Malta'yı Ziyaret Etmek İçin 10 Neden

Güneş, deniz, tarih, harika yemekler, güzel festivaller ve eğlencenin adresi Malta; ılıman havasıyla yaz kış ziyaret edebileceğiniz harika bir ada ülkesi. Akdeniz’in bu güzel ülkesi; 3 büyük 2 de küçük adadan oluşuyor. Üç büyük adası Malta, Gozo ve Comino olan adanın başkenti Valletta ise Malta Adası’nda bulunuyor. Malta’yı ziyaret etmek için oldukça fazla neden sayabiliriz ancak bugün biz size bu nedenlerden sadece 10 tanesini sayacağız. Haydi gelin Malta’yı ziyaret etmek için nedenlerimizi açıklamaya başlayalım!


1. Tarihî önem

Malta’yı ziyaret etmek için en önemli nedenlerden biri, tarihî dokusu ve içindeki görmeye değer eserleri. Malta’da 7 tane önemli tapınak bulunuyor. Bu tapınakların hepsi UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne adını yazdırmış durumda. Mısır’daki piramitlerden 1.000 yıl daha eski olduğu belirtilen tapınakların tarihinin aynı zamanda Stonehenge’den de önceye gittiği biliniyor. Malta’nın Gozo Adası’nda bulunan Ggantija Tapınak Kompleksi, dünyanın en eski dini yapılarından biri ve burada bulunan her yedi tapınağın da yapımları MÖ 3600-3200 arasında tamamlanmış. Malta Adası’nın güneyinde bulunan Mnajdra Megalitik Tapınak Kompleksi de burada mutlaka görmeniz gereken tarihî kalıntılar arasında yer alıyor.

Malta’da bulunan bir başka tarihî önemi olan yapı ise “The Rotunda of Mosta”; bir diğer adıyla MostaDome. Dünyadaki desteklenmeyen en büyük üçüncü kubbenin sahibi kilise, ülkede bulunan en etkileyici kilise. 1860 yılında Giorgio Grognet de Vasse tarafından tasarlanıp inşa edilen Mosta Dome’un 2. Dünya Savaşı’na rastlayan oldukça değişik bir hikâyesi var. Bu dönemde kilisenin kubbesine 200 kilogramlık bir bomba düşmüş ve ne büyük şanstır ki patlamamış. İçinde bulunan 300 kişi de savaş döneminde böylece zarar görmemiş. Bu büyüleyici kubbeli kilise sizi oldukça etkileyecek.
Malta’ya gelenlerin mutlaka görmesi gereken noktalardan biri de şüphesiz ki Ħal-Saflieni Katakompu. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dâhil olmuş olan Ħal-Saflieni Katakompu; aslında bir yeraltı mezar alanı. Bu alanda yapılan çalışmalarda bulunan kalıntıların tarihi MÖ 4000’e kadar gitmekte ve burası dünyadaki nadir gezilebilen mezar odasından biri. Siz de eğer antik kalıntılara meraklıysanız ve dünyada sadece birkaç yerde gezebileceğiniz tarihî kalıntıları görmek istiyorsanız yönünüzü Malta’ya çevirin deriz.

