Palermo Gezilecek Yerler


 

Zengin bir tarihe, farklı bir kültürel ve mimari yapıya sahip olan Palermo’da gezip görülecek çok fazla yer vardır. Arap ve Norman mimarisi sahip olan yapılar, heykeller, müzeler ve volkanik kayalardan yapılmış balkonlarında çamaşırlar olan evler ile Palermo’da gezmek hem keyif verici hem de öğreticidir.

Cattedrale di Monreale (Monreal Katedrali)

Palermo’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri Monreal Katedrali’dir. Bu katedralin ünü, sahip olduğu mozaiklerde gizlidir. İçerisinde tam tamına 6.500 metrekarelik alanda cam mozaikler yer almaktadır. Üstelik yapılan renovasyonlar sayesinde hepsi yeni yapılmış gibidir. Katedral, çoğu zaman sadece mozaikleri sayesinde her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır.

Dünyada varlığını sürdüren en önemli Norman mimarisi örneği olarak gösterilen Monreal Katedrali’nin yapımına 1174 yılında II. William tarafından başlanmıştır. 1182 yılında ise açılmıştır. İtalya’nın ulusal anıtlarından biri olarak gösterilen yapı, Sicilya bölgesinin de en önemli turist noktalarındandır. Yapının yüksekliği 102 metre, genişliği ise 40 metredir.

Toplamda 6.500 metrekarelik alana yayılmış olan cam mozaiklerden katedralin sağ tarafında yer alan mozaikler İ.Ö. dönemini, sol tarafındaki mozaikler ise İ.S. dönemini tasvir etmektedir. Bu mozaiklerde Adem, Havva ve Nuh tufanına ait bilgileri görmek mümkündür. ebilirsiniz. Katedralin sol tarafında bulunan mozaiklerde ise İncil anlatılmaktadır.

Palermo Katedrali’nin tersine, Monreal Katedrali’nin en önemli özelliği dışarıdan oldukça sade görünmesidir. İçerisi ise oldukça ihtişamlıdır. İsteyen ziyaretçiler ek ücret ödeyerek katedralin üst kısmına, yani kulelerine de çıkabilmektedir.

Catacombe dei Cappuccini (Cappuccini Yeraltı Mezarlığı İskelet Müzesi)

Sicilya’daki ölüler evi olarak da adlandırılan Cappuccini Yeraltı Mezarlığı İskelet Müzesi, dünyanın en korkunç yedinci müzesi olarak belirlenmiştir. Orijinal adı “Catacombe dei Cappuccini” olan müzenin korkunç olmasının sebebi ise rahiplerin 1599 yılında 8000’e yakın insanı mumyalamış olması ve müzede 2000 adet mumyalanmış ceset yer almasıdır. 

Dünya’nın en korkunç müzelerinden biri olarak gösterildiğinden, mezarlığın girişinde içeriye girmekte tereddüt eden çok sayıda turist ile karşılaşmak mümkündür. Eğer girmeye cesaret ederseniz, öncelikle dar ve loş merdivenlerden aşağıya doğru inmeniz gerekiyor.

Alt kısımdaki alan birbirini dik kesen uzun koridorlardan oluşuyor. Tüm koridor duvarlarında boyun ve ayaklarından duvara asılmış olarak sergilenen çeşitli yaşlardaki mumyalar yer alıyor.

Bu durumun hikayesi ise şöyle: 1599 yılında Cappuccini Manastırı'ndaki rahiplerin kutsal saydıkları rahip Silvestro vefat etmiştir. Diğer rahipler, kendisine ölümünden sonra da saygılarını gösterebilmek ve dua edebilmek için onu mumyalarlar. Bu mumyayı da manastırın altını oyarak oluşturdukları yeraltı mezarlığına yerleştirirler. Burada mumyaların çürümesini engelleyen gizemli koruyucu bir gücün varlığına inanmışlardır.

