Yeryüzündeki Cennet : Maldivler

"Balayında Maldivler'e gitmeyi düşünüyorsanız sakın tereddüt etmeyin ve bir an önce harekete geçin."

Eğer balayı rotaları konusunda ikilemde kalıyor bir türlü nereye gideceğinize karar veremiyorsanız bir an önce düşünmeyi bırakın ve Maldivler'e bir bilet alın. Sanırım düğün, balayı, ev eşyası gibi evlenirken verilen bir sürü kararın içerisinde en doğrusu balayında Maldivler'de olmaktı. Tüm dünyadan uzak, yalnızca size aitmiş gibi hissettiğiniz bir adada cenneti yaşamak gibi Maldivler’de olmak.

3 Mayıs'ı 4 Mayıs'a bağlayan pazar gecesi saat 00.50'de uçağımız İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan Maldivler'in başkenti Male'ye doğru havalandı.

Birkaç ay öncesine kadar Maldivler'e Dubai aktarmalı olarak uçabiliyordunuz ama THY yeni açtığı rotalarla beraber artık Maldivler'e hiç yorgunluğa girmeden direkt uçulabiliyor. Eğer balayı planlarınızı erkenden yapabiliyorsanız mükemmel bir fiyata hem de konforlu şekilde Maldivler'e uçmak mümkün. Bir Avrupa bileti fiyatına alacağınız bu bilet sizi yeryüzündeki cennetlerden birine ulaştıracak.

İstanbul'dan başkent Male'ye gidiş yaklaşık 7 saat sürüyor, dönüş ise dünyanın dönme hızından kaynaklı olarak 8 saati biraz geçiyor. Bu uçuş süreleri sakın gözünüzü korkutmasın çünkü tüm uçuşlar gece yarısında yapılıyor ve eğer uçakta uyuyabilenlerdenseniz tüm yol bebek gibi uyuyup hiç yorgunluk hissetmeden güne başlayabilirsiniz.

Cennette geçirdiğim 8 günü sizlerle paylaşmadan önce; Maldivler hakkında bilgi vereyim.

Maldivler, Hint Okyanusu’nda ana karaya 750 kilometre uzaklıkta toplamda 1.200 küçük adacıktan oluşuyor. Yaklaşık 900 tanesi boş,100 tanesi otel olarak kullanılıyor ve 200 tanesinde yerli halk yaşıyor.

Halkın %97'si Müslüman. Müslümanlığın katı bir şekilde uygulandığı Maldivler'e girişte sıkı bir güvenlikten geçiyorsunuz. Domuz eti, alkol, pornografik yayınlar, İslam karşıtı dokümanlar ve uyuşturucunun sokulmasının kesinlikle yasak olduğu yazıyor. Yanınızda herhangi birini bulundurmanız halinde ağır cezalara maruz kalıyorsunuz.

Ülkeyle ilgili en acı gerçek küresel ısınmadan dolayı 100 sene içerisinde yok olması bekleniyor. Gidip döndükten sonra inanın buna daha fazla üzüleceksiniz. Bu sebeple Maldivler halkına Avustralya'ya sığınma hakkı tanınmış.

Ölmeden önce görülmesi gereken yerler listesinden en üst sıralarda yer alan bu ülkeyi mutlaka görmelisiniz. Bu arada Maldivler'e vize yok ve bu da düğün arası size vize derdi çıkarmaması açısından güzel. Sadece alandan çıkmadan pasaportunuza vize yerine geçen bir pul yapıştırıyorlar.

Maldivler'e gitmek için sebebinizin balayı olması şart değil ama sevgiliniz veya eşinizle olması şart gibi bir durum. Sizi kimsenin rahatsız etmediği, hatta etrafta insan dahi görmediğiniz bembeyaz kumlarla ve turkuaz sularda yüzme deneyimiyle hiçbir zaman unutamayacağınız bir tatil olacak. Eğer bir de planlayıp balayında gidebilirsiniz bekârlıktan evliliğe geçmenin en güzel yolu diyebilirim.