2. Grandmaster’s Palace

Malta’nın tarihî öneme sahip turistik destinasyonlarından bahsederken Grandmarter’s Palace’a ayrı bir madde açmak istedik. Tarihe ilgi duyanların oldukça ilgisini çekebilecek bir yer olan sarayın adı Türkçeye “Büyük Üstatlar Sarayı” olarak çevrilebilir. Saray Meydanı’nda (Palace Square) bulunan Grandmaster’s Palace, tarihte farklı dönemlerde her zaman Malta’da hükümetin evi olmuş konumdadır. Başta şövalyeler daha sonra İngilizler burayı hükümet konağı olarak kullanmıştır ve günümüzde ise Başkanlık ofisine ev sahipliği yapmaktadır. 16. yüzyıl ile 18. yüzyıl arasında inşa edilen sarayı Malta meclisi oturumda olmadığı zamanlarda ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Sarayda bulunan Konsey Odası özellikle içinde bulunan halılarla oldukça etkileyicidir. Sarayın diğer odaları ve içindeki koridorlar da eski armalar ve zırhlarla döşenmiştir ve sizi günümüzden koparak derecede güzel bir atmosfere sahiptir. Aynı zamanda sarayın bodrum katında bulunan “Armoury” yani “Silah Deposu” mutlaka görmeniz gereken yerler arasında yer alır. Dünyanın en büyük cephane koleksiyonu burada bulunur. Silah Deposu’nda bulunan en önemli hazinelerden biri ise Milano’da Büyük Üstat Adrien de Wignacourt için yapılmış olan zırh takımı ile Büyük Üstat Martin Garzes için yapılmış olan tam teçhizat zırh takımı bulunur. Sırf bu saray bile Malta’yı ziyaret etmek için bir neden olabilir.

3. Valletta

Malta’dan bahsedip de başkentinden bahsetmemek olur mu? Elbette olmaz. Sene boyunca oldukça fazla ziyaretçi çeken Valletta, 1565 yılında Malta’nın Büyük Kuşatması’nın ardından inşa edilmiş bir kenttir. “Beyefendiler için beyefendiler tarafından inşa edilen kent” olarak adlandırılan Valletta, Aziz John Şövalyelerinin komuta Üstat Jean Parisot de Valletta’dan adını alır. Şövalyelerin şehri olarak bilinen başkent, renkli gece hayatı, mimarî harikaları limanı, kafe ve restoranları ile mutlaka görülmesi gereken şehirlerin başında gelir. Tarihî doku içinde kaybolacağınız Valetta; UNESCO tarafından DünyaMirası Listesi’ne de eklenmiştir ve dünyanın en yoğun tarihsel alanı olarak da geçer. Bir önceki maddede bahsettiğimiz Grandmaster’s Palace de burada bulunur. Barok mimarinin en güzel örneklerine rastlayabileceğiniz Valletta’da bulunan diğer önemli destinasyonlar arasında ise Aziz John’s Co-Katedrali, Ulusal Arkeoloji Müzesi ve Fort St Elmo – National War Museum yani Ulusal Savaş Müzesi bulunur.

4. Mdina

Sırada özellikle son yıllarda oldukça fazla ziyaretçi almaya başlayan bir destinasyon var: Mdina. Gameof Thrones izleyenlerin hatırlayacağı Mdina, Malta’nın en eski başkenti ve Mdina’daki sokakların tarihi günümüzden 4.000 yıl öncesine kadar gidiyor. Ünlü dizi Game of Thrones’un bazı sahnelerinin çekildiği eski başkent, bu diziyi sevenlerin akınına uğruyor. Duvarlarla çevrili, altın kireçtaşlı labirent gibi sokaklarıyla oldukça ilgi çekici olan Mdina; “Sessiz Şehir” olarak da biliniyor. Sene boyunca 80.000’den fazla turisti ağırlayan Mdina, Barok yapıları, sarayları ve kiliseleriyle görülmeye değer bir yer. Adım attığınızda kendinizi tarihin içinde hissedeceğiniz şehir aynı zamanda UNESCO GeçiciListesi’nde yer alıyor.

Bugün nüfusu 300 kişi olan Mdina’da birçok geleneksel dükkânda alışveriş yapma imkânına sahip olacaksınız. Bunun yanında Malta’nın geleneksel tatlarını deneyebileceğiniz restoranlar, küçük sergilerle de karşılaşabilirsiniz. Arabaların girişinin yasak olduğu şehri gezmeye doyamayacağınıza eminiz.

5. Kültür ve sanat

Malta’ya gittiğinizde kültür, sanat ve tarihle iç içe olacağınıza emin olabilirsiniz. Burada her zevke hitap eden birçok müze bulabileceksiniz. Müzelerden en çok ziyaret edilenlerin başında ise ArkeolojiMüzesi geliyor. Malta’ya bağlı Gozo Adası’nın tarih öncesi zamanlarından günümüze kadar olan kültürel tarihini bu müzede deneyimleyebilirsiniz.

