Makedonya'ya Gitmek İçin 10 Sebep

Balkanların en cazip turistik destinasyonlarından olan Makedonya’ya gitmek için o kadar çok sebep var ki! Nereden başlasak bilemedik ama elimizden geleni yapıp bu sayıya 10’a kadar düşürüp sizler için listeledik. Görülmeye değer kasabaları, muhteşem doğası, tarihî eserleri ve harika yemekleri ile Makedonya, mutlaka gitmeniz gereken ülkeler arasında yerini almalı. Keyifli okumalar…

1. Küllerinden doğan başkenti Üsküp

2014 yılında tamamen tekrardan tasarlanan başkent, Makedonya’ya gitmek için en önemli nedenlerden biridir. Yüzlerce anıt ve heykele ev sahipliği yapan Üsküp, etkileyici birçok yapıyı içinde bulundurmaktadır. Tarihle de iç içe olan başkentin içinden geçen Vardar Nehri de buraya romantiklik katar. Genelde nehrin kenarına inşa edilmiş yapılar, yeniden inşa edilen kentte hiç göz yormaz çünkü kentin dokusunda modern ile tarihin başarılı birleşmesi ziyaretçilerinin kalbini çalar. Rahibe Teresa EviArkeoloji Müzesi ve daha niceleri ile size zengin bir gezi sunacak Üsküp, başlı başına Makedonya ziyaretinin nedeni olabilir. Aynı zamanda modern alışveriş merkezleri, hem uluslararası hem yerel lezzetler, misafirperver bir halk ve huzur dolu bir tatil için Üsküp, Makedonya’ya neden gidelim sorusu için güzel bir cevap olacaktır.

2. Huzur dolu Ohri ve Ohri Gölü

Makedonya’nın başlıca turistik cazibe merkezi, Ohri ve içindeki Ohri Gölü’dür. Kent ve göl, UNESCO Dünya Mirası olarak belirlenmiştir. Ohri Gölü, Avrupa’nın en eski ve en derin göllerinden biridir, 4 milyon yıldır varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir. Hal böyle olunca, Makedonya’ya gitmeniz için en büyük nedenlerden biri bu kent ve içinde bulunan göl olabilir. Aynı zamanda dünyanın en berrak sularından birine de sahip olan gölün içinde bulunduğu kent Ohri, zengin bir kültürel ve tarihî mirasa sahiptir. Balkanlar’ın Kudüs’ü diye de bilinen kentte birçok anıtın yanında Hıristiyan bazilikaları, Orta Çağ kiliseleri, kaleler, antik tiyatrolar ve daha birçok turistik destinasyon bulabilirsiniz. Özellikle Sveti Jovan Kaneo KilisesiSamuel KalesiAziz Yuhanna Kilisesi ve antik tiyatro Ohri’ye geldiğinizde kaçırmamanız gereken noktalar arasında bulunmalı.

3. Hesaplı ve vizesiz tatil imkânı

Para birimi olarak Makedonya dinarı kullanan ülke hem ulaşım, hem konaklama, hem kültürel ziyaretler hem de yemekler açısından ucuz ülkelerdendir. Türkiye’den hem kara yolu hem de hava yolu ile Makedonya’ya gitmek mümkündür. Dilerseniz uçak ile dilerseniz araba kiralayarak ya da otobüs ile Makedonya’ya ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vize istemeyen ülkeler arasındadır, bu sayede de vize evraklarıyla uğraşmadan bavulunuzu topladığınız gibi burayı ziyaret edebilirsiniz. Düşük fiyatlarına rağmen yüksek kalitede yemekler, içecekler ve konaklama alternatifleri sunan ülkeyi ziyaret ettiğinizde yurt dışına çıkmışsınız gibi para harcamayacağınıza emin olabilirsiniz. Euro’nun da artmasıyla ucuz alternatifler arayan ziyaretçiler için vizesiz Makedonya, Avrupa’daki diğer ülkelere kıyasla cebinizi yormayacak bir alternatiftir.

4. Tarihin tanığı Stobi Antik Kenti

Stobi Antik Kenti, Makedonya’yı ziyaret etmek için başlı başına bir sebep. Stobi, Makedonya Cumhuriyeti'nin merkezinde Vardar Vadisi'nde kurulmuş bir Antik Yunan kenti. Bu yerleşim yeri oldukça stratejikmiş çünkü şehir Vardar Vadisi'ni ve böylece Yunanistan ile güney arasındaki ana geçidi ve kuzeydeki Orta Avrupa'yı kontrol edebiliyormuş.

Bu antik kent, Yunan orduları tarafından Via Egnatia üzerinde bir konaklama alanı oluşturmak amacıyla inşa edilmiş. Yapılmasından birkaç yıl sonra da Romalılar tarafından ele geçirilmiş.

