Bu sevimli Yunan adasına Bodrum’dan kalkan hızlı feribotlarla ulaşmak mümkün. Gidiş-dönüş bilet ücreti ise 42 Euro.
Yolculuğun 1,5 saat sürdüğü söylense de yaklaşık 2 saat sürüyor. Yolculuğun son dakikalarında “hala gelemedik” diye sabırsızlanırken, iki kara parçası arasındaki 300 – 400 metrelik dar bir sahadan geçer geçmez Simi Adası karşınızda beliriyor.
Osmanlıca adı Sömbeki olan bu şirin ada Rodos’a bağlı. Nüfusu yaklaşık 2.500 kişi. Ada adını Yunan mitolojisinde deniz tanrısı Poseidon’un eşi Nymph Syme’den almış.
Osmanlı dönemindeki Sömbeki adı ise Sümbek adı verilen küçük teknelerin burada yapılıyor olmasından geliyor. Yılda 500 gemi üreten tersaneleri ile 17. Yüzyılda On iki adanın en zengini olan Simi (Symi) süngerciliği ile de öne çıkmış. Adadan tüm Avrupa ülkelerine sünger ihraç ediliyormuş.
O dönemdeki ada nüfusu 20.000 – 25.000 kişi civarındaymış. Ancak günümüzde gemi yapımcılığı ve sünger avcılığının azalması ile nüfus da 2.500 – 3.000 kişilere inmiş. Adanın görkemli ve şirin mimarisi tersanecilik ve süngercilik zamanından kalma.Eski binalar restorasyondan geçirilerek, bu film dekoru güzelliğindeki evler ortaya çıkartılmış.
Adanın en göze çarpan güzelliği dik kaya teraslarına yerleştirilmiş pastel renkli evleri. Buradaki evlerin renkleri Anıtlar Kurulu tarafından saptanıyormuş. Görsel olarak diğer Yunan Adaları ile farkı diğer adalarda mavi beyaz renklerin, burada ise pastel tonların hakim olması.
Adanın görünümü, dik kayalara yaslanmış pastel renkli, iki katlı şirin neo-klasik evleriyle bir kartpostalı andırıyor. Şehir merkezi birbirine bitişik 2 koya yerleşmiş.
Bu iki koyu birbirinden ayıran burunda 1884 yapımlı tarihi saat kulesi bulunmakta.
Saat kulesinin arkasında bulunan polis noktasında pasaportlarınıza giriş işlemlerinizi tamamlattıktan sonra bu sevimli küçük adayı gezmeye başlayabilirsiniz.
Adayı gezmek için bir gün ayırdıysanız, önce taksi kiralayarak veya minibüslere kişi başı 5-6 Euro ödeyerek Panomiti Koyuna gidebilirsiniz.
25 kilometrelik dar ve virajlarla dolu bu yol 40 dakika sürüyor. Koyda Moni Taksihargi Mikhail Ortodoks kilisesi adanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Eski bir Apollon Tapınağı yerine inşaa edilen bu manastır, denizcilerin koruyucu meleği olan Mikhail’e ithafen yaptırılmış. Bu manastır Yunanlı denizcilerin hac ve adak yeri. Dünyanın pek çok yerinden gelen Ortodoks Hrıstiyanların ücretsiz kalabileceği odaların bulunduğu söyleniyor. Manastır içindeki baş melek Aziz Mikhail’in ikonasına yüz süren Hıristiyanlar hacı oluyorlarmış.
Manastıra çok yakın Marathounda Beach, denize girmek isteyenler için bir seçenek. Deniz ve sahil çok çakıllı. Adada denize girmek isteyenler için bir uyarı: Kumsal yok denecek kadar az!
Bu bölgede pek çok keçi görülüyor. Keçiler o kadar evcilleşmiş ki, köpek gibi yanınıza gelebiliyorlar. Biz zamanımız kısıtlı olduğundan manastırı gezdikten sonra minibüse binerek liman bölgesine geri dönüyoruz.
Simi Adası’nda görülebilecek en önemli diğer rota ise liman bölgesi (Gialos) ve 375 basamaklı merdivenler (Good Steps). Merdivenlerle yukarı çıkılan Yukarı mahalle Chorio olarak adlandırılıyor.
Arzu edenler bu 375 basamaklı merdivenlerden yürüyerek çıkılabilir.
Ancak önerim 1,5 Euro karşılığı Pedi Koyu’na giden otobüslere binip, bu koyu gördükten sonra dönüşte Simi köyünde inip Chorio’ya ulaşmak. Chorio’dan kuşbakışı liman bölgesini seyretmek oldukça keyifli.
Daracık merdivenli sokaklardan birbirine benzer pastel renkli evler arasında keyifli bir gezinti yapabilirsiniz.
Chorio tepesi’ndeki 1875 yapımlı eski Avusturya-Macaistan Konsolosluğu iken günümüzde Arkeoloji müzesi olarak hizmet veren müzeye uğrayabilirsiniz. Biz girmedik, ancak içindeki ikonalar ve kutsal kemik muhafazalarının (Rolik Kutuları) ilginç olduğunu bir yerlerde okumuştum.