Bir önceki başlıkta da bahsettiğimiz Ulusal Savaş Müzesi de Malta’da ilgi çekici müzelerden biridir. Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı ve Bronz Çağ’dan 2014’e kadar olan süreye kadarki eserleri burada bulabilirsiniz. Savaş döneminde Malta’dan fotoğraflar, çarpışan uçak parçaları, Alman makineli tüfekleri ve birçok silah bulabilirsiniz.
Malta’da bulunan Klasik Araba Müzesi; araba sevdalılarının bir tam gününü geçirebileceği bir müzedir. Bunun yanında sanata ilgi duyanlar için Carvaggio’nun ünlü eserinden “The Beheading ofStJohn the Baptist” ve “St Jerome Writing” de Malta’nın başkenti Valletta’da yer alan Aziz John’s Co-Katedrali’nde bulunmaktadır. Bu katedralin içi adeta bir sanat eseridir; duvarları, yerleri, tavanı bakmaya doyamayacağınız kadar güzeldir. Yine sanatseverlere önerebileceğimiz Ulusal GüzelSanatlar Müzesi ise 1760 yılından kalma bir sarayın içine oluşturulmuştur. Günümüzden Orta Çağ’a kadar giden Malta sanatı örneklerini burada inceleyebilirsiniz.

6. Valletta Carnival

Malta’da sene boyunca oldukça fazla kültür ve sanat etkinlikleri yapılıyor. Bunlardan en bilineni ise Valletta Karnavalı. Müzik, performans ve görsel sanatların harmanlandığı bu karnaval merkez Valletta olmak üzere tüm Malta’da kutlanıyor. 15. yüzyıldan beri kutlanan karnavalın öneminin artması ise Aziz John’un Şövalyelerinin gelişine denk geliyor. O zamanlarda çoğunlukla Birgu’da yapılan karnaval kıtlamalarında yarışmalar, oyunlar ve karnavala katılan şövalyelerin yeteneklerini sergilemeleri göze çarpıyordu. 19. yüzyıla gelindiğinde ise Britanya yönetiminde olan Malta yine de karnavala olan bağlılığına devam etti ve üzerine aktiviteler eklenerek günümüze kadar ulaşmış oldu.
Günümüzde Carnival’da 4 gün boyunca şehrin tarihe tanıklık etmiş olan sokaklarında yürüyüşler, kıyafet yarışmaları ve dansçılar görebilirsiniz. Bu karnavalın en dikkat çeken anı ise şamandıralı geçit törenidir. Şubat ayında gerçekleşen karnavalda şehirde renkli kostümlü insanların barlarda dans ettiğini görebilir, fantastik giyimli çocukların hızlıca yanınızdan geçtiğine şahit olabilirsiniz. Bunun yanında Malta halkı için dinî ve kültürel yönden oldukça önemli olan Carnival’da gece geç saatlere kadar süren partilere katılabilir, maskeli balolarda yeni insanlarla tanışabilir, Valletta ve Floriana’da geçit töreninde muhteşem kareler yakalayabilirsiniz.

7. Doğal güzellikler

Malta’dan bahsederken akla ilk gelenlerden biri de doğal güzellikleri. Balayı çiftlerini düğün stresinden sonra rahatlamak için çokça tercih ettikleri destinasyonlardan biri olan Malta, doğal güzellikleri ile gelenleri büyülüyor. Dünyada “scuba diving” yapılabilecek en güzel 3 yerden biri olarak adlandırılan Malta’nın özellikle Blue Grottosu (Mavi Mağara) oldukça fazla ilgi çekiyor. Adını Capri’de bulunan Grotta Azzurra’yı gören bir İngiliz askerin verdiği söyleniyor. Belirtilene göre İtalya’daki mağarayı gördükten sonra Malta’ya gelen asker, her iki mağaranın da birbirine çok benzediğini fark ederek buraya Blue Grotto adını veriyor. Sene içinde 100.000’e yakın turist ağırlayan Blue Grotto; Malta’da denize girmek için en güzel yerlerden biri. Aynı zamanda burada Malta’nın tertemiz sularında dalış yapma imkânınız da bulunuyor. Turkuaz deniz ile doğal mağaranın birleşiminde kim dalış yapmak istemez ki? Yine Blue Grotto’nun benzeri Dwejra Bay yani Dwejra Körfezi de Malta’ya gelen turistler için ilgi çekici bir destinasyon olarak adını doğal güzelliklere yazdırıyor.

