Şövalyelerin Adası Rodos

Bizim bu Yunanistan aşkımız nereden geliyor bilmiyorum : ) Karı koca doyamıyoruz Yunanistan'a. Gerek ucuz olması gerek mutfakları bizi mest ediyor : )

Rodos Adası ile tanışmamız 27.05.2012'de evlenip balayına gitmemizle gerçekleşti. Harika bir mevsim, harika bir zamanlama tadı hala damağımda... Bu arada aman dikkat pasaportunuzda Kıbrıs giriş-çıkışı varsa Yunanistan'a giremiyorsunuz! 
Aracımızı Fethiye’de bırakıp feribota biniyoruz Rodos'a geçmek için. Adaya Marmaris'ten de feribot ya da katamaran kalkıyor. Biz kız kardeşim ve eşini Dalaman Havalimanı'na bıraktığımız için Fethiye bize daha yakın geldi. Adaya gitmeden İstanbul’dan ayarladığımız kiralık arabamız limanda bize teslim edildi. Aracı teslim eden adam arabayı bırakırken kapılarını kilitleyin, camı aralayıp anahtarı arabanın içerisine atın dedi : )
 
Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki 12 adasından en büyük olanı Rodos... Daha ilk bakışta bile anlaşılabilecek şekilde “Eski Şehir” ve “Yeni Şehir” olmak üzere Rodos şehri, ikiye ayrılır. Genellikle, Rodos Adası’nda “Eski Şehir” ziyaretçilerin dikkatini çeker. Eski Şehir, Ortaçağ’a ait 6 kapıdan oluşan bir kalenin içine kurulmuş bir şehirdir. 4 kilometre uzunluğundaki yüksek kumtaşı duvarlardan yapılmış devasa bir hisar olan Rodos Kalesi, sizi zaman yolculuğuna çıkaracaktır. Rodos, surlarla güçlendirilmiş en iyi durumda olan ortaçağ kentlerinden biri sayılır ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Anıtları Listesi'nde yerini almıştır.

Kaldırımlarında gezerek şövalyelere ait binalarına, hendek ve siperlerle çevrilmiş surlarına, kiliselerine, camilerine, saraylarına, meydanlarına, bahçelerine ve evlerin avlularına hayran kalacaksınız. Ayrıca, bu kale, turistik eşya satan dükkanlar, tavernalar, mağazalar ve kuyumcuların bulunduğu eski çarşı olarak adlandırılan bölgeye de ev sahipliği yapmaktadır. Bu antik kent ikiye bölünmüştür. “Collachium”, şövalyelerin kaldıkları bölgedir ve bu yüzden en önemli binaları buraya inşa etmişlerdir. Asıl kent ise “Burgo”dur; yerel halkın yaşadığı bölgedir. Şövalyelerin inşa ettiği bu kuvvetli kale duvarları, Fatih Sultan Mehmet döneminde, 1480 senesindeki Osmanlı saldırılarına karşı koyup ayakta kalabilmiştir. Rodos, 1522 senesinde Kanuni Sultan Süleyman’ın ordusuna yenik düşmüştür ve ada yaklaşık 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu mülkiyetinde kalmıştır.
 
İlk gün Rodos haritamızı alıp otelimize yakın olan bölgeleri gezdik. Yeni Şehir, Eski Şehir tatilimiz henüz başlamadı önce karnımızı doyurup uzomuzu içmeliyiz : )


Haritamız bu, adayı karış karış gezmezsek tatilimiz yarım kalır : )
 
Her bir plaja girip çıkıyoruz mutlaka işte burası diyeceğimiz bir yer bulacağımızdan eminiz : ) Fakat her girdiğimiz yer diğerinden mükemmel ne karar vermek mümkün ne de oturup ayaklarını uzatmak, çünkü bir sonraki koyda ne göreceğinizi merak edip hızla devam ediyorsunuz. Biz Yunanistan adalarındaki koylara ayrıca aşığız...

Lindos, adanın en turistik yeri. Adanın bizim kaldığımız bölgesine göre diğer ucunda direkt oraya gitmek olmaz tabii ki tüm koylara girip çıkıyoruz haritamız elimizde...


Anthony Quinn Koyu


Ladiko Beach


Saint Paula Beach havuz gibiydi, yarım günümüzü burada geçirdik.

Lindos bölgesi bizim Rodos Adası'nda en çok beğendiğimiz bölge... Tepedeki kaleye biz çıkmadık ama eşeklerle çıkıp gezebiliyormuşsunuz. Buradan bakmakla olmuyor aşağıya inip şu mükemmel plaja yerleşmeyi planlıyoruz : )


Evet, koyumuzu bulduk burası bizim aradığımız yer : )

Burası harika, her gün geldik buraya hiç atlamadık ve doyamadık nasıl doyabiliriz ki hem balayındayız hem de Rodos Adası'nın en güzel koyundayız.

Koyda bir de küçük kilise var biz güneşlenirken birkaç tane gelin geldi : ) Keman eşliğinde 8-10 kişi ile kıyılan nikah, aynı kıyafeti giymiş nedimeler...

