Sanatın kalbi. Film gibi bir şehir. İçinden nehir geçen şehirler güzeldir her zamanki gibi...
Viyana çok büyük bir şehir, turizm canlı, toplum zengin, her taraf saray, yüksek bina. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu; imparatorluk olmak herhalde böyle bir şey…
Merkezdeki Dom Katedrali'ni gördükten sonra birçok şaşaalı görkemli yapının 1. Viyana diye tabir edilen bölgede olduğunu fark ettik. 1800‘lerden sonra inşa edilen bu binalar, saraylar, kiliseler, opera binaları ve üniversite hepsi Avusturyalılar tarafından sahip çıkılmış.
1800’lü yıllarda New York ve Paris'ten sonra en çok insanın yaşadığı şehir olan Viyana, 1. ve 2. Dünya Savaşı'nda tahribata uğramış. Nüfusu bugün 2 milyon civarındadır. Mozart, Beethoven gibi sanatın ağa babalarının yaşadığı Viyana; sanatın başkenti gerçekten. Metroda yerler, tiyatro, kabare, müzik, dans, konser ve resim galerisi reklamları ile dolu. Freud’un da yetiştiği bu şehirde sürrealizm doruklara çıkmış.
24 saatlik bilet alınırsa 7,5 €'ya sınırsız olarak metro tramvay tren otobüs vb. ulaşım araçları kullanılabiliyor. Son derece pahalı bir şehir. İnsanların yaşam standardı Orta Avrupa’nın en yüksek düzeyinde.
Genelde Almanca konuşuyorlar. Şehirde % 8 civarında Müslüman bulunmakta. Çok sayıda Türk’ü de misafir etmekte. Yolda gördüğümüz her beş turistten biri Türk’tü. İnsanların yaş ortalaması yüksek. Genç nüfus az. Fakat çocukları ve gençlerinin öz güvenleri bir hayli yüksek. Belki de Macarlar ile akrabalıkları genetik olarak yüksek olmasına rağmen Macarlardan çok daha ileri bir toplum gibi gözükmekteler. Metroda otobüste insanların bencil davranışlarına denk geldik.
Gelişmişlik düzeylerine göre, dünyanın diğer milletlerinin kıskançlık, haset gibi duyguları bu ülkeye karşı, beslediklerini düşünmemek elde değil. Para birimi olarak € kullanmaktalar.
Kıyaslama yapmak doğru değil belki ama Budapeşte insanları gibi bakımlı, güzel ve yakışıklı değiller. Daha salaşlar. Kilo ortalamaları yüksek. Tüm evler kendilerine özgü 200-300 yıllık mimari anlayışı ile yapılmaya çalışılmış.
Toprakları verimli, % 30’u orman. Viyana-Prag yollarında çoğunlukla ayçiçeği ve buğday tarlaları var, yine yol boyu rüzgâr santralleri bulunmakta. Sanayi de bariz gelişmiş gözükmekte. Müze giriş ücretleri yüksek (klasik bir Avrupa şehri) devasa yapıları var. 1. Franz Joseph şehrin imparatoru 1850'den sonra Viyana’yı imar eden kişi. Birçok yerde heykeli var. Sisi, Maria Terasa da dönemlerin imparatoriçeleri.
Çeşmelerden su içilebildiğini de eklemek isterim.
Kadraja zor sığan yapılar var Viyana’da