Sıra geldi Comino Adası’ndaki Blue Lagoon’a. Malta’daki en güzel plajlardan biri olan Blue Lagoon’un tertemiz turkuaz suları ve yumuşacık kumu, adeta havuza girmişsiniz hissi uyandırıyor. 7’den 70’e herkes için uygun olan bu plajda gün boyu güneşlenebilir, berrak sularda yüzebilirsiniz. Bir diğer ünlü Malta plajı ise Ghadira Bay. Malta’nın en büyük plajı olan Ghadira Bay, adanın kuzeyinde yer alıyor. Sığ bir denize sahip olduğu için çocuklarınız için de uygun bir plaj. Balıkçı kasabası Marsaxlokk’ta bulunan Aziz Peter’in Havuzu (St. Peter’s Pool) da Malta’nın havuz görünümlü doğal güzelliklerinden biri. Hem dalış hem yüzme için uygun olan Aziz Peter’in Havuzu kireçtaşı ile çevrelenmiş açık yeşil - turkuaz sulara ev sahipliği yapıyor. Malta’yı ziyaret etmenize neden olacak doğal güzellikler arasında son olarak kafeler, barlar ve işletmelerin de olduğu Mellieha Körfezi ile birçok mağarayı keşfedebileceğiniz Golden Bay Beach bulunuyor. Malta’da yaz sezonunun uzun olduğunu aklınızdan çıkarmayın!

8. Güzel havası ve yardımsever insanları

Madem Malta’da sezonun uzun olduğundan bahsettik, o halde bir parantez de bu havaya ve güzel insanlara açalım dedik. Malta gerçekten olağanüstü yardımsever insanları ile biliniyor. Buraya giden kime sorarsanız sorun size verecekleri bilgi “İnsanların çok yardımsever” olduğu. Ülke ekonomisinin büyük bir kısmının turizm sayesinde oluştuğu Malta’nın halkı, sene boyunca birçok kültür ile tanışıp kaynaşıyor. Oldukça misafirperver olan halk bu sayede farklı görüşlere toleranslı olmayı kültüründe önemli bir yere koymuş olmalı ki yardımseverliği isteyerek, zorlamadan yapıyor. Malta’nın bir başka özelliği de yardım kuruluşlarına bağışta bulunma oranının oldukça yüksek olması. Akdeniz ikliminin ve dolayısıyla Akdeniz kültürünün hâkimiyeti altında olmasının da sıcakkanlı bir halka sahip olmasında belki faydası vardır, ne dersiniz?

Akdeniz iklimi demişken, biraz bu güzel havadan bahsedelim. Sene boyunca Malta’da sıcaklıklar ortalama seviyenin altına pek fazla düşmüyor. Bu sayede de yaz-kış tercih edilen bir destinasyon oluyor. Bahar aylarında ve yazın plajları oldukça kalabalık olan Malta kış aylarında da festivalleri, kültür sanat etkinlikleriyle ziyaretçilerine kucak açıyor. Sakin bir havada güzel bir şehri gezmekten daha iyi ne olabilir ki?

