Birçoğumuzun hayallerini süsleyen Avrupa rüyası turistik seyahatten öte yerleşmeyi de içeriyor olabilir. Fakat bunları bilmeden Avrupa’ya gittim demeyin.
Kolay bir şeyden başlayalım. Muhtemelen bildiğiniz üzere Avrupa diye bir kıta yok!! Coğrafi olarak Avrasya kıtasının batı bölümünü oluşturan Avrupa, Ural Dağları ve Boğazlar ile sınırlandırılmıştır.

Yapay kıtamızın sınırı bu denli doğuda belirlendiğinden Avrupa’nın % 40’ını Rusya oluşturuyor.

Dönerin anavatanı olan ülkemizi bir kültür elçisi hassasiyetiyle temsil eden gurbetçilerimiz sayesinde Berlin’deki döner restoranları İstanbul’dakilerini geçmiş.

Barcelona’nın sembol yapısı Sagrada Familia’nın yapımı Mısır Piramitleri’nden daha uzun sürdü ve halen de sürmekte.

Dünyanın en eski, en seçkin ve en zengin müzelerinden biri olan British Museum, yılda 7 milyona yakın ziyaretçi ağırlıyor. Bu denli saygıdeğer bir müzede sergilenen eserler ise toplam koleksiyonun sadece % 1’i.

İskoçya’da efsanelere konu olan Loch Ness Gölü Canavarı gerçek midir bilinmez ama bu sayede turistik faaliyetlerden yıllık 7 Milyon € kazandıkları bir gerçek.

Avrupa’daki en uzun yer ismi; Galce yazılmış olan Lanfairpwllgwyngyllgogerychwyrndrobwllllantysiliogogogoch.
Fransız mutfağıyla özdeşleşen kruvasan, aslında Avusturya orjinli bir yiyecek, atası ise kifli.

İzlanda, serin iklimi ve coğrafi konumu dolayısıyla sivrisineklerin hiçbir zaman bulunmadığı bir ülke. Sıcaklardan bunalanlar için de bir cennet ayrıca.

Avrupa’daki en eski ülke adı; Bulgaristan. Kavimler göçünün devam edip günümüz Avrupa halklarının yeri yurdu belli değilken 681 yılından beri Bulgarlar, Bulgaristan adı altında yaşıyor.
