Kapadokya’nın ünü ülke sınırlarını aşalı çok oldu. Hatta o kadar ki artık burası Fransızlardan, Asyalı turistlerden soruluyor diyebiliriz. Hal böyle olunca yurdum insanın gelmemesi, görmemesi olmazsa olmaz durumu ortaya çıkıyor. Burası muhteşem bir coğrafya, özellikle de batı ve deniz kenarı kesimde büyümüş Anadolu havasına aşina olmayanlar için... Yapmanız gereken şeylerin, görmeniz gereken yerlerin bir kısmını mümkün olduğunca yazmaya; verimli, zaman kaybettirmeyen küçük bir rehber oluşturma çabasıyla başlıyoruz.
1. Göreme Milli Parkı listenizin ilk sırasında yer alsın!
Zaten milli park denildiğinde durmak gerekiyor. Fakat burası özellikle muhteşem. Sarı ve toprak tonlarının hakim olduğu doğal oluşumlar, kayaların içine oyulmuş kiliseler, odalar ve mutfaklar... Göreme geçmişte Romalılardan kaçan ilk Hristiyanların sığındığı yerlere götürüyor sizi. Burada küçük küçük pek çok kilise var. Kiliselerin duvar ve tavanlarında güvercin yumurtası ve kök boyalarla yapılmış İsa figürlerini, Hristiyanlık tarihinin kompozisyonlarını görebilirsiniz. Bir tanesi dışında bu güzel boyamaların pek çoğu yok olmuş. Milli parkın içerisinde yavaş yavaş dolaşıp manzaranın, bulutların ve civarın tadını çıkarırken Karanlık Kilise’yi sakın es geçmeyin. Çünkü birkaç cümle önce bahsettiğim en güzel korunmuş ve restore edilmiş kilise bu. İçerisi oldukça masalsı, renkler canlı, küçücük kubbelerin içine işlenmiş desenler harika. Milli parka girişte ödenen ücrete ek olarak, bu kilise için ekstra 10TL ücret ödemeniz gerekiyor..
2. Balon turu yapsanız güzel olur
Balon turunun çok pahalı olduğunu biliyoruz. Fakat bunun çok eşsiz bir deneyim olduğunu deneyene kadar bilmiyorduk. Bütün coğrafyaya tepeden bakmak, yavaşça yükselmek, çevrenizde sizinle beraber havalanan onlarca, bazen yüzlerce balonu izlemek muhteşem bir an. Balon turu 1 saat bazen 1 saat 15 dakka kadar devam ediyor. Havanın durumu çok önemli eğer biraz şiddetli rüzgar olursa uçuş hemen iptal ediliyor, sivil havacılık bu konuda oldukça titiz. Yani eğer herhangi bir güvenlik korkusu duyarsanız çok duymayın işler ciddiye alınıyor. Sabah 4 civarı balon firmaları sizi otelinizden alıyor ve 5 gibi kalkış alanına gidiyorsunuz. Buradaki çalışma bile oldukça heyecanlı, dev gibi balonlar hummalı bir çalışma sonucu şişiriliyor ve insanlar içlerine binip organize şekilde havalanıyor. Tur esnasında sadece yukarıda zaman geçirmiyorsunuz belli aralıklarda yere çok yaklaşıp peribacası oluşumlarını dikkatlice gözlemleyebiliyorsunuz. Kısacası keyifli bir uçuş yapmanız, tüm bölgeyi havadan izlemeniz ve güzel fotoğraflar çekmeniz için her şey yapılıyor. Ayrıca maalesef balon firmaları çok zor durumda bu yıl; birkaç firma daha kepenkleri indirdi. Yani ücretler çok yüksek olsa da iflas son zamanlarda kaçınılmaz oluyor. Bunda ülkenin dış politaka ilişkileri de önemli rol oynuyor...
3. Çömlek işine el atın!
Sonuçta çömlekçilikle ünlü bir yerdesiniz. Birkaç çömlek almadan, elinizi çamura değdirmeden gelmek olmaz. Avanos'a gidin muhakkak. Burada en ünlüsünden en yereline kadar bir sürü dükkan bulabilirsiniz. En azından birkaç şarap kadehi alın. Çamurun şekillenişini görün. Dükkan sahipleriyle güzel muhabbetler edebilirsiniz, hiç şüpheniz olmasınız.
4. Yeraltı şehirlerini unutmayın
Yeraltı şehirleri bölgenin en özel yerlerinden. Derinkuyu Yeraltı Şehri’ni örnek olarak anlatmak gerekirse, ilk Hristiyanlar Romalılardan kaçmak için yerin 8 kat altına inmişler. Burada dış dünyanın tersine büyüyen bir yaşam inşa edilmiş. Penceresiz, gün ışığından yoksun şekilde insanlar aylarca bu mağaralarda yaşamışlar. Çocuklar doğmuş, insanlar ölmüş, hayvanlar bakılmış ve hayat devam etmiş. Fakat binlerce yıl öncesine gitmesine rağmen mağara oldukça havadar ve serin. Yaptıkları havalandırma delikleri sayesinde sıkıntı çekmeden buraya sığınmışlar. Mağaranın mutfak kısmı oldukça geniş zamanın ateş izleri hala mevcut. İlk giriş katında hayvanlar bakılmış, ocaklar yakılmış. Aşağıya doğru indikçe ailelere ait odalar yapılmış. Bu yeraltı dünyasında o kadar uzun süre saklanılmış ki ölüleri yakmak için yer bile yapılmış. Kısacası gelip bu ilginç atmosfere şahit olun. Ayrıca önemli bir not girişteki uyarı yazısını çok ciddiye alın. Eğer kapalı alan korkunuz, kalp, astım gibi sorunlarınız varsa temkinli olun. Zira ikinci kata yani -2'ye inerken bile merdivenler korkutucu derecede sadece bir insanın girebileceği şekilde daracık bir hale geliyor. Bir de kaybolmamaya çalışın.
