Rodos, Şövalyelerin ve Antik Yunan Işık Tanrısı Helios'un adası… Oniki Ada'nın başkenti…Girit'ten sonra Yunanistan'ın ikinci büyük adası… 77 km uzunluğunda, 37 km genişliğinde… Marmaris'in hemen karşısında...
Marmaris'ten sabah 09.00'da kalkan gemimize binip 1 saat 15 dakikada Rodos'a varıyoruz.
Kozmopolit cazibesi, muazzam doğal güzelliği, girintili çıkıntılı sayısız plajı, kristalize suları, deniz ticaret yolları üzerinde kesişme noktası olan konumu ile baş döndürücü...
“Kışkırtıcı bir kadın” o…
Ben demiyorum, Yunanların kendisi böyle tanımlıyor Rodos'u: Kışkırtıcı bir kadın...
Kışkırtıcı sahiden de… Adaya varır varmaz çılgınca kendini onun kollarına bırakmak, her şeyini yaşamak istiyor insan Rodos'un... Her yerine dokunmak, her yerini ezbere tanımak istiyor.
Sayısız kültürler, birbirinden farklı nice toplumlar, insanlar görmüş Rodos; takmıyor hiçbir şeyi.
Kendi havasında yaşamaya devam ediyor. Her tarafı oynuyor. Bir taraftan kışkırtıyor, o tarafa doğru şuursuzca çekilirken; diğer taraftan da bir başka kışkırtıyor oraya da uzamak istiyorsunuz.
Parça parça bölünsem, her parçam Rodos'a bir başka karışsa, derinliklerinde kaybolsa diye hayal ediyorsunuz... Olmuyor.
Avrupa’nın korunan en büyük Ortaçağ şehirlerinden biri…
St. Jean Şövalyeleri, Osmanlılar ve son olarak İtalyanlar; adanın sanatı, dili ve mimarisi üzerinde büyük izler bırakmış. Rodos, 1988'den beri UNESCO Dünya Kültür Mirası'nda Avrupa'nın korunan en büyük Ortaçağ şehirlerinden biri olarak geçiyor.
Muazzam Rodos Kalesi’nin surları tam 4 km uzunluğunda… Haşmetli bu surlar karşısında büyülenmemek mümkün değil.
Meşhur Rodos Şövalyeleri...
1309'da Kudüslü Saint Jean şövalyeleri adayı fetheder ve adayı, kutsal şehre yapılan seferler için üs olarak kullanırlar. Şövalyelerin döneminde inşa edilen bu Ortaçağ şehri, UNESCO tarafından 1988'de Dünya Kültür Alanı olarak ilan edilir.
Adanın kalbi hayat dolu Rodos şehrinde atıyor. Her tarafı kıpır kıpır... Kaldırım taşları ile döşenmiş yollarda ve meydanlarda yürürken; görkemli duvarların, surların arasında gezerken tarihten kopup gelmişiz hissi yaşıyoruz. Kale'nin içinde ışıl ışıl bir hayat var. Sadece turistik değil, yerel bir hayat var. Kalenin içinde herkes gibi yaşayan hakiki Rodoslular var.
Şu güzelim adayı elimizde tutabilseymişiz iyiymiş…
Rodos tarihinin dönüm noktası, 1522'de Kanuni Sultan Süleyman'ın uzun bir kuşatmadan sonra adayı fethetmesidir. Bu kuşatmadan sonra şövalyeler, adayı teslim etmek zorunda kalmışlar.
Osmanlı Devleti hükümdarlığı sırasında, daha sonra gözetleme kulesi olarak da kullanılan saat kulesi inşa edilmiş.
Rodos'un “Yeni Şehir” bölgesinde bulunan Kyprou Meydanı (Cyprus Square) dünyanın diğer büyük modern şehirlerindeki meydanlardan farksız…
1912 yılında İtalyanlar Rodos'u ve Oniki Ada'nın kalan kısmını, İtalya ve Türkler arasındaki savaş sırasında işgal etmiş.