Otel Seçimleri

Maldivlerin başkenti Male'de çok fazla görülecek ya da gezilecek bir yer yok. Müslümanlığın katı bir şekilde uygulanması sebebiyle adada herhangi bir alkol satışı ya da eğlence yeri de bulunmuyor. Bu sebeple ana karada vakit geçirmeniz ya da çevreyi gezip dolaşmanız pek mümkün değil. O yüzden tüm tatili otelde geçireceğiniz düşünüldüğünde en çok dikkat etmeniz gereken konu otel seçimi oluyor. İnternete girip baktığınız zaman yüzlerce otel seçeneği ve fiyatla karşı karşıya kalıyorsunuz. Peki neye göre karar vereceğiz?

Her tatile çıkışımda milyonca kaynak okuyan biri olarak tabii ki de balayı seçimi için milyarlarca okudum. O yüzden yardımı dokunacak birkaç ufak bilgi vermek istiyorum. Bazı otel tanımlarında "lagün" terimiyle karşılaşabilirsiniz. Lagün; denizin göl oluşturduğu yerlere verilen isim. Denizin göl oluşturması pozitif özellikler arasında bir numara bence çünkü buradan Maldivler'e gitmemizin tek sebebi o turkuaz rengi denizde gün boyu yüzmek. Eğer deniz lagün oluşturmuyorsa bu çok zor, denizin dalgalı olma ihtimali çok yüksek çünkü aslında deniz olarak bahsettiğimiz yer okyanus. Eğer dalgalarla boğuşmak istemiyorsanız dikkat etmeniz gereken en önemli nokta bu. Eğer lagün içerisinde yer alan bir otel seçerseniz bu denizin çarşaf gibi olacağının kanıtıdır.

Gelelim ikinci önemli konuya havaalanından otele ulaşım önemli mi? Eğer gününüzün büyük kısmını yolda geçirmek istemiyorsanız, uçak indikten 20 dakika sonra denizde olmak istiyorum diyorsanız ana karaya yakın bir otel seçmeniz önemli. Biz kendi otelimizi seçerken en çok dikkat ettiğimiz noktalardan biri buydu. Maldivler'de ulaşım aracı olarak sürat motoru ya da deniz uçağı kullanıldığı düşünülürse hem para hem de zaman açısından en uygun olanı tercih etmek yararınıza olacaktır. Biz sürat motoruyla gidilen ve ana karaya en yakın otellerden birini tercih ettik ve ne kadar doğru karar verdiğimizi otele gidince anladık çünkü 10.20'de uçak indiğinde sürat teknemiz bizi almak için hazır bekliyordu ve saat 10.55 olduğunda çoktan mayolarımızı giymiş suyun içerisindeydik.

Sürat motoruyla gidilecek bir yer tercih ettiğinizde çoğu zaman oteller, sürat motoruyla ücretsiz olarak sizi almaya geliyor. Eğer seçtiğiniz otel ana karaya yakınsa cebinizden hiç para çıkmadan rahatça otele ulaşabiliyorsunuz. Deniz uçağı ile gidilen yerlerde ulaşım konusu çok daha maliyetli ve yorucu çünkü genelde günün belli saatleri deniz uçağı kalkıyor, yanlış hatırlamıyorsam günde 2 defa ve bu uçak saatini beklemek durumundasınız. Tabii bir de sizinle beraber seyahat edecek yolcuları beklemeniz gerekiyor. Ücreti kişi başı 150 dolar civarındaydı fakat değişmiş olabilir. Bu bilgiler göz önüne alındığında sürat motoruyla gidilen bir yer seçmeniz daha iyi olabilir.

Taj Exotica HotelTaj Exotica Maldives

Biz yaptığımız değerlendirmeler sonucunda Taj Exotica Maldives adlı otelde karar kıldık ve unutamayacağımız bir balayı geçirdik. Otel ana karaya sürat motoruyla sadece 10 dakikauzaklıkta ve muhteşem bir lagünün içerisinde. Yukarıda Taj Exotica Otel’in havadan çekilmiş görüntüsü ve fotoğraftaki her renk gerçeğin birebir aynısı. Adanın tamamı otele ait ve otel misafirleri dışında dışardan kimse gelemiyor.

