Seyahat etmek insana yeni bir bakış açısı, etrafında gördüklerini sorgulama ve eleştirme kabiliyeti kazandırır. Daha önce hiç görmediğiniz bir dünyayı kendi pencerenizden bakıp, zihninizdeki süzgeçten geçirerek kendi karakterinizle yoğurup, izlenimlerinizi yorumlayabilmenize olanak sağlar. Bir seyahatten döndüğünüzde, iş yerinizdeki sandalyenizde arkadaşlarınızla oturur, herkes gözlerinizin içine bakıp sabırsızca anlatacağınız hikayeleri dinlerken, siz ise sanki hala o sokaklarda gezercesine anılarınıza dalarsınız. Ama anlattıklarınız sizin hikayelerinizdir. İster Roma olsun, ister Venedik, isterse de memleketteki köyünüz olsun; o sizin gördüğünüz yerdir. O yer sizin yaşadıklarınızla, tanıştığınız insanlarla, sizin hikayelerindeki şekliyle var olacak her zaman. Belki Venedik'teki o sokaklar yüzyıllardır hep aynı ama, herkeste bıraktığı izlenim farklı. Şimdi benim gözümden şöyle bi Venedik'i gezelim o halde...
Sabahın erken saatlerinde Roma'dan ayrılmıştık ve bir kaç saatliğine uğrayıp hayran kalarak ayrıldığımız San Marino'dan sonra Venedik'e varmış bulunuyorduk. Eğer sizin de vaktiniz varsa sadece yarım gününüzü ayırarak San Marino'yu da es geçmeyin derim. (San Marino yazımız için tık tık>>> https://gezinagme.blogspot.com.tr/2016/08/bir-kucuk-dusmancik-san-marino-romadan.html ) Roma'dan San Marino'ya ve oradan da Venedik'e videomuzu da buraya bırakıyorum.
Tanrım bu nasıl bir günmüş böyle? Telefondaki chek-in'lerden tarihine bakıyorum da sadece tek bir günde tüm bu şehirlerde bulunma şahsına nail olduğum tarih 26 Mayıs 2016 . Umarım yine böyle günleri yaşayabiliriz deyip macerama devam ediyorum.
Bizim 15 günlük seyahat turumuzun içine sığdırdığımız Venedik için aslında 3 günlük bir kaçamak da yapılabilir. Gündüzleri alış-veriş, geceleri birbirinden eşsiz restoranlarda romantik anlar yaşayabileceğiniz filmlerden romanlardan son derece aşina olduğumuz bir şehir Venedik... Ticaretin merkezi olan bu şehrin yüzlerce köprüyle birbirine bağlanan su dolu sokakları, büyük kanal denilen S şeklindeki Grand Canal'a açılır. Geniş bir vapur ve gondol ağına sahip olan bu kanalda trafik oldukça yoğun. Ama Deniz Kulağı denilen bu tarihi adacıkların tek trafiği budur. Araçlar ve tren ağları belli bir yere kadar ulaşım sağlıyor gerisi deniz ağı ve insan adımlarıyla sağlanıyor. Bu sebeple eğer karış karış Venedik turu istiyorsanız rahat ayakkabılarınızı yanınıza alın derim.
Ayrıca genellikle ocak-şubat aylarında gerçekleşen Venedik Festivali'nin bu yıl 11-28 Şubat tarihlerinde düzenleneceği açıklandı. Seyahatimizde bunu görebilme şansını yakalayamadık fakat belli mi olur bir dahaki karnavalda bir bakmışsınız rengarenk maskelerimizi taktığımız gibi karnaval zamanı Venedik sokaklarında seke seke dolanıyoruz. Şimdi dönelim bizim zamanımızdaki Venedik'e...
Mestre bölgesinden Venedik'e uzun bir köprüyle bağlanıyor.