Ancak bu mumyalama son olmayacaktır. Çünkü Sicilyalı halk da, rahiplerin rahip Silvestro’ya olan saygısını kendi yakınlarına gösterebilmek isterler. Bu da Sicilyalılar’ın öldükten sonra burada mumyalanmayı seçmesine neden olur. Önceleri sadece rahipler için yapılmış olan mezarlığa olan talep gün geçtikçe artar. Zaman içinde mumyalanarak buraya konulmak bir statü haline gelir. Önemli kişiler, aydınlar, asiller burada olmayı bir ayrıcalık olarak görmeye başladıklarından vasiyetlerinde bile buraya konulma isteğine yer verirler.

Buradaki mumyalama işlemi Sicilya’ya özgüdür. Mumyalama işlemi bittikten sonra rahiplere tören elbiseleri, keşişlere gündelik kıyafetleri, aristokrat sınıfına da en şık ve sevdikleri kıyafetleri giydirilmiştir. Ardından raflara, cam tabutlara ya da duvardaki nişlere boyunlarından ve ayaklarından asılmak suretiyle yan yana dizilmişlerdir. 

1599 senesinde açılan yer altı mezarlığı 1880 yılında kapatılmıştır. Son mumyalanan kişi ise 6 Aralık 1920’de zatüreden hayatını kaybeden 2 yaşındaki Rosalia Lombardo isimli kız çocuğu olmuştur.

Palazzo dei Normanni (Norman Sarayı)

Norman egemenliği döneminde Sicilya Kralı’nın ikamet ettiği Norman Sarayı, orijinal adı ile Palazzo dei Normanni, günümüzde Sicilya Bölgesel Parlamentosu tarafından şehrin yönetim merkezi olarak kullanılıyor. İkametgah amacı ile kullanılan Avrupa’nın en eski yapılarından biri olan Norman Sarayı, eski şehir bölümünün en tepesinde yer alıyor.

Saray kurulmadan önce burada farklı bir yapı yer alıyordu. 9. yüzyılda Palermo Emirliği tarafından yapıldığı düşünülen ve Arapça adı ile “al-Qasr” olarak anılan yapının izlerini halen şimdiki sarayın zemininde görmek mümkün.

1702 yılında Normanların Sicilya’yı ele geçirmesi ve Palermo’yu başkent yapmaları ile bu yapı hükümdarın konutu haline geldi. Önceki Arap izlerini taşıyan yapı, Normanlar tarafından multifonksiyonel bir yer haline getirildi. Hem yönetim hem de ev olarak kullanılacak alanlar eklendi. Tüm yapılar, kemerler ve bahçeler ile birbirine bağlandı.

Sicilya’nın Norman Kralı 2. Ruggero tarafından 1132’de yapımı başlatılan Cappella Palatina, yani Saray Şapeli, Bizans mozaikleri ve Arabesk bezemeleri ile buranın en önemli görülecek alanı. Şapelin yapımı sekiz yıl sürdü ve mozaikleri ise 1143 yılında ancak bitirilebildi. Altın renginin yaydığı sıcaklık ve zenginlik hissi ise müthiş.

Şehrin yönetim merkezi olan Norman Sarayı’nın bir kapısı bugün meraklı turistler, diğeri de parlamenterler için ayrılmış. Müzeden parlamento bölümüne geçiş şeritlerle kapatılmış fakat parlamentonun toplanmadığı günlerde bu bölüme dahil olan birkaç oda yine turistler için açılıyor.

Sarayda gösterişli toplantı odaları ve salonlar, Çin üslubu ile düzenlenmiş özel bir oda, sayısız portre ve resim, zarif objeler ilk bakışta göze çarpanlar arasında yer alıyor.

Cefalu

Sicilya’nın kuzey sahilinde, Palermo’nun 75 km doğusunda yer alan Cefalu, keyifli ve sakin bir gün geçirmek isteyenler için ideal bir kasaba. Otomobil ile yaklaşık 40 dakika, trenle ise yaklaşık 1 saatte ulaşılabildiğinden Palermo'da günübirlik geziler için ideal bir yer Cefalu.

La Rocca dağı eteklerinde kurulmuş olan bu Orta Çağ kasabası, harika doğası, orijinal mimarisi, sahili ve trafiğe kapalı dar sokak ve caddeleri ile göz kamaştırıyor. Sağlı sollu açılmış sempatik dükkanlar, balkonlarından sarkan çamaşırlar, evlerden gelen müzik sesleri, rengarenk kumaşlardan tenteleri ya da dükkanlardan gelen pizza kokuları arasında yürüyüş yapmak oldukça keyif verici olacaktır.