Yine bu tepede Büyük Meryem (Megali Panaghia) Kilisesi görülebilir.
Bu güzergahtan çok zevk alacağınızı ve harika fotoğraflar çekeceğinizi garanti ederim.
Ardından Good Steps (Güzel Merdivenler) ya daKali Strata (Güzel Yol) denilen merdivenlerden inerek liman bölgesi Gialos’a ulaşabilirsiniz.
Sahil boyunca dizili pek çok restoran, taverna ya da kafede oturup keyifli saatler geçirebilirsiniz.
Buraya gelmeden yaptığım araştırmalarda Manos Restoran’ın Türklerin çok sıkça uğradığı popüler bir restoran olduğunu okumuştum. Buraya gelen yerli ve yabancı pek çok ünlünün fotoğraflarının bulunduğu büyük bir fotoğraf galerisi olduğu yazılı idi. Bu nedenle önce oraya uğradık. Ancak öyle fotoğraf galerisi falan değil. Tuvaletlerin girişindeki duvarlara bu restorana gelmiş olan ünlülerin fotoğrafları yer alıyor. Bu ünlüler arasında Dustin Hoffman, Robert de Niro, Türkiye’den Erol Evgin, Sezen Aksu ve Kenan Doğulu yer alıyor. Restoranın reklamasyonu çok iyi. Bu durum da fiyatlara yansımış. Bay Manos bu işi iyi biliyor. Restoran için çok büyük beklentiniz olmasın, hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Ancak gecesi çok renkli oluyormuş. Bunun haricinde Meraklis, Mythos ve pek çok restoran bulunmakta. Bunlar da en az Manos kalitesinde.
Adaya özgü Simi Karidesi yemenizi özellikle öneririm. Küçücük Simi karideslerinin harika bir lezzeti var. Karidesleri ayıklamanıza gerek yok. Çekirdek gibi çıtır çıtır yenilebiliyor.
Adaya gelirken Papillon Aterina dedikleri gümüş balığı kızartmasının çok methini duymuştum. Ben ve grubumuz bunu pek beğenmedik. Favorim küçük Simi karidesi. Ve yanında tabii ki Yunan adalarının vazgeçilmezi Ouzo.
Balık sevmeyenler, Souflaki dedikleri pide arası şiş kebabı ya da lezzetli tavuk çeşitlerini tercih edebilirler. Horyatiki salatası bizim domates ve salatalık ile yaptığımız salata üzerine konulan büyük bir parça peynirden oluşuyor. Pek bir özelliği yok. Deniz ürünlü makarna ise bir başka alternatif.
Adaya gelmişken denize girmeliyim diyenler için Limanda feribottan iner inmez saat kulesi önünden ilerlediğinizde çakıllı Nos plajına ulaşabilirsiniz. Ya da 1,5 euro karşılığı otobüse binip Pedi plajına veya Simi Limanı’ndan her gün kalkan teknelerle pek çok farklı plaja ulaşabilirsiniz.
Bu plajlardan en ünlüsü turkuaz renkli denizi ile Agia Marina.
Adayı oturarak gezmek isteyenler için ise en doğru seçenek mini tren. 5 Euro karşılığı bu trene binip 30 – 35 dakikalık bir tur yapabilirsiniz.
Ekonomik krizin had safhada olması Yunan halkını siesta’dan vazgeçirmemiş. Pastane önünde oturan pastane sahibi, dükkan açık olmasına rağmen öğle saati olduğunu söyleyerek bize satış yapmadı. Hatta içeri girip bakmamıza dahi müsaade etmedi. Yine bir süpermarket öğle saati kapalıydı. Tabii bu uygulama tüm mağazalarda geçerli değil.
Oysa adanın günümüzde en önemli geçim kaynağı turizm.
Yunan Adaları içinde en güzellerinden biri olarak gösterilen ada daracık sokakları, pastel renkli neo-klasik evleri ve tavernaları ile ziyaretçilerin beklentilerine cevap veriyor.
Yunanistan’ın bu küçük ve hayat dolu adasında konaklama adınada birkaç otel önerisi vermek mümkün. Şehir merkezinde limana yakın bir konumda yer alan Iapetos Village, adanın konaklaması en uygun otellerinden biri. Bu otel palmiye ağaçlarıyla dolu ve 500 m2lik bir bahçeye sahip. Simi Adası’nda ekonomik bir otel arıyorsanız da Kokona otel gayet uygun. Limana 100 metre mesafede bulunuyor ve yürüme mesafesinde birçok geleneksel taverna ve dükkanlar da yer alıyor. Adanın güzel plajları arasında ki Pedi Plajına yakın olmak istiyorsanız da Villa Pinotsi konumuyla elverişli bir diğer otel. Otelin çevresinde birçok restoran ve mağaza bulunuyor. Simi Adası’nda ki diğer otel seçenekleri için isterseniz buradan booking.com’a girebilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.