Uçaktan indiğiniz andan itibaren sizi tek ve özel hissettirmeye başlıyorlar. Havaalanına iner inmez karşılama bölümünde otel çalışanları bizi bekliyordu ve hiç vakit kaybetmeden bizi sürat motoruna aldılar, yola koyulduk. Tamamı turkuaz suların içinde yapılan 10 dakikalık yolculukta bize soğuk havlular ve buz gibi içecekler ikram ettiler. Otelin iskelesine yanaştığımızda oranın yerel çalgılarıyla müzik yapan bir grup, buz gibi Hindistan cevizi suyu, otelin karşılama müdürü ve bize konaklamamız boyunca “butler” hizmeti verecek olan bir otel çalışanı karşıladı. Hiç bir işlem yapmadan bizi direk odamıza yönlendirdiler, sizi herhangi bir detayla hiç yormayan bu karşılama tatilin geri kalanı hakkında bütün ipuçlarını veriyor aslında... Resepsiyon, form doldurma ya da oda numarası öğrenme gibi hiç bir konu ile muhatap olmuyorsunuz.

Otelde bütün detaylar sizi rahat ettirmek ve özel hissettirmek için hazırlanmış. Toplamda 140 kişininkonakladığı bu otelde biz kimseyle karşılaşmadık. Sadece kahvaltılarda ve akşam yemeklerinde diğer otel misafirleriyle bir araya geliyorsunuz. Adanın tamamı öyle mükemmel yerleştirilmiş ki biz otel görevlisine sorana kadar adada sadece bizim ve birkaç çiftin konakladığını düşünüyorduk. 140 kişi kaldığını duyunca ufak bir şok yaşadık çünkü ne ortak plajda ne de diğer alanlarda kimseye rastlamadık. Otelde 140 misafire karşılık 260 personel görev yapıyor, neredeyse misafirlerin iki katı kadar çalışan var. Bu düzeni otelin her yerinde görebiliyorsunuz ağaçtan düşen yaprağı daha yere değmeden bir gelip alıyor öyle bir temizlik ve düzen. İşin ilginç tarafı otel misafiri görmediğiniz gibi çalışan da göremiyorsunuz her şey inanılmaz bir düzen içerisinde yürüyor. Siz sadece tüm tatiliniz boyunca size hizmet eden “butler” ile muhatap oluyorsunuz, o sizin için her şeyi hallediyor. İşin kötü yanı bu hizmet ömür boyu sürsün istiyorsunuz.


Beach Villa

Oda Seçimi

Oda seçimine gelirsek, bu konuda aslında çok fazla söyleyecek bir şey yok çünkü hepimizin ortak fikri deniz üzerinde yer alan odalarda kalmak. Biz de tercihimiz öyle bir odadan yana kullandık ve son derece memnun kaldık. Size tavsiyem odanın mutlaka havuzu olmasına dikkat edin çünkü her seferinde denize girmek istemeyebilirsiniz ve gideceğiniz mevsime bağlı olarak havanın kötü olma ihtimalinde havuz her zaman kurtarıcıdır. Havanın kötü olma ihtimali dediğime bakmayın o zamanlarda bile hava 30 derece oluyor bahsettiğim yağmur ya da rüzgâr olma ihtimali... Oteli iyice inceledikten sonra eğer su üzerindeki odalarda kalacaksanız mümkünse en uç taraftaki odalardan isteyin çünkü diğer odaların karadan görünme ihtimali var ama en uç tarafta bir oda seçerseniz kendinizi adada tek başına hissedebilirsiniz. Eğer bizim gittiğimiz Taj Exotica Otel’i tercih ederseniz tek numaralı odada kalmak isteyin çünkü bu odaların hepsi karanın en sonunda ve sadece okyanusu görüyor. Bu da aynı oteli seçecekler için ufak bir tavsiye olsun.

