve otel onu İngilizce kursuna göndermiş. Brezilya’da hatta tüm Güney Amerika’da yabancı dil bilen insan sayısının azlığını düşününce Leonardo’nun ne büyük bir şey yaptığını daha iyi anlıyor insan. Şimdi İngilizcesi sayesinde iyi para kazanabildiğini söylüyor.
Leonardo’dan favelalar hakkındaki bilgileri aldıkça şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Gezmekte olduğumuz Rocinha Favelası tam 150.000 nüfusluymuş! Rio’nun en büyüğüymüş. Rio’da irili ufaklı 700’den fazla favela varmış. Şimdi sıkı durun, zira ben de bu kadarını beklemiyordum: 14 milyonluk Rio’nun yarısı, yani 7 milyonu favelalarda yaşıyormuş. Bu gerçekten inanılmaz. Sonradan bu bilgiyi başkalarına da sorduk, doğruymuş. Evet, bir kentin nüfusunun yarısının oldukça dar gelirli gecekondu mahallelerinde yaşaması düzenin çarpıklığının en belirgin göstergesi.
Olayın çarpıcı bir diğer noktası ise, favelaların şehrin merkezinde olması. En zengin semtin gökdelenlerinin hemen yanında favela deryası sırtlara doğru yükseliyor. Zenginler aşağıda, favelanın dar gelirlileri yamaçlarda zenginlere tepeden bakıyor.Rio’da ilk gözümüze çarpan, zengin muhitlerdeki lüks apartmanların hepsinde güvenlik görevlisi vardı, ama ayrıca oldukça yüksek demir parmaklıklarla çevriliydi hepsi. Hırsızlık ciddi bir tehlike ve sık karşılaşılan bir olay olduğundan çözümü hapishane gibi yüksek demir parmaklıklarda bulmuşlardı. Favelalar şehir merkezinde olunca suç ve suçluyla birlikte yaşamaya alışmak zorunda kalmışlar. Her yerde güvenlik kameraları, silahlı güvenlik görevlileri v.s.
Favelalar, son birkaç yıl öncesine kadar suçun merkeziymiş. Favelada yaşayıp da uyuşturucu satmayan genç yokmuş. Uyuşturucu mafyası favelaları kontrolü altına almış. Dolayısıyla hepsi suça bulaşmış olduğundan, bu bataktan kurtulmaları da neredeyse olanaksızmış. Favelayı gezerken daracık sokaklardan geçtik. Hatta bazı yerlerde şişman bir insanın geçmesi olanaksız olacak kadar dardı. Buradan insanlar nasıl geçiyor, neden bu kadar dar yapılmış sokaklar diye rehberimize sorunca acı gerçekle tanışmış olduk. Sokaklar polis baskınlarına karşı özellikle dar yapılıyormuş. Dar sokakları bir kaya parçasıyla veya herhangi bir eşyayla kapatıp polisi oyalama imkanı buluyorlar, bu sırada uyuşturucu ve silahlar kaçırılıyor, polisten saklanan suçlular da rahatlıkla kaçabiliyormuş. 6 yıl önce polisin büyük operasyonu ile suç çetelerinin çökertildiği söyleniyor. Biraz daha güvenli hale gelmiş favelalar. İşte dar sokaklı favelalar:
Ancak unutulmamalı ki polisiye önlemlerle birlikte burada yaşayan insanların iş ve sosyal yaşamına dokunulup iyileştirilmezse düzelme beklenilmemeli. Hükümetin 6 yıldır uygulamaları bu yönde olmuş gerçi. Sosyal merkezler açılmış favelalar içine. Önce müzik eğitimiyle başlanmış insanları çekebilmek için. Sonra resim, ahşap işçiliği ve diğerleri yavaş yavaş gelişmiş. Bir yandan da daha uygar konutlar inşa edip aileleri oraya yerleştirmeye başlamışlar ama insanlar pek benimsememiş bu sosyal konutları.
Neden toplumun bu konutları benimsemediğine gelince, birkaç sebebi var. Birincisi elektrik parayla. Favelalarda ise kimse elektriğe para vermiyor. Direğe atılan bir kanca ile herkes kaçak ama bedava elektrik kullanıyor. Bizde de durum pek farklı değil ve yeni çıkan kanunla bedava elektriğin parasını kullanmayan da ödüyor. Orada nasıl bir yasal düzenleme var bilemiyoruz. Elektrik direkleri tam bir arap saçı. Kimse bunların içinden çıkamaz. Zaten elektrik idaresi sürekli kaçak kabloları temizlemeye uğraşıyor, onlar gittikten sonra yeniden kancalar atılıyor ve eski düzen devam ediyor. Hatta biz oradayken, alt kesimde elektrik idaresinin görevlilerini temizlik yaparken gördük. Yukarılara tırmandıkça halkın kanca atmakta olduğunu izledik. Meğer yukarıdan aşağıya yeni inmiş görevliler ve hemen arkalarından herkes görev başında, kancaları yenilemekle meşgul.