5. Bir tepe bulmak, günbatımını yakalamak ve bir şişe yerel şarap edinmek...
Burası işin en keyifli kısmından biri. Çünkü bu bölge güneşle güzel. Peribacalarının enfes siluetlerini görmemek inanın burayı yaşamamak gibi. Güzel manzaralara şahit olmak için çok uğraşmanıza gerek yok. Üstelik biraz yüksek bir yer bulup sandalyenizi kurabilirsiniz ya da bir otelde konaklıyorsanız onun nimetlerinden faydalanabilirsiniz. Hatta bölgenin yerel şaraplarından da (Kocabağ, Turasan gibi) bir şişe alırsanız bu manzaranın yanına, tadından yenmeyecektir. Hediyelik şarap almak da ayrıca güzel olacaktır, hatırlatmadan geçmeyelim.
6. Yolları arşınlayın
Eğer fırsat ve imkan dahilinde olursa araç kiralayın; çünkü bölge yolları çok keyifli ve alışılmışın dışında. Sapsarı dümdüz arazileri ortadan yaran siyah boş bir yolda gitmek çok keyifli bir deneyim. Özellikle mevsime bağlı olarak burnunuza gelen ot kokusu eşliğinde... Manzaralar size Bir Zamanlar Anadolu’da filmini anımsatabilir. Kendinize dilediğiniz gibi bir rota çizip bölgeyi kilometrelerce gezebilirsiniz. Böylesine sarı, kurak ve bakir bölgenin verdiği haz şaşırtıcı olacaktır. Özellikle metropolün deliliğinden gelenler için...
7. Güvercin Vadisi – Üç Güzeller – Ürgüp - Üçhisar
Şimdi önemli bir noktaya geldik. Araba kiralayın kısmının önemi burada başlıyor. Bu noktalar insanların ilgi gösterdiği yerler dolayısıyla gün içerisinde kalabalık, bol selfie çubuklu ve tur otobüsü uğrak noktalı bir alandan ibaret oluyorlar. Üstelik yol üzeri noktalar. Güvercinlik Vadisi güvercinlerin yaşadığı, peribacalarının bulunduğu, harika bir vadi manzarası sunuyor. Üç Güzeller ise efsanelere konu olan bölgenin en güzel şapkalı peribacası oluşumu olarak bilinen eşsiz bir yer. Fakat buralara sabah erken saatte gelmek paha biçilemez. Vadiye doğru bakıp arkanıza yaslanmak, Üç Güzeller’i efsanelerle kazandığı derin anlam eşliğinde izlemek gerçekten farklı olacaktır. Ayrıca Ürgüp ve Üçhisar oldukça yakın gelmişken bu bölgeleri ziyaret etmemek, evlerin yapısını, manzarasını izlememek olmaz. Bu sebepten toplu taşımanın gelişmediği bu Anadolu kasabalarını mazur görüp kendinize bir yol çizmelisiniz.
8. Ihlara Vadisi'ni görmeden mi gideceksiniz?
Evet Ihlara Vadisi, Aksaray’da; fakat buralara kadar gelmişken üç beş kilometrenin hesabını yapmamak gerek. Bölgede yapılan turlara mı katılırsınız, araç mı kiralarsınız siz karar verin. Sadece bir şekilde gelip bu muhteşem yeri görün. Vadiye inmek için sizi bekleyen 300 basamakla haşır neşir olmanız gerekiyor tabii; bir de bu işin çıkış kısmı var. Manzaranın yanında sizi bekleyen şeyler yine dar merdivenlerle tırmandığınız kayaların içerisine oyulmuş kiliseler ve arta kalanları. Burada fotoğraf çekebiliyorsunuz, milli parkta olduğu gibi her kilisede ayrı bir görevli yok. Fakat insanlar fotoğraf çekmek yanında binlerce yıllık tarihin üzerine isimlerini kazımayı da ihmal etmemişler maalesef, vandalizmin dur durağı yok. Vadi adeta yeryüzünün içeri göçmüş hali gibi. Özellikle kuşlar aniden havalandığında, etrafınız muhteşem kayalarla çevriliyken ve gökyüzünün dolgun bulutlarını izlerken hayatın size çok şey vadettiğine dair şairane ruh hallerine bürünebilirsiniz. Kısacası buraya gelip kilometrelerce doğa yürüyüşünün ve vadinin tadını çıkartın.
9. Mağara otelleri tercih edin
Şimdi ne alaka falan demeyin. Eğer fırsatınız olursa mutlaka bir mağara otel deneyimi yaşayın. Kayanın içinde uyumak, odanın ahşap pencerelerinden bakmak oldukça güzel. Özellikle şu an fiyatlar iyice aşağıya inmişken krizi fırsata çevirebilirsiniz. Ayrıca mağara oteller oldukça güzel yerlerde konumlanıyorlar; dolayısıyla manzaraları genellikle şahane düzeyde seyrediyor.