Eğer kafanızda Venedik'e gitme fikri varsa ve tarihiniz de önceden belliyse erken rezervasyonda otelleri ayarlamanızda fayda var. Çünkü kanallar bölgesinde oteller kısıtlı ve buna bağlı olarak da biraz tuzlu. Eğer bizim gibi biraz uygun fiyatlı yerlere bakıyorsanız Mestre gibi hem ulaşımı kolay hem de daha çok seçeneklerin olduğu bölgeleri araştırmakta fayda var. Biz bu seyahatimiz kapsamındaki diğer yerlerde yaptığımız gibi burada da AİRBNB den kiraladığımız evde kaldık. Tek gece için 73 Euro ödediğimiz ev ev değil pansiyon mantığında Çinli göçmenlerin çok odalı evleriydi ve bize bir oda verdiler. Bizimle beraber bir çok Çinli genç vardı ve bizim için biraz ilginç bir deneyim oldu. Kesinlikle pis değildi, oda olsun, tuvalet ve banyo olsun gayet temizdi ama mutfaktan gelen kokular bizim yemek anlayışımıza uymadığından olsa gerek çok ağır ve rahatsız ediciydi. Kaldığımız gecenin sabahında toparlanıp ayrılırken ev sahibimiz Lee'yle vedalaşmak için mutfağa girdiğimizde kahvaltı için barbunya, karnabahar, lahana haşlamalarını masaya dizdiklerini görünce kötü kokunun kaynağını öğrenmiş olduk. Kahvaltı için bize son derece uzak olan bu masaya oturmamız için iyi niyetli ısrarlarını zar zor geri çevirerek kaçarcasına uzaklaştık. Her şeye rağmen güvenli bir gece geçirdiğimiz bu eve göz atmak isteyenler için linkini buraya bırakıyorum: https://www.airbnb.com.tr/rooms/2115355
AIRBNB ile kiraladığımız evi google street view ile gitmeden gördük bile :)
Geceyi geçirdiğimiz Mestre Bölgesi'nden Venedik'e 24 saat otobüs mevcut. Aynı Roma'da olduğu gibi burada da 3 Euro'ya aldığınız biletle 100 dakika içinde 5 kere basma hakkınız var ama mesafe kısa olduğundan 1 kere kullanmış oluyorsunuz. Bilet bizim bütçemize göre biraz pahalı geldi. Bu kadar kısa mesafeye yaklaşık 12 TL verdik ve otobüse bindiğimizde biraz gözlem yaparak kimsenin bilet kontrolü yapmadığını görünce dönüşte biletsiz bindik. 3 Euro çarpı üç kişi dersek 36 TL için tutuklanmayı göze alarak bunu yaptık, evet. Yaban ellerde her kuruşun değeri var ne de olsa :)
Venedik'e gitmek için kullandığımız otobüsten indiğimiz son durak burası
Diğer yazılarımızı okuyanlar bilirler aslında seyahatimiz için kiraladığımız arabamız vardı. Niçin otobüs kullandınız diyenler için; size nacizane tavsiyem arabanızla Venedik'e gitmemeniz yönünde. Çünkü mecburen buradaki otoparklara bırakmanız gerekecek başka yere bırakmak yasak ve otoparklar da baya pahalı. Biz arabamızı kaldığımız evin otoparkında bıraktık. Yani Venedik'te işinize yaramayan bir şey araba.