Otelde bir de ortak plaj ve ortak havuz mevcut. Eğer yalnızlıktan sıkılırsanız ortak alanları kullanarak otel misafirleriyle vakit geçirebilirsiniz. Plaj kısmında ne kadar ortak plaj desek bile yine sizi özel hissettirecek detaylar mevcut. Bütün şezlonglar ikili şekilde birbirinden uzak şekilde yerleştirilmiş ve her iki şezlong arasında bir mini buzdolabı bulunuyor. Üzerinde ufak bir de not var " Bizin plajın sizler için çok özel bir deneyim olduğunu düşünüyoruz o yüzden hiçbir çalışanımızı plajda görmeyeceksiniz. Eğer bir ihtiyacınız olursa ya da sipariş vermek isterseniz bize telefon edin." Yani ortak plajda bile kendinizi özel hissetmeniz mümkün.

Adada devamlı size hizmet eden “butler” ve bir golf arabası var. Bir yere gitmek istediğinizde hemen araba geliyor ve sizi alıp istediğiniz yere götürüyor ya da odada bir şey mi unuttunuz? Hemen butler sizin için alıp geliyor ve siz hiç yorulmuyorsunuz. Böyle bir hizmeti insan tüm ömrü boyunca istiyor.


Adada ne yenilir ne içilir?

Yeme- içme kısmına gelirsek hiç zorlanmayacağınız bir konu olduğunu önceden söylemeliyim. Adada her şey mevcut eğer olmasa bile ana karaya yakın olan otel, istediğini anında getirtebiliyor biz bunu bizzat yaşadık. Eşim kahvaltı için Nutella olup olmadığını sordu o an için Nutella yoktu fakat o günden sonraki her kahvaltımızda eşime Nutella getirdiler. Kahvaltı dışındaki seçeneklere de gelirsek menü çok zengin tüm dünya mutfaklarından tüm yiyecekler var. Yine de ben değişik bir şey istiyorum derseniz şef gelip ne istediğinizi içinde neler olmasını istediğiniz sorup 15-20 dakika istediğiniz yemekle beraber geri geliyor, yani aç kalma şansınız sıfır. Eğer yurt dışına çıktığınızda domuz eti vs. gibi dini konularda rahatsız oluyorsanız bu da problem değil çünkü %97'si Müslüman olan bir ülkeden bahsediyoruz, yani size hizmet eden garson da şef de Müslüman o yüzden sıkıntı yaşamazsınız.


Maldivler'de neler yapılır?

Eğer denizin tadını çıkardıysanız biraz da dinlendiyseniz Maldivler'de yapacak çok şey var. Otelin spa bölümüne bir yarım gününüzü ayırın çünkü genellikle birçoğu Zen felsefesine göre düzenlenmiş spa’larda huzurun ve rahatlamanın tadını çıkarın. Kocaman bambularla düzenlenmiş bahçenin sadece size ait olmasının, açık havadaduş almanın ya da okyanus üzerinde masaj yaptırmanın tadına varabileceğiniz başka bir yer yok. Fiyatları genelde biraz yüksek kalıyor, tereddüt etme ihtimaliniz yüksek ama kesinlikle değiyor. Dönünce daha fazla tasarruf yaparsınız ama unutmayın dönünce başka bir balayı ya da Maldivler'i yaşayacağınız an yok. Çift masajı yaptırabilir ardından size ayrılan özel bölümde jakuzinin tadını çıkarabilirsiniz. Benim çektiğim fotoğraflara bir bakın şimdi gözlerinizi kapatıp kendinizi orada hayal edin.

