Son dönemde temalı gezilerin nitelik ve niceliğinde büyük bir artış var. İşte Isparta da bu durumu faydasına çeviren kentlerimiz arasında. Yıllardır gül sanayisi ile adı aklımıza kazınmış olan Isparta artık gül turizmi ile de adından söz ettiriyor. Hatta artık Isparta “Türkiye’nin Gül Bahçesi” olarak biliniyor.
Isparta'da Gül Hasadı
Biz de 10-11 Mayıs tarihinde Isparta’ya gül hasadına gittik. İyi ki gitmişiz. Bu yazımda size Isparta’nın gül ile ilişkisini ve gül sanayisinin nasıl gül turizmini de tetiklediğini anlatacağım.
Batı Akdeniz bölgesinde yer alan Isparta’da gül mevsimi mayıs – haziran ayında. İşte tam da bu dönem Isparta’yı özellikle de gül ile geçinen köyleri gül kokuları sarıyor. Gül hasadı mayıs ortalarında başlıyor ve hazirana kadar devam ediyor. Bu dönem gül ile geçinenler için çok özel bir dönem. Bu dönemde artık düzenli hale gelen Gül Festivali de organize ediliyor.
İşte biz de bu etkinliğe katılmak için 10 Mayıs’ta Isparta’ya gittik. Varışımız akşam üzeri saatlerdi. Bu nedenle önce şehirde biraz gezip Süleyman Demirel Müzesi’ni ziyaret ettik. Akşam yemeğimiz sonrası ertesi sabah gül hasadına gitmek için çok erken saatlerde kalkmamız gerektiğinden erkenden uyuduk.
Güllerin toplandığı özel saat dilimleri var
Neden mi? Çünkü güller öyle günün her saatinde toplanmıyor. Güllerin toplandığı özel saat dilimleri var. Sabah gün doğarken 05.00 civarı güller toplanmaya başlanıyor ve bu toplama işi saat 10.00 – 11.00 civarında bitiyor.
Bununla bağlantılı bir hikâye de var şöyle ki; Isparta’da çokça rastlayacağınız bir isim Gülderen.
Gülderen'in Hikayesi
“Gül toplayan” anlamına gelen bu isim, eskiden sabah saat 05.00 – 10.00 arasında doğan kız çocuklarına verilirmiş. Öğleden sonra doğanlara güllerin serilmesinden esinlenilerek verilen isim “Gülseren”. Akşam doğanlara da “Gülay” adı veriliyormuş. Yani her şeyin güle bağlanan bir noktası var.
Güller toplanıyor, çuvallara dolduruluyor, “pat pat” adını verdikleri tarım araçlarına yükleniyor ve sonra fabrikalara gönderiliyor. Öyle ki, son dönemde güle ilgi artmaya başlayınca buradaki köy halkı gül toplamaya ve tarlaların bakımına yetişemeyince artık Suriye’den gelen işçilere kendi tarlalarında iş vermeye başlamışlar.
Isparta’da gül bahçelerinin bulunduğu iki önemli merkez var. Biri Ardıçlı Köyü, diğeriyse “Güller Vadisi” olarak anılan Güneykent beldesi.
Peki Isparta’da gül yetiştiriciliği nasıl başlamış?
Yaklaşık 35 milyon yıllık tarihe sahip olan gülün kökeni aslında Doğu Asya. Tarih boyunca gerek sağlık amaçlı gerekse kokusu nedeniyle hep gözde bir çiçekmiş ancak Türkiye’de gül yetiştiriciliği ve gülden yağ elde edilmesi çok da eski değil. 150 senelik bir geçmişi var. 19. yüzyıl sonlarında Bulgaristan tarafından Anadolu’ya yayıldığı düşünülüyor. Biliyorsunuz Bulgaristan’da da gül çok popüler. Özellikle Balkan Dağları güneyinde yer alan Gül Vadisi’ne özel çok sayıda paket tur programları da var.