Vardar Vadisi'nin kalbinde stratejik bir eksende yer alan şehir, aynı zamanda Tuna Havzası’ndan (bugünkü Sırbistan’ın merkezi) Ege Denizi'nde Selanik’e kadar gelen iletişim eksenini de kontrol altında tutuyormuş. Selanik’ten 160 kilometre uzakta bulunan antik kentin kuruluş tarihi milattan önce 7. yüzyıla denk gelmektedir ve bölgede yapılan arkeolojik kazı çalışmaları halen sürmektedir. En son olarak 2009 senesinde 2 metre boyunda İsis tanrıçasına ait bir heykel bulunmuş.

Stobi 1861'de keşfedilmiş ancak ilk kazıların yapılması 1920'leri bulmuş. Günümüzde, sitenin büyük bir kısmı keşfedilmeye devam etmektedir. Bununla birlikte, büyük alanların çoğu kazılmıştır ve şimdiye dek tiyatro, forum, iki hamam ve Theodosius Sarayı ve Mezmurlar Evi gibi yapılara ulaşılmıştır, bu alanlar kamuya açıktır. Eğer Makedonya’yı ziyaret etmeyi planlıyorsanız burada bulunan muhteşem mozaikleri ve mimari harikalarını görmeye hazır olun. Ancak ne yazık ki burada bir müze bulunmuyor, bölgede bulunmuş olan kalıntıları Üsküp ya da Veles müzelerinde görebilirsiniz.

Günümüzde ise bu antik alanın sanatsal anlamda da önemli bir rolü olduğunu söylemek mümkün. Stobi Uluslararası Antik Tiyatro Festivali 2001 senesinden itibaren burada gerçekleştirilmeye başlanmış. Aristophanes’in, Aristo’nun ya da Sophocles’in eserlerini izlemek için daha iyi bir sahne düşünülebilir mi?

5. Barış elçisi Rahibe Teresa'nın Evi

Rahibe Teresa için, Balkanların en ünlü kadını dersek yalan söylemiş olmayız. 1979 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Rahibe Teresa’nın yaşamına dair pek çok detayı 2009 senesinde açılan bu evde görebilirsiniz. Tarihe tanıklık etmeniz için onlarca fotoğraf, belge ve kişisel eşyalara burada sizleri bekliyor. Ayrıca evin üst katında bulunan küçük şapele de uğrayabilirsiniz. Hayırsever Misyonerler Cemiyeti’nin kurucusu olan Rahibe Teresa, dünyanın farklı köşelerinde aşevleri, hastaneler ve yetimhaneler kurulması için önayak oldu. Kendini insanlığın daha iyiye evrilmesine adamış olan ve dinler ötesinde bir iyilik figürü haline gelen Rahibe Teresa’nın Evi’ni hafta içi 09.00 – 19.45, hafta sonu ise 09.00 – 13.45 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

6. Orta Çağ'dan miras Ohri Ayasofya Kilisesi

Makedonya’nın Ohri kentinde bulunan Ayasofya Kilisesi, bu coğrafyadaki en eski Orta Çağ kiliselerinden biri olmasıyla bilinmektedir. Makedonya’nın en önemli yapılarından biri olan kilise, görülmeye değer bir mimariye sahiptir. Orta Çağ mimarisinin güzel örneklerinden olan Ayasofya Kilisesi’nin Birinci Bulgar İmparatorluğu Dönemi’nde inşa edildiği söylenmesinin yanında bazı kaynaklar kilisenin inşasının 852-889 seneleri arasında olduğunu göstermektedir. Herhangi bir yazılı kaynak bulunmadığı için yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen kilisenin, eskiden burada bulunan bir kilise üzerine 1035-1056 yılları arasında inşa edildiği veya burada bulunan kilisenin restore edilerek günümüz haline geldiği de söylenmektedir. Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde camiye dönüştürülen kilisenin içinde bulunan 11, 12 ve 13. yüzyıldan kalma freskler 1950-1957 yılları arasında restore edilmiştir. Bizans resim sanatının en önemli eserleri arasında bulunan freskler, Bizans anıtsal resminin de günümüze kadar gelmiş önemli eserleri arasında bulunmaktadır.  

7. Muhteşem doğasıyla Pelister Millî Parkı

1948 senesinde millî park ilan edilen Pelister Millî ParkıBitola’ya 15 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Bölgenin koruma altına alınmış olan ilk millî parklarından biridir. Bölgeyi ziyaret etmek için araba kiralayarak harika dağ manzaraları sunan yolları takip edebilirsiniz. Manzarayı güzelleştiren etmenlerden biri de “Pelister’in gözleri” adı verilen ve büyüğü 233, küçüğü ise 79 metre uzunluğunda olan iki adet buzul gölü olduğunu ekleyelim.

12.500 hektar genişliğinde olan ve ülkenin güneybatısında bulunan Baba Dağı’nda dağcılık, bisiklet ve yürüyüş yapabilir ve muhteşem doğayı özümseyebilirsiniz. Bölgenin yerel bir çam türü olan molika’yı da burada görmek mümkün. Bu çam ağacı, 230 yıldan fazla yaşayabiliyor ve 40 metre yüksekliğe ulaşabiliyor. Bölgeyi kışın ziyaret etmeyi düşünenler ise sıcak içecekleriyle harika manzaranın tadını çıkarabilirler.