Dalış? Evet, hiç birimizin dalış tecrübesi yok ya da merakı yok ama burası bambaşka bir dünya. Hint Okyanusu deniz yaşamı açısından inanılmaz, suyun altı suyun üzerinden çok daha fazla çekici, hareketli ve renkli. Benim dalış merakım ya da bir deneyimim yoktu, eşimin iki brövesi olduğu düşünülürse beni cesaretlendiren eşim oldu. Otelin su sporları bölümüyle konuştuk herhangi bir malzeme ya da derin dalış olmadan yapabileceğimiz şnorkelde karar kıldık. Yanımızda bir rehber ile mercan resiflerinin olduğu bölüme doğru tekneyle yola çıktık. Yaklaşık 10 dakikanın sonunda sadece dalış için ayrılan bir adanın kıyısına vardık. Hemen gözlükleri ve şnorkelleri takıp denize atladık. Bugüne kadar hiç dalış yapmamış biri olarak söyleyebileceğim tek kelime “olağanüstü”. Suya daldığınız andan itibaren sadece belgesellerde ya da sinemada gördüğünüz (Nemo gibi) balıklar sizinle beraber yüzmeye başlıyor. Hiç görmediğiniz renkleri sualtında keşfediyorsunuz. Oralarda doğal hayat korunduğu ve balıklara zarar verilmediği için hiçbiri sizden kaçmıyor aksine gelip sizinle beraber yüzüyorlar. Yaklaşık bir saat süren bu dalıştan sonra hayat size bambaşka görünüyor (ve İstanbul'a dönüp hemen bir dalış okuluna kayıt yaptırıyorsunuz, yani bendeki etkisi bu oldu).

Mum ışığında denizin tam ortasında yemek? Bu özel yemek organizasyonunu tüm oteller yapıyor, hepsi farklı bir şekilde sizi özel hissettirecek organizasyonları planlıyor. Bizim otelimizde yaklaşık 7-8 tane değişik yemek organizasyonu vardı fakat içlerinden en iyisi denizin ortasına yapılmış etrafı tüllerle çevrili ahşap bir çardağa sizin için yemekleri, içecekleri ve her şeyi hazırlayıp sizi denizin ortasında baş başa bırakmalarıydı. Karadan ulaşımın hiç olmadığı size ait alanda istediğiniz kadar vakit geçirmekte serbestsiniz dönmek istediğinizde tek yapmanız gereken bir tuşa basıp sizi alması için botu çağırmak olacak.

Adada sizin vakit geçirmeniz için hazırlanmış birçok aktivite ve seçenek mevcut, ben sadece kendi yaptıklarımdan kazandığım deneyimleri size aktarıyorum ama bunların dışında daha yüzlerce seçenek olduğunu unutmayın.

Ne zaman gitmeli?

Ne zaman gitmeli konusunu en sona bıraktım çünkü mevsimin çok da önemli olmadığı bir yerden bahsediyoruz. Maldivler, Güney Yarımküre’de olduğu için mevsimleri bizimle ters olarak düşünebilirsiniz. Maldivler'in yaz mevsimi ekim- kasım ayı gibi başlayıp nisan ayına kadar sürmektedir. Bu aylarda genellikle hava güneşlidir fakat unutmamamız gereken konu şu Maldivler Ekvator kuşağında yer aldığı için aslında her zaman 30 derece ve civarında oluyor. Hava sıcaklığında çok fazla bir değişiklik yaşanmıyor. Mevsimler arasında tek fark eden konu yağmur ama yağmurlar tropikal yağmur oldukları için öyle saatlerce yağmur görülmüyor. Bir bakıyorsunuz hava kapamış ve deli gibi yağmur yağıyor, 5 dakika sonra ise hava açmış sanki hiç yağmamış gibi oluyor. O yüzden açıkçası gittiğiniz ayın çok önemli olduğunu söylemeyeceğim. Biz mayıs ayında gittik hem yağmuru hem güneşi gördük ve inanılmazdı. Yağmurda bile bikiniyle dolaştığın, denize girdiğin yerde mevsim pek önemli olmuyor, o yüzden takılacağınız en son nokta bu olsun.

Yanınıza ne almalı?

Yüksek koruma faktörlü krem alın burasının Ekvator’a olan yakınlığını unutmayın! Rahat kıyafetler alın, parmak arası terlik giyeceğiniz tek şey!