Arabalar ve motosikletler için büyük otoparklarklar mevcut Venedik'te ihtiyacınız olmayacak nasılsa
Otobüsten indiğimiz gibi bir köprüden geçerek büyük kanalın etrafında gezinmeye başladık. Evden kaçarak uzaklaştığımız için kahvaltı yapamamıştık. Bulduğumuz ilk kafeden mug termoslarmız için sıcak su istedik. Sağolsun İtalyanlar bu konuda bizi hiç kırmadılar. İstediğimiz kafelerden sıcak su vermeyen yok gibi birşeydi. Sıcak sularımıza sallama çaylarımızı demledik ve bir arasokakta kanalın kıyısında Türk usulü kahvaltımızı yaptık. Ne varsa bizim soframızda var doğrusu. Roma da 3 gün boyunca İtalyanlar gibi yaşayalım ve kraker-kahve ikilisiyle karnımızı doyuralım dedik valla hayattan soğuduk. Bu yüzden Venedik'in romantik sokaklarında domatesli, peynirli, ekmekli kahvaltımızı yaptık. Buyrun bu da videomuz:
https://www.youtube.com/watch?v=QxEy3LfHPkU
Yaptığımız plana göre öncelikle duraklara en uzak nokta olan San Marco Meydanı'na gidip orayı bitirdikten sonra geze geze duraklara geri dönmekti. Meydana gitmek için de kendimizi çok yormamak adına bizim metrobüs misali "vaporetto"lara bindik. Oldukça kalabalık olan bu araçlarda inen binen baya yoğun. Büyük kanalın etrafında sıklıkla iskeleler mevcut. Vaporettolar kanalda zikzak çizerek ilerliyorlar. Yani duraklar karşılıklı bir bu yakada duruyor bir karşı derken yavaş yavaş ilerliyor ve San Marco Meydanı'na kadar gidiyor. Yani gezerken baktınız yoruldunuz, büyük kanala doğru çıkın ve en yakın duraktan bir vaporettoya atlayın gideceğiniz yere en yakın yerde inersiniz. Sadece durakları dikkatlice takip etmeniz yeterli. Vaporetto biletleri 7 euro ama biz yine bir şekilde ücretsiz bindik. Biz mi çok açık gözüz yoksa bu İtalyanlar çok mu iyi niyetli anlamadık ama duraklardaki açık kapılar biletinizi almadan gel geç der gibi duruyorlar.
Vaporettonun açık kısmından bir görünüm
Meydana en yakın bu durakta iniyoruz
Vaporettodan inince çok kısa bir yürüyüşle meydana ulaşıyoruz. Bunun için duraktan çıkan kalabalığı takip etmemiz yeterli oluyor. Zaten herkes biz gibi turist ve meydana gidiyor. Genel olarak Venedik'te görülmesi gereken yerleri aşağıdaki haritada işaretledim ve altında da bir liste oluşturdum. Böylece ilginizi çekebilecek olanlarını seçmek daha kolay olabilir.
Haritanın üstüne tıklayarak büyük boyutta bakabilirsiniz
SAN MARCO MEYDANI
-St Theodore ve St Mark Sütunları
-Biblioteca Nazionale Marciana (Kütüphane)
-Doge's Palace (Dükler Sarayı)
-San Marco Bazilikası *Museo Marciano
-Campanile di San Marco (Aziz Mark'ın Çan Kulesi)
-Museo Corner
-Museo Archeologico Nazionale
-Ponte dei Sospiri (Ahlar Köprüsü)
ACCADEMİA
BASİLİCA Dİ SANTA MARİA DELLA SALUTE
MURANO-BURANO ADALARI
Vaporettodan inince Giardini Reali Parkının önündeki küçük pazardan geçerek San Marko'ya ulaşılıyor.
San Marco Meydanına kanaldan bakınca dev Çan Kulesi adeta size meydanın yerini gösteriyor.
Meydana gelince şehrin koruyucu azizlerinin simgesi olan 2 sütun bizi karşılıyor. Biri şehrin koruyucu meleği St Theodore biri de şehre adını veren Aziz Marc'ın sütunları
Venedik'teki Biblioteca Nazionale Marciana, İtalya'daki el yazmalarının muhafaza edildiği en eski kütüphanelerden biridir. Aynı zamanda dünyadaki en büyük klasik eserleri koleksiyonlarından birine sahiptir
Dükler Sarayı geçmişte mahkeme salonu, hapishane ve Venedik düklerinin evi olarak kullanılmış. Eğer isterseniz ekstra bilet alıp Secret Itineraries isimli, saraydaki gizli odaların gezdirildiği rehberli tura katılıp sarayın tüm sırlarını öğrenebilirsiniz.