İkinci sebep, çetelerle ilgili. Suç çeteleri, sosyal konutlara geçenlere artık iş vermeyip onları soyutlamaya çalışıyormuş. Polis baskınında engelleyebilecekleri dar sokaklar yok orada. İnsanlar daha medeni şartlarda ama daha el altında yaşamaya başladıkları için çetelerin işine gelmemiş haliyle. Dolayısıyla yaşlılar taşınmış sosyal konutlara ama gençler gitmemiş. Şimdilik yapımı durdurulmuş sosyal konutların; fakat hükümet tekrar başlamak için halkın nabzını tutuyormuş. Aslında çok önemli artıları var sosyal konutların. Favelaların yüzde doksanı dik yamaçlarda kurulu olduğu için ve herhangi bir araç işleyemediğinden insanlar merdiven inip çıkmak zorundalar. Her gün 2-3 kere bu merdivenleri inip çıkmak önemli bir sorun. Sosyal konutlar ise otobüs işleyen ana caddelerde kurulu. O yüzden merdivenlere pes diyen yaşlılar sosyal konutlara gelmeye başlamışlar. Bakalım yakın zamanda başkaları da gelecek mi ve bu insanlık dışı yaşam alanları biraz olsun düzelebilecek mi?
HER YERDE FOTOĞRAF ÇEKMEK SAKINCALIRehberimiz Leonardo en başta bizi fotoğraf konusunda uyardı. Bazı yerlerde sorunsuz çekebileceğimizi söyledi. “Doğrudan kamerayı insanlara tutmayın, rahatsız olurlar” dedi. İnsan fotoğraflarında İzin istememizin iyi olacağını belirtti. Bazı yerlerde kesinlikle fotoğraf çekemeyeceğimizi, oraya gelince bizi uyaracağını söyledi. Hatta kameraları çantamıza koymamızı, kesinlikle elimizde dahi dolaştırmamamızı söyledi. Sebebi ise o bölgeler uyuşturucu baronlarının, yani çete reislerinin evlerinin olduğu bölgelermiş. “Siz etrafta kimseyi görmezsiniz ama onlar sizi görür” dedi. Meğer her taraf kameralarla 24 saat gözlem altındaymış.
Favelaların en tepe noktasına çıkıp da artık inişe başlayacağımız noktada bizi uyardı. “Kameralar çantaya”, “etrafa dikkatli gözlerle bakmayın, çabuk ve kararlı adımlarla yürüyün ve durmayın”. En tepede 4 katlı sarı bir ev gördük. Çok lüks değildi ama favelalardan ayırt edilebiliyordu. Dik bir yokuşun tepesindeydi. Merdivensiz bu dik yokuştan oraya tırmanmak epey zordu. Neden merdiven olmadığını sordum rehberimize. Eve yaklaşmasını istemedikleri kişiler gelirse yola, yani yokuş aşağı yağ döküyorlarmış. O kaygan yolda kimse çıkamıyormuş eve.
Ulaşımın çok zor olduğu yamaçlarda sadece moto-taksi çalışıyor. Moto-taksiler Belediye tarafından izin verilmiş şoförler tarafından yapılıyor. Favelada resmi olarak görevlendirilmiş insan görmek bir tuhaf oluyor ama gerçek.
Favelayı gezerken büyük avukat levhalarına rastladık. Rehberimiz burada en iyi iş yapanların avukatlar olduğunu söyledi. Suçun fazla olduğu bölgelerin avukatlık büroları iyi çalışıyormuş!!!
Favelaları gezerken bir de kreşe rastladık. Daha doğrusu rehberimiz söylemese oraya kreş demezdik. Bir erkek bakıcı 4-5 bebeğe bakıyordu. Çalışanlar evde bebek bakan birisine çocuklarını bırakıp gidiyorlar, alın size kreş:
Bu yazımıza son vermeden önce, her ne kadar favelaların eskisine göre daha güvenli hale geldiğini yukarıda belirtsek de bir gerçeği de belirtip sizin yorumunuza bırakmak istedik. Favelalardaki banka şubeleri 24 saat 3 polis ile korunuyor. Sakın gezmeyin dediğimiz anlaşılmasın. Rio’ya giderseniz mutlaka favelaları gezin. Hayatın gerçek yüzü orada. Ama mutlaka yerel rehberle gezin. Biz rehberimizden çok memnun kaldık. Tavsiye ederiz. Kartını da koyduk ki, e.posta ya da telefonla ulaşabilirsiniz.
Daha fazla fotoğraf için: https://rotayol.com/2016/06/14/rionun-diger-yuzu-favelalar-11-subat-2016/