8. Nefis Balkan lezzetleri

Makedon mutfağı, geleneksel Balkan, Yunan ve Türk mutfağına oldukça benzemekle beraber İtalyan etkileri de barındırmaktadır. Bu sebeple restoran menülerinde yöresel isimli pek çok yemek bulabileceğiniz gibi çok çeşitli pizzalar, makarnalar ve risotto’lara da denk gelebilirsiniz.

Geleneksel ve büyük aile tarzı sofralarıyla doğaya dönük köklerini korurlar ve çoğu zaman ülkede yaşanan sert kışlar ve dağ iklimi nedeniyle yemeklerini bir şölen havası içerisinde bir arada tüketirler.

Makedonya’da, genellikle etli ve sulu olan birçok lezzetli meyve ve sebze üretiliyor. Burada, pestisitler olmadan yetiştirilen domates ve salatalıkların tadına hayran kalacaksınız. Ayrıca yaz aylarında tıpkı ülkemizde de olduğu gibi çok fazla karpuz, kavun, kayısı ve şeftali tüketiliyor.

Makedonya’nın en ünlü yemeklerini saymak gerekirse; tavce gravce, shopskapastrmajlija ilk aklımıza gelenler ama elbette bölgede 600 yıl süren Türk hâkimiyeti sebebiyle dolma, sarma, güveç, türli (türlü), musakka ve tabii ki Balkanların olmazsa olmazı börek de coğrafyanın önemli lezzetlerinden.

9. Zengin şarap geleneği ve üzüm bağları

Güneydoğu Avrupa yarımadası, şarap dendiğinde akla gelen ilk yerlerden olmayabilir ancak Makedonya, harika şaraplar üreten bir ülkedir, öyle ki yüzyıllar öncesinden yani Roma Dönemi’nden beri Makedonya, şarap konusunda önemli bir üretici durumundadır. Zengin şarap geleneğine sahip ülkenin, hepsi yüksek kaliteli üzümler üreten yaklaşık 24.000 üzüm bağı bulunmaktadır. Hem kırmızı hem de beyaz şaraplar üretilen ülkede kırmızı şarap üretimi, toplam üretimin %80’ine denk gelmektedir. Buraya geldiğinizde yerel üreticilerin şarap imalathanelerini ziyaret etme imkânınız bulunmaktadır. En büyük şarap imalathanelerinden biri Tikvesh Şaraphanesi’dir. Bunun yanında Makedonya’ya ziyaretinizde mutlaka uğramanız gereken imalathaneler arasında ElenovPopova KulaGrkov ve Bovin’i sayabiliriz.

10. Mutlaka katılmanız gereken festivaller

Makedonya, festival açısından zengin bir coğrafya. Muhteşem kültür, uygun fiyatlarla birleşince bize de sadece bu festivallere katılmak kalıyor.

Güneydoğu Makedonya'daki Strumica’da, paskalyanın başlangıcında her yıl büyük bir karnaval düzenliyor. Strumica Karnavalı olarak anılan etkinlikte sokakları dolduran maskeli ve kostümlü insanlar rengârenk ve eğlenceli görüntüler ortaya çıkarıyor. İyi ve kötüyü simgeleyen el yapımı maskeler takıyorlar. Katılımcıların kendi maskelerini taktıkları organizasyonun tarihi ise 1670’e dayanıyor. Bu hayli tarihî karnavalda yer almak isteyenler paskalya döneminde Strumica’yı ziyaret edebilirler.

Her yıl 12 Temmuz civarında, Batı Makedonya'daki Galiçnik dağ köyünde olağanüstü bir düğün düzenleniyor. 2 gün boyunca katılımcılar Mijak halkının geleneksel kostümlerini giyerek eşsiz bir şova imza atıyorlar. Galiçnik Düğünü olarak bilinen bu etkinlikte, gelin ve damat başvuran adaylar arasından seçiliyor. Bistra Dağı, tapani, zurli (yerel obualar) ve geleneksel şarkıların sesiyle yankılanırken erkekler özellikle zor bir dans olan Teškoto'yu oynuyorlar. Kar nedeniyle kış aylarında dünyadan kopuk olan Galiçnik, temmuz ayında bu şenlikli kalabalık tarafından işgal ediliyor.

Makedonya’nın belki de en güzel bölgesi olan Ohri’deyse Ohri Yaz Festivali gerçekleştiriliyor. 1961 senesinden beri gerçekleştirilen bu etkinlik 12 Haziran – 20 Ağustos tarihleri arasında düzenleniyor ve dünyanın pek çok bölgesinden katılımcıyı ağırlıyor. Konserler, tiyatro gösterileri, şiir okumaları ve bale gösterileri arasından istediğinizi takip edebilir ve tarihî mekânlarda gerçekleştirilen bu aktivitelerin tadını çıkarabilirsiniz.

Detaylı bilgi için www.macedonia-timeless.com'u ziyaret edebilirsiniz. 

Yazar Hakkında

Mustafa Selim