San Marco Bazilikası, Bizans mimarisinin güzel bir temsilcisi ve İstanbul’daki Ayasofya örnek alınarak tasarlanmıştır. Ön kısmındaki yaldızlı parlak işlemeler Venedik’in zenginliğini simgelemek için yapılmış. Bazilikanın ön cephesinde göreceğiniz dört at heykelinin orjinalleri açık havada daha fazla kalmaması için 40 yıl kadar önce bazilikanın içinde korumaya alınmıştır. Bu heykeller İstanbul'daki -şu anda mevcut olmayan- hipodrumdan Haçlı seferleri sırasında çalınarak buraya getirilmiştir. Eğer bazilikaya yolunuz düşerse içerideki Marciano Müzesinde bu atları ve yine kaçırılan daha nicelerini görebilirsiniz.
Campanile Çan Kulesi'ne merdivenlerle çıkış yasak olduğundan 6 Euro’ya bilet alarak asansör ile tepesine çıkıp güzel bir Venedik manzarası seyredebilirsiniz.
San Marco Meydanı'ndaki diğer müzelere bizim zamanımız yetmedi fakat zamanı olanlar için bahsetmeden geçmek istemedim. Ayrıca meydanın güzelliğinden aklımız başımızdan gitmiş olacak ki Ahlar Köprüsü'ne maalesef gitmeyi unuttuk. Yorgunluk mu heyecan mı sebep bilmiyorum ama maalesef bu tür şeyler olabiliyor.
Bazilica di Santa Maria della Salute
Zamanımızın kısıtlı olmasından kaynaklı Academia ile Santa Maria della Salute Bazilikasını kanaldan geçerken uzaktan görebildik. Ayrıca Rengarenk meşhur evleri ve küçük Venedik misali kanallı sokaklarıyla Burano Adası ile meşhur cam atölyeleriyle Murano Adalarını da geçirmenizi tavsiye ederim.
San Marco Meydanı'ndan ayrılıp kanallar arasında dar sokaklardan gezerek Venedik'in tadını çıkarıyoruz. Bir o köprüdeyiz bir bu sokak derken biraz keşif biraz alışverişle Venedik'e devam ediyoruz.
Şu meşhur maskelerin olduğu fotoğraflardan koymazsam bu Venedik yazısı eksik kalır dimi.
Cam sanatıyla meşhur olan Venedik'e özgü cam kolye uçları da çok şirindi ve sevdiklerimiz için hatırası olan hediyeler oldular.
Ben arkada kolye seçerken sıkılan insanlar olmadı değil tabii, onu da bu maskeler oyaladı. Tamam canım sana da bi maske alacam ben :) Yalnız bu maskeleri veba salgını esnasında doktorların taktığı bilgisini de şuraya iliştiriveriyim de aklımda duracağına blogda dursun dimi.
Bir de Venedik klişelerinden en önemlisiyle yazımıza son verecek olursak bir gondol sefası yapmak istersiniz dimi. Bizim zaman mevhumumuzdan kaynaklı yapamadığımız bu olayı yapmak da biraz pahalı ama bana göre değer tabii. Gondol turları maksimum 6 kişilik oluyor ve 80 Euro. Yani 2 kişi de binseniz 6 kişi de aynı fiyatı paylaşıyorsunuz. Eğer otelde kalıyorsanız buralarda kişi sayısını tamamlayarak gondol turlarını organize ediyorlar. Ama siz bireysel giderseniz de öncesinde pazarlığınızı yapın çünkü siz bir turistsiniz ve her yerde dolandırılma ihtimaliniz var unutmayın.
Venedik'e gitmeden önce okuduğum ve bana büyük yardımı dokunan tüm blog yazılarına ve videolara teşekkür ederim.
Eklemek istediklerinizi yorum olarak bırakabilirsiniz. Buraya kadar okuyanlar için teşekkür babında yüzünüzde minik bir tebessümle blogdan ayrılasanız diye komikli bir Venedik videomuzu da aşağıya eklemek istedim. San Marino'dan Venedik'e uzanan otoban maceramızda polis çevirmesindeki telaşımız ve sürprizli sonu diyelim bu videonun adına.İyi seyirler...
Gezen Kafalar