Lindos, Bodrum'u andırıyor aslında beyaz evler güzel sokaklar...


Tsampika Beach

Yola devam : ) Lindos bölgesindeyiz.


Lindos bölgesinde bir de Türk mezarlığı var fakat bakımsızlıktan yok olmak üzere
  

Keyfimiz yerinde güle oynaya geçiyor zamanımız... Biz Yunanistan’ı çooooook seviyoruz : )

Her gün yaptığımız gibi plajdaki o mükemmel manzara karşısında her gün yediğimiz ve doyamadığımız kalamar ızgara, Grek salata, ahtapot salatası ve tabii ki uzo siparişimizi verdik bekliyoruz : )

Bu güne kadar Rodos Adası'nda yediğim kalamar ızgarayı hiçbir yerde yemedik : (

Evet, kilisede nikahlardan biri gerçekleşti nedimelerle birlikte plajda güneşlenen insanların arasından geçiyorlar biz de uzomuzu kaldırıp onları izliyoruz.

Bu günü unutmam mümkün değil. Sofradan kalkma zamanı geldiğinde otele 30 km yolumuz olduğunu ve otoparkta kullanmak zorunda olduğumuz bir aracın olduğunu hatırlıyorum : ) Aşkım denize girmemiz gerek kendimize gelmemiz gerek diyorum. Denize giriyoruz yüzüyoruz, yüzüyoruz... Güçlü, gayet iyi durumda fazla kaçıran ben miyim? Sanırım benim : ) Arabada kendime gelmek için kafamı camdan çıkartıp rüzgara veriyorum olmuyor, kafamı sokup ayaklarımı çıkartıyorum yine olmuyor : ) Kafam içeri ayaklar dışarı, ayaklar içeri kafa dışarı : ) Güçlü, aşkım ne yapıyorsun diyerek şaşkın şaşkın beni izliyor, yok bir şey kendime gelmeye çalışıyorum! İlginç bir yöntem bulmuşsun devam et hayatım : )

Adanın diğer tarafındaki deniz ve koyları biz sevmedik. Ama ne olursa olsun adayı mutlaka karış karış gezmelisiniz. Mutlaka sizi çok mutlu edecek bir şeyler bulacaksınız.

Aşkım benim bal alacağım diye tutturunca bal satılan köyü arıyor bakkaldaki amca balın İngilizcesini bilmediği için uzlaşamayıp o köyden ayrılıyoruz. Yolda sadece gitmek olmaz ama her köye girmemiz gerekiyor tabii ki : )


Kelebekler Vadisi

Rodos'u özetlemek gerekecek sanırım çok karmaşık bir yazı oldu : ) 

Şehir turu yapmalısınız mutlaka antik şehir gezisi, Mandraki Limanı, vs. Mandraki Limanı'nda Antik Dönem'de Dünyanın 7 Harikası'ndan biri olan Rodos Heykeli bulunuyormuş. Şu anda heykel yok ama heykelin ayaklarının durduğu yerlerde geyik heykelleri var.

Kelebekler Vadisi, Haziran ayı kelebeklerin üreme ayıymış bilginize...

Rodos Adası'nda bir eski şehir bir de yeni şehir var. Açıkçası ben eski şehri daha çok sevdim.
 
Yeni şehir; oteller bölgesini kapsıyor, plajların yoğunlukta olduğu popüler gece eğlencesinin ortası daha hareketli...
 
Eski şehir, esas heyecan verici yer, burada Ortaçağ'dasınız. Dünya mirası listesindeymiş bu bölge ve Rodos Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş harikulade surlarla çevrili...

Adanın her yanı Yunan bayraklarıyla çevrili. Rodos Adası'na su gemilerle taşınıyormuş. Ancak zeytincilik tarımını destekleyen Avrupa Birliği, adaya zeytinin kilosu başına 3,5 Euro ödüyormuş. Yunanistan’da, işsizlik % 9,8 iken, Rodos’ta işsizlik oranı sıfır. Bunu öğrendiğimizde çok şaşırmıştık.
 
Rodos için şöyle bir yazı okumuştum. Paylaşmadan geçmek istemedim.
 
Bölgeyi 12 parçaya bölüp tanrılara dağıtan tanrılar tanrısı Zeus güneş tanrısını unutur. Bunun karşılığında güneş tanrısına dillere destan güzellik de bir su perisi hediye eder. Güneş tanrısı su perisine aşık olur ve evlenirler fakat güneş tanrısı çok sevdiği su perisinin ölümlü olmasını kabullenemez ve onu ölümsüz kılmak için bir adaya dönüştürür; RODOS’a...

Rodos Adası'na bir daha gider miyiz? Evet, kesinlikle gideriz. Gerek balayında olmamız gerek yazın başları denize olan özlemimizle daha çok deniz ve koylar odaklı geçirdiğimiz tatilden; eski şehir, yeni şehir, surlar, kiliseler ve görmediğimiz birçok yeri görmek için tekrar ziyaret edebiliriz.
 
Rodos’un tadı damağımızda kaldı...

Rodos Mandiraki Limanı