Isparta’da gül yetiştiriciliğine ilk başlayan kişi bazı kaynaklarda Müftüzade İsmail Efendi bazı kaynaklardaysa Îslamköylü Hacı Abdilağazade İzzet Ağa olarak gösteriliyor ancak en kabul gören hikâye zamanında askerliğini Bulgaristan’da yapmış olan İsmail Efendi’nin gülcülüğü orada görüp öğrenip döndüğünde memleketinde denemeye başlaması üzerine. Ancak başarıya ulaşması kolay olmamış. İlk denemeleri hep başarısızlıkla sonuçlanmış, ama yılmamış ve denemeye, araştırmaya devam etmiş. Bulgaristan’a tekrar gidip hatayı nerede yaptığını anlamaya çalışmış. 4 sene sonunda ilk kez gül hasadı yapabilmiş. Gül yağı ve gül suyu üretmeye başlamış. Bu işten para da kazanmaya başlayınca çevredeki diğer köy halkı da gülcülüğe merak salmış ve İsmail Efendi güle o kadar tutkunmuş ki, bölgeyi de kalkındırmak adına bildiklerinin tamamını halkla paylaşmış.
Gül yağı üretiminin sanayileşmesi ise 1935’lere rastlıyor. İşte bu senelerde Atatürk’ün talimatıyla endüstriyel gül yağı üretimi için bir fabrika kurulmuş. Böylelikle köy tipi gül yağı üretimi yerini büyük ölçüde sanayi tipi gül yağı üretimine bırakmaya başlamış ve gül o zamandan bu yana Isparta için önemli bir ticari ürüne dönüşmüş.
Günümüzde bu fabrikalarda işlenen güllerden gül bazlı bambaşka ürünler ortaya çıkıyor. Gülsuyu, gül lokumu, gül reçeli, gül esanslı parfümler, sabunlar, kremler, mumlar, kozmetikürünleri, gül kolonyası, gül yağı bunlara en güzel örnekler. Bu ürünler içinden hem üretmesi en zor olanı hem de en pahalısı gül yağı.
Günümüzde Isparta’da üretilen gül yağı, tüm dünyadaki gül yağı üretiminin %65’ini karşılıyormuş. Dünyada yaklaşık 1.350 gül çeşidi bulunuyormuş. Bunlardan 24’ü ise Türkiye’de yetişiyor.
Çok dikenli, kışa dayanıklı, kuvvetli kokulu bu pespembe gülün orijinal adı “rosa damascena”. Bizim kısaca Isparta gülü olarak bildiğimiz bu güle verilen diğer isimler ise yağ gülü, sakız gülü ve Şam gülü.
Güneykent’te neler yapılabilir?
İlk olarak kesinlikle gül hasadına katılabilirsiniz.
Eğer ilginizi çekiyorsa Gülhane ya da İmbikhanelere gidebilirsiniz. Burada köy tipi yöntemlerle “Kara kazan” denilen imbiklerde gül yağının geleneksel olarak nasıl üretildiğini görebilirsiniz. Gerçekten çok zahmetli bir iş.
Başta Fatma Hanım olmak üzere Güneykentli kadınların atık malzemeleri sanat ile birleştirip nasıl tekrar kullanılabilir hale getirdiklerini görmek isterseniz Gül Evi’ne gidebilirsiniz. Buradan hediyelik eşya da alabilirsiniz. Kırık fincanların, kopmuş çamaşır makinası kapağının, patlamış bisiklet tekerinin, kırılmış sazın, yırtılmış yorganların tekrar nasıl farklı bir formda sunulduğunu görmek çok keyifli.
Gül Müzesi’ni ziyaret edebilir. Gülün Isparta’ya gelişini, tarihsel olarak gül yağı üretiminde kullanılan gereçleri görebilirsiniz.
Güllerle süslenmiş masada, açık havada gül kokuları arasında gül reçeli tadarak kahvaltı edebilirsiniz.
Gül havuzuna girip tepenizden aşağı gül yaprakları serpilmesinin keyfine varabilirsiniz.
Isparta bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Siz de isteklerinize yönelik Isparta otellerinden birinde kalabilir ve gül kokulu bir tatil yaşayabilirsiniz.