Aynen San Francisco'daki gibi yaptık. Otel yerine, ev tercih ettik. Böylece hem ev havasına giriyoruz hem de yeni insanlar tanıyoruz. Nereden bakarsan bak kazançlıyız.
Yine çok seker bir Amerikalının evinde kalıyoruz, Paul. 48 yaşında olduğunu söylüyor ama yemin ederim 35'ten fazla göstermiyor. İşin sırrı nedir diye soruyorum. Mesleğini anlatıyor. Meğer Paul, sağlık ve spa dergilerine makale yazan bir gazeteciymiş. Dolayısıyla sürekli olarak orada burada masaj, peeling, yüz bakımı, vücut bakımı ne varsa deniyor ve yazısında anlatıyor. Aman aman işin güzelliğine bak... Sabah sabah kalk yüz bakımına git, para verme, bir de üzerine para al.
Los Angeles'in göbeğinde, çok güzel bir eve sahip ol bir de... Valla şahane...
Hayat hiç adil deyip, vuruyoruz kendimizi Hollywood sokaklarına...
HOLLYWOOD
Yahu insanın inanası gelmiyor. Şu tepenin arkası o dağlık kayaların üzerinde kocaman "HOLLYWOOD" yazan yer. Biz şu anda aşağıdayız. Hollywood Bulvarı üzerindeyiz. Buradan bakınca matah görünmüyor burası, sıradan bir şehir merkezi işte.
CHINESE THEATRE KODAK THEATRE
Hollywood Bulvarı'nın en ünlü yerleri hiç şüphesiz; Chinese Theatre ve Kodak Theatre. Meşhur Oscar Törenleri’nin yapıldığı yer burası. 24 saat yaşayan, önünden hiç insan eksik olmayan bir yer. Önünde kılıktan kılığa girmiş bir sürü sokak sanatçısı var.
Dark Vader'ından, Freddy Kruger'a, Saw'daki maskeli canavardan, Karayip Korsanları'na kadar birbirinden değişik tipleme yapan sokak sanatçıları 3-5 $ karşılığında onlarla fotoğraf çektirmeni bekliyor.
Chinese Theatre'ın yeri özel ve farklı. 1922 yılında SID GRAUMAN tarafından kurulmuş, ilk büyük filmlerin gösterime sunulduğu ve daha sonra Oscar ödülleri kavramının doğmasına vesile, ilk film ödüllerinin dağıtıldığı yer burası.
Oscar Törenleri daha sonra Kodak Sineması’nda yapılmaya başlansa da Chinese Theatre'ın yeri sinema dünyasında çok özel. Buranın ilk girişinde bir sürü ünlü Hollywood starının ellerinin izi var yani yere yaslanmış olup alçının ellerinin şeklini aldığı türden bir iz.
1929 senesinde başlanmış bu geleneğe. Her ünlü el ve ayak izini bırakıyor. Sid Grauman'a sinemayı getirdiği yer için teşekkür ediyor. Mesela Rita Hayworth'un el ve ayak izini gördüğümüzde aman tanrım bunlar ne kadar minicik eller ve ayaklar, ayak numarası 32 olmalı diyoruz...
Kodak Theatre: The Oscar Goes to...
Meşhur Oscar törenleri işte burada. Kırmızı halı burada. İçinde bir ambiyans yoksa, o gecenin büyüsü hücrelerinize dağılmamışsa sıradan bir yer. Ama eminim o gece değil.
O gece, o salon, balkabağının muhteşem bir at arabasına dönüşmesi gibi, o Kodak Tiyatrosu da Hansel ve Gratel'deki pastadan eve, ışıltılı pırıltılı, göz kamaştıran, insani içine içine çeken hayalle gerçek arasında bir yere bir saraya dönüşüyordur; eminim...
Kodak Tiyatro'sunun en etkileyici yeri; aşağıdan yukarıya kadar, 1929 yılından itibaren bütün Oscar almış filmlerin adının sergilendiği merdiven.
WALK OF STARS
O meşhur Star Yolu burasıymış. Sunset Bulvarı üzerinde. Sağlı sollu kaldırım üzerinde upuzun bir geçit. Kaldırımın her adımı bir Hollywood starına ait. Öyle böyle sıradan bir mesele değil bu, bayağı bayağı büyük seremonisi olan, adını oraya kazımak için ünlülerin can attığı bir kaldırımmış burası.
Mesela Michael Jackson öldüğünde herkes adının bulunduğu kaldırımın üzerine çiçek bırakmış, her gün oraya gelip ağlamış, onu anmış. Çünkü o kaldırım taşı o kişiyi temsil ediyor. Yeri öyle büyük bu Walk of Stars'ın...
Bu yolun taklitlerinden Cannes'da ve Hong Kong'ta da bulunuyor.
Yakında İstanbul’a da yapılır bir tane, belki de vardır, ben bilmiyorum.
Türkan Şoray’ın, Şener Şen'in el-ayak izi herkese lazım...