Alaşehir’e gitmek her baba yiğidin harcı değildir. Buraya gitmek için ya Alaşehir’de bir yakınınız vardır ya da benim gibi tadında gezmeyi çok seviyorsunuzdur. Çünkü buralar ana yol üstünde değil. İzmir-Ankara yolu üzerinde seyrederken Salihli çıkışı Denizli yoluna ayrıldıktan 40 km sonra özel olarak ya Alaşehir’e gelir ve 45 km daha gidip Buldan’ı 25 km daha gidince de Sarayköy’ü ve nihayet toplam 135 km sonra da Denizli’yi gezebilirsiniz. İzmir-Salihli mesafesi biliyorsunuz 95 km. İşte ben de ha 40 km daha, ha 45 km daha ha gayret 40 km daha derken, hem bu güzel yerleri gördüm hem de Denizli’ye uzun zamandır bizi bekleyen arkadaşlarımıza kavuştum.
İşte bu vesile ile gezgin ve tur rehberi okul arkadaşım Vesile Atabek’e selam ediyor ve size bugün Alaşehir’i tadında anlatmak üzere parmaklarımı sıvıyorum.
Alaşehir 100.000 civarındaki nüfusu ile bugün sultaniye üzümünün merkezi durumundadır. Göz alabildiğince uzanan bağlar ve tam ortalarındaki bağ evlerini seyretmek ve fotoğraflamak her gezgin için güzel bir anıdır.
Alaşehir, Bergama krallığından Roma dönemine ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan Kurtuluş Savaşı yıllarına kadar her milletin istilalarına uğramış bir yöredir. Bundan dolayı da her medeniyet kendi kültüründen bir izi burada bırakmıştır. Mesela en önemli tarihi yapıtlardan birisi İncil’de de adı geçen 7 Anadolu kilisesinden biri olan Roma döneminde M.S. 40 yıllarında Hristiyanlığın yaygınlaşması ile birlikte Roma kralı Pavlus tarafından kurulan Filadelfiya Kilisesi veya St. Jean Kilisesi’dir. Tabii yıllar boyu bu yörenin yapısı dolayısıyla sık sık olan depremler sonucu şu anda bu kilisenin ancak bu kalan duvar ve içersindeki kalıntıları ayakta görebilirsiniz.
Karnınızın acıktığının farkındayım. Alaşehir denince akla kapama geliyor. Haydi, o zaman bu yerel lezzeti gündemde tutan ve yaşatma mücadelesi veren Kapamacı Ethem ustayı ziyaret edelim, bakalım Alaşehir kapaması nasıl bir şeymiş.
Sabah açılan hamurlar, mantı gibi kesilip daha büyük parçalarda içi et ile doldurularak bohça şeklinde kapatılıyor ve bol yağda kızartıldıktan sonra müşterilerin gelmesi için vitrindeki sac tava içerisinde görücüye çıkartılıyor. Sac tavanın altında kuyu gibi sıcak bir fırın var. Böylece üstteki bohçalar hem sıcak kalıyor hem de müşteri sipariş verince tabağa konup fırın içerisinde 3 dakikada ısıtıldıktan sonra et suyu, yoğurt ve maydanoz eşliğinde masaya sıcak servis ediliyor. Gerçekten bayıldım bu kapamaya! 1 porsiyonu yetmez 2 porsiyon yiyeceksiniz. Zaten porsiyon fiyatını da ona göre ayarlamışlar 6 TL.
Afiyetle 1 porsiyonu yedikten ve sizler için bu bilgileri edindikten sonra şimdi ikinci mekâna Örnek Pide’ye gidiyorum. Kapamacı Ethem ustaya teşekkür ettikten sonra Örnek Pide’de Mustafa Bey’in yanındayım. Buranın da kesik pidesi ile tahinli pidesinin meşhur olduğunu duydum.
Kesik pide denmesinin sebebi kesik peynirden yapılması ve maydanozun da ince kıyılıp peynirle karıştırılmasından dolayı imiş. Tahinli pide ise yine normal hamurun tahin ile yoğrulması sonucu yuvarlanan hamurun bir daha açılıp üzerine tahin konarak fırında pişmesi sonucu yapılıyor. Fırından sıcak sıcak çıkınca üzerine bir de pudra şekeri serpilince, işte size doyumsuz bir lezzet daha. Tabii ki bu kadar güzelliğin hepsini mideme indirmedim. Denizli’deki dostlarımızı da düşünerek paket servis aldık. Teşekkürler Örnek Pide, sayende şahane bir pide yedik.
Bu lezzet duraklarının hepsi merkezde belediye arkasında ve trafiğe kapalı bir yürüyüş yolu olan sevgi yolunda konuşlanmış durumda. Alaşehir cıvıl cıvıldı. Hem askeriyenin burada olması, hem de gençlerin gezmeyi sevmesi sonucu kalabalık olan bu caddeyi de sizler için fotoğraflıyorum. Ama fotoğrafıma takılan iki kareye de dikkatinizi çekmek istiyorum. Simit – turşu ikilisi burada meşhurmuş. Turşu suyu rengi sarı ve bizim turşular tadında değil. Değişik. Ben tadına alışamadım. Siz de deneyip kararınızı verin bakalım.
İkinci enteresan kare de dükkânın birinde yazan “Kız isteme Çikolatası hazırlanır” ilanı. Herhalde 2. bir yazıyı daha altına yazsa daha da ilgi çeker; “Babası kızı verecek, garanti veriyoruz!”
Yemekler yendi, çaylar içildi. Şimdi ne olacak. Eski Belediye binası, 1500’lü yıllardan kalma ama 1954’te restore edilen kültür evi, 1400’lü yıllarda yapılmış ama daha sonra yeniden yapılmış olan Yıldırım Beyazıt Camii ile eski tren garı sizler için fotoğraflanacak.
Bir de eski nostalji yapılıp şehir sinemasında eskisi gibi çekirdek çıtlatarak film izlenecek ama o da ne! Bu film afişlerini görünce ben vazgeçtim, ne gereği var korkmanın şimdi durup dururken değil mi canım?
Bu keyifli günümüze Buldan durağımız ile devam edeceğiz. Sizlerle Buldan da görüşmek dileğiyle, hoşçakalın sevgili dostlarım…
H. Oğuz Esen[email protected]