9. Harika yemekleri

Malta’nın güzel iklimi, elbette yemeklerini de etkiliyor. Bir ada ülkesi olması sayesinde harika deniz ürünlerine sahip olan Malta’da bundan çok daha fazlasını bulacağınıza emin olabilirsiniz. Sicilya, İngiltere, İspanya ve Fransa’dan etkilenmiş yemekleri oldukça iştah açıcı. Yerel ürünler ile yapılan geleneksel tarifler, misafirlerine lezzetli bir tatil sunuyor. Yine de madem deniz ürünü dedik, balık ile başlayalım. Malta’da yer alan restoranlarda her mevsim taze balık yemeniz mümkün. Malta’da oldukça popüler olan bazı balıkları ise yemeden dönmemenizi tavsiye ederiz. Mesela lampuka, sezonsal olarak yakalanan balık Malta’da bulabileceğiniz değişik lezzetler arasında bulunuyor. İkinci olarak da kılıçbalığı ile hazırlanan “pixxispad” adlı yemeği denemenizi öneririz. Zeytinyağında kızartılarak üzerine limon dökülen bu balık; deniz ürünü seven ziyaretçilerin favorisi olmaya aday.

Hamur işleri ve tatlılar konusunda da oldukça başarılı olan ülkede denemeniz gereken ilk yiyecek ise Malta ekmeği. Bu ekmeğin dışı çıtır çıtır, içi ise yumuşacık. Sokakta üzerine yağ dökülerek satılan ekmek burada yaşayan halkın sokak lezzetleri arasında en çok tercih ettiği yiyeceklerden. Üzerine yağ dışında domates, ton balığı ve çeşitli otlar da koyularak servis edilebilen ekmeği denemenizi öneririz.

Malta’da oldukça popüler olan bir diğer yiyecek ise “pastizzi”. Bizim damak tadımıza oldukça uygun olan pastizzi; 1990’lardan beri Maltalıların en çok tükettiği sokak yemekleri arasında yer alıyor. İçi peynir dolgulu küçük pidelere benzeyen pastizzi’ler oldukça lezzetli.

Malta’ya gitmek için neden olabilecek yemeklerinden bir diğeri ise “stuffat tal-fenek”. Tavşan yahnisi diyebileceğimiz bu yemek, Malta’nın geleneksel yemekleri arasında bulunuyor. Domates, zeytin, patlıcan ve yeşilbiber ile hazırlanan “kapunata” ise yaz aylarında hafif yemek yemeyi sevenlerin bir numaralı tercihi oluyor. Kış ayları için ise önerimiz “minestra”. Malta ekmeği ve zeytinyağı ile güzel olan minestra; Malta’da geleneksel olarak yenen sebzeli çorba benzeri bir yemek.
Aynı zamanda Malta’nın zeytinleri, kaparisi, bir çeşit peynir olan gbejniet’i denemeye değer lezzetler. Egzotik lezzetler arayanlar için önerimiz ise bıldırcın ve Akdenizlilerin tüketmeyi çok sevdiği salyangoz olacak.

10. İngilizce eğitim olanakları

Malta; tarihi, kültürü, sanatı, gastronomiyi ve mükemmel plajları harmanlayan bir ülke ve bu sayede oldukça fazla turist çekiyor ancak bu ülkeye gitmeniz için sunabileceğimiz bir tane daha neden var: Halkın ikinci ana dilinin İngilizce olması. Türkiye’de yaşayanlar olarak Türkçeden sonra okullarda genelde İngilizce öğretiliyor ve yurt dışına çıktığımızda her yerde bu dili kullanmaya çalışıyoruz ve bazı yerler var ki asla anlaşılamıyoruz, ancak Malta bu ülkelerden biri değil. Halkın büyük çoğunluğu İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşuyor. Konuşmalarının yanında Malta, İngilizce dil okulları ile de biliniyor. Schengen Bölgesi’ne dâhil olan Malta, ana vatanında İngilizce öğrenebileceğiniz tek ülke olmasıyla öne çıkıyor. Burada bulunan prestijli okullarda İngilizce öğrenmeye gelen öğrenciler hayatın içinde bu dili öğrenme şansını elde etmiş oluyorlar.

Malta hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.visitmalta.com'u ziyaret edebilirsiniz.