Isparta’nın turizm merkezlerinden biri olan Eğirdir, ülkemizin “Sakin Şehir”lerinden. Sakin Şehir diğer adıyla Kolay Şehir nedir? Cittaslow’dur.
İlk olarak 1999 yılındaİtalya’da teşkil edilen Cittaslow, uluslararası bir organizasyon. Yavaş Hareketi’nin bir faaliyeti olarak 1999’da ortaya çıkan bu hareket aslında hızlı kent yaşamına, fazla tüketime, kültür kaybına karşı çıkan bir hareket olarak biliniyor.
Cittaslow olabilmek için kentlerin ya da beldelerin belirli kriterlere uyum sağlaması gerekiyor. Bu noktada yaklaşık 70 farklı kriter var. Çevre ve altyapı politikaları, kentsel yaşam kalitesi, sosyal uyum, tarımsal yöntemler, iş birlikleri gibi başlıklar altında sıralanan kriterlere uyum sağlamak gerekiyor. Ama en önemli kriterlerden biri nüfusunun 50 binin altında olması.
İşte Isparta’nın 17 bin nüfuslu bu şirin ilçesi de aynı Artvin’in Şavşat’ı, Bolu’nun Göynük’ü, Sinop’un Gerze’si gibi dünyadaki sakin şehirler arasına girdi.
Biz de hazır Isparta’yı ziyaret ediyorken bu yavaş kenti gezelim dedik.
Sakin Şehir Eğirdir
Isparta il merkezine 34 kilometre mesafede yer alan Eğirdir, Göller Bölgesi’nin turizm merkezi durumunda. Hem tarihî hem de doğa zenginliklerine sahip olan ilçe özellikle de sakin şehir olduktan sonra daha fazla turist ağırlamaya başlamış.
Hep akıllarda karışan bir şey şu ki; Eğirdir mi? Eğridir mi? Bunu işte hâlâ pek çok kişi karıştırıyor. Adı Eğirdir.
Eğirdir Efsanesi
Daha önceden bu bölgede yaşayan bir bey varmış, günlerden birinde oğlu ile birlikte ava çıkmış. Karşılarında bir geyik görmüşler. Bey hemen okunu çıkartmış ve geyiğe doğrultmuş. Ok yaydan çıkmış çıkmasına ama geyik kaçmış, ok arkadaki kayaya saplanmış. Okun saplandığı yerden sular fışkırmaya başlamış ve beyin oğlu bu sulara kapılıp, boğularak ölmüş. Bey üzgün şekilde eve gitmiş. O sırada hanımı oturmuş yün eğiriyormuş. Hanımının yanına gitmiş “Hanım, çocuğu su aldı götürdü, sen hâlâ elindekini eğirir durursun, eğirdur bakalım” demiş. İşte “Eğirdir” kelimesi de ilk kez o zaman söylenmiş.
Türkiye’nin dördüncü büyük tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü kenarında konumlanan Eğirdir, sahip olduğu pek çok tarihî yapı ve turistik tesisle dikkat çekiyor.
Eğirdir Gölü
Deniz seviyesinden 917 metre yükseklikte yer alan gölün kuzey – güney yönündeki uzunluğu 50 kilometre, doğu-batı yönündeki genişliği ise 3 - 14 kilometre arasında değişiyor. Ortalama derinliği 14 metre olan gölün en derin yeri ise 16,5 metre.
Göl su sporları, balık avcılığı, yüzme, rüzgâr sörfü için oldukça ideal. Çevresi dağlık olduğu için yamaç paraşütüne de elverişli. Yine göl çevresinde trekking ya da kampçılık yapacak alanlar da var.
Çevresi dağlarla çevrili olan gölün içinde Eğirdir’e bir yolla bağlanmış olan iki tane ada var: Yeşil Ada ve Can Ada.
Eğirdir Gölü’nün ortasında yer alan Yeşil Ada, Cumhuriyet Dönemi’ne kadar “Nis” adıyla biliniyormuş. O dönemde ada hem Türklere hem de Rumlara ev sahipliği yapmış. Adada Rumlardan kalma çok sayıda ahşap ev ve de kilise var. Bu evlerin bir kısmı günümüzde restoran ya da pansiyon olarak işletiliyor.