Cefalu’nun en önemli ve kalabalık caddesinin adı Corso Ruggero. Trafiğe kapalı olan bu dar ve uzun caddede pek çok hediyelik eşya dükkanı yer alıyor. Avrupa şehirlerinin çoğunda yer alan büyük meydanlardan burada da mevcut. Cefalu Katedrali’nin hemen önündeki Duomo Meydanı adeta bir buluşma noktası. Burada ayrıca katedral manzarası eşliğinde bir şeyler içmek ya da yemek için pek çok mekan da mevcut.

Çok sayıda tarihi bina, dondurmacı, hediyelik eşya satan dükkan meydanı çevrelemiş durumda. Ayrıca palmiyelerle çevrili bu meydanda şehrin keyfine varmak için vakit geçirdikten sonra Crispi Meydanı’ndan aşağı doğru yürüyerek eski binaların sıralandığı caddelerden geçip kasabanın günümüze kadar ayakta kalabilen tek kale kapısı olan Porto Marina ve limana çıkabilirsiniz.

Sinemada klasikler arasında yer alan, 1988 yılı yapımı “Cinema Paradiso” (Cennet Sineması) filminin burada çekildiğini de hatırlatalım.

Piazza Politeama

Tarihi şehir Palermo’da caddeleri ve sokakları birbirine bağlayan pek çok güzel meydan bulunuyor. Bunlardan en hareketli ve canlı olanı ise Piazza Politeama olarak biliniyor.

Politeama Garibaldi Tiyatrosu’nun önünde yer alan bu meydan kısaca “Politeama” olarak da anılıyor. Çevresinde tiyatro dışında pek çok tarihi yapının yer aldığı güzel bir mimari bakış sunan meydanda ayrıca çeşitli tarihi heykeller, taksi durağı, restoran ve kafeler ile kamu ulaşım araçlarının biletlerinin satıldığı büfeler yer alıyor.

Meydana gitmişken Politeama Garibaldi Tiyatrosu’nun (Politeama Garibaldi Teatro) içini de mutlaka görmelisiniz. Tarihi atmosferi içinde Sicilya Senfoni Orkestrası’nın klasik müzik konserini dinlemek isterseniz mutlaka bir gecenizi buraya ayırmalısınız. Unutulmaz bir atmosfere şahit olacaksınız.
Piazza Politeama’dan şehrin en önemli caddelerinden biri olan Via Oreto’ya geçilebiliyor. Bu büyük cadde boyunca ve üzerindeki ara sokaklarda alışveriş yapabileceğiniz onlarca mağaza, kafe ve restoran yer alıyor. İtalya’nın ünlü mağazalar zinciri Rinascente de bu caddede.

Porta Nuova

Halen surlarla çevrili bir yapıya sahip olan Palermo’da şehre giriş kapıları mevcuttur. Porta Nuova da bunlardan biridir. Nuova Kapısı ya da Yeni Kapı olarak Türkçe’de isimlendirilen yapı, Quattro Meydanı’ndan yukarı doğru yürüdüğünüzde karşınıza çıkacaktır.

Tarihçi Tomması Fazello’ya göre bu tarihi kapı, 15. yüzyılda yapılmıştır. Geçmişte “Porta dell'Aquila”, yani Kartal Girişi olarak adlandırılan kapı, zaman içerisinde halk tarafından “Porta Nuova”, yani Yeni Kapı olarak anılmaya başlamış ve bu isim günümüze kadar gelmiştir.

Kral V. Chales, 5 Eylül 1535 tarihinde şehri ziyarete geldiğinde Palermo’ya bu kapıdan geçerek girmiştir. Bu durumdan sonra Palermo Senatosu, kapıyı yeniden inşa ederek daha ihtişamlı bir hale getirme kararı almıştır. Bu çalışma 1583-1584 tarihleri arasında sürmüştür. 

1667 yılında çıkan bir yangında zarar gören kapı, Mimar Gaspare Guercio tarafından yeniden yapılmıştır ve çalışması 1669 yılında sona ermiştir.