1919 yılında İtalyan Venizelos, Rodos dışında diğer bütün adaların Yunanistan'a bağlanmasını kabul etmiş ancak bunu hiçbir zaman gerçekleştirmemiş.
1923 yılında Lozan Antlaşması ile İtalya, Oniki Ada'yı kendisine bağlamıştır.
Ancak, 31 Mart 1947'de İngiliz Tuğgeneral Parker, adayı resmi olarak Yunan Askeri Kuvvetleri'ne devretmiştir.
İşin içinde Yunanistan olur da Rodos'un mitolojisi olmaz mı?
Efsaneye göre Zeus, Titanları yendikten sonra dünyayı Olimposlu Tanrılar arasında bölüştürmeye karar verir. Ancak, Güneş Tanrısı Helios bu paylaşımı kaçırır ve kendi payına düşen toprak parçasını alamaz.
Zeus adil olmak ister ve yeniden bir paylaşım yapılmasını teklif eder.
Helios bunu reddeder ve ertesi gün güneş doğarken yerin altından çıkacak yerin kendisine ait olmasını ister.
Ertesi gün şafak sökerken Helios, turkuaz sular içerisinden çıkan yemyeşil RODOS adasını görür ve adaya aşık olur.
Adanın güzelliğiyle baştan çıkan Helios tüm ışığıyla adayı yıkar, temizler.Bundan sonra da ada, güneşin adası olarak kalır. Yılda 300 gün güneş ışığını alması bundandır.
Ver elini Lindos!
Ayağımızın tozuyla, 17. yüzyıldan kalma beyaz evleriyle ve konaklarıyla ünlü Lindos'a iniyoruz. Lindos'un minik ara sokaklarında dolaşırken kendimizi romantik bir havanın içinde büyülenmiş buluyoruz…
Daha önceki ada tatillerimden tecrübeliyim. Ada dediğin araba kiralayarak gezilir.Arabana atlayacaksın, önüne çıkan her sevimli koyda denize gireceksin, her köye dalacaksın...
Gizli saklı kalmış bütün güzellikleri didik didik keşfedeceksin…
Adayı arabayla tavaf edeceksin… Arşınlayacaksın...
Biz de aynen öyle yapacaktık... Ama yapmadık.
Zira Rodos, diğer adalara kıyasla inanılmaz gelişmiş bir karayolu ağına sahip… İstediğimiz her yere hem de acayip cazip fiyatlarla otobüsle gidebiliyoruz. Rodos'ta, araba olmazsa olmaz bir unsur değil.
Biz de ne yapıyoruz? Derhal otobüslerin kalktığı yeri sorup öğreniyoruz. Limandan çıkıp kalenin surlarını takip ederek yürüyerek 10 dakikada varıyoruz.
Anlaşılan Rodos'u otobüsle gezmeye karar veren sadece biz değiliz. Otobüs duraklarının orası turist kaynıyor ve otobüs şoförleri dâhil herkes turistik rehber… Ne soru sorsak takır takır cevap veriyorlar. Hemen hemen 20 dakikada bir gitmek istediğimiz her yöne otobüs var.
Harika bir hizmet… Hayran kaldım. Bayıldım.
Rodos'un 50 km güneyinde bulunan Lindos kentine gitmek üzere biletimizi alıyoruz.
Kişi başı sadece 5 Euro...
Lindos: Zamanın durduğu kent
Son derece konforlu otobüs yolculuğumuz esnasında; biri Meksikalı, diğeri Çek bir çiftle tanışıyoruz. Yol boyunca sohbet ediyoruz. Onlar da Rodos'ta mutlaka gidilmesi gereken koylardan birisi olan Anthony Quinn Bay'e gidiyorlar.
Her sabah 11.00'de Rodos merkezden kalkan, Anthony Quinn Bay'in tam dibine kadar götüren bir otobüs seferi var. Onu kaçırırsanız diğer otobüslere binip LADIKO'da inersiniz ve Anthony Quinn koyuna kadar 15 dakika yürürsünüz. Onlar da aynen öyle yapıyor. Biz ise yola devam…
1 saat civarındaki otobüs yolculuğumuzun ardından Lindos'a varıyoruz.