Adanın en çok ziyaretçi çeken yerlerinden biri ise 19. yüzyılın ikinci yarısında Rumlar tarafından yapılmış ve 1998’de restore edilmiş olan Aya Stefanos Kilisesi.
Göldeki diğer ada ise Can Adası. Yapılaşmanın olmadığı bu adada çadır ve karavan turizmi yaygın. Aynı zamanda piknik alanları bulunduğundan özellikle hafta sonları yöre halkı arasında çok popüler. Bu adanın en önemli özelliklerinden biriyse 1 Şubat 1933’te Atatürk’ün Eğirdir’i ziyareti sırasında Belediye Encümeni kararı ile Atatürk’e hediye edilmiş olması.
Gölün yüzme için elverişli olduğundan bahsetmiştim. Eğirdir Tren İstasyonu altında yer alan Altınkum Plajı ise göle girmek için en popüler nokta. Gölün bu noktası oldukça sığ olduğu, hemen derinleşmediği için ve plaj ince kumlarla kaplı olduğu için çok tercih ediliyor. Ayrıca bu plaj “Mavi Bayrak” sahibi. Plajda 50 çadır kapasiteli bir alan ve kiralık bungalowlar olduğunu da unutmamak gerek.
Eğirdir Gezilecek Yerler
Hızırbey Camii
Eğirdir ilçe merkezinde gördüklerimiz arasında bizi en çok etkileyen Hızırbey Camisi oldu. Eğirdir’in en büyük camisi olduğundan bilinen diğer adı Ulu Camii. İçerisinde aynı anda 3.000 kişi ibadet edebiliyor. 1328’lerde Hızır Bey tarafından yaptırıldığı tahmin edilen cami, 1814’te çıkan bir yangında tamamen tahrip olmuş ve 1980’de halktan toplanan paralarla yeniden inşa edilmiş ancak caminin en etkileyici yeri kale suru üzerinde, kale kapısı üzerinde inşa edilmiş olan cami minaresi. Bu şekilde kale suru üzerine inşa edilmiş dünyadaki tek minare.
Eğirdir Kalesi
Dış Kale ve İç Kale olarak iki bölümden oluşan Eğirdir Kalesi’nin kimler tarafından ne zaman yapıldığı net olarak bilinmese de kalenin kitabesinde 1307’lerde bir onarım geçirdiğinden bahsediliyor. Dış Kale yıkılmış olsa da İç Kale oldukça fotojenik.
Eğirdir Kervansarayı
1237’de Selçuklular zamanında inşa edilmiş olan Eğirdir Kervansarayı, Anadolu Selçuklu kervansarayları arasında en büyük olanlardan biri. Günümüze çok fazla bir şey kalmamış maalesef hatta 1301 senesinde bu kervansarayın malzemelerinin sökülerek Dündar Bey Medresesi’nin yapımında kullanıldığı söyleniyor. Taş Menderese olarak da anılan Dündar Bey Medresesi ilk olarak Selçuklular döneminde han olarak inşa edilmiş, daha sonra Hamidoğlu Dündar Bey tarafından medreseye çevrilmiş. 2 katlı yapının 30 bölmesi var. Girişinde büyük bir taç kapı yer alan yapı günümüzde kapalı çarşı olarak hizmet veriyor.
Eğirdir çevresinde görülebilecek yerler
Çevrede görülebilecek yerler arasında zengin bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği ile dikkat çeken 40 kilometrekareye yayılan Kovada Gölü Milli Parkı, Sarıidris kasabasında yer alan Malos Antik Kenti, Barla kasabasında yer alan Parlais Antik Kenti, Pisidia şehirlerinden biri olan Prostanna Antik Kenti de yer alıyor.
Bir fırsat oluşturup, bu şirin sakin kenti fazla kalabalıklaşmadan gezmenizi öneririm.