Teatro Massimo

Palermo’nun önemli meydanlarından Piazza Verdi’de yer alan ve tam adı Teatro Massimo Vittorio Emanuele olan opera binası, kısaca Teatro Massimo olarak anılmaktadır. İsmindeki bu uzantıyı, Kral II. Victor Emanuel’den almaktadır.

İtalya’nın en büyük opera binası olan yapı, Avrupa’nın da Viyana ve Paris’tekinden sonra en büyük operası binası sayılmaktadır. Sahip olduğu akustik özellikleri ile ün kazanmıştır.

1864 yılında başkan Antonio Starrabba di Rudini tarafından açılan uluslararası yarışmada Palermo için bir opera binası tasarlanması istenir. Sonucunda İtalyan Mimar Giovan Battista Filippo Basile tarafından tasarımına başlanır. 1891 yılında Basile vefat edince, yapım sürecini yine mimar olan oğlu Ernesto Basile devralır. 1874 yılında yapımına başlanan opera binasının inşası 1882-1890 yılları arasında durduktan sonra 1897 yılında tamamlanır.
Mimar Basile tasarımında antik ve klasik Sicilya mimarisinden etkilenmiştir. Binanın dış kısmında neoklasik mimari özellikler görülmektedir. 
Rönesans mimarisi tarzındaki oditoryum önceleri 3000 kişi için tasarlanmıştır. Ancak 1350 kişilik oturma kapasitesi mevcuttur. 

1974 yılında bir takım renovasyon çalışmaları için kapatılan Teatro Massimo, bazı olumsuz gelişmelerin ardından ancak 23 yıl sonra, 12 Mayıs 1997’de yeniden kullanıma açılabilmiştir. Bu süreçte temsiller Teatro Politeama’da gerçekleştirilmiştir.

Teatro Massimo’nun sinema severler için de ayrı bir yer vardır. “Godfather 3” filminin final sahnesinde suikast girişiminde bulunulan Michael Corleone’yu  (Al Paçino) kurtarmak isteyen kızının önüne atladığı  bölümün sahneleri burada çekilmiştir.

Teatro Politeama Garibaldi (Garibaldi Tiyatrosu)

Adından da anlaşılacağı gibi tarihi Piazza Politeama meydanında yer alan Garibaldi Tiyatrosu’nun orijinal adı Teatro Politeama Garibaldi’dir. Şehrin en önemli tarihi yapılarından olan Garibaldi Tiyatrosu, günümüzde klasik müzik konserlerinin verildiği bir mekan olarak kullanılmaktadır. Teatro Massimo’dan sonra şehrin en önemli tiyatro binasıdır.

1864 yılında devletin açtığı uluslararası yarışmada Palermo için bir opera binası tasarlanması istenir. Neticesinde Teatro Massimo ortaya çıkmıştır. Ardından 1 yıl sonra yeniden ülke çapında bir yarışma açılır. Ve bu kez çok amaçlı bir tiyatro tasarlanması istenir. Giuseppe Damiani Almeyda’nın kazandığı yarışma sonucunda, aristokrak görünümlü Teatro Massimo’nun aksine daha modern görünümlü bir yapı inşa edilir: Teatro Politeama. 1867 yılında çalışmalarına başlanan yapı, 7 Haziran 1874 tarihinde, Vincenzo Bellini’nin “I Capuleti e i Montecchi” adlı eseri ile açılır. Aslında bu sırada yapı tam anlamı ile tamamlanmamış olduğundan ilerleyen dönemde çalışmalara devam edilir. 1882 yılında Giuseppe Garibaldi’nin ölümünün ardından tiyatronun tam adı Teatro Politeama Garibaldi olarak değiştirilir. Binanın son rötuşları 1891 yılında tamamlanmıştır.

1910-2006 yılları arasında tiyatronun fuaye alanı Galleria d'arte moderna di Palermo olarak kullanılmıştır. Yapı, 2001 yılından bu yana ise Sicilya Senfoni Orkestrası’nın evi sayılmaktadır.

Mimari açıdan neoklasik özelliklere sahip olan yapının geniş bir giriş alanı bulunmaktadır. Ana kapısının tepesinde Mario Rutelli tarafından tasarlanan bronzdan atlı arabası heykeli göze çarpar.