Lindos'a varır varmaz sanki çağ değiştiriyoruz...
Burada zaman adeta durmuş gibi. Görkemli Lindos Kalesi'nin karşısında duruyoruz. Aşağı doğru inmeye başlıyoruz. İner inmez kendimizi Lindos'un güzelliğine kaptırıyoruz. Bırakıyoruz kendimizi Lindos'un tarih kokan daracık cici sokaklarına...
O bembeyaz konaklara bakmaya doyamıyoruz, gözlerimiz kamaşıyor. Rum kaldırım taşlarıyla bezenmiş yollarda yürürken mistik bir atmosfer bizi teslim alıyor.
Bir yerde okumuştum çok hoşuma gitmişti; “Yunanlar kendisini İtalyan sanan Türklerdir” diye...
Evet, aynen öyle… Siz bakmayın onların Yunan geçindiğine, hepsi Türk onların…
Şu, akşamüstü kapı önü sohbeti karesi tanıdık geliyor mu?
Antik Lindos
116 metrelik bir kayanın tepesinde asılı gibi duran Antik Lindos, adanın en önemli arkeolojik alanlarından birisi…
Mitolojiye göre; Lindos kentini, Danaides'in Mısır'dan gelen 50 kızı kurmuş ve Tanrıça Athena Tapınağı ile süslemişler.
Antik Lindos'un eteklerinde yüzmek...
Adanın en turistik sahillerinden biri olan Lindos Plajı'na doğru alçalmaya geçiyoruz.
Araba yolu olmayan, illaki yürüyerek inilen, sadece birazcık eziyet çekmeye razı olanların yaşayacağı ayrıcalıklı bir deniz-kum-güneş keyfi...
Lindos merkezden eşeklere binerek plaja kadar yorulmadan da inebilirsiniz elbette…
Ama biz eşeklere kıyamıyoruz. Valla kıyamıyoruz...
Patikavari bir yoldan tabana kuvvet, bu saklı güzelliğe doğru iniyoruz da iniyoruz...
Varır varmaz da kendimizi Lindos'un sığ ve tertemiz sularına bırakıyoruz...
Aslında biz sığ deniz sevmiyoruz. Hani böyle git git git hâlâ dizinde olan denizlerden... Aniden derinleşen, bedenimizi birden suya bırakabileceğimiz denizleri seviyoruz. Ancak Lindos öyle ikna edici ki neyi sevip, neyi sevmediğimizi unutuyoruz. Antik Lindos kentinin beyaz konaklarının ve Lindos Kalesi'nin eteklerinde yüzme ayrıcalığına sahip olduğumuzu hatırlayıp engin deniz tutkumuzdan bugünlük vazgeçiyoruz.
Lindos civarında gidilecek yerler
Agios Pavlos
Lindos'tan yürüyerek gidilebilecek kadar yakın mesafede bulunan Agios Pavlos, iki şirin kumsala sahip kapalı bir koy… Denize çok ince bir boğazla bağlanıyor. Tamamen havuza dönüşmüş bir deniz, bir doğa harikası…
Gennadi
Gennadi, özellikle Fransız arkadaşlarımdan Rodos'a gidenlerin şiddetle tavsiye ettikleri bir belde… Boylu boyunca uzanan upuzun enfes bir sahil... Her türlü su sporu ve eğlenceye elverişli deniz ve kumsal…
Pefkoi ve Kiotari
Lindos'tan 4 km uzaklıkta bulunan Pefkoi ve Kiotari koylarına Lindos'tan yine otobüsle gitmek mümkün. Yine büyüleyici bir kumsal ve sayfiye bölge olduğu söyleniyor.
Lardos
Lindos'un batı kesiminde uzanan Lardos'un güzel sahili…
500 metre içeriye girince huzur dolu Lardos koyunda yerli halkla vakit geçirmek tavsiye ediliyor. Bir de Bizanslılardan kalan Lardos Kalesi var elbette. Bu memlekette